Hınca hınç mısra dolu bir adamdan Leyli?sine… – S.Serdar Gürel

Ahmed Arif?in ?Leyli?sine yazdığı satırların mürekkebi kağıda düştükten tam 59 yıl sonra kitaplaştı. Rûken Kızıler?in editörlüğünü yaptığı kitap, İş Bankası Kültür Yayınları vasıtasıyla okurla buluştu.
Leyla Erbil?i sever misiniz ?
Cevabınız ne olur bilmem, bildiğim tek şey Ahmed Arif?in onu çok sevdiği…
Bir şairin bir yazara duyduğu aşka bu topraklar şahitken ?Leylim Leylim? adlı kitap sayesinde artık bu toprakların insanları da şahit.
Ahmed Arif?in her mektubu bir çığlık, her çığlığına kulak vermesini istiyor Erbil?den. Kâh eline geçmiyor Leyla?nın, kâh mektupları çalıyor ibneler, kâh Erbil cevap yazmıyor… Ama Ahmed Arif hiç vazgeçmiyor ve her ne olursa olsun kahrı sadece kendisine oluyor.
Çalınan şiiri çoğaltılıp polis aramasında elle konulmuş (!) gibi arkadaş evinde bulunduğunda polise gidip o şiiri kendisinin yazdığını söyleyen adamdır o,sevdiğine kahır etmesini beklemek niye ?
?Filinta? gibi oğlu doğduğunda kafa kağıdını 2 yıl cüzdanında en büyük servet diye taşıyan adamdır o… Ona yazdığı mektubun kötü kağıdına içlenmesine şaşırmak niye ?
?Bin yıl bahar içre sürsün seni doğuran ana.? Kelimelerini birbirine ekleyen bir adamın, Leyli?si evlendiğinde ona düğün hediyesi şiir göndermesini garipsemek niye? ?Açlıktan ölmenin de bir şeref olduğu anlar vardır? diyen tok gözlü adamın, aşka doymamasını anlamamak niye ?
Bilmem bu satırları okurken sıkıldınız mı?
Mümkün.
Keşke ben bu satırlara konu olan kitabı okurken sıkılsaydım, çünkü sıkılmak can acıtmaz. Her satırında canım yandı her bir mektubun.
Bazen söyleyemez ya insan, anlatamaz kendini… Ahmed Arif hepimizin yerine yazmış söyleyemediklerimizi.

Zalım?a,
Cân?ına,
Merhametsiz Ömür?üne,
Kardeş?ine,
Aziz?ine,
Dost?una,
Usta?sına,
Biricik?ine,
Yarı Can?ına,
Leyli?sine,
Leyla?sına…
(*) Mektuplarda Ahmed Arif?in Leyla Erbil?e hitapları…

Bu satırları okuyan bir öğretmen, eğitimci, anne, baba varsa lütfen bu kitabı öğrencisine, evladına, eşine, dostuna, hatta hiç tanımadığı birine okutsun. Okutsun ki, sevmenin, deli gibi aşık olmanın, kendinden vazgeçmenin ölçüsünü sevdiğine verdiği zarar ile doğru orantılı sayan ve her gün birden çok ışığın sönüp gitmesine sebep olan insanlardan(!) daha az yetişsin bu topraklarda… Bu satırları Ahmed Arfi?i anlamaya çalışarak yazdım, zira ne yazık ki Leyla Erbil?in ona yazdığı mektuplar kayıp ve kitapta yer almıyor.
Yine de her satırı Leyli bu kitabın.

UMMAK:
Leyla Erbil Leylâ mıdır bilemem
ama okuduğum her satır diyor ki
Ahmed Arif?tir Mecnun. Kim bilir belki de hikayenin sonu böyle bitmiştir…

Şairin, Leyla Erbil evlendiği gün yazdığı mektup
Canım, Mektubun geldi. Çok teşekkür ederim. Dün sana üç şiir gönderdim. Biri, kabul edersen, düğün hediyen olsun. Orada olsaydım İstanbul?un bütün çiçekçilerini angaje eder, bineceğin trene ayrı bir çiçek katarı takardım! Ne palavra! Değil mi? Ama bilirsin, senin için yapamayacağım (hiç olmazsa canımı veririm ya) bir şey yoktur… Ne iyi kızsın be! Güner de sahiden adam seçermiş, dost seçermiş. Seni bana dost eden de bin yaşasın. Kocan, bir hazine, bir cevahîr dünyası aldığının farkında mı acaba? Yok, mesele yüzüne ya da etine vurul- maksa, buna uğramayacak babayiğit yoktur zaten… Leylim, ben daha buralıkta bir eyyam sürteceğim.
İşimi ne zaman bitireceklerini ben de bilmiyorum! Bu, daha çok dünyanın gidişine bağlı. Herhal, iyi oluruz, kurtuluruz. İlk işim, o zaman, sana koşmak olacak. Ne kadar özledim bilemezsin. Hep, aklımda ve hulyamdasın. Yalnızlığımı bir dolduruyorsun ki sana mı, seni yara- tana mı teşekkür edeyim bilmiyorum. (23 Nisan 1955 Diyarbakır)
Not: Mektuplardaki bazı kelimelerde yazım hatası var sanılabilir. Ancak bu Ahmed Arif?in üslubu ve dokunmak hiçbirimizin haddine düşmez!

Kaynak: http://vatankitap.gazetevatan.com/, 15 Kasım 2013

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir