66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen veli için dilekçe

MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI OKUL ÖNCESİ EĞİTİM VE İLKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ

Kayıt zamanı ve kayıt yaşı
MADDE 11 – (1) (Değişik:RG-25/6/2015-29397) Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında yeni kayıtlar, temmuz ayının ilk iş gününde başlar. Kayıt işlemi, 25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu hükümlerince oluşturulan ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adres bilgileri esas alınarak, e-Okul sistemi üzerinden yapılır. Kayıt işlemleri sırasında veliden herhangi bir belge talep edilmez.

(2) Okul yönetimi, öğrenim çağında olup nüfus kaydı bulunmayan çocukları, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde nüfus cüzdanı düzenlenmesi için nüfus müdürlüğüne bildirir ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası temin edilen öğrencilerin kesin kayıtlarını e-Okul sistemi üzerinden yapar.

(3) Yabancı uyruklu olup Türk vatandaşlığına kabul işlemleri devam eden ve kimlik numarası bulunan çocukların kayıtları, oturma belgesi veya pasaportlarındaki bilgilere göre yapılır. 

(4) (Değişik:RG-25/6/2015-29397) Şehit, harp malûlü ve muharip gazi çocukları ile rehberlik ve araştırma merkezi raporu ile yönlendirilmesi yapılan özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar, yerleşim yeri adresine uyumlu okula kaydedildikten sonra durumlarını belgelendirmeleri şartıyla ulusal adres veri tabanındaki adreslerine bakılmaksızın istedikleri okula nakli yapılır.

(5) Okul öncesi eğitim kurumlarında okula kayıt: 
a) Anaokulu ve uygulama sınıflarına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 36 ayını tamamlayan ve 66 ayını doldurmayan çocukların kaydı yapılır. 
b) Ana sınıflarına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 48 ayını dolduran ve 66 ayını doldurmayan çocuklar kaydedilir. Ancak bir grup oluşturabilecek kadar çocuk bulunmayan okullarda 36-47 ay arası çocuklar da ana sınıfına kaydedilebilir.
c) (Değişik:RG-23/10/2014-29154) Velisinin yazılı talebi veya sağlık raporu doğrultusunda ilkokula kaydı bir yıl ertelenen çocuklar okul öncesi eğitim kurumlarına öncelikle kaydedilir.
ç) Rehberlik ve araştırma merkezlerinde oluşturulan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulunca hazırlanan rapor doğrultusunda tam zamanlı kaynaştırma yoluyla okul öncesi eğitim kurumlarına yönlendirilen (Değişik ibare:RG-25/6/2015-29397) 36-71 aylık çocuklar bu kurumlara kaydedilir. Bu sınıfların mevcutları 10 çocuk bulunan sınıflarda iki, 20 çocuk bulunan sınıflarda ise bir çocuk olacak şekilde oluşturulur.
d) Özel eğitim değerlendirme kurulu raporu doğrultusunda, tam zamanlı kaynaştırma yoluyla eğitimlerini sürdüremeyecek durumda olan ağır düzeyde yetersizliği bulunanlar ile birden çok yetersizliği olan çocuklar, bu kurumlarda fiziki mekânın uygun olması ve özel eğitim öğretmeni istihdam edilmesi kaydıyla açılan özel eğitim sınıflarına kaydedilirler.
e) Çocuğun aday kaydı e-Okul sistemi üzerinden alınır. Kesin kaydı yapılan çocukların velilerine Acil Durumlarda Başvuru Formu EK-1doldurtularak Sözleşme EK-2 imzalanır. 
f) Kayıtlarda bir sonraki eğitim ve öğretim yılında zorunlu eğitime başlayacak çocuklar ile okulun bulunduğu kayıt alanındaki çocuklara öncelik tanınır. Başvurunun kontenjandan fazla olması durumunda veliler huzurunda kura çekimi yapılır.
g) (Değişik:RG-25/6/2015-29397) Özel okul öncesi eğitim kurumlarına kayıt kabul işlemleri, öğrenci kontenjanları, okul ücretleri, sınıf mevcutları, personel seçimi ve atanmaları gibi iş ve işlemler, özel öğretim kurumları mevzuatında belirtilen esaslara göre yapılır.

(6) İlkokula kayıt:
a) İlkokulların birinci sınıfına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 66 ayını dolduran çocukların kaydı yapılır. Gelişim yönünden ilkokula hazır olduğu anlaşılan 60-66 ay arası çocuklardan, velisinin yazılı isteği bulunanlar da ilkokul birinci sınıfa kaydedilir.
b) Okul müdürlükleri, yaşça kayıt hakkını elde eden çocuklardan 66, 67 ve 68 aylık olanları velisinin vereceği dilekçe; 69, 70 ve 71 aylık olanları ise ilkokula başlamaya hazır olmadıklarını belgeleyen sağlık raporu ile okul öncesi eğitime yönlendirebilir veya kayıtlarını bir yıl erteleyebilir.
c) Nüfusa gerçek yaşından büyük veya küçük yazılmış olanların yaşlarının düzeltilmesi okul yönetimince velilerinden istenir. Bu öğrencilerden velisi üç ay içinde girişimde bulunmadığı veya bu işleri yapmadığı takdirde gereği yapılmak üzere il/ilçe millî eğitim müdürlüğüne bildirilir.
ç) Mecburi ilköğretim çağında olup herhangi bir sebeple okula kaydı yapılmamış okuma yazma bilmeyen çocukların kayıtları birinci sınıfa yapılır.

(7) Ortaokul ve imam-hatip ortaokuluna kayıt:
a) (Değişik:RG-25/6/2015-29397) İlkokul öğrenimini tamamlayan ve kayıtların yapıldığı eylül ayı sonu itibarıyla zorunlu öğrenim çağı dışına çıkmamış öğrencilerin kayıtları ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adres bilgileri esas alınarak e-Okul sistemi üzerinden ortaokula yapılır.
b) İmam-hatip ortaokuluna kayıtlar velinin başvurusu üzerine ilgili okul yönetimince yapılır.

(8) Özel okul öncesi ve özel ilköğretim kurumlarına kaydı yapılan çocukların nakli, ilgili özel öğretim kurumunca e-Okul sistemi üzerinden alınır.

(66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen veli için)

…………………VALİLİĞİNE

MEB Özel Kalem Müdürlüğünün 2012/20 genelgesinde belirtildiği üzere, çocuğum 30/09/2012 tarihi itibarı ile 66 ayını tamamlamış olacağından, merkezi olarak e-okul sistemine Valiliğinizce kaydı yapılmıştır.

Bu durumun çocuğumun ruhsal ve bedensel gelişimi açısından olumsuz etkileri olacağını düşündüğümden e-okul sistemine kaydının yapılmasına muafakat etmediğimi ve anasınıfına göndermek istediğimi bildirir. Kayıttan düşürülmesi için gereğini bilgilerinize sunarım./../..

………………annesi/babası
Ad-Soyad
İmza

Rapor yerine dava – Figen Atalay
Eski milli eğitim bakanlarından Hikmet Uluğbay’dan velilere öneri geldi.
5.5 yaşındaki çocuklar, ?zihinsel ve fiziksel gelişimlerini tamamlayamadıklarını kanıtlayan?? sağlık raporunu alamamaları halinde, değil bir yıl bir gün bile okulöncesi eğitim almamış da olsalar 10 Eylül?de okula başlayacak. Devlet hastanelerindeki çocuk doktorları, büyük gelişim ve sağlık sorunu olmayan 66 aylık çocuklara rapor vermiyor. Çocuğunu damgalayacak bile olsa okula gitmemesi için rapor almaya razı olan veliler, hastanelerden rapor alamayınca ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. 17 Eylül?de 66 ayını dolduracak olan Ezgi?nin babası Harun Turgut, ?Çocuğum için ?geri zekâlıdır? da yazsa o raporu almak istiyorum. Eğer o raporu alamazsam Ezgi anaokuluna da gidemeyecek. Hiç okulöncesi eğitim görmedi. Bir sağlık problemi yok ama okula hazır olmadığını net görebiliyorum ama doktorlar rapor vermiyor?? dedi. Eski Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, yeni öğretim yılında ilkokul 1. sınıfa kaydedilecek öğrencilere ilişkin tartışmalı durumun temelinde ?0?? yaşı reddetme ve 5 yaşın bitimiyle ilgili hesabın yattığına dikkat çekerek, şunları söyledi: ?Milli Eğitim Bakanı?na ve bakanlığa göre çocuk, 60 ayını tamamladığında 5 yaşını bitirmiş sayılmalıdır. İstatistik bilimine göre 5 yaşın bitip 6 yaşa girilmesi ise 72 ayın sonunda gerçekleşmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, son bakanın göreve başlamasına değin istatistik bilimini esas alan yasaları uygulamaya gelmiştir. Yeni bakan ile yeni bir uygulama başlatılmak isteniyor. Bakanın yaş hesaplama yaklaşımının doğru olmadığına inanan benim gibi birçok kişi vardır. Bu durumda yapılacak işlem, bu uygulamayı kabullenmek veya çocuklar için rapor almak yerine, Danıştay?da genelgenin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için dava açmaktır.??

Dava nasıl açılır?

Dava, ancak uygulamadan etkilenen veliler tarafından hem uygulanan idari işleme, hem de düzenleyici işleme karşı açılabilecek. 66 aylık çocuğu okula otomatik kaydedilen veli, buna ilçe ya da il milli eğitim Müdürlüğü?ne vereceği bir dilekçe ile itiraz edecek. İtirazı haklı bulunmaz ve reddedilirse, ret kararının kendisine tebliğinden itibaren, hem uygulanan işleme hem de düzenleyici genelgeye karşı 60 gün içinde iptal davası açabilecek.

Kaynak: 29 Ağustos 2012, http://www.cumhuriyet.com.tr

4+4+4 Uygulamasına Ailelerin Gösterdikleri Tepkilerin Çözüm Yeri Hastaneler Değil Eğitim Kurumlarıdır!
(Türk Tabipleri Birliği, Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası 4+4+4`e karşı ortak basın açıklaması metni.)
BASIN BİLDİRGESİ (4 aĞUSTOS 2012)

4+4+4 uygulamasıyla 66 ayı doldurmuş çocuklarımızın ilköğretime başlamasının gündeme gelmesi, ailelerin buna karşı çıkmaları ve Milli Eğitim Bakanlığı`nın konuya çözüm bulmak yerine aileleri çocuk psikiyatristlerine yönlendirerek soruna hastanelerden çözüm beklemesi üzerine bu toplantıyı düzenlemiş bulunuyoruz. Eğitimcilerden ve sağlık bilimcilerden görüş alınmaksızın hazırlanan bu yasanın çocuklar açısından sakıncalarını ve çözüm önerilerimizi iletmek dileğindeyiz.

*Gelişim dönemi açısından henüz oyun çağında bulunan 66 aylık çocuğun okul öncesi eğitim almadan ilkokul disiplinine girmesi, onun ruhsal, duygusal ve bilişsel gelişimini sekteye uğratarak yıllarca sürecek olan akademik hayatı açısından olumsuz sonuçlar doğuracaktır..

*5 yaş çocuğu (60-71 aylar arası)zihinsel, fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak ilkokula henüz hazır değildir. Çocuğun okul eğitimine katılabilmesi için gerekli sosyal, duygusal, bilişsel, dil ve motor becerilerinin gelişimi 6 yaştan(72 ay) önce tamamlanmaz. Bu bilimsel ortalama dışında kalan çok az çocuk vardır.

* Çocukların bu gelişimleri tamamlanmadan ilkokul 1. sınıfa başlamaları ruh sağlığını pek çok yönden olumsuz olarak etkileyecektir:
-Küçük yaşta okula başlayanlarda ayrılık kaygısı rahatsızlığı görülme riski, altı yaşında ilkokula başlayan çocuklara göre daha fazladır. Özellikle bu çocuklar okul öncesi eğitim almadılarsa risk daha da artmaktadır.
-Dürtü kontrolü 5 yaşındaki bir çocukta tam gelişmediğinden davranışlarının kontrolünü sağlamakta zorlanacak, sınıfta sırasında bekleyemeyecek ve ilkokulda uyması gereken kurallara uymakta güçlükler yaşayabilecektir.
-Beş yaşından önce el-göz kordinasyonunun, ince motor becerilerin, işlemsel düşüncenin tam gelişmemiş olması, soyut düşüncenin yetersizliği ve dikkati sürdürmedeki güçlükler nedeniyle bu yaştaki çocuklar öğrenme becerilerinde zorlanacaklardır. Bu yaştaki çocukların okulda belli seviyede başarı elde etmekte zorlanmaları gelişimsel açıdan normal olmasına karşın okul programları kapsamında beklenen kazanımları karşılamamaları nedeniyle, başarısızlık olarak yorumlanacak ve gereksiz olarak ?zeka geriliği`, ?öğrenme güçlüğü` veya ?dikkat eksikliği` olduğu gibi tanımlara maruz kalacaktır.

*Ayrıca bu çocukların 6 yaş grubu (72-83 aylar) ile aynı sınıflarda eğitime alınacağı açıklanmıştır. Bu da ayrı bir sakınca getirmektedir. Bu demektir ki aynı sınıfta 60-83 aylar arasında, yani aralarında yaklaşık 2 yıl fark olabilen çocuklar olacaktır. Bu durumda gelişimsel özellikler açısından 72-83 aylık çocuklar doğal olarak 60-66 ay arasındakilere göre çok önde olacak, onlardan daha hızlı öğrenecek, beklenenleri daha kolay yerine getirecektir. 60-66 aydakiler de bu durumda zorunlu olarak sınıfın daha başarısız ve geriden gelen grubunu oluşturacaklardır, yani bu grup daha okula başlarken başarısızlık duygusuna mahkum edilecek ve bu duygu onlarla eğitim yaşamları boyunca gidecektir. Erken dönemde kazanılan başarısızlık duygusunun çocukların daha sonraları da kendilerine güven duymalarını engellediği bilimsel olarak gösterilmiştir. Erken dönemde başarısızlık duygusu edinen çocukların okuldan soğudukları ve okul yaşamını kısa sürede bıraktıkları yapılan araştırmaların çok net olarak ortaya koyduğu bir gerçektir. Dolayısıyla eğitime başlama yaşını aşağıya indirmenin önemli bir sonucu kendini başarısız görerek büyüyen ve dolayısıyla kendine güvensiz ve başarılı olabileceğine inancı kalmamış nesiller yetiştirmek olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı böyle bir sorumluluk aldığının da farkında mıdır?

* Ayrıca 5 yaş uygulaması 1983-1985 yıllarında zaten ülkemizde denenmiş ve olumsuz sonuçlarından dolayı vazgeçilmiştir,

* Ülkemizde yapıldığı gibi okul öncesi eğitimi ilkokulun ilk yılına sıkıştırmak ve sınıf öğretmenlerini okul öncesi çağı çocuklarıyla eğitim yapmaya zorlamak gibi bir uygulama dünyada kabul görmemekte, gelişmiş ülkelerde yaygın ve ücretsiz okul öncesi eğitim ve kreş imkanları sağlanmaktadır. Eğitimin bu evreleri çocuğa temel oluşturduğundan vazgeçilmez önemdedir, geçiştirilemez.

*Daha önce de duyurmaya çalıştığımız tüm bu gerçeklere karşın okullarda ve müfredatta hiçbir yeterli hazırlık olmadan uygulama başlatılmaktadır. Okulların maddi koşulları, sıraları, tuvaletleri, tahtaları bu denli küçük çocuklar için hazır değildir. İlköğretim öğretmenleri 5 yaş çocuklarla çalışmaya ve aralarında 2 yaş fark olan iki farklı grubu aynı sınıf ortamı içinde eğitmeye hazır değildir. Bu sınıflar köy okullarındaki her yaştan 1-2 çocuğun bulunduğu sınıflarda çok daha farklı olacaktır ve öğretmenler için de buna uygun mesleki eğitim programı yapılması gerekir. Veliler de endişelidir. Birçok velinin çocuğunu okula göndermek istemediğini basından da duymaktayız. Milli Eğitim Bakanlığı ise bu uygulamanın yanlışlığını ve sakıncalarını görmek ve çözüm aramak yerine “çocuğunu okula göndermek istemeyen nörologlardan ya da psikiyatrlardan çocuk zihnen okula başlamaya uygun değildir, diyen rapor almak zorundadır” diyerek çözüm bulma işini, hiç danışmadan doktorlara atmıştır.

*Bu duyurular ve düzenlemeler çocuğunun durumu hakkında kaygılanan pek çok ailenin, çocuğunu okula bu yıl başlatmamak için doktor kapılarına dayanmasına yol açmıştır. Plansız, programsız, bilimi ve tarafların itirazlarını dikkate almadan dayatılan uygulamalar nedeniyle hekimler zor duruma sokulmakta, hatta ailelerle karşı karşıya bırakılmaktadır. Sayısı 600.000`i bulduğu belirtilen bu çocukların çocuk psikiyatrisi veya çocuk nörolojisi kliniklerinde değerlendirilmesinin ne demek olduğunun Milli Eğitim Bakanlığı`nca yeterince düşünülmemiş olduğu kanısındayız. Bir çocuğun çocuk psikiyatrisi kliniğinde değerlendirilmesi en az 30-45 dakikadır. Bu değerlendirme için ailelerin önceden randevu alması gerektiğinden randevu sıraları yoğun başvuru nedeniyle çok uzayacak, çocukların bir kısmı okul açılma zamanı geldiğinde bile değerlendirilememiş olabilecek ve yanlış sınıfa verilme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca bu grubun randevuları doldurması kliniklerde tedavisi sürdürülmekte olan hastaların randevularını aksatacak ve tedavileri de yarım kalmış olacaktır. Milli Eğitim Bakanı`nın bu önerisi pratik uygulamada yaratacağı önemli sorunlar nedeniyle uygulanabilir görünmemektedir. Bu sadece milli eğitim kurumlarında çözüm bulması gereken bir sorunun sorumluluğunu başka bir meslek grubuna yükleyerek çözüm aramaktan sıyrılmaya çalışması ve kendi çaresizliğiyle hekimlerden medet ummasıdır.

*Milli Eğitim Bakanı geçtiğimiz günlerde bir açıklama daha yapmıştır: “Orta ve alt gelir grubundan vatandaşlar çocuğunu okula göndermek isterken, üst ve orta gelir grubu ve eğitimli kesimin çocuğunu okula göndermekten çekindiğini” ifade etmiştir. Bu sözler, eğitimde iyice belirginleşen sınıfsal ayrışmanın ve fırsat eşitsizliğinin göstergesidir. Belli ki “eğitimli kesim”den birçok veli mevcut sorunları görmekte ve çocuğunu okula geç başlatmak istemektedir.. Az eğitimli ve dar gelirli ailelerin çocuklarını ?bir an önce yetiştirmek kaygısı` büyük olduğundan onların ?çocukları erken okula gönderip, bir an önce bu sorumluluğu tamamlamak` endişesi anlaşılır birşeydir. Çocuklarını okula erken başlatan üst ve orta gelirli, eğitimli aileler belki özel dersler ve diğer destekleyici eğitimlerle erken başlamanın dezavantajlarını ortadan kaldırabileceklerdir. Ancak yoksul ve daha az eğitimli kesimin erkenden noksan koşullarda eğitime başlayan çocuklarını ise bekleyenler:
-Eğitim sürecinde yaş farkından doğan açıkların kapatılamaması ve mevcut konumlarının daha da dezavantajlı hale gelmesi,
-Okul eğitimi aşamasında yaşanan zorluklar sonucunda zorunlu olarak mesleki eğitime yönelme ve daha erken yaşta çıraklıkla, işyerleriyle tanışmaları, ve
-Özellikle kız çocukları için; daha erken bir yaşta açık lise uygulaması ile mekânsal olarak okuldan koparılmalarıdır.

*Sonuç olarak: şimdiye dek, eğitim fakültelerinin, meslek örgütlerinin ve eğitimcilerin hiçbir önerisini dikkate almayan Milli Eğitim Bakanlığı`nı ve çocuklarımızı yeni dönemin başlamasıyla okullarda bir kaos ortamı beklemektedir. Endişemiz bu kaostan öğrencilerimizin onarılamayacak zararlar görmesidir. Çocukların 72 aydan önce ilkokul 1. sınıfa başlamaları başta kaygı bozuklukları, okul başarısızlığı, kendine güvensiz olarak büyümeleri ve davranış sorunlarının gelişmesi açısından sakıncalıdır. Bu yaştaki çocukların okul öncesi eğitim almaları daha doğrudur.

Saydığımız bilimsel gerekçeler ışığında ilkokula başlama yaşı 72 ay ve üstü olarak ivedilikle düzeltilmelidir. Önümüzdeki eğitim-öğretim yılı için söz konusu yasal düzenleme yetiştirilemeyecek ise Milli Eğitim Bakanlığı taraflarla bir araya gelerek çocuklarımızın zarar görmeyeceği bir çözümü ortaya koymalı, aileleri hekimlere yönlendirmekten vazgeçmeli, ülkenin eğitim sorunlarına çözüm için hekimlerden çare bekler duruma düşülmemelidir.

Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.

Türk Tabipleri Birliği/ Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği / Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası)

3 Comments

  1. Kız çocukları tamam da erkek çocuklarının en az 4 de 2 sinde daha konuşmayı bile bilmeyenler olabiliyor.
    Dileyen göndermeli dileyen de geç göndermeli rapor,dilekçe saçmalık

  2. Okula gondermiyorlar 5 yılimi maf ettiler 8 de okudum evet derslerim kötüydü ama zamanı gelince çok pişman oldum lütfen yardım edermisiniz ben okumak istiyorum okutmuyorlar beni ben bunla ilgili birşey istiyorum Lütfen bana yardım edin 16 yaşındayım ve okula gitmedim ortq okul mevzunuyum 8 zi bitirdim ve ailemden şikayetçiyim ben okumak istiyorum Lütfen yardım edin lütfen ve okula gondermiyor diye numara verirmisiniz lütfen.

  3. Büşra Hanım, Milli Eğitim Bakanlığı ALO 147’yi arayarak 7 gün 24 saat ulaşabilirsiniz. ALO 147, her türlü; Talep, Şikâyet, Görüş-Öneri, İhbar, Bilgi edinme sorularınızı etkin ve hızlı bir biçimde çözüme kavuşturabilmek amacıyla kurulmuştur. İletişim merkezini arayarak eğitim ve öğretim başta olmak üzere tüm hizmetlerle ilgili olarak bilgi alabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Sermayenin Dünyası

Next Story

Ali’nin Ailesi: Ehlibeyt ve İlk Aleviler – Teresa Bernheimer

Latest from Eğitim

ÖDEV ve SORUMLULUK BİLİNCİ – Nejdet Evren

Ev ödevi olarak bilinen eğitim/öğretimin bir parçası haline gelmiş uygulamanın sorumluluk bilincine etkileri, çocukların kişisel ve psikolojik gelişmelerine ne denli katkı sağladığı, aynı öğrenimdeki
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ