Batı Diye Diye – Daniela Dahn

İki Almanya’nın birleştirilmesinin yüzeyde yarattığı şamata çoktan bitti; şimdilerde dipten yükselen hayal kırıklığı konuşuluyor. Doğu Almanya’nın eski yurttaşları yeni düzeni kabullenmekte zorlanıyor ve hoştnutsuzluklarını artık gizlemiyorlar. Batılılar “doğu inadı” adını veriyorlar buna. Onlara kalırsa, “geçmişin hesabını görme işini bloke eden, geçmişte olanları nostalji ile güzelleştiren ve böylece merakı ve açıklığı engelleyen bir aldatma manevrası” ile karşı karşıyalar. Ne var ki geçmişin hesabını vermeye, pişmanlık duymaya ve itiraf etmeye zorlananlar sadece Doğulular. Batı yargıçları çıkarıyor, Doğu ise sanıkları. Batı, son olanağına dek verdiğini söylüyor. Doğu ise elinde avucunda ne varsa; eskiden kamuya ait olan işletmeler, oteller, şatolar, arazi ve sayısız taşınmazın sonuna dek (ç)alındığı görüşünde.

Berlin doğumlu yazar Daniela Dahn, bu kitabında iflah olmaz bir ideolojik “zararlı kalıntı”, hatta “demokrasiyi hak etmemiş” olmayı da göze alarak, kendinde ve başkalarında biriken rahatsızlıkların izini sürüyor: Açıklayarak, polemiğe girerek, “demokrasi, insan hakları” gibi içi boşalan kavramları sorgulayarak. Avrupa’da büyük ilgi gören “Batı Diye Diye”, Yılmaz Onay’ın önsözü ve çevirisiyle, şimdi Türkiye’nin tartışma gündemine geliyor.

Bir Ülkenin Doğusu ile Batısı – Turgay FİŞEKÇİ
(07.11.2007, Cumhuriyet Gazetesi)

Bugün 7 Kasım 1917’de Rusya’da gerçekleşen Ekim Sosyalist Devrimi’nin 90. yıldönümü.

Sosyalizm uygulamaları, bütün 20. yüzyıl boyunca insanoğlunun toplumsal ve ekonomik gelişim süreçlerinin en ilginç deneyimlerinden biri olarak tarihe geçti.

Bu deneyimlerden biri de Almanya’da yaşandı: Önce Birinci Dünya Savaşı’nın ardından patlak veren sosyalist devrim girişimi, Rusya’nın tersine yenilgiye uğradı. Ardından gelen bunalım yılları, ülkeyi faşizme götürdü. Faşizmin yol açtığı İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülke ortasından ikiye bölündü: Batı’da kapitalist ekonomiyi, Doğu’da ise planlı sosyalist ekonomiyi seçen ve sınır geçişlerinin son derece sıkı koşullara bağlandığı, birbirine taban tabana zıt, iki ayrı cumhuriyet kuruldu.

Aynı ulusun insanları Batı’da ve Doğu’da, çok farklı ekonomik koşulların yanı sıra toplumsal ve kültürel yönden de bambaşka dünyalarda yaşadılar.

1949’dan 1989’a kırk yıl süren bu süreç, Doğu’nun Batı tarafından ekonomik olarak yutulmasıyla son buldu. Almanya yine tek ülke oldu.

Ancak kâğıt üzerinde gerçekleşen bu birleşme, kırk yıl boyunca farklı toplumsal kimlikler içinde yaşamış insanların hayatlarında önemli kırılmalara yol açtı. Farklı yönetim biçimleri aynı ulustan iki farklı toplumsal yapı oluşturmuştu.
***
Bu olgu, çeşitli edebiyat, sinema vb. sanatsal ürünlere konu olup işlense de temel insani sorunların çoğu, birleşmenin görünüşteki coşku perdesinin ardına gizlendi. Doğulular, neredeyse o kırk yılı hiç yaşamamışlar ya da büyük güçlükler içinde yaşamışlar gibi çarpıtılmış kimliklere bürünmeye zorlandılar. Özellikle de Doğulu aydınlar, yeni toplumsal düzende yerlerini koruyabilmek için, geçmişlerine “muhalif” makyajlar yapmak zorunda kaldılar.

Buna karşın elbette gerçek aydınların sorgulamaları da sürmekte. Birleşmenin ilk yıllarındaki yeni tüketim ürünlerine kavuşma coşkusu, yerini temel sorunlardaki kayıpların tedirginliğine bıraktı çoktandır.
***
Daniela Dahn’ın Batı Diye Diye (Yordam Kitap) adlı kitabı, bu konuda bugüne dek okuduğum en aydınlatıcı kitaplardan biri. Yazar, Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin kurulduğu yıl doğmuş. Yani doğuştan “Doğulu” ve sosyalist uygulamaların kendisine sağladığı olanaklar içinde yetişmiş. Gazetecilik eğitimi almış, bir süre televizyon muhabirliği yaptıktan sonra da yazar olarak yaşamını sürdürmüş. Ülkesinde sözünü sakınmaz bir aydın olarak tanınmış. Pek çok kez çağrılı olarak gittiği Amerikan üniversitelerinde dersler vermiş.

Kitabında, hiçbir yasanın, kuralın açıklayamayacağı günlük hayatın gerçeklerine yöneliyor: Her toplumsal deneyimin kilit oyuncusu olan “insan” ın bu gelişmelerden nasıl etkilendiğine. Üstelik anlattıklarını, “kadın, solcu, antifaşist, yazar” kimlikleriyle başından geçmiş olaylara dek indirgeyerek birinci elden tanıklıklarla.

İş, çalışma, emeklilik, sağlık gibi günlük hayata ilişkin koşulların değişiminden, mal ve toprak değişimleri gibi mülkiyet sorunlarına, söz ve düşünce özgürlüklerinin algılanış biçimlerindeki değişimlere, uygulamalara dek toplumsal hayatın farklı pencerelerinden çarpıcı saptamalar aktarıyor:

“ADC’de birçok şey söylenemezdi. Ama o söylenemeyenleri herkes anında bilirdi. Federal Almanya’da ise her şey söylenebiliyor, ama söyleneni kimsenin bildiği yok.”

İnsanoğlu geleceğini tartışırken 20. yüzyıldaki sosyalizm uygulamaları deneyimlerinden de yararlanmayı sürdürecek. Batı Diye Diye’nin yansıttığı deneyim zenginliği ile bu tartışmalar için önemli bir dayanak noktası oluşturacağını düşünüyorum.

Kitabın Künyesi
Batı Diye Diye
Orijinal Ad:Westwarts und Niht Vergessen
Daniela Dahn
Çeviri: Yılmaz ONAY
Yordam Kitap
Editör:Yeşim DİNÇER
Düzeltme:Mehmet TAYAK
Yayın Yönetmeni:Hayri ERDOĞAN
Kapak Tasarım:Savaş ÇEKİÇ
İç Tasarım:Savaş ÇEKİÇ
Sayfa Düzeni:Gönül GÖNER
Baskı:1. Baskı, Mayıs 2007, İstanbul
Sayfa Sayısı:224

Daniela Dahn Hakkında Bilgi
1949’da Berlin’de doğdu; Leipzig’de gazetecilik eğitimi aldı; ardından televizyon muhabiri oldu. 1981’de o işi bıraktığından beri serbest yazar olarak yaşamını sürdürüyor. “Demokratik Atılım”ın kurucu üyesi, 1991’den itibaren PEN üyesi. ABD’de konuk olarak pek çok ders vermiştir.

Yayınlanmış kitaplarından bazıları şunlar: Spitzenzeit (Doruk Dönem, 1983), Prenzlauerberg-Tour (Prenzlauerberg Gezisi, 1987), Wir bleiben hier oder wem gehört der Osten (Biz buradayız ya da Doğu kimin?, Rororo aktüell 13423), Vertreibung ins Paradies (Cennete Sürgün, Rororo Aktüell essay 22379).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir