?i?ek?ten Nükteler, muzipçe sırıtmak ve düşünürün dünyasına derli toplu bir bakışla yaklaşmak için iyi bir fırsat. Ama lütfen bu kitabı okurken kafeinsiz kahvenizi ya da alkolsüz biranızı bir süreliğine kenara bırakın.

Bugün internete girdiğinizde, güncel siyasi paylaşımların peşine düşerseniz mutlaka bir şekilde kahkahanıza engel olamayacağınız komik bir espriyle karşılaşırsınız. Öyle ya, Twitter?la yıldızı parlayan troll?lerin en büyük dayanağı çoğu siyaseten yanlış bu komiklikler değil mi? Üstelik hayatımıza çoğu kez bir balyoz gibi inen siyasetin mizahla harmanlandığına şahit olmak için internete girmemizin gerekmediği önemli bir dönemden de geçtik; Gezi.

Gezi boyunca yaşanan vahşet kadar konuştuğumuz bir şey varsa, o da Gezi gençliğinin yarattığı esprili dildi. Duvarlarda, sokaklarda eski romantik ve hadi itiraf edelim, kısmen de boğucu sloganlar yoktu artık. Mustafa Kemal ile Mustafa Keser karakterlerini yan yana anıyor, siyasilerin isim ve soyisimlerinden, polis vahşetinden yepyeni dil oyunları türetiyorduk.

Peki, bu mizahi dil bizi gülümsetmek ve dilin kaotik doğurganlığına bir kez daha hayran bırakmak dışında tam olarak ne işe yaramış olabilir? ?i?ek, Erkal Ünal çevirisiyle yayımlanan ?i?ek?ten Nükteler adlı kitabına yazdığı önsözde Avrupa?daki eski komünist rejimlerin dilden dile dolanan söylencelerinden birinin, gizli polis teşkilatının, işlevi rejim ve rejimin temsilcileri hakkında siyasi fıkralar icat edip bunları tedavüle sokmak olan bir departmanı olduğunu söylüyor. Bunun nedeni ise böyle fıkraların olumlu bir şekilde istikrar kazandırıcı bir işlevi olduğuna dair inanç; sıradan halkın kolay ve hoşgörülebilir şekilde içini döküp rahatlamasını, hüsranlarını yatıştırmasını sağlıyor. Erdoğan?ın sesinin kısılması bir grup insan için boşuna en önemli gündem maddesi değildi günlerce. Bugün billboard?larda Recep Tayyip Erdoğan?ın burnuna pembe bir ponpon kondurup, hemen yanına ?Çok tatlısın be? yazıvermek de benzer bir işe yarıyor olmalı. (Facebook?ta kaç paylaşıma ulaştığına bakacak olursak!)

?Bu fıkranın yazarı kim??
Ancak ?i?ek bunun ardından, her ne kadar cazip gibi görünse de bu söylence fıkraların pek az bahsedilen ama hayati bir yönünü göz ardı ettiğini belirtiyor. Doğrudan alıntılıyorum: ?Bunların bir yazarı hiç yok gibidir, ?bu fıkranın yazarı kim?? sorusu imkânsız bir sorudur adeta. Fıkralar esas olarak ?anlatılır?, her zaman çoktan ?duyulmuşlardır?. Gizemleri burada saklıdır: Nev?i şahsına münhasırdırlar; dilin eşsiz yaratıcılığına karşılık gelirler, ama yine de anonim ve yazarsızdırlar, daha önce hiç yokken öyle bir anda ortaya çıkıverirler.?

?i?ek?i ?kültürel teorinin Elvis?i? lakabını almaya dek götürecek serüveninde, Marksist kültür çözümlemesi, felsefe ve psikanaliz kuramı ile popüler kültür arasında kurduğu bağ kadar, nüktezan dilinin getirdiği ulaşılabilirlik de rol oynadı kuşkusuz. ?i?ek?e göre nüktezanlık kolektif bir nitelik barındırıyor ve kültürün psikanalitik okumasında en önemli göstergelerden biri. ?i?ek literatüründe nüktelerin, fıkraların bunca yer tutmasının nedeni bu anonim anlatıların toplumla kurduğu ilişki. ?i?ek evsiz barksız, gizemli ve yaratıcı bu anlatıları yazınında önemli bir yere koyarken, aslında açıklamaya çalıştığı şeyin, toplumun, kendini alttan alta açıkladığı bu alana bir saygı duruşunda bulunuyor.

?i?ek?ten Nükteler kitabında ?i?ek yazınındaki bu kesitlerin büyük kısmı var. Yazarın yaklaşık kırk kitabından derlenen bu kitabın elbette ?i?ek külliyatındaki mizahın tümüne yer verdiğini söylemek zor, ancak kitabın böyle bir iddiasının olması da anlaşılmaz olurdu kuşkusuz.

Doğruya ihtiyacımız var mı?
?i?ek kitapta yer alan nüktelerinde -belki bir bakışa göre de fıkralarında- temel aldığı konuların modern toplumun çıkmazları ile geç dönem kapitalizmin çatışmaları olduğunu söyleyebiliriz. Bu yüzden bu kitapta -ırktan cinsiyete, seksten dine, edebiyattan tarihe- her nevi alanda türetilmiş çok sayıda espri çıkıyor karşımıza. Ve çoğunlukla da bugün pek çoklarının ayrımcı ya da vulgar bulacakları bir dille. Ne Yugoslavya?yı ne Yahudileri ne de ereksiyonu kibar bir mesafeden konu ediyor ?i?ek. Aslında kültürün ve toplumun bilinçaltına inerken ?siyaseten doğru? bir dile ihtiyacımız olduğu biraz iddialı bir varsayım değil mi? ?Doğru?luğu kurallarla çerçevelenmiş bir dille ifade ettiğinizde en vahşi duygunuzun bile pek gıdıklayıcı bir yanı kalmayacağını düşünecek olursak, ?i?ek?in biraz tehlikeli dilinin bu kitaba asıl cazibe katan unsur olduğunu söyleyebiliriz. Hoşgörü kisvesi altında hoşgörüsüz davranmanın karşısına koyabileceğimiz en büyük değer ?öteki?ni ?gerçek öteki? olarak kabul etmek. ?i?ek?in yapmaya çalıştığı işte tam da bu. Encore Yayınları tarafından 2009 yılında Boğaziçi Üniversitesi?nde düzenlenen bir konuşmasında sarf ettiği şu sözler ?i?ek?in kimlik politikaları ve mizah meselesine olan yaklaşımını açıklıyor: ?Çokkültürcülükle, bir kültür diğerine saygı göstermeli gibi şeyleri kastediyorsanız, tabi ki bunu destekliyorum. Ama ideolojinin oyunu buradadır işte. Şeyler, aslında yalnızca o şeyler değildir. Meseleye daha yakından bakalım. Bugün hangi ürünlere rağbet artıyor? Ürünü, içinde o ürün yapan zehirli madde olmayanlara, örneğin alkolsüz bira, kafeinsiz kahve, yağsız çikolata, çokkültürcülükte benim her zaman şüphe ettiğim şey şudur; komşuyu, ?öteki?ni istiyoruz ama kafeinsiz olarak…?

?i?ek?ten Nükteler muzipçe sırıtmak ve ?i?ek?in dünyasına derli toplu bir bakışla yaklaşmak için iyi bir fırsat. Ama lütfen bu kitabı okurken kafeinsiz kahvenizi ya da alkolsüz biranızı bir süreliğine kenara bırakın.

* 1990?ların ortalarında uydurulmuş, Bill Clinton?ın ayartıcılık yeteneğini öven bir fıkrada da beklenmedik şekilde kabalığa dönülür: Clinton ve Papa aynı gün ölür; ne var ki ilahi yönetim katındaki karışıklıklardan ötürü, Clinton cennete gider, Papa ise cehenneme. Aradan birkaç gün geçtikten sonra hatanın farkına varılır ve ikisine yerlerini değiştirme emri verilir; cennet ve cehennemi birbirine ba¤layan asansörün önünde kısa bir süreliğine buluşurlar. Clinton?ın cennetten geldiğini gören Papa ona şu soruyu sorar: ?Söylesene bana, Bakire Meryem nasıl? Onunla buluşmak için sabırsızlanıyorum!? Clinton gülerek cevap verir: ?Kusura bakma, ama artık bir bakire değil.?

* İki Yahudi arkadaş bir Katolik kilisesinin önünden geçiyormuş. Kilisenin duvarında, Katolik olmayanlara hitap eden büyük bir afiş asılıymış: ?Bize gelip Katolikliği kabul ederseniz hemen 30 bin dolar nakit para alacaksınız!? Yürümeye devam eden iki arkadaş bu teklifin ciddi olup olmadığını tartışmaya başlamış. Bir hafta sonra, aynı kilisenin önünde yeniden buluşmuşlar ve biri diğerine sırrını açmış: ?O teklifin ciddi olup olmadığını hâlâ merak ediyorum.? Bunun üzerine arkadaşından küçümser bir tavırla şu cevabı almış: ?Ah siz Yahudiler, aklınız fikriniz para!? Kitaptan

NURZER ERSÖZ
(20.06.2014, http://kitap.radikal.com.tr/)

?İ?EK?TEN NÜKTELER
Slavoj ?i?ek
Çeviren: Erkal Ünal
Encore Yayınları
2014, 140 sayfa

Previous Story

Yeni Sinsiyet’in Haksızlık Yordamı – Zafer Yalçınpınar

Next Story

Ehmedê Xanî Dîwan’ı (Özel Baskı)

Latest from Felsefe

Nietzsche

FRIEDRICH NIETZSCHE: Felsefede “Akıl”

Felsefede “Akıl” 1 Soruyorlar bana, nedir filozoflardaki bütün bu alerji diye?… Sözgelimi tarih duygusu eksiklikleri, oluşun düşünülmesine bile duyduktan nefret, Mısırcılıkları.[17] Bir davayı tarihsellikten
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ