Aşka Dair Nesirler – Ümit Yaşar Oğuzcan

“Aşka Dair Nesirler” Ümit Yaşar Oğuzcan’ı 1984 yılında kaybedişimizin ardından basılmış olup, geçmiş yıllarda çıkan ‘İki Kişiye Bir Dünya’, ‘Karanlığın Gözleri’ adlı uzun şiirleriyle ‘Sahibini Arayan Mektuplar’, ‘Hüzün Şarkıları’ ve ‘Mihriban’a Mektuplar’ı içermektedir.

“Gelme diyecektim, geldim. İyi ettim geldiğine. Nerdeyiz? Bir şehir yanıyor, dikkat et. Tutuşabiliriz, işte ilk ateş gözlerine düştü, sonra dudaklarına, saçlarının arasına kıvılcımlar doldu ışıl ışıl.
Yanıyorsun, yanıyorum, yanıyoruz.
Aramakla yetinsek bunlar gelmeyecekti başımıza. Yine de memnunum. İyi ettin geldiğine. Taş olup kalmaktansa, ağaç olup yanmak iyi. Ellerini ver, ellerini. Öpüşmeye susadım. Tırnak uçlarından öpmeye başlayacağım seni. Titreme, yanıyorsun.”
Ümit Yaşar Oğuzcan

İki Kişiye Bir Dünya (Senfonik Şiir)
Birinci Bölüm:
Kader Kapıyı Çalıyor
(Andante)

Gelme diyorsun
Bu gel demektir
Birazdan güneş doğacak
Dolu dizgin atlılar geçecek yüreğimden
Seni düşüneceğim
Gümüş mahmuzların parlaklığında
Yağmur nal izlerini örtmeden
Sana geleceğim
Bekle beni
Hindistan ‘da Banaras şehrinde seni aradım
Ganj ‘ın sularında lanetlenmiş insanlar yıkanıyordu
Ganj ‘ın suları pisti bulanıktı
İçtim

Bir kadın tanıdım Haydarabat ‘da
Cüzamlıydı güzeldi üstelik
Sana benziyordu
Etli dudakları vardı
Brahman mabetlerinde seviştik üç gün üç gece
Taşların üstünde yattık
Bir hayvan tarafımız vardı alımlı
Bir Tanrı tarafımız vardı iğrenç
Bir insan tarafımız olacaktı
Aradık üç gün üç gece
Bulamadık
Bir Tanrı tarafımız vardı korkunç
Sevemedik

Sonra Nijerya ‘da Mozambik ‘te Altınsahillerinde
Kulaklarımda ulu ormanların uğultusu
Vahşetin musikisini dinledim yeşil yeşil
Zifir gibi bir yalnızlıktı içimde yokluğun
İri bir memeydin kalçaydın avuçlarımda
Belki bir tutam tuzdun kirli
Seni düşündükçe susuyordum
Nehirler göller kandırmıyordu beni
O kadınlara gidiyordum
O bakır tenli kadınlara
O kadınlarla da yattım
Adam boyu yaprakların üzerinde
Boyanıp boyanıp yeryüzüne çıkıyorduk derinlerden
Yorgundum
Kuşkuluydum
İliklerime kadar bendim
Bir yeşildim
Bir beyazdım
Karanlıktım
İnsan eti yiyenler anladı beni

Kanarya adalarında
Bir kamış kulübede iki ayna buldum
Birinde ellerim vardı kemik kemik
Parmaklarım beni çağırıyordu sana
Birinde gözlerim vardı
Ağlıyordum
Çiğnenmiş otlara döndüm
Ağlamaklı denizlere
Köpek balıklarının azı dişleri avutmaz beni

Bir gemiydim
Battım
Santa ‘ İsabelle adasının önünde
Şimdi 3200 metre derindeyim
Sana ahtapot gözleri topluyorum
Sana mürekkep balıklarının gözyaşlarını getireceğim
Bırak beni
Yosunlarla bir çeşmeden su içiyorum
O derinliklerde bir mağarada buldum kendimi
Önce garipsedim çıplaklığımı
Utandım
Sonraları alıştım güzelliğime
Bir elim sendin
Bir elim ben
Ayaklarımı göremezdin
Öyle uzaktaydı
Sağ kolumu Mekke’de kestiler şafak vakti
Utanmaz yalnızlığımla kaldım çaresiz

Bitmez
Haçlı seferleri boyunca anlatsam maceramı
Yakına gel
Dört yanımız iri ıstakozlarla dolu
Yalnız değiliz
Tuk ki bu tuzlu balıklarda benim yüreklerim çarpıyor
Tut ki gözümün yarısı elmada yarısı kapanık
Tut ki ben beyaz peynirim ben zeytinim
Al
Ekmeğine katık et beni

Dufy ‘nin bir sokağı vardı bilir misin
İlkin seni o mor sokakta gördüm
Temmuzun ondördüydü
Bütün itliği üzerindeydi güneşin
Bir yeşil elbisen vardı
Bir siyah ayakkabın vardı
Bir gözlerin vardı
Bir dudakların vardı
Ama ben yoktum o sokakta
Tahiti adalarında
Gaugin ‘le seni düşünüyordum
Absent kadehlerinde ellerini içiyordum yudum yudum
Dufy ‘nin sokağı aklıma nereden geldi

Bir çift zar aldım
Attım gökyüzüne
Adis-Ababa şehrine düştü
Adis-Ababa şehrinde kadınlar
Hepyek bakıyordu yüzüme
Yüzümde cinayetler işleniyordu her gece
Kadmiyum kırmızısından kanlar akıyordu nehir nehir
Sen baksan görürdün
Her gözüme bir düşeş oturmuştu
Sen görsen anlardın
Titanyum beyazı yalnızlığımı
Budapeşte köprüsünün üzerinde
Bir çingene falıma baktı
Dedi üç günde öleceksin
Ben üçbin yıldır seni arıyorum
Kapılara sığmıyor umutsuzluğum
Lağım kokuları gibi çirkef gibi kederliyim
İçimden dünyayı ipe çekmek geliyor
Cümle yıldızlar şahidim olsun
Yapmazsam adam değilim

Şanghay ‘da orospular benimle yatmadı
Çirkinsin dediler
Pissin dediler
Yıkandım arındım
Afyon yüklü mavnalar geçiyordu Çin denizinden
Birisi geçmişime küfretti
Tuttum öldürdüm
Geçmişim seninle güzeldi temizdi aktı
Kirlettim
Affet beni

Hamamatsu ‘da bir geyşa kızı yüzüme tükürdü
Pyong-Yang ‘da kurşuna dizdiler beni
Tiz bir boru sesi üç defa ti çekti
Trampetler başımda zonkluyordu
Kederliydim
Çaresizdim
Canım Tchaikovski ‘yi dinlemek istiyordu
Ah o keman konçertoları öldürdü beni

Dinsizdim İstanbul ‘da minareler üstüme yıkıldı
Yoksuldum Kudüs ‘te kiliseler kabul etmedi beni
Gelme diyorsun
Bu gel demektir
Birazdan akşam olacak
Rachmaninof ‘la bir meyhanede içmeliyim bu gece
Sonra sana gelmeliyim
Rachmaninof nereye giderse gitsin

Şimdi bir derin mavide akşam oluyor
Gök mavi deniz mavi
Mor dağlar yeşil ağaçlar mavi
Bozuk düzen mavi gecelerden sesleniyorum sana
Ne opera aryaları
Ne beşinci senfonisi Beethoven ‘in
Bir yalnızlık marşıdır çalınıyor uzakta
Gün ışığı arkamızda kaldı bak
Tanyerinde unuttuk gözlerimizi
Gel artık
Hayata yeniden baçlayalım
Gel artık
Bu mavilerde kimseler görmez bizi

Solfej anahtarlarını kaldıralım
Do ‘ların mi ‘lerin önünden
Bırakalım bu dünyayı alabildiğine dönsün
Ölmekse daha kolay ne var
Yaşamaksa sensiz mümkün değil
İskender adam edemedi bu dünyayı
Biz mi edeceğiz
Eflatun çözemedi yaşamanın sırrını
Biz mi çözeceğiz
Bütün yataklar bir kişilik
Git diyorsun
Nereye gideyim
Birazdan gece olacak
Ağır kılıçlar parçalayacak yüreğimi
Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnızlığım
Seni düşüneceğim stepler ortasında yorgun kimsesiz
Dolu dizgin atlılar geçmeyecek yüreğimden
Bir gözümde gümüş mahmuzların pırıltısı hazin
Bir gözümde bozulmuş nal izleri
Durup durup ağlayacağım

Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın söyle
Bu zehir zemberek kederler için mi
Bak bütün orkestralar sustu
Bütün ışıkları söndü dünyanın
Korkma
Haydi uzat ellerini
Geçmiş yılları yeniden yaşayalım bir bir
Bak dinle
Bir seslenen var uzaklardan
Bak dinle
Kader kapıyı çalıyor
Gelme diyorsun
Gelme diyorsun
Bu gel demektir.

İkinci Bölüm :
Seninle Kardeş Değiliz
(Allegro)

Tanrının bıraktığı yerden biz başlıyalım
Üç milyar insanın yarısını sen öldür yarısını ben
Üç kişi kalsak yetişir yeryüzünde
Yaklaş bana
Seninle kardeş değiliz

Hüzünle karışık sevinçlerden kurtul artık
Arzuların o belli belirsiz sıcaklığını sev
Biliyorsun
Önce Tanrı insanı yarattı
Sonra insan sevgiyi
Ne yapsak boş
Ne kadar çabalasak faydasız
Geriye dönemeyiz
Olanlar oldu iş işten geçti
Çamurumuza sevgi katılmış bir kere

Kim bu şarkıları söyleyen
Karcığar faslından düm tek üzere
Aklım bir yere erişti durdu
Susun
Şimdi üçgenlerle oynuyorum
Kaldırın bu daireleri
Bir model kız geldi soyundu karşımda
Saçlarından üç fırça yaptım
Üç tüp boyan vardı
Verenoz yeşili zümrüt yeşili krom yeşili
Hepsini kattım birbirine
Senin yeşilini buldum
Senin yeşilinde orkestralar Debussy ?den çalıyordu
Senin yeşilinde unuttum siyahlığımı

Bu deli eden uğultu nerden geliyor
Kim kırdı bu aynaları
Toplayın yüzümüzü görelim
Çirkin değiliz artık
Bir kapı açılda önümüzde ölümsüzlüğe
Güzeliz
Sabahlar bizimle dolu
Işık diyordun al işte
……….
……….
Ümit Yaşar Oğuzcan

KARANLIĞIN GÖZLERİ
Şimdi yoksun,
Seni dilediğim gibi düşünebilirim artık.
Tutar ellerini öpebilirim
uzun uzun
Kimseler ayıplayamaz beni.
Yokluğunda seni nasıl sevdiğimi
anlayamazlar.
İşte gözlerin, işte dudakların
Senin olan ne varsa karşımda
duruyor.
Ayaklarını dilediğim yere götürebiliyorum artık,
Sevdiğim şarkıları söyletiyorum
dudaklarına,
Ve hoyrat ellerimle seni,
Her gün biraz daha
güzelleştiriyorum.

Bütün resimler sana benziyor,
Hayret!..
Bütün aynalarda sen
varsın.
Nereye gitsem peşimden geliyorsun
Şimdi sigarasın dudaklarımda,
Biraz
sonra beyaz bir kağıt.

Kimse yokluğunda bunca sevilmedi,
Kimse yokluğunda
ilahlaşmadı bu kadar,
Saçların böyle daha güzel
Sen daha güzelsin…
Gelecek mutlu
günlerin ışığında
Her şey daha güzel.
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
Yoksa bin
yıl daha yaşamak isterdim
Ve seni bin yıl daha,
Ayrılıklar içinde sevmek
isterdim.

Ama biliyorsun nihayet ben de insanım
Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor

Hiç gelmeyeceksin sanıyorum
O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor
kalbime…
Katran gibi bir yalnızlıktır sanıyor içimi,
Yalnızlığımdan utanıyorum.

Beni
sevmesen ölürdüm,
Beni sevmesen bir çakıl taşıydım şimdi,
Beni sevmesen bir duvar
gibi sağırdım,

Kördüm bir ot kadar.
Ölümden acıydım, ölümden beterdim
Beni
sevmesen,
Dünyayı bütün insanlara zindan ederdim…

Beni bunca saracak ne
vardı,
Kanıma girecek,
Göz bebeklerime oturacak,
Bir senfoni gibi kulaklarımdan
eksilmeyecek.
Ne vardı,
Hiç karşıma çıkmasaydın,
Bu kör olası gözler görmeseydi
seni.
Ne vardı,
Güzelliğini hiç bilmeseydim,
Bir dua gibi bellemeseydim adını.
Ne
vardı bütün gece,
Gözlerimi tavana dikerek,
Seni düşünmeseydim…

Belki
karşımda değilsin yanılıyorum,
Bu gözler senin gözlerin değil,
Aldatıyorlar
beni…
Karanlığın gözleri olmalı bunlar.
Bana böylesine keder veren,
Gülmeyi,
yaşamayı haram eden.
Bir karanlığın gözleri olmalı,
Öyleyse sen hiçbir yerde
yoksun…
Sana hiçbir zaman yaklaşamayacağım.
Yalan bu geçici sevinç, bu onur, bu
ışık,
Bu karanlığın ortasında yanan alev gözler,
Bu bir kadeh içki gibi aydınlık.

Ne
dedimse inanma…
Seni değil, kendimi aldatıyorum…
Sen istediğin kadar,
Varlığın ta
kendisi ol,
Ölümsüzlüğün ta kendisi.
Ben günden güne yok olmaktayım.
Bütün
ışıkları kaldırıp attım bir yana
ANLAMIYORMUSUN?
GÖKYÜZÜ GÜNEŞ OLSA

SENSİZ KARANLIKTAYIM!..

Kitabın Künyesi
Aşka Dair Nesirler
Yazar: Ümit Yaşar Oğuzcan
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 277 sayfa

Ümit Yaşar Oğuzcan ‘ın Hayatı
1926 yılında Tarsus’ta doğan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın babasının adı Lütfi, annesinin adı Güzide’dir. Ankara/ İncesu Lisesi’nden mezun oldu.Türkiye İş Bankası?na girerek Adana, Ankara ve İstanbul’da çalıştı, otuz yılını doldurunca Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevinde iken, emekliliğini istedi, ayrıldı (Haziran 1977). İstanbul?da kendi adını taşıyan sanat galerisi kurdu.

Şiire 1940?da Yedigün şairleri arasında başlayan şairin 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, 13 antoloji ve biyografik eser, toplam 50 eseri yayınlandı. Şiir plakları, şarkı sözleri ve yergileriyle tanınan Oğuzcan, günümüzün en popüler şairlerindendir. Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973?te büyük oğlu Vedat’ın intihar etmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltti. Büyük oğlu Vedat 1973 yılında Galata Kulesi’nden atlayarak intihar etti. Bu olay, şairin ruh dünyasında tamiri mümkün olmayan hasara yol açtı. Galata Kulesi adlı şiirini oğlunun intiharı üzerine yazmıştır. Şairlik başarısını, daha etkili, aruzla yazdığı rubailerinde gösterdi. İşte, bestelenmiş olan örnek rübailerinden biri:

Biraz kül, biraz duman.. O, benim işte,
Kerem misâli yanan.. O, benim işte.
İnanma gözlerime; ben, ben değilim,
Beni sevdiğin zaman.. O, benim işte!

Şiirleri ve taşlamaları her zaman büyük ilgi gören Oğuzcan?ın birçok şiiri de bestelendi. 1984 yılında aramızdan ayrılan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın yapıtları ölümünden sonra Şiir Denizi 1-2, Taşlamalar Hicivler 1-2, Rubailer Dörtlükler, Anılar Düşünceler, Aşka Dair Nesirler adıyla yeniden derlenmiştir.

Eserleri
* Mustafa Kemal’i Düşünüyorum
* İnsanoğlu (1947)
* Dolmuş (1955)
* Aşkımızın Son Çarşambası (1955)
* Bir Daha Ölmek (1956)
* Kör Ayna (1957)
* İki Kişiye Bir Dünya (1957)
* Beni Unutma (ilk yedi kitabından seçmeler) (1959)
* Karanlığın Gözleri (1960)
* Akıllı Maymunlar (1960)
* Seninle Ölmek İstiyorum (1960)
* Üstüme Varma İstanbul (1961)
* Sahibini Arayan Mektuplar (1961)
* Yeni Dünya Rekoru (1961)
* Sevenler Ölmez (1962)
* Çigan Gözler (1962), Ötesi Yok (1963)
* Hüzün Şarkıları (1963)
* Bir Gün Anlarsın (1965)
* Sadrazamın Sol Kulağı (1965)
* Mihribana Şiirler (1965)
* Taşlar ve Başlar (1966)
* Seni Sevmek (1966)
* İnşallahla Maşallah (1966)
* Toprak Olana Kadar (1968)
* Göbek Davası (1968)
* Ben Seni Sevdim mi (1968)
* Halktan Yana (1969)
* Aşk mıydı O (1969)
* Önce Sen Sonra Ben (1971)
* Rubailer (1972)
* Yalan Bitti (1975)
* En Eski Yalnızlığımdın Sen Benim (1978)
* Dikiz Aynası (yergi şiirleri, 1982)

2 yorum

  1. Seksenli Yıllarda Tanıştım Ümit Yaşar Oğuzcan ın şiir ve mektuplarıyla herbirinde kendimi buldum yada bana dair hikayeler okudum.Öyle sevdimki bunları ellisindeyim aynı tadı alıyor aynı hazzı yaşıyorum.

  2. Tebrik ederim. Bu şiiri ilk kez burda doğru olarak gördüm. Özellikle “bir senfoni” kısmı her yerde “bir sen fani” şeklinde yazılmış. Çok uyardım ama düzeltmediler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir