Alıklar Birliği – John Kennedy Toole

Alıklar Birliği’nin kahramanı obur, aksi, tembel, bencil, her şeye karşı, her şeyden hoşnutsuz, toplum düşmanı İgnatius. Annesi mutlaka bir iş bulup çalışması gerektiğini söylüyor, kız arkadaşı cinsel güdülerini serbest bırakırsa bütün sorunlarının çözüleceğini düşünüyor. Ama tamamen eşcinsellerden kurulan ordularla dünyanın barış dolu bir yer olacağını iddia edip bunu gerçekleştirmek üzere eşcinselleri örgütlemeye kalkışmak gibi tuhaf girişimlerin adamı olan İgnatius, onlara ve modern zamanlara inat, geğirerek, yellenerek ve homurdanarak, bıkmadan usanmadan çağının her türlü aşırılığına sövüyor…
John Kennedy Toole’un 1969’daki -henüz otuz iki yaşında, hiçbir kitabı basılmamış bir yazarken- intiharından ancak on bir yıl sonra yayımlanan ve pek çok dile de çevrilen yapıtı Alıklar Birliği, 1981’de Amerika’daki en saygın edebiyat ödüllerinden Pulitzer Roman Ödülü’nü kazandı; böylece ödül ilk kez hayatta olmayan bir yazara verilmiş oldu.
‘Bir başyapıt… Yaratıcılığıyla şaşırtan bir roman.’
The New York Times Book Review
(Tanıtım Bülteninden)

Sevmenin ötesinde, kendisine âşık ediyor
(01.03.2014, http://kitap.radikal.com.tr/)
Bazı romanların yayımlanış öyküsü, eserin kendisinden daha fazla ilgi çeker. John Kennedy Toole?un Alıklar Birliği?ni ilk kez bu hafta okudum ama ilginç öyküsünü yıllardır biliyordum. Aslında bir romanın etrafında gelişen skandal ve dedikoduların eseri gölgede bırakması hoş değil; yazarın hayatını merak ederek okumak esere yapılacak büyük bir haksızlık. Alıklar Birliği de ilk başta bağlantılı dış olaylar ile ilgi uyandırdı fakat zaman içinde özgünlüğü sayesinde merak ötesinde ilgi gördü okurdan.

John Kennedy Toole, araba satıcısı baba ve çok iyi eğitim görmüş, hırslı bir annenin oğlu olarak 1937 yılında Louisiana?da dünyaya geldi. Hayatı boyunca annesi ile zor bir ilişkisi oldu. Çocuk yaşlarda annesi onu gösteri dünyasına hazırlamak ve ünlü çocuk oyuncular arasına katmak için çabaladı. Zekâsı sayesinde okulda başarılı ve popüler bir öğrenciydi. Lisede ve daha sonra üniversitede öğrenciliği sırasında tiyatroda oynar, yerel gazetelere yazar, ödüller kazanır ve okul birincisi olurdu. Kadınların evlendikten sonra çalışmalarının doğru bulunmadığı o yıllarda annesi ise tüm varlığını oğluna harcıyordu.

Okuldan mezun olduktan sonra da başarıları devam etti. Akademik kariyerinde hızlı yükseldi, genç yaşta profesör oldu. Hayatındaki düşüş askere alındığı yıllarda içki düşkünlüğü ile başladı. Aslında Puerto Rico?da İngilizce öğretmenliği yapıyordu, zor bir askerlik sayılmazdı. Ayrıca aynı dönem askerlik yapan arkadaşlarının bazıları da yazardı, birbirlerine destek oluyor ve çok iyi anlaşıyorlardı. Alıklar Birliği romanını da askerlik yaptığı yıllarda yazmaya başladı, terhis olduktan sonra ailesinin yanına geri taşınıp eserini orada tamamladı.

Son düzeltmeleri yaptıktan sonra romanı büyük bir özgüvenle yayınevlerine yolladı fakat editörler yeteneğini kabul etseler de romanı fazla dağınık buldular. Toole?un aldığı ilk darbe oldu bu. Daha yirmi yedi yaşındaydı fakat hayal kırıklığının da etkisiyle içkiyi artırdı ve depresyona girdi. Bir kaç yıl sonra başka yayınevlerini denedi ama sonuç hep aynıydı, kimse kitabını basmak istemiyordu. Kitabı rafa kaldırmıştı fakat reddedilmenin etkilerinden kurtulamadı, bunalımı artmış, eski dostları ve öğrencilerinin farkına varacağı dereceye gelmişti. Her zaman çok şık giyinen, aşırı konuşkan ve esprili adamın yerini paranoyak korkulara kapılan, kilolu, özensiz giyinen bir adam almıştı. 1969 yılında, otuz bir yaşındayken dayanamayıp intihar etti.

Öldüğünde kitabı basılmamış, yazdıkları unutulmuş bir genç adamdı. Annesi de üzüntüsünden uzun zaman ilgilenemedi oğlunun yazdıklarıyla. Ancak yıllar sonra yayıncıların ısrarla reddettiği romanı oğlunun kaldırdığı çekmecede bulunca bu sefer o basılması için çabalamaya başladı. 1980?de basılabildi kitap. Hemen ilgi gördü ve Amerikan edebiyatının en saygın edebiyat ödülü Pulitzer ile taçlandırıldı.

Biraz Gargantua biraz Don Kişot
Şimdi Alıklar Birliği?ni okurken basılmasının neden zor olduğunu anlayabiliyor insan. Kuşkusuz 1960?lı yıllar için fazla yenilikçiydi. Konusu ile değil, çünkü belli bir konusu olmamasına özen göstererek yazmıştı Toole. Romanın asıl yenilikçi olan yanı, anlatısı ve biçemi. Bu özgünlüğün içinde de yazar Amerikan edebiyatının en ünlü ve komik kahramanlarından birini yaratıyor: Ignatius J. Reilly.

Ignatius, Gargantua ile Don Kişot karışımı bir karakter. Rönesansın yenilikçi kahramanı Gargantua?ya en çok modern çağın eleştirmeni olarak ve tabii obezliği ile benziyor; Don Kişot ise Ignatius?un ruhunda gizli. Mantıksızca başkaldırışında, kişiliğinden vazgeçmeyişinde, kendini pratik ikiyüzlülüğe bırakmayışında ve en çok da tutarlılığında Don Kişot oluyor Ignatius.

Edebiyat tarihinin bu iki büyük kahramanı, Gargantua ve Don Kişot, ortaçağdan çıkışı simgelerler. Gargantua bir Rönesans kahramanıdır. Rabelais romanında ortaçağın geri kafalı eğitim sistemini, baskıcı kiliseyi, özgürlük kısıtlayan iktidarları alaycı bir dille eleştirir. Don Kişot ise başka bir açıdan ortaçağa bağlıdır, Cervantes ünlü kahramanı aracılığıyla ortaçağ şövalye romanlarına gönderme yapar. Yaşlı adamı hayal dünyasına sürükleyişi ve gerçeklikten koparmasıyla o güne uymayan uzak bir zamandır ortaçağ. Bu iki kahramanı çağrıştıran Ignatius J. Reilly de bir ortaçağ uzmanıdır. Don Kişot gibi o da pek kimsenin işine yaramayan eski bir çağa bağlıdır; ayrıca artık kullanılmayan dilleri bilir ve bu yüzden toplum dışında kalan bir karakterdir.

Edebiyat tarihinin en sıradışı aşk hikâyesi
Ignatius çok bilgili, aşırı kitap okuyan biri olmasına rağmen beş parasızdır, annesinin maaşı ile geçinmeye çalışırlar. Annesinin hastalık masraflarını ödemeye bu cılız maaş yetmeyince Ignatius bir sürü ufak tefek işte çalışmaya başlar. Bu işler sayesinde 1960?ların New Orleansı?nda nasıl yaşandığını ve hayatın nasıl kazanıldığını gösterir yazar. Fakat Ignatius pek başarılı olamaz çalıştığı işlerde de, çünkü satmaya çalıştığı sosisli sandviçlerin büyük bir kısmını midesine indirir. Bir yandan işçi sınıfının şartlarını diğer yandan Ignatius?un küstahlıkları yüzünden insanlarla kopuk ilişkilerini anlatırken Toole, hep abartılı ve komik tonunu korur. Ayrıca edebiyat tarihinin en sıradışı aşk hikâyesini de Ignatius ile sevgilisi Myrna Minkoff arasında yaşatır.

Alıklar Birliği en büyük övgüyü Louisiana betimlemeleriyle almış bu güne kadar. New Orleans şehrini ve halkını Toole kadar güzel anlatan bir başka yazar olmadığı söylenir. Güneyli aksanıyla alay ettiği satırlar çeviride mecburen kayboluyor fakat Püren Özgören şehrin kişiliğini yansıtmayı başarmış sayfalara. John Kennedy Toole?un başyapıtı bugün Amerikan edebiyatının kült eserleri arasında sayılıyor. Hiç bir esere benzemez grotesk diliyle mutlaka okunması gereken bir roman. İlk başlarda itici görünen Ignatius nasıl oluyorsa, okunan her sayfa ile çekicilik kazanıyor, Don Kişot gibi okurun kendini gördüğü bir kahramana dönüşüyor. Sevmenin ötesinde, kendisine âşık ediyor.

Kitabın Künyesi
Alıklar Birliği
Orjinal isim: A Confederacy of Dunces
John Kennedy Toole
Kırmızı Kedi Yayınevi / Roman Dizisi
Çeviri : Püren Özgören
İstanbul, 2014
420 s.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir