Zorba – Nikos Kazancakis “Korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti.”

Zorba, Nikos Kazancakis’in 1946 tarihinde yayınladığı olgunluk dönemi ürünüdür. Ağır ve suskunlukla yüklü geçen karanlık bir dönemin tadı buruk ilk meyvesidir. Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının ancak buzlucam ardından seçilebilen, tedirgin ve büyük kişiliklerinden biri olarak çok tartışıldı, yanlış bilindi, az sevildi. Zorba aracılığıyla Nikos Kazancakis, yaşamının yenilgiler ve soru işaretleriyle dolu bir bilançosunu çıkarır. Bu bağlamda ele alınınca, bu roman, Zorba ile yazarın yaşam öykülerinin çizili sınırları arasında sonsuz atkı ve çözgülerle dokunmuş büyülü bir kumaştır, denilebilir; baştan sona sürekli bir arayışı, sonu gelmez çabaları yansıtan bir kanaviçedir: insanı arayışın serüvenidir. ‘Korkmamayı, yaşamı sevmeyi ve ayakta durabilmeyi bana o öğretmişti,’ diyor yazar. Gerçekten de Zorba, bir yaşam kılavuzudur. Özgür ufukların ve özgür insanların simgesidir. Bugün Nikos Kazancakis’in mezar taşında yazılı olanlar, doğrudan Zorba’nın ağzından dökülmüş yazgı sözcüklerini andırıyor: ‘Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm.’

Roman İngilizce olarak ilk kez 1952’de İngiltere’de, 1953’te de ABD’de yayımlandı. Türkiye’de ise ilk kez Ataç Yayınevi tarafından Aleksi Zorba adıyla 1963’te yayımlandı ve 1967 ve 1970 yıllarında aynı yayınevinden iki baskısı daha çıktı. Sonra Can Yayınları tarafından 1982’de Zorba adıyla yayımlandı ve yayınevi tarafından 2007 yılına kadar muhtelif sayıda baskıları yapıldı (1993’te 7. basımı yapılmıştı). Türkçe’deki bütün çevirileri Yunanca aslından Ahmet Angın tarafından yapılmıştır.

Romanın Konusu
Konusu 1930’larda geçen roman, adı kitapta hiç belirtilmeyen Yunan asıllı genç bir İngiliz yazarın ağzından anlatılır. Hayattan fazlaca bir beklentisi olmayan bu mutsuz entellektüel, bir süreliğine kendisini dinlemek ve yaşantısına çeki düzen vermek üzere kitaplarını bir kenara koyarak Yunanistan’ın Girit adasına gelir. Burada kendisine ait linyit kömürü madenleriyle de ilgilenecektir. Yazar burada aşırı davranışları olan, kaba saba ama hayata şehvetle bağlı orta yaşlı bir Yunanlı olan Alexis Zorba ile tanışır ve onu ustabaşı olarak işe alır. Aradan geçen birkaç aylık zamanda bu ilginç Yunanlı, genç yazarı derinden etkileyecektir. Zorba kendi ilginç hayat felsefesini genç yazara da kabul ettirdikçe yazarın hayata bakış açısı da yavaş yavaş değişime uğrayacaktır. Zorba’nın hayat felsefesinin bir parçası da yenilgileri umursamamaktır. Zorba’ya göre yenilgiler hayatın kaçınılmaz parçalarıdır ve ancak yenilginin sürekli olarak tadılması ile hayatın zaferlerinin tadına varılabilir.

İnsan sevgisiyle dolu olan Zorba, hayatını bu yönde etkileyen bir olayı genç yazara şöyle anlatır:
« Komşumuz ihtiyar bir Türk olan Hüseyin Ağa çok yoksuldu, hanımı, çocukları da yoktu. Akşam eve geldi mi, avluda diğer ihtiyarlarla oturur, çorap örerdi. Ermiş bir adamdı Hüseyin Ağa. Bir gün beni dizlerine aldı; hayır duası eder gibi elini başıma koydu; `Aleksi` dedi, `Bak sana bir şey söyleyeceğim, küçük olduğun için anlamayacaksın, büyüyünce anlarsın. Dinle oğlum, Tanrı`yı yedi kat gökler ve yedi kat yerler almaz; ama insanın kalbi alır, onun için aklını başına topla Aleksi, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama »

Sinema uyarlaması
Roman 1964’te Yunanlı yönetmen Mihalis Kakoyannis tarafından Alexis Zorbas adıyla sinemaya aktarıldı. Bir ABD – İngiltere – Yunanistan ortak yapımı olan bu 3 Oscar’lı filmin müziklerini Mikis Theodorakis bestelemiş, başlıca rollerinde ise Anthony Quinn, Alan Bates, Irene Papas oynamışlardır. Dünya çapında başarı kazanan bu siyah beyaz film Türkiye’de de Zorba adıyla gösterildi.

1968 yılında romanın bir de müzikali yapıldı.

Kitabın Künyesi
Zorba
Nikos Kazancakis
Can Yayınları
Çeviren: Ahmet Angın
Baskı Tarihi: 1999
336 sayfa

Previous Story

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz – Aziz Nesin

Next Story

Eğitime Felsefeyle Bakmak – Bülent Akdağ

Latest from Nikos Kazancakis

Günah Taşları – Zafer Köse

Kalabalık bir grup, recm cezasını uygulamak üzere toplanmıştır. Maria Magdalena, günahkar bir hayat yaşadığı için öldürülecektir. Taşlar hazırdır. Maria çaresizce beklemektedir. O anda, Nasıralı
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ