Ağır Ölüm – Nancy Huston

Yaygın kanı; yapılanların hesabının verileceği zamanın daha sonra olduğudur. Yaşamın şöyle ya da böyle tükenişinin hemen ardından. Oysa yaşarken kirlenmemek mümkün mü! Hiç hata yapmaksızın, hiçbir günaha bulaşmaksızın, suç işlemeksizin geçip gidivermek… Kendisiyle hiç hesaplaşmayan var mıdır, herhangi manasız bir gerekçeyle bile olsa…
Nancy Huston, Can Yayınları’ndan çıkan yapıtı ‘Ağır Ölüm’de iç içe geçen öyküleriyle yakınlıklar kurduğu bir topluluğun üyelerinin kendi özel hesaplaşmalarını aktarıyor.
Amerikan hippi kültürüyle Fransız kültürünü aynı anda soluyup Paris’i seçen Kanada doğumlu Nancy Huston Roland Barthes’ın öğrencisi.
Goncourt ödüllü yazar, kimi yazar, kimi şair, kimileriyse sevgili, komşu ve eski dost olmak sebebiyle bir arada bulunan 13 ölümlünün yüreklerinden geçenleri önümüze döküveriyor ‘Ağır Ölüm’de. Yaşları kaç olursa olsun içinde yer eden, iz bırakan, içeriyi yaralayıp öyle de bırakan derin izleri taşıyan bellekleri.
Anne, baba, kardeş; en sevilenlerin yaşamdan kopup gidişlerinden duyulan günahkarlık. İnsanın kendi öz belleğine bir kısacık anda, somut nedenleri olsa da olmasa da sızıveren bir mikropsuçluluk. Bir daha asla kurtulunamayan. Yüreğe yapışıp her fırsatta, hatta en mutlu olunan anlarda içerden insanı dürtüp duran bir virüs.
Ev sahibi, sonu ölüme varacak bir hastalıktan mustarip olduğunu öğrendiğinde dostlarını bir ‘Şükran Günü’ yemeğinde bir araya getiren ünlüce yazar Sean Farrell. Davetlilerin bir bölümü onu sevdiğine inandığı dostları, geri kalansa masadaki yerlerini ‘eş durumuna’ borçlular. Yemeğin yendiği zaman 2000’li yıllar. Yerse Amerika Birleşik Devletleri.
Nancy Huston yaşadığı yüzyılın tüm günahlarını da kahramanlarının öykülerinde canlandırıyor.
‘Ağır Ölüm’ün esas anlatıcısı Tanrı ise okura herkesin sonunu bir bir fısıldayıverir.
Kimin, ne zaman, nerede ve kimlerle yaşama son nefesini vereceğiyle eğlenir ve şöyle der: “Ah benim sevgili çiçeklerim. İster gonca olsunlar ister yeni tomurcuklanmış, ister yeni açıyor, ister solmuş olsunlar sonunda hepsi yaratıcılarına kavuşacaklar.” Tansel Tüzel, 25/07/2003 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki

Tanıtım Yazısı
2000’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nin doğusunda, şair ve öğretim üyesi Sean Farrell’in evinde ilginç kişiler bir araya gelmiştir. Aralarında şairler, yazarlar, öğretmenler, bir avukat, bir fırıncı, bir boyacı, karanlık bir geçmişi olan bir genç kadın ve bir bebeğin de bulunduğu bu topluluk Şükran Günü yemeğini birlikte yiyeceklerdir. Görünürde basit, geleneksel bir kutlama yemeği hazırlayan bu insanlar, sıradan bir Amerikan alışkanlığını kimbilir kaçıncı kez yinelemektedirler. Onları gözleyen, içlerini okuyan, gelecekleri hakkında hüküm veren biri vardır ki o, romanın hem anlatıcısı, hem de yaratıcısıdır: Tanrı. Sürüp giden hayatlarının, sakladıkları ufak tefek sırların, günlük trajedilerin ortasında pek de fazla özelliği olmayan bir anda bir araya gelen bu insanların hikayeleri, insanlık komedyasının birer perdesi olup çıkar, Tanrı’nın varlığıyla. Tanrı, okurla birlikte roman kahramanlarına gözlerini dikerek onların geçmişlerini ortaya koyar, önlerinde uzanan ömürleri resmeder. Nancy Huston’un romanında, Yirminci Yüzyıl ağır ağır çözülür; uyuşturucu kurbanı çocuklar, Vietnam, yaşlılık, toplama kampları küçük insan öykülerinde berraklaşarak gözler önüne serilir. Ağır Ölüm, yazgıya dair bir alegorinin bir Son Akşam Yemeği’nin romanı.

Ağır Ölüm – Nancy Huston
Can Yayınları
Çeviren: Aylin Yengin – 335 sayfa
Basım Tarihi: Haziran 2003

Nancy Huston Hayatı
Nancy Huston 1953’te Kanada’da Calgary’de doğdu. Altı yaşındayken annesi evi terk eden, on beş yaşındayken babasıyla birlikte ABD’nin New Hampshire eyaletine yerleşen Huston, öğrenimini New York’ta tamamladı. 1973’te bir yıllığına gittiği Paris’te kalarak Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’nda Roland Barthes’ın öğrencisi oldu. 1970’li yıllarda Barthes’ın yanında dilbilimsel tabu sorunu üzerine yüksek lisans tezini hazırladı ve Kadınların Özgürleşmesi Hareketi’ne (MLF) katıldı, denemeler kaleme aldı. 1981’de ilk romanı Les Variations Goldberg (Goldberg Çeşitlemeleri) yayımlandı. 1985’te çıkan Histoire d’Omaya (Omaya’nın Hikâyesi) ve 1989’da çıkan Trois fois septembre (Üç Kere Eylül) adlı Fransızca romanlarının ardından, 1993’te ilk defa anadili İngilizceyi kullanarak yazdığı ve anavatanı Kanada’da geçen Plainsong adlı romanını daha sonra kendisi Cantique des plaines (Ovaların İlahisi) adıyla Fransızcaya çevirdi. O zamandan beri iki dilde birden yazmaya devam ediyor. Hayatını halen Paris’te sürdüren roman ve deneme yazarı Nancy Huston, aynı zamanda müzisyendir, flüt ve klavsen çalmaktadır.
Eserleri pek çok ödüle layık görülen yazar, Fay Hatları ile 2006 Femina Ödülü’nü almıştır. Huston’a, 2007’de Liège Üniversitesi tarafından onursal doktor payesi verilmiştir. Türkçede yayımlanan kitapları: Instruments des ténèbres (1996; Şeytanın Çalgıları, çev. Saadet Özen, Can, 1999), L’Empreinte de l’ange (1998, Meleğin İzi, çev. Aylin Yengin, Can, 2000), Dolce Agonia (2001, Ağır Ölüm, çev. Aylin Yengin, Can, 2003).

2 yorum

  1. Yazarın dört kitabı türkçe basılmış. Bir tanesi bile istesen de yok.

  2. yazarın dört kitabı türkçeye çevrilmiş. Dördünü de bulmak imkansız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir