Pera ve Agatha’nın Ortak Sırrı – Elif Şahin Hamidi

Pera Palas, açılışının yapıldığı 1895 yılından bu yana; devlet adamından casusa, oyuncudan dansçıya, yönetmenden besteciye birçok tarihi şahsiyeti ağırladı, tarihin yazılışına şahit oldu. Pera’nın ağırladığı önemli konuklardan biri de cinayet romanlarının kraliçesi Agatha Christie idi. İngiliz yazar, Pera Palas’ın 411 numaralı odasında konaklamış ve hayatının karanlık bir dönemini aydınlatacak olan sırrı burada bırakıp gitmişti?

19. yüzyıl sonunda inşa edilen, 1895’te açılış balosu yapılan görkemli Pera Palas, kurulduğu günden bu yana nice tarihi olaya tanıklık etti, pek çok tarihi şahsiyete ev sahipliği yaptı. Bu eşsiz otel, Osmanlı sarayları haricinde elektriğin verildiği ve dolayısıyla İstanbul?u ışıtan ilk yapıydı. Hatta banyolarında sıcak su akan ilk binaydı. İlk elektrikli asansör de burada hizmet vermişti müşterilerine. İngiliz yazar Daniel Farson, bu asansöre dair şu satırları kaleme almıştı: ‘Dökme demir ve ahşaptan yapılmış dünyanın en güzel asansörüdür. Bu asansör reverans yapan bir kadın gibi yükselir. Turistler gözlerini bu müthiş, sevimli ve aristokrat asansörden ayıramazlar.’ İşte o vakitler misafirlerine böylesi ‘lüks2leri sunan ilk oteldi Pera. Dolayısıyla Orient Express?in (Şark Ekspresi) asil ve saygın yolcularını ağırlamak da ona düşüyordu?

Pera?nın kıymetli misafirleri
Tarihi ve gizemi koynunda saklayan Pera?nın koridorlarından kimler geldi geçti? O sevimli ve aristokrat asansör kimleri taşıdı; bir aşağı bir yukarı? Pek çok devlet adamını, sinema oyuncusunu, dansçıyı, casusu, yazarı ağırladı gizemli Pera. Kimler yoktu ki kıymetli misafirleri arasında’ Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, son Rus İmparatoru Çar II. Nikolay, Galler Prensi Kral VIII. Edward, Birleşik Krallık Kraliçesi II. Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Hitleri iktidara taşıyan Alman General Franz von Papen, Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito, Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph? Hatta John F. Kennedy?nin dul eşi Jacqueline Kennedy? Ve birçok ünlü dansçı, oyuncu, besteci, yönetmen: İrlandalı balerin Ninette de Valois, Amerikan asıllı çikolata renkli dansçı Josephine Baker; ?Kutsal Sarah? takma adıyla da anılan Fransız tiyatro aktrisi Sarah Bernhardt, Hollywood’un en güzel kadınlarından biri Greta Garbo, Macaristan asıllı Amerikalı aktris Zsa Zsa Gabor, Yunan besteci Mikis Theodorakis, tüm zamanların en iyi yönetmenlerinden biri olarak kabul gören Alfred Hitchcock… Ve elbette casuslar: Birinci Dünya Savaşı sırasında Almanya hesabına çalışan ve kurşuna dizilen Mata Hari (Şafağın Gözü), İkinci Dünya Savaşı?nın en gizemli casusu Elyasa Bazna; nam-ı diğer Cicero…

Agatha Christie’den miras kalan sır
Tabii ki yazarsız olmaz; yazar konukları da olmuştu Pera?nın: Norveçli yazar Knut Humsun, Fransız romancı Pierre Loti, ABD?li romancı ve gazeteci Ernest Hemingway ve dedektif/cinayet romanları deyince akla gelen ilk isim; Agatha Christie. 80 dedektif romanına imza atan ve hafızalarda yer eden polis müfettişi Hercule Poirot karakterini yaratan bu İngiliz kadın romancının ismi, Pera deyince mutlaka anılması gereken önemli isimlerden biri. Zira sırlarla dolu Pera?nın müdavimlerindendi Agatha Christie. Hatta en büyük sır da Agatha?dan miras kalmıştı bu otele. Dünya çapında nam salmış bu ünlü polisiye roman yazarı, 1926 ve 1932 yılları arasında birçok defa Pera?da konaklamıştı. Ve 1934 yılında yayımlanan ?Doğu Ekspresi?nde Cinayet? romanını da Pera Palas?ta, 411 numaralı odada tasarlamış/yazmıştı.

11 günün esrarı
1976 yılında hayata veda eden Agatha Christie’nin hayatında on bir günlük kayıp bir dönem söz konusudur. Yazar, takvimler 1926 yılını gösterirken on bir gün boyunca ortadan kaybolur. Aramalar sonuç vermez. Derken arabası bir göl kenarında bulunur. Ağaçlara çarpan yeşil Morris Cowley model arabanın ışıkları yanıyordur ve Agatha?nın yanına aldığı küçük bavul da oradadır. Tüm eşyalarıyla birlikte pasaportu da bavulun içindedir. Birileri ‘Agatha Christie göle düştü’ süsü vermeye çalışmaktadır. Ve ansızın ortaya çıkar kayıplara karışan Agatha Christie. Ama ne ki yazar sessiz kalmayı tercih eder ve hiçbir açıklama yapmaz. Lakin çeşitli rivayetler var elbette bu on bir günlük kayboluşa ilişkin: İki doktor da dahil olmak üzere kimileri yazarın geçici hafıza kaybına uğradığını dillendirirken, kimileri de kocasının sevgilisini öldürme planları yapmak için bilmediği bir yere gittiğini iddia eder. Olayın sadece bir reklamdan ibaret olduğunu iddia edenler de vardır elbet. Ne var ki yazar, on bir günün sonunda İngiltere-Harrogate’teki Hydropathic Hotel’de bulunur. Üstelik otel kaydını, kocasının sevgilisinin soyadıyla yaptırmıştır. Ancak ilginçtir ki yazarın hayatının bu on bir günlük karanlık dönemini aydınlığa kavuşturacak olan sırrın İstanbul?da, Pera Palas?ta yattığı söyleniyor.

Harrogate’ten Pera’ya uzanan hikâye
Peki ama Pera?ya nasıl uzanıyor bu hikaye? İşte burası çok esrarengiz ve bir o kadar da tuhaf. Ölümünden üç yıl sonra yani 1979 yılında, Warner Brothers film şirketi, yazarın hayat hikâyesini senaryolaştırarak film yaptı. Lakin filmde Christie?nin on bir günlük kayboluş öyküsü birçok eleştirmen tarafından gerçek dışı ve fazla hayali olarak değerlendirildi. Bunun üzerine yapımcılar, o on bir günlük karanlık dönemin aydınlanması için Hollywood2un tanınmış medyumlarından Tamara Rand?ın kapısını çaldılar. Ve ünlü medyumu, Agatha Christie’nin ruhunu çağırmakla görevlendirdiler. Rand görevini yerine getirdi ve seansın ardından Agatha’nın ruhunun kendisine şu mesajı verdiğini belirtti: ‘Benim kayboluşumun sırrı Pera Palas’ta gizlidir.? Sırrı çözecek olan bir anahtar söz konusudur ve Rand, Agatha’yı bu anahtarı Pera’nın 411 numaralı odasının döşemelerinin altına saklarken gördüğünü iddia etmiştir. Bu haber dünya basınında büyük yankı uyandırdı elbette. Türk basını ve pek çok yabancı gazeteci/televizyoncu, takvimler 7 Mart 1979?u gösterirken Pera Palas?ta, 411 numaralı odada toplandılar. Nefesler tutuldu, medyumun yönlendirmesi doğrultusunda odanın döşemeleri söküldü. Ve inanılır gibi değildi; duvarın kapıyla birleştiği noktada, duvarın içerisinde sekiz santimetre boyunda kocaman paslı bir anahtar duruyordu. Anahtarın bulunduğu derhal Amerika?ya bildirildi. Bu arada otel yönetimi bir basın toplantısıyla anahtarın Pera Palas?ın malı olduğunu, film şirketine verilemeyeceğini belirtti. Ancak tümüyle otelin restorasyonunda kullanılmak üzere iki milyon dolar ödenmesi halinde anahtarın teslim edilebileceği açıklandı. Taraflar bir şekilde anlaşmaya vardılar.

Kayıp hatıra derfteri
Derken film şirketi Rand ile yeni bir seans düzenledi. Medyum bu kez Agatha?ya o ünlü hatıra defterinin yerini soruyordu. Ki yazar, vasiyetnamesinde de bir hatıra defterinin varlığından bahsetmiş, ancak yeri konusunda herhangi bir bilgi vermemişti. Seansın sonunda Rand, Agatha?dan şu cevabı aldığını iddia ediyordu: ?Anahtarı avucunuzun içine almadan defterin nerede olduğunu söyleyemem.? Hal böyle olunca film şirketi, otel yönetiminden anahtarı Amerika?daki stüdyolarına göndermelerini istedi. Ancak otel yönetimi anahtarı göndermeyi uygun görmedi. Tamara Rand?ı İstanbul?a davet etti ve yetkililere, seansın Pera?da yapılmasını önerdi. Yapılacak olan masraflarla ilgili olarak ortak bir hesap açılması ve her iki tarafın da belirlenen bedeli bu hesaba yatırmaları koşuluyla anlaşma sağlandı. Tamara Rand, 20 Ağustos 1979 tarihinde Pera?ya gelecek ve o esrarengiz anahtarı avucunun içine alacaktı. Böylece Agatha Christie?nin sırrını gün yüzüne çıkaracak olan kayıp hatıra defterine ulaşılacaktı. Üstelik bu defter yalnız o on bir günün esrarını çözmekle kalmayacak, yazarın romanlarında gizeme bulanmış, karanlıkta kalmış noktalara da ışık tutacaktı. Ancak hiç beklenmedik bir gelişme oldu; Rand?ın Pera?ya geleceği tarihten iki ay evvel, 20 Haziran 1979 günü Pera Palas çalışanları, bir yıl sürecek olan bir greve girdi. Sonrasında ise büyük bir tadilat gördü otel. Dolayısıyla proje ertelendi ve Agatha Christie?nin sırra kadem basan hatıra defterine ulaşmak mümkün olmadı. Defter bugün hala kayıp. Hatıra defterine gidecek yolu açacak olan paslı anahtar ise İstanbul?daki bir bankada koruma altında. Yazar yaşadığı sürece bile açığa çıkmayan sır dolu kayboluş hikâyesi ise gizemini korumaya devam ediyor? Ve Pera Palas, kapısındaki madeni plakette ?Bu odada polisiye romanlar yazarı Agatha Christie kalmıştır? yazan 411 numaralı odasında yeni misafirlerini ağırlıyor? Belki de geleceğe uzanan yeni sırlara ev sahipliği yapıyor. Kim bilir?

Elif Şahin Hamidi

Kaynak: MARLIFE Eylül-Kasım 2013 sayısı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir