Anadolu’nun Yazgısını Anlatan Öyküler – Mahmut Makal

Doğan Soydan?ın 1988?de yayımlanan ve yedi öyküden oluşan ilk yapıtı ?Delikli Kuruş?u okuduğumda çok beğenmiştim. Güzel bir anlatımla Irak sınırındaki Çukurca?nın gerçek havasını getiriyordu çünkü. 6 Mart 1989?da ona şu mektubu yazmıştım.:

Kardeşim Doğan Soydan,
?Delikli Kuruş? adlı öykü kitabını aldım. Yaşayıp yazdığın için hepsi de güzel olmuş. Eline sağlık. Zoraki yazar ve zorlanarak yazılan kitap o kadar çoğaldı ki, senin kitabını okurken rahat bir soluk aldım, dinlendim. Beşir Efendi gerçeğiyle gülerken, İmamın Bileti?yle düşündüm, Bağdat?ın yazgısıyla ağladım. Anadolu çocukları bugün toptan ahraz edilmiş, aynı yazgının içine itilmiş değiller mi? Ya Yılın Öğretmeni?ne ne demeliyim? En işe yaramazını seçiyorlar her yerde. Çukurca Yolculuğu, hele o ayazın eli ayağı kestiği gece yarısında gardiyanın seni götürdüğü an? Çavuş, asteğmen, kaymakam? yani bizim klasik tipler? Kazım Bey?in başına gelenler. Bu da bizim klasik kafamızın klasik yöntemi. DELİKLİ KURUŞ?un kurbanı çocukların çektiklerini hiç irdelemeyim. 20 milyarın lafı mı olur yupi ortamında. Öksüz Ömer?in Düğünü?nde de gerçekten artık unutulmaya yüz tutmuş düğün geleneklerini yeniden yaşadım.

Belki basımında iyi ilgilenilmediği için ufak tefek dizgi yanlışları olmuş ama yanlış anlaşılacak büyük bir hata olmamış. Bu kitabın, ümit verici değil; ümidin ta kendisi. Yazmayı ve dolayısıyla, yurt ve insan gerçekliğimizin dışında edebiyat yapanları utandırmayı sürdürmeni bekler, sana sağlık ve başarılar dilerim.
Kutlu olsun!

Şimdi aradan beş yıl geçtikten sonra, deneyimi artmış kalemiyle ürettiği yeni on öyküsünü de bu ikinci kitabında topladı soydan. Bu öykülerde de, çalıştığı Çukurca?nın, doğup büyüdüğü Elbistan?ın ve şu anda çalışmakta olduğu Bursa dolaylarının havası esiyor? Yani, gerçeklerimizin dışında edebiyat yapanları utandırmayı sürdürüyor.
Bu yeni yapıtı oluşturan öyküler, ilk yapıtın devamı. Sözgelimi ?Çukurca?nın Yolları ? 2? adlı öykü, öykünün birinci bölümünde Çukurca?da ayazın eli ayağı kestiği gece sokakta kalışından sonra, Çukurca?dan Van?a gitmek için öğrencileriyle birlikte Zap Suyu?na dalarak ana yola çıkışlarının ürkütücü öyküsü?

?Melek Anam?ın Ekmeği?ndeyse, ninesini ve köyünü özleyen bir çocuğun, ninesi için aldığı şehir ekmeğini nenesine ulaştıramayışını anlatıyor. Çünkü, Nurzade?nin köyünden her geçişinde onun köpeklerine veriyor ekmeği? Bu arada köpekleşen insanlara da bir selam sunuyor. ?Gözüm Şarapnel Artığı?, gözünü, oğlunu ve tüm yaşamını vatana veren, vatandan hiçbir şey istemeyen, yaşamında kadı ve kaymakamları da görmeyen Birader Cuma?nın öyküsü? ?Selamlar Kesildi?, kasabadan koca kente atanan Oda katibi Rıza Bey?in at yarışlarına dadanıp geçimini kaydırması? Bursa?da kırık dökük eşyalar satan güzel bir soydaş kadının ve aklını ona takan satıcıların öyküsü de ?Soydaş Pazarı?nda?

?Bizim klasik gerçeklerimizden? birini dile getiren öykünün adı ?Sıkıyönetim Hasan?. Bir hukuk öğrencisine karşı güvenlik güçlerinin tutumu? Bunu izleyen ?Biraz Ciddiyet?de ise, yine klasik gerçeklerimizin hastanelerdeki boyutu veriliyor? Saf bir köylü olan Çoban Reşit?in güzel karısı Elif?e göz koyan Tahsildar da ?Çoban Reşit?de anlatılmış. ?Dünyam İğne Ucu?nda ortaokul çıkışlı bir gencin Maraş taraflarından Çukurova?ya iş aramaya gidişi. ?Kap Kaç?da kullanılmış oto alım-satımı yapanların aldatma ve alacak verecek kavgaları verilmiş, Yani hepsi de, Anadolu?nun yazgısını anlatan öyküler?

Soydan?ın kurgusu, anlatımı ve diliyle dikkat çeken bu yapıtı da ümidimizi artırdı. Topluma sırt dönen bireysel yazıncılar yine utanacaklar?
Bu da kutlu olsun!..

Mahmut Makal

KAYNAK: Köy Enstitüleri ya da Deli Memedin Türküsü, Mahmut Makal, Gül Dikeni Yayınları, 2. Bası, 1996.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir