Adil Olmayan Barış Haklı Olabilir mi?

Milyonlarca insana ölüm, vahşet, ıstırap, kan ve dinmeyen bir gözyaşı sunan savaş, insanlık tarihinin kadim yazgısı, onulmaz ağrısı… İnsanın insana kıydığı amansız, nihayetsiz bir mücadele… Cinai etnik temizlikler de antik çağlardan bu yana süregelen bir başka dram, bir başka utanç… Cicero’nun dediği gibi “En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.” O halde barış için savaş vermek, sonsuz çaba harcamak insanlığın en büyük görevi olmalı bana kalırsa. Peki barışı sağlamak adına neler yapılabilir? Toplu ölümlere, büyük yıkımlara neden olan kanlı savaşlara dur demek, kalıcı barışı temin etmek adına bazı tavizler vererek bir uzlaşmaya varmak mümkün müdür?

Barışın adalet ile rekabeti…
Uzlaşmak elbette mümkün, ancak bu noktada daha başka sorular sormak şart oluyor. Siyasal uzlaşma ne zaman, hangi şartlar altında kabul edilebilir? Barışın tesisi için adaletten ödün vermek olası mıdır? Kabul edilebilir bir uzlaşmanın ahlaki sınırları nelerdir? Barış uğruna bile olsa kokuşmuş bir anlaşmaya imza atılabilir mi? Bu son sorunun cevabı gayet net: “Barış uğruna olsa bile kokuşmuş uzlaşmalara geçit yok”. İsrailli felsefeci ve siyaset bilimci Avishai Margalit, “Uzlaşma ve Kokuşmuş Uzlaşmalar” adlı kitabında kokuşmuş uzlaşmalardan sonuna kadar kaçınmak, sakınmak gerektiğinin altını kalınca çiziyor. Beri yandan da uzlaşmaları hararetle destekliyor; hele ki barış için bir uzlaşma söz konusuysa… Margalit’in, kokuşmuş uzlaşmaları toptan reddetmek gerektiğini vurgulayan kitabı, adil bir barıştan ziyade “bir barış peşinde”. Oldukça zorlu ve dikkat çekici bir iddia ortaya koyuyor Margalit ve şunu savunuyor: “Barış, adil olmadan da haklı gösterilebilir.” Kitabın tam merkezinde yer alan konu da bu; barış ile adalet arasındaki gerilim, barışın adalet ile rekabeti… Kimileyin barışı kazanmak adına adaleti kaybetmek bir zorunluluğa dönüşebilir. Margalit; “Ben özellikle, barış için adaletin zedelenmesi pahasına yapılmış uzlaşmanın ahlaki durumuyla ilgileniyorum” diyor ve ekliyor: “Adaletten umudu keserek barışın peşinden ne kadar gidebiliriz? Epey bir yol, derim, fakat yolun tamamını değil. Kısa cevabım bu. Uzun cevabımsa bu kitabın kendisi”.

Zulmeden ve aşağılayan iki rejim
Margalit, kokuşmuş uzlaşmayı şu şekilde tanımlıyor: “Kokuşmuş bir siyasal uzlaşma insanlık dışı bir rejimi, bir acımasızlık ve aşağılama rejimini, yani insanlara insan gibi davranmayan bir rejimi kurmak ve sürdürmek için yapılan anlaşmadır”. Kokuşmuş uzlaşmaların, insanlık dışı rejimlerin uygulamaya koyulduğu savaşlarla çok yakından ilgili/ilintili olduğu da gayet aşikâr. Margalit’in konuyla ilgili sorgulamalarına örneklem olarak İkinci Dünya Savaşı’nı seçmiş olduğunu görüyoruz. Bu acımasız savaşın ahlaki önemi üzerine çokça kafa yoruyor yazar; kendi halkını katleden Stalin rejimiyle başka insanları katleden Hitler rejimi arasında – zulmeden ve aşağılayan iki rejim- ahlaki bakımdan karşılaştırma yapmaya çalışıyor. Margalit İkinci Dünya Savaşı’nı kendine merkez edinmişse de o günden bugüne dek savaşların manzarasının köklü biçimde değiştiğine; devler arasındaki savaşlardaki düşüşe karşın iç savaşlardaki korkunç yükselişe de dikkat çekiyor. Muhafazakârlık, din, uzlaşmaz kafa yapısı yani mezhepçi kafa yapısı üzerine de tartışıyor, çarpıcı görüşler ortaya koyuyor Margalit. Bugün dünya üzerinde dinsel eğilimli iç savaşlar, mezhep savaşları hüküm sürüyor, Suriye’de Sunni ve Şiiler arasında bir kıyım gerçekleşiyor. Zulmün, zalimliğin had safhada olduğu iç savaşların dehşeti gözler önünde ve buna seyirci kalmak insanlığa sığmıyor. Barışın peşinden koşmak, uzlaşmaya kucak açmak bir zorunluluk. Oldukça zorlu, dikenli, taşlı bir yol bu ama imkânsız değil asla. Uzlaşma ve kokuşmuş uzlaşma, barışa giden yolda iyice idrak edilmesi, öğrenilmesi gereken iki kavram. Margalit’in kitabı bir yandan bu kavramlara açıklık getirirken diğer yanda da Türkiye’nin kadim ve köklü meselesi Kürt sorunuyla birlikte Aleviler ve azınlıklarla ilgili sorunlarına da başka bir gözle, eleştirel bir akılla bakılmasına olanak sağlayacak bir eser. Üstelik çok da kolay anlaşılır, sade bir dille kaleme alınmış… Geçmişe, bugüne ve yarına; belletilmiş, öğretilmiş kalıpların dışına çıkıp bakmak adına geniş bir ufuk açıyor. Görmesini bilene…

Elif Şahin Hamidi

NOT: Bu yazı, 24 Ekim 2013 tarihli Cumhuriyet Kitap Eki’nde yayınlanmıştır.

Kitabın Künyesi
Uzlaşma ve Kokuşmuş Uzlaşmalar
Yazar: Avishai Margalit
Çevirmen: Nedim Çatlı
Yayıncı: İthaki
( 09 / 2013 )
224 Sayfa

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Sovyet Dönemi Uzay Çizimleri

Next Story

2016 Bilimin En İyi Fotoğrafları

Latest from Elif Şahin Hamidi

Go toTop