“Ağıtların Endülüs’ünde” Kanlı Düğün – Cuma Kayabaşı

kanlı_düğün_saura_afişİspanyol yönetmen Carlos Saura‘nın “Flamenko Üçlemesi” filmlerinden ilki olan Bodos de Sangre (Kanlı Düğün) gerek eserin yazarı, gerek yönetmen, gerekse de filmin oyuncuları nezdinde Pablo Neruda’nın şahit olsaydı “İşte bahsettiğim, Yürekteki İspanya!” diyerek gururlanacağı bir başyapıt olmayı sonuna kadar hak eden bir film.

İspanya İç Savaşı ve sonrasında İspanya tarihinin en kirli, en karanlık dönemini simgeleyen Franco’yu ve onun derin izlerini hemen hemen tüm filmlerinde kadraja alan Carlos Saura’nın Flamenko Üçlemesi’ni çekerken Lorca’yı es geçmesi düşünülemezdi. Yaptığı çalışmalar ve araştırmalarla Endülüs ve İspanya’nın folklorik tarihine, flamenkonun taşıyıcısı müziğine ışık tutan ve 1936 yılında Falanjistler tarafından katledilen evrensel ozan Lorca’ya büyük bir övgü olarak da okunabilir film.
Lorca’nın “Halk Oyunları Üçlemesi” ya da “Köy Trajedileri Üçlemesi” olarak adlandırılan tiyatro oyunlarının ilki “Kanlı Düğün”, Türkiye’de ve Dünyada devlet tiyatroları ve özel tiyatro topluluklarınca yüzlerce kez sahnelenmiş ve hâlâ sahnelenmeye devam edilmektedir. Yönetmen Saura’nın belki de en büyük başarısı tiyatro ritmini asla kaybetmeyen bir flamenko şöleniyle karşımıza çıkmış olmasında gizli. Filmde “Leonardo” karakterini canlandıran İspanyol dansçı ve koreograf Antonio Gades‘in gerçek hayatta da aynı eseri bale olarak uyarlamış olduğunu belirtelim. Filmin, Gades ve onun dans kumpanyası yine bir gösteri hazırlığındaymış gibi oyunun provasına odaklanması ve tiyatro, bale, sinema formlarının arasından süzülerek izleyiciyi Lorca’nın ağıdıyla baş başa bırakması yönetmenin birkaç farklı noktadan Kanlı Düğün’ü sahnelemeye kalkıştığını gösteriyor.
“Artık ne bir kadehe sığar o,
ne bir kırlangıç içebilir onu,
ne de bir ışıktan kırağı soğutabilir,
artık ne bir şarkı örtebilir onu gümüşle,
ne zambak seli, ne kristal.
Hayır.
Kanı görmek istemem, kanı!”

Federico García Lorca, bir boğa güreşinde yitirdiği çok yakın dostu Por Ignacio için böyle yakarır “Ignacio Sánchez Mejias İçin Ağıt” şiirinde. Lorca’nın hemen hemen tüm eserlerinde, yaşamında ve Franco’nun çizmeleriyle delik deşik edilen İspanya’sında asla dinmeyen, uğultusunu en mutlu anlarda bile Ay ışığının arkasında saklayan bir pathos (acı) hüküm sürer. Modern İspanyol Edebiyatı’nın kurucularından biri olan Lorca’nın evrensel bir uyanışa doğru ateşlemek istediği trajediyi anlatmak bu yazının sınırlarını fazlasıyla aşar. Ve fakat bu trajedinin üzerini örterek tek bir örüntü dahi kurmaya kalkmak Kanlı Düğün’e dair izlenimleri aktarırken boşlukta yürümek hissi uyandırırdı.
Yönetmen Sauras, Lorca’nın elinde klasik dönem tragedyalarından kopup modern tragedyaya dönüşen Kanlı Düğün’ü bir adım ileriye taşıyarak zaman ve mekan zincirini daha da bulanıklaştırmıştır. Film Gades ve dans kumpanyasının oyunun provasını almak için atölyeye gelmesiyle başlar. Atölye çalışanı Daniel’in elinde her şey önceden planlandığı gibidir. Ekip kendilerine ait çantaları alır ve makyaj odasına geçer. Daniel aynı özenle dans ekibine oturacakları yeri tarif eder. Kamera dansçıların ve müzisyenlerin arasında bir süre dolaştıktan sonra Antonio Gades’in bulunduğu yere odaklanır ve Gades’in makyaj aynasına iliştirdiği fotoğrafın izini sürmüşçesine kişisel serüvenini, dansa nasıl başladığını ve akabinde gelişen olayları Gades’in kendi iç sesinden dinleriz. Bu kısım Gades’in onurlu, çetin yaşamına dair bir görüntü elde etmemize olanak sağlar. (Gades, sadece sanat yaşamındaki başarıları ve Modern İspanyol Balesi’ne yaptığı katkılarla değil düşünsel, siyasal, toplumsal duruşunda asla boyun eğmeyen kişiliği ve sosyalizme yürekten bağlılığıyla bilinen biridir. Dönemin İspanya Halkları Komünist Partisi’nin Merkez Komite üyesi Gades’in Küba’ya ve Küba devrimine ne kadar bağlı olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Ölümünden sonra külleri büyük bir törenle Küba’nın ikinci büyük şehri Santiago de Cuba’da bulunan Frank Pais İkinci Doğu Cephesi Mozelesi’ne defnedilmiştir.)
Filme geri dönecek olursak, ekibin hazırlanmasından sonra geniş, pencereleri büyük, duvarda dev aynanın asılı olduğu, soluk beyaz bir salonda buluruz kendimizi. Birkaç ısınma hareketinden sonra Gades ekibine seslenir ve oyun kostümlerini giyip salona geri gelmelerini ister. Oyunu sahnelerkenki ciddiyet ve kesintisizlikle bir prova alacaklardır. Filmin Lorca’nın Kanlı Düğün eserini dışarda bırakarak Gades’in yörüngesinde başlayan seyri bu kez filmin sonuna kadar provadaki oyunla izleyiciyi kuşatacaktır.
Lorca, Kanlı Düğün’ü bir gazetede rastladığı haberden sonra kaleme aldığını belirtmiştir. Endülüs ve İspanya’daki geleneksel, feodal zincir Kuzey Avrupa ülkelerine oranla daha bağlayıcıdır. Bu anlamda doku olarak Akdeniz ülkelerinin tarihsel seyrine paralellik arz eder. Katı ahlakçılık, biat etme, yazgıya razı olmanın bir sonucu olarak kadın, duyguları ve tutkularından koparılmış ve erkeğin belirleyici olduğu bir toplumsal zemine çakılmıştır. Dönemin İspanya’sına ait atasözleri de tıpkı Anadolu’da olduğu gibi kadının varoluşunun dizginlendiğinin kanıtlarını taşır:
“Al marido, quererle, temerle, obedecerle” (Kocanı sev, ondan kork ve ona itaat et!)
” A la mujer y alamula, vara dural” (Kadına ve katıra sert sopa!)
“La mujer cuando piensa, mal piensa” (Kadın düşünürse, yanlış düşünür.)

Lorca, Kanlı Düğün’de Gelin, Güvey, Ana, Leonardo ana karakterleriyle otorite-özgürlük çatışmasının eşsiz bir örneğini sunar. Toprağa bağlı gelenek içinde “Gelin”in “Güvey”le evlendirileceği gün “Leoardo” içinde asla sönmeyen tutkunun peşinden gider, eşini ve çocuğunu terk ederek son bir çabayla Gelin’i kaçmaya ikna eder. Yine de kaçmaya çalıştıkları yazgılarından kurtulamazlar ve ormanda kendilerini arayan Güvey’le düelloya girişen Leonardo düellonun sonunda Güvey’le beraber aldıkları bıçak yaraları yüzünden hayatlarını kaybeder. Geriye gözü yaşlı bir “Ana”, eşinin kendisini ve çocuğunu terk ettiği çaresiz bir kadın ve hem aşık olduğu hem de evlendirileceği adamı yitiren “Gelin” kalır.

Antonio Gades’in hiçbir diyaloga kalkışmadan, flamenkoyla Lorca’nın eserini sahnelemesi ve yönetmen Saura’nın bu uyarlamayı sinema retoriğine çekmesi sinema tarihinde tansık uyandırmaya devam edecektir.

Filmin Künyesi:
KANLI DÜĞÜN
Yapımı: 1981 – İspanya, Fransa
Tür: Dram , Müzikal
Süre: 72 dk.
Yönetmen: Carlos Saura
Oyuncular: Carmen Villena , Antonio Gades , Cristina Hoyos , Juan Antonio Jiménez , Pilar Cárdenas
Uyarlama: Carlos Saura , Antonio Gades , Antonio Artero
Yapımcı: Emiliano Piedra

Kaynaklar:
LORCA, Federico Garcia. Toplu Oyunları I: Kanlı Düğün, Yerma, Bernadra Alba’nın Evi.
Lorca’nın Kadın Üçlemesi, (Yrd. Doçent Doktor, Anadolu Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi) Mustafa Sekmen
Lorca Tiyatrolarında Otorite-Özgürlük Çatışması, (İstanbul Üniversitesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, İspanyol Dili ve Edebiyatı Araş. Gör) Ebru Yener
Aşk, acı ve köklü bir tarih Kanlı Düğün’de, Antonio Gades Topluluğu’nun direktörü Eugenia Eiriz ile röportaj, Cumhuriyet Gazetesi (19.08.2012)

Cuma KAYABAŞI

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Godot’yu Beklerken – Samuel Beckett (filmini izle)

Next Story

Che öldürüldüğünde çantasından hangi kitaplar çıktı? – Yiğit Günay

Latest from Makaleler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van

George Orwell’a ilham veren kitap: Biz

George Orwell‘ın 1984’ünü neden sevdiyseniz, Yevgeni Zamyatin‘in Biz‘ini sevmeniz için en az 1984 kadar nedeniniz var. Üstelik Biz, 1984’ten çok daha önce, 1920 yılında
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ