Tarihin en büyük savaşlarının ayrıntılı dökümleri, hasım kuvvetlerin stratejileri, taktikleri, askerî harekâtın düğüm noktaları. Dünyadaki çeşitli orduların üniforma, teçhizat, tarih ve teşkilatı, geçmişleri ve bugünleri. Zirveden çöküşe Bizans ordularının teşkilatı, idaresi ve insan gücü.

Antik Roma uygarlığının doğrudan mirasçısı Bizanslılar, siyaseti de askeri stratejiyi de son derece incelikli biçimde ele alıyorlardı. Rüşvet vermek, bir düşmanı diğerine kırdırmak ve çeşitli ittifaklar kurmak, rakiplerini dize getirirken Bizanslıların öncelikli tercih ettikleri yöntemlerdi. Ancak diplomasi fayda etmezse, imparatorluğun sefere çıkardığı ordular kendi zamanlarındaki en gelişmiş ve en üstün teşkilatlı kuvvetler arasındaydı. Özellikle de imparatorluğun gücünün doruğa çıktığı 10.-11. yüzyıllarda, Bizans orduları Araplara ve Bulgarlara kaybettikleri toprakların büyük kısmını geri almış ve Batı’da Tuna’ya, Doğu’da ise Şam kapılarına dayanmışlardı. Ne var ki dışarıdan fark edilmeyen bir takım iç çekişmelerle askeri düzeni bozulan Bizans, 1071’de tarihin akışını değiştiren Malazgirt yenilgisine uğradı ve güç merkezi olan Anadolu’nun büyük kısmını kaybetti. Bu tarihten sonra, Türkler, Slavlar ve Latinler gibi genç ve hırslı toplumlarla her taraftan kuşatılan imparatorluk, dört yüzyıl süren kanlı bir gerileme devri neticesi yok oldu.

Ortaçağ ve Rönesans orduları üzerine yapdığı titiz araştırmalarla tanınan İngiliz tarihçi Ian Heath, zirve yıllarından nihai çöküşüne uzanan dönemde Bizans’ın savaşa sürdüğü orduları mercek altına alıyor; ünlü ressam Angus McBride’ın çizimleri ise Bizanslı savaşçılara hayat veriyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Kitabın Künyesi
Bizans Orduları 900 – 1461
Ian Heath
İş Bankası Kültür Yayınları / Tarih Dizisi
Çeviri : Buket Bayrı
İstanbul, 2014
56 s.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Yılları – Emmanuil Emmanuilidis

Next Story

Medea – Euripides

Latest from Politika

SLAVOJ ŽIŽEK: Tabiat zaten kaotiktir, en vahşi afetleri, anlamsız ve öngörülemez felaketleri yaratmaya eğilimlidir. Bizlerse onun hain kaprislerine acımasızca tabiyiz, bizleri kollayıp gözeten Tabiat Ana diye bir şey yok. Tabiatın dengesini bozuyor filan değiliz, sadece onu sürdürüyoruz.

Sakınmanın Yolları Peki, ekolojik tehditler gerçekten de o kadar başa çıkılamaz mı? Liberal kapitalizmin bazı müdafileri çevreci harekete “XXI. yüzyılın Komünizmi” diye dudak büküyor;
Go toTop