Site icon insanokur

“Ölüm bir skandal olacak / acemi hayatımızda!” – Öznur Özkaya

Varlık üstüne düşünürüz de yokluk üstüne eğilmeyiz; korkarız yitmekten, yitirmekten. Aşk ve hayat üzerine yazarız, okuruz da, kaçarız ölüm üzerine düşlemekten. Ölüm; onca didişmenin, savaşın, kayıp skorları tutmanın gereksizliğini, her şeyin bir ipliğin ucunda düğümlendiğini kanıtlar bize. Yaşa, cinsiyete saygısı yoktur, sanıldığından kolay ulaşılır kendisine. Gündelik heyulanın içinde soğuk nefesinin her an ensemizde olduğunu unutur, ansızın aklımıza düştüğünde yüzleşmekten korkar, içimiz burkularak hayatın anlamını sorgulamaya başlar ve nihayet anın kıymetini anlarız.

Kimileri için düğün günü, kimileri içinse yaşamın olumsuzlanmasıdır. Cemal Süreya için ?lacivert bir çıngıraktır ölüm / patlar sarnıçların eski suyunda / kapaklanmış bir at resmi çizer / havaleli çocukların kulaklarına.?, Gabriel Garcia Marquez?e göre ?yalnızca sürekli bir olasılık değil, anlık bir gerçekliktir.? Kimileri Hades?in cennetine yolculuk diye bakar ölüme, ben yokluk değil hiçlik hali olarak bakarım; çünkü hiçbir şiir, hiçbir roman tam olarak anlatamaz onu, bütün yazı sanki hep bir önsözden ibarettir.

Ölüm; durup durup vurur geride kalanı en hassas yerinden, izleri her daim kalbindedir geride bıraktığının. Hiçbir şey aynı değildir artık kalan için. Derin yaralar kabuk bağlar ani çarpmalarda kanasın diye. Yaşamın karşıtı değil, yaşama karşın hep bizimle olandır ve hayatın uzantısı olduğu için kendisine sonsuz saygımız da vardır, yeter ki zamansal sıralamayı bozmasın, aniden ve insan eliyle olmasın.

?Ölüm artık aramızdaki yabancıdır?, Haydar Ergülen?e göre, ama ? ölüm maske bile taksa soğuk yüzüne / daha dürüst sayılır hayattan, maskeye inan / ölüme inan, hayat ölüleri kadar kutsaldır/. En çok da ?Ölüm Bir Skandal? Ergülen için, çünkü sıkıldığını söylüyor ? pazartesi tüccar, cuma tövbekâr, cumartesi günahkâr / ve pazar günlerinin canına okuyanlardan.? İlk baskısı 1999?da yapılmış, Eylül 2013?te Kırmızı Kedi?den tekrar yayınlanmış ?Ölüm Bir Skandal? için şöyle diyor şair: ?ve içinde şiirden çok ölüm bulunan, / otuz üç bölümlük bir uzunçalar diye / tozlu bir plağı yeniden çalmaya başladım, / bir kitap yazdım evet, ölüme dair.?

?Ölüm Bir Skandal? adlı kitabında Ergülen; ölüm için ?yokluğun varlığıdır? derken, bireysel ve toplumsal trajediyi ve etkilerini cinayet imgesinin gölgesinde anlatıyor. Sivas?taki Madımak Oteli ve Mavi Çarşı yangınından bahsederken ?şapkası kadar küçük kız / küçük bir yağmur iste hepimizin yerine / belki gözlerindeki bulut bir dua olur / mavi çarşıdan savrulan küller / gökyüzünde yeniden mavi bir anne olur / madımak otelinden savrulan küller / belki şehirlerde mavi bir şiir olur.? diyerek her ne kadar ölümü hayatın öteki yüzü olarak betimlemek istese de cinayet sürerken ölümü savunamayacağını anlıyor.

Ergülen, kendine has sesi ve özgünlüğüyle ideolojik bağlantılara girmeden lirik bir nehir gibi sunuyor şiirlerini. Bir yandan temel varoluş sorunsalı olan hayat ? ölüm karşıtlığını / benzerliğini sorgularken, öte yandan Madımak ve Mavi Çarşı yangınları gibi yakın tarihimizdeki kara lekeleri anımsayarak ?Cinayet ne gömleğe sığıyor ne de kitaba / gözünün gördüğü yok Tanrı?yı kalbinin de / çünkü Tanrı öldü! / Tanrı öldü! / Tanrı insana acıdığı için öldü / çünkü insan öldürüldü / çünkü insandı Tanrıyı / yeryüzünde çoğaltan suret / şimdi, her insanla birlikte / Tanrı?ya karşı da / işleniyor cinayet!? diye haykırıyor.

Ergülen; ölümden korkmak, ölümü yok saymak yerine, ölümü hayatın diğer sureti olarak görüp, yaşam- ölüm müsabakasını evrenin en temel diyalektiği olarak betimliyor, ancak cinayetin gölgesinde ?hayat da ölüm de artık kötülüğe dair / kelimeler kullanmadan yazılamazmış meğer / sonunda anladım ve ilk kez bir kitabımı / ?Hiç kimseye hiçbir zaman? sözleriyle adadım.? diyerek bundan böyle ölümü kimselere layık görmüyor. Ergülen fark ediyor ki; ?ne karanlık bir işmiş görmek?, ne zormuş bunca acıyı, cinayeti duyumsamak. ?Nereye baksanız göz göz / olmuş acılardan bir ülke? de, ne zormuş yazmak ?üç şairim var üçü de evinden uzak / biri Metin, biri Behçet, biri de Onat? diye.
?Ölüm Bir Skandal? uzun bir çığlık olurken, Ergülen; etkilendiği yazar ve şairlerden, örneğin; Pavese?den, Nazım?dan, Nietzsche?den, Ahmed Arif?den, Edip Cansever?den, Ece Ayhan?dan, Turgut Uyar?dan ödünç aldığı hayat ve ölüme dair cümle veya dizeleri kendi öngörüsünü ve esin ateşini kuvvetlendirmek için kullanıyor. Söz gelimi, Pavese?nin ?Ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak? dizesinden yola çıktığı uyarlamada ?Körüm ve görülebilecek her şeyi gördüm? diyerek tüm kitap boyunca kurguladığı imgenin ışığında ama buz üstünde yürütüyor bizleri.
Bir söyleşide, Edip Cansever?in ?Gelmiş Bulundum? şiirine dem vurarak ?Yazmış bulundum? diyebilecek, ?Ölüm Bir Skandal? adlı kitabında da ?şairim şairlere rağmen / ve onlar kadar olmasa da / korkmayı öğrenmiştim / bir kâğıdın gürültüsünden.? dizelerini yazabilecek ve okurun ödüller, çalışmalar gibi ayrıntılara takılmadan, etki altında kalmadan Haydar Ergülen şiirlerini okuyabilmesi için kitaplarından biyografisini kaldırarak yalnızca ?Nar?ın babası? diye kendini tanıtabilecek kadar naif, mütevazı, gösterişten uzak bir derviş, ?şairler cemi?nde tevazu sahibi bir talip, sanki solgun bir ev kedisinin kalbinde unutulmuş bir şairdir, Ergülen.

Otuz üç bölümlük tek bir şiir olan ?Ölüm Bir Skandal?; yazıldığı dönemdeki Türkiye?nin durumuna, faili meçhullere, Madımak yangınına sebep olanlara karşı siyah bir acı barındırır kalbinde. Cinayete karşı ölümü savunmaya çalışsa da şair, bunu yapamaz; çünkü o yıllar doğal ölümün özlendiği yıllardır. Ölüm algısı boyut değiştirip kişisel ölümü bastırmıştır. Kitabın tekrar basımının tam da Gezi Olayları ölümlerinden sonra olması, ülkemizde cinayetin hala sürdüğünü vurguluyor gerçekte. 13 / 06 / 2007 tarihinde Radikal?de yayınlanmış ?Acıya Bakmak? adlı denemesinde Ergülen; ?Biz başka bir dünya mümkün derken, başka acılara nasıl seyirci kalabiliriz? Vicdan, içimizde söylenmeden duruyorsa, solun vicdan demek olduğuna kimi inandırabiliriz? Vicdanı olmak, itirazını herkesin duyabileceği kadar yükseltmektir. Başkasının acısına bakmayanlar, ölümlere ses çıkarmayanlar yaşamdan da korkuyor demektir.? diyor ya, artık herkes irkilip kendine gelmelidir.

?Kimse eşit doğmaz, ama eşit ölür?, derdi anneannem. Yanılmış. Yaşam ilkelken, saygı duyulurmuş ölüme. Önce ateşi, barutu bulduk, üstünlük elde etmeye çalıştık. Yetmedi! Bıçakladık, bombaladık, diri diri yaktık, lime lime doğradık, suikastta harcadık kaza kurşunu deyip, yükseklerden fırlatıp attık düştü diye ünleyip. İşte, tam da bu yüzden korkmaya gerek kalmadı artık ölümden; çünkü o; temel diyalektiğin parçası değil, canavarlaşan günümüz insanının servis ettiği hizmettir hepimize. Ergülen; ?Gitgide başkasında kötülüğü sevmekten / kendindeki iyiliği de sevemiyorsa insan / kötülüğü bildiğinden değil bu biliyorum / yalnızca ölümü unuttuğundan.? diyerek insanlığa hala güvenmeye çalışsa da, bundan böyle biliyoruz ki; ?Ölüm bir skandal olacak / acemi hayatımızda!?

Öznur Özkaya

*Ölüm Bir Skandal, Haydar Ergülen, Kırmızı Kedi, Eylül 2013.

*Bu yazı, 30 Ekim 2013 tarihli soL Kitap?ta yayımlanmıştır.

Exit mobile version