Ronald Wright yirmiden fazla dile çevrilen çoksatar kitabı İlerlemenin Kısa Tarihi’nde bizi Sümerler, Mayalar, Mezopotamya, Roma, Mısır, Çin gibi kadim uygarlıklarda kapsayıcı bir geziye çıkarıyor. Bu kısa ama görkemli gezide uygarlık dediğimiz dikkat çekici deneyin aslında ne kadar kırılgan olduğu konusunda bizi uyarıyor. Antropoloji ve arkeolojinin bulgularını düşünceyle örerek geçmiş uygarlıkların yükselişi ve çöküşünün bizim medeniyetimiz hakkında neler öngördüğünü söylüyor.

İlerlemenin Kısa Tarihi en son olarak Martin Scorsese’nin yapımcılığında Stephen Hawking gibi bilim adamlarını ve Margaret Atwood gibi yazarları biraraya getiren “Surviving Progress” isimli belgesele esin kaynağı oldu ve birçok ödül aldı.

“İçinde yaşadığımız devri bu kadar iyi ve yakından kavrayan, zamanımız açısından bu kadar önemli bir kitap okumamıştım diyebilirim. Jared Diamond hasedinden çatlayacak!”
-Robyn Williams, ABC-

“Akıllıca, vakitlice ve zekice… Hiç böyle bir kitap okudunuz mu, okuyacak mısınız bilmiyorum, ama bunu mutlaka okumalısınız. Wright kimi yazarların 1300 sayfada yaptıkları şeyi 132 sayfada yapmayı başarıyor.”
-Paul Williams Roberts, Globe and Mail-
(Aylak Kitap Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Künyesi
İlerlemenin Kısa Tarihi
Orjinal isim: A Short History of Progress
Ronald Wright
Kapak: Sedat Girgin
Çeviri: Ebru Kılıç
Aylak Kitap / Popüler Bilim Dizisi
İstanbul, Eylül 2012, 1. Basım
192 sayfa

“İlerlemenin Kısa Tarihi, yazar Ronald Wright ın neredeyse mizahi bir öykü tadıyla sunduğu bir başyapıt olması ile diğer popüler bilim kitapları arasında öne çıkıyor. Ronald Wright, İlerlemenin Kısa Tarihi nde mevcut uygarlığımızın kökenlerini incelemekle kalmıyor, yaşanmış diğer uygarlık projelerinin, örneğin Sümerlerin, Mayaların, Mezopotamya uygarlıklarının, Roma, Mısır ve Çin medeniyetlerinin çöküşü üzerinde duruyor ve özellikle aydınlanma döneminden bu yana tartışılmaz kabul edilen ilerleme mitine yönelik sistemli bir eleştiri getiriyor. Aydınlanmanın neredeyse mücadele ettiği dinsel dünya görüşünün bir parçası haline geldiğini söyleyen yazar, metnin bir bölümünde İlerlemeye olan inancımız bir çeşit ideolojiye dönüşmüş durumda. Bu ideolojinin, aynen ilerlemenin üstesinden geldiği kimi dinlerde olduğu gibi, dünyevi bir din olarak kendi kusurlarıyla ilgili gözleri kördür diyerek aydınlanma düşüncesinin özgürlükçü ve radikal doğasından ne oranda uzaklaştığını da söylüyor.
Wright ın kitabını diğer bilimsel eserlerden ayıran temel nokta, mevcut uygarlığı eleştirirken, aynı zamanda uygarlığın bu ve önceki biçimlerini yaratan çağdaş insanın farklı alternatifler arasında neden bugün egemen olan biçimi seçtiğini tarafsız biçimde ortaya koymasıdır. Yaygın ilerlemenin kendine içsel olan bir kötülük barındırma potansiyeline sahip olduğunu söylüyor ve söz edildiği ve hatta tartışmasız kabul edilen olumlu özelliklerini çölleşen topraklar, yok edilen ormanlar, nükleer silahlar vb. ile karşılaştırarak ilerlemeyi temel alan toplumların yahut medeniyetlerin neden yıkıldıklarını sorgulamaya çabalıyor.
Yazar, İlerlemenin Kısa Tarihi nde okumayı zorlaştıracak sofistike ile bir tartışmaya girmekten kaçınmakla birlikte, bu kitabın ardında derin bir felsefi arka planın olmadığı anlamına da gelmiyor. Aksine Ronald Wright, klasik aydınlanmacı felsefeyi eleştirmekten kaçınmazken, ardında özellikle ilerlemeyi bir sorun, bir çıkmaz olarak gören gelenekselliği temel alan, ama artık evrensel hale gelen farklı bir düşünce sistematiği olduğunu belirtmekten de kaçınmıyor. Ama tüm bunlardan daha önemli olmak kaydıyla İlerlemenin Kısa Tarihi , mevcut uygarlığın ve onun yarattığı ilişkiler ağı ve doğal tahribatın eleştirisi olmaktan çok, insanlık serüveninin seyri üzerine okunması zorunlu bir doğal tarih kitabı olarak da öne çıkıyor. 170 sayfalık kısa sayılabilecek kitabında yazar, evrim sürecimizin başından itibaren günümüze dek hemen hemen denemediğimiz tüm medeniyet projelerinin hazin sonlarını tartışmaya açmaya uğraşıyor. Bu yüzden İlerlemenin Kısa Tarihi , insanoğlunun hem doğa ile hem de kendi doğası ile çatışmanın dinamiği olarak ortaya atılmış bulunan ilerleme mitini, bir fasit daire olarak tarif etmeye çalışıyor.
Ötesinde yazar, bu tarifi biçimsel kriterleri aşarak ve şimdiye dek bilimsel metinlerde görmeye alışmadığımız bir üslupla ve etik bir kaygıyla dile getiriyor:
Roma Sirki, Aztek kurban törenleri, Engizisyon ateşleri, Nazi ölüm kampları; hepsi ileri derecede uygarlaşmış toplumların ürünüydü İlkel çağlardan bugüne dek uygar insanlar daima, vahşi olarak adlandırılanlardan daha iyi olduklarına ve onlardan daha iyi davrandıklarına inanmışlardır. Ama uygarlıklara atfedilen ahlaki değerler aldatıcıdır. Bu değerler genellikle daha güçsüz olan diğer toplumlara saldırmak ve onlar üstünde hâkimiyet kurmak için kullanılır. Tarık Aygün 02/08/2007 tarihli evrensel.net

Kitaptan alıntılar
“Kimi yazarlar tarihe silahlar ve galipler açısından bakarak, kültürlerin ve kıtaların gelişimlerinin farklılığını fazlasıyla vurgulamıştır. Beni asıl şaşırtan — ve aynı zamanda biz insanların ne tür bir yaratık olduğumuzu belli eden — şey ise ne kadar farklı kültürler ve ekolojiler içinde olursak olalım, dünyanın dört br yanında, çok kısa zaman içinde, birbirimizden bağımsız olarak benzer hataları yapıyor olmamızdır.” sf. 62

“Toprağın ve suyun — ve suyun koruyucusu olan ağaçların — sağlığı herhangi bir uygarlığın ayakta kalması ve başarılı olması için devamlı bir temeldir.” sf. 104

“Kapitalizm, ekonominin sonsuz olduğunu ve bu yüzden paylaşmanın gereksiz olduğunu iddia ederek bizi, mekanik yaban tavşanlarının ardından koşan birer tazı gibi daima ileriye doğru yönlendirmektedir. Yalnızca belli sayıda tazı gerçek bir tavşan yakalayabilir, geri kalanlarsa düşene kadar koşmaya devam eder. Geçmişte oyunu kaybedenler sadece yoksul olanlardı, ama bugün kaybeden gezegenin kendisidir.” sf.123

Versus Kitap Yayınları Tanıtım Yazısı
“Yeryüzündeki çölleri süsleyen devasa kalıntıların çoğu ilerleme tuzaklarının heykelleridir. Onlar kendi başarılarının kurbanı olmuş uygarlıkların mezar taşlarıdır. Bir zamanlar güçlü, karmaşık ve gösterişli olan bu toplumların yazgısı bizim için ders alınır niteliktedir. Onların kalıntıları ilerlemenin izini gösteren batıklardır. Daha modern bir benzerlik kurmak gerekirse, kara kutularında neyin ters gittiğini bulabileceğimiz yere çakılmış uçaklardır. Bu kitapta, geçmişteki hataları tekrarlamanın önüne geçebileceğimiz umuduyla bu kutulardan bazılarını (Sümerler, Mayalar, Mezopotamya, Roma İmparatorluğu, Mısır, Çin) açıp, uçakların uçuş planlarını, mürettebat seçimlerini ve tasarımlarını gözden geçirmek istiyorum. Şüphesiz bizim uygarlığımızın özellikleri geçmişteki uygarlıklardan farklıdır. Ancak bu farklılık bizim sandığımız kadar büyük değildir. Bir kere, geçmişte ya da günümüzde yaşaması fark etmez, bütün uygarlıklar dinamiktir. En yavaş hareket edenler bile uzun vadede ilerleme kaydetmiştir. Her uygarlığın durumu birbirinden farklı olsa da, modeller endişe ve cesaret verici biçimde benzerlik taşımaktadır. Hatalarımızın tahmin edilebilir oluşu bizi alarma geçirmeli, ancak bugün neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamak için bu hataları kullanabilme şansımız bize cesaret vermelidir.

Sahip olduğumuz en büyük avantaj şudur: Geçmiş toplumlara dair bildiklerimiz sayesinde o toplumların kaderinden kaçabiliriz. Onların nasıl ve niçin yanlışlar yaptıklarını biliyoruz. Homo Sapiens kendini, ne olduğunu biliyor: bir Buz Çağı avcısı, zekâ yönünden evriminin yarısını tamamlamıştı, zekiydi ama akılcı davranması beklenemezdi. Şu anda işleyen sistem bir intihar makinesidir. Eğer elimizde imkân varken bir takım önlemler almazsak, durum daha da kötüleştiğinde elimizden hiçbir şey gelmeyecek. Kaderimiz avuçlarımızın içinde. Bu yeni yüzyıl, geçmişteki tüm karanlık çağları dahi geride bırakacak bir kaos ve yıkım çağına dönüşmeden çok ileri gidemeyecek. Zenginlik kaostan korunmak için bir kalkan sunamaz ve giyotine sokulmuş her mağrur yüzün iş bittikten sonraki şaşkınlığı su götürmez bir gerçektir.
Geleceği kurtarmak için bugün son şansımızdır.”

Kitabın Künyesi
İlerlemenin Kısa Tarihi
Yazar: Ronald Wright
Yayınevi: Versus Kitap Yayınları
Çeviren: Zarife Biliz
Sayfa Sayısı: 182 sayfa

Previous Story

Çocuk Edebiyatı ve Öğreticilik (Didaktizm) – *Mehmet Kaya

Next Story

Irak, Afganistan ve Çağımızın Emperyalizmi – Aijaz Ahmad

Latest from Bilim

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ