Aşkın ve hüznün sürgün şairi Cemal Süreya: “Keşke yalnız bunun için sevseydim seni” – Barış Kişin

Bir kadın geçmişini siliyor tüm zorluklara inat
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Ağladığımda gözyaşlarımı silen ellerin için sevseydim keşke seni…
Sen de gittin ya!
“Keşke” gidişini izlememek için sevseydim seni…
Sen; şimdi
Ya da belki az sonra
Belki de bilmediğim bir zamanda -aşımsız- gidenlerdensin..
Ben Gittiğini sanan kalanlardan..
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
Bir yerlerde güneş doğuyor şimdi sessiz soğuk..
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni…
Üzerine yansımadığın her şey siyah görünüyor bana
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni..
Gün batıyordu turuncu
Deniz de vardı mavi
Senle ben turuncu-mavi
Dünyanın en uyumlu iki rengi
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni!…
Nefes almak mıdır yaşamak
Yaşamak için mi nefes alırım…
Ben senin için alıyorum nefesleri
Hep bir umut
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni!

Keşke yalnız…
Keşke yalnız sevebilseydim seni…
Sebebe gerek kalmasaydı sen giderken?
Cemal Süreya

Asıl adı Cemalettin Seber olan şairimiz Cemal Süreya 1931’de Erzincan’da doğdu. 1938’de Dersim isyanı sonrasında ailece Bilecik’e sürgün edildi.

“Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü”

?Bir yük vagonunda açtım gözlerimi./ Bizi bir kamyona doldurdular./Tüfekli iki erin nezaretinde./Sonra o iki erle yük vagonuna doldurdular./ Günlerce yolculuktan sonra bir köye attılar./Tarih öncesi köpekler havlıyordu./Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk, o havlamalar, polisler./ Duyarlığım biraz da o çocukluk izlenimleriyle besleniyor belki./ Annem sürgünde öldü, babam sürgünde öldü.?

Cemal Süreya, o yıllarını ve bir anlamda da bütün ömrünü sürgün çocuğu olarak yaşadı. Bir gece yarısı ailesiyle birlikte Bilecik tren istasyonuna indirilmişti. Nereye gideceklerini bilmeden vagonlara yüklenmişlerdi. Çaresizdiler. Ve 20 yıl Bilecik dışına çıkmaları yasaktı. Bu göçün altıncı ayında annesini yitirdi.

“Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka/ keşke yalnız bunun için sevseydim seni.”

İlkokulu okumak için İstanbul’daki amcasının yanına gitmeye mecbur kaldı. Beyoğlu 37. İlkokulu’nda öğrenimine başladı. Babası da kız kardeşlerini alarak İstanbul?a çalışmaya geldi. ?Sürgün? kararı peşlerindeydi. Evleri polis tarafından basıldı. Dönemin işkenceleriyle ünlü İstanbul?un Sansaryan Hanı?nda gözaltına alınıp ailecek yeniden ?paket halinde? Bilecik?e geri gönderildiler.

“Ben kaç yaşındaydım?”

?Tahta sıranın üzerinde uyumuştuk. Kadınlar kavga çıkarmışlardı. Ertesi gün jandarma refakatinde sürgün yurdumuz olan Bilecik?e posta edildik. Ben kaç yaşındaydım? On birin içinde.?

Kürt olmanın, sürgün olmanın acılarını ve zorluklarını hep içinde taşıdı. ?Bir gün okulda arkadaşlarından biriyle kavga eder, küsüşürler. Araya kim girse barıştıramaz Cemalettin?i. Sınıfta tam bir kargaşa. Birden öğretmenin sesini duyar ?Kürt damarı tuttu.? Olan olmuştur. Başını önüne eğer. Demek herkes biliyor!… Başka bir gün oğlanın biri arkasından ?Sümüklü Kürt? diye bağırınca dayanamaz artık. Koşa koşa eve gider, çantayı bir yana fırlatır, odaya kapanır, bütün gün ağlar.?
(Feyza Perinçek ve Nursel Duruel Cemal Süreya biyografisi Can Yayınları s.30)

Şair sürgün olmanın acısını bir şiirinde şöyle anlatıyor:

?Gülümsemeyle hüzün yan yana gider benim şiirimde özgürlük ve kendine güven durumu beni hep lirizme, sıkıntı ve bunalım ise hep humor?a atmış.
Küfürden kaçma girişiminin yarattığı bir şeydir belki de bende humor. Çocukluk günlerimi düşündüğümde, böyle bir olay vardı gibi geliyor. Bir şeyi aşağılanmaktan kurtarma. İşi şakaya vurma.?

Bilecik Ortaokulu’nu bitirdi (1947). Parasız yatılı sınavını kazanarak lise öğrenimi için İstanbul’a geldi. 1950 yılında Haydarpaşa Lisesi’ni, 1954 yılında da Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Evlendi. Eskişehir vergi memurluğuna atandı. Altı ay sonra müfettişlik sınavını kazandı, İstanbul’a taşındı. Bir süre Paris’te kaldı. Dönüşünde Maliye Müfettiş Yardımcılığı yaptı (1955-58). 1957’de, babasını trafik kazasında kaybetti. Görevini Maliye Müfettişi olarak sürdürdü. 1965’te maliye müfettişliğinden istifa etti.1965-71 yılları arasında yayıncılıkla uğraşan ve çok sayıda kitap tercüme eden Cemal Süreyya, “Papirüs” adlı dergiyi çıkardı. 1971 yılında tekrar memuriyete döndü. Maliye Tetkik Kurulu üyeliği, Darphane yöneticiliği ve maliye müfettişliği yaptı. 1982’de emekli oldu. Duygularının seyrine kapılıp, “Gitti gider yüreğim” misali yaşamıştır. Şiirleri de böyledir. Bir mısrada, bir dünya duyguyu, bir destanı damıtmıştır. Onun bir mısrasına takılıp; aşkı, hayatı, hüznü, yaşanmışlığı anlayabilir insan. Nasılsa aşkları öyledir hayatı. Düz yazıları, eleştiri yazıları, mektupları ve çocuk yazıları vardır Cemal Süreyya’nın. En çok çocuklar için yazdığı yazılarda kendisini ele verir. İçinde cıvıl cıvıl bir çocuk vardır. Ve bu çocuğun beyninin bütün kapıları dünyaya açıktır. Cemal Süreyya zamansız aramızdan ayrılan duyarlı bir şairdi. Hayatında Dersim katliamı ve sürgünlüğün derin izlerini taşıyan Süreya, yaşamın bütün acılarını şiirden ve şaraptan çıkardı. 9 Ocak 1990’da yaşama veda ederek aramızdan ayrıldı.

Cemal Süreya hakkında ne dediler

? Ahmed Arif: ?Eros?tu kendi okuyla kendini vuran?
? Aziz Nesin: ?Jean Paul Sartre ve Cemal Süreya, dünyanın en küçük devletleri. İkisinde de bir devlet olabilecek kadar birikim var?
? Melih Cevdet Anday: ?Şiiri bütün fazlalıklardan kurtarmak istiyor, usun özgürlüğünden ne güzellikler doğabileceğini gösteriyor.?
? Nurullah Ataç: ?Cemal Süreya mıdır nedir,(?) bir şair çıkardınız başıma.?
? Ceyhun Atuf Kansu: ?Soylu duyarlığın şairi.?
? Orhan Kahyaoğlu: ?İnsan denen karmaşık varlığa bütün yüzleriyle kucak açan ilk şair Cemal Süreya?dır. Klasikleşmiş toplumcı gerçekçiliğin hiçbir zaman kavrayamadığı noktalardan biri de budur.?
? Gülten Akın: ?Bir geleneği, hazır bir durumu sürdürmekle kalmayıp ona yeni şeyler katabilmiş bir ozandır o. ?Gülün ortasında ağlıyorum?. Anlamı kullanıyor, zorluyor. Duyarlığı işliyor. Kendini alayla bitiriyor. Anlam, anlamsızlığın önüne geçiyor.?
?Tomris Uyar: ?Şiiri çok iyi bilen, iyi yazmaktan korkan, mükemmellikten kaçan bir şair.?
?Tanıdığı kaç kişi varsa, o kadar Cemal Süreya vardır. Hepsi değişik. Belki temel ögeleri aynı kalıyor: politikaya, edebiyata, espriye tutkusu, çalışkanlığı, dürüstlüğü? Çok değişken biri. O yüzden ben bir tane Süreya biyografisi düşünmem. Üç tane yazılabilir. Üç tane apayrı.?
? Ülkü Tamer: ?Tanrı binbirinci gece şiiri yarattı
Binikinci gece Cemal?i.
Bin üçüncü gece şiir okudu Tanrı
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.?

? Can Yücel: ?Aşk yok gayri memlekette Cemal Süreya beri gideli?
? Turgut Uyar: ?Cemal Süreya ölmüş diyorlar ilahi azrail!.. Cemal Süreya ölür mü hiç!?
? Doğu Perinçek: ?Şiirin Evliya Çelebisi?dir.?
? Sunay Akın: Cemal Süreya
Buzdağına çarptın mı bilmiyorum
ama Titanik
gibi oldu batışın
bir sen vardın çünkü
şiirin dört bacalı şairi
Dalgaların kıyıya vurduğu
eşyalarını toplama telaşında
imgenin derin sularına
nefesleri yetmeyen
lodosçular

Bir gemi gibi batmak
yakışırdı sonuna
filikaya biniş sırasına benzeyen yaşantının:
– Önce çocuklar
ve kadınlar
II
Gülcemal vapurunu hiç görmedim ama
tanıdığım Cemal gül idi…

ESERLERİ :
Şiir
Üvercinka (1958; Yeditepe Şiir Armağanı) Göçebe (1965; 1966 TDK Şiir Ödülü) Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973) Sevda Sözleri (Uçurumda Açan ile birlikte toplu şiirleri: 1984) Sıcak Nal ve Güz Bitigi (1988; Behçet Necatigil Şiir Ödülü) Sevda Sözleri (bütün şiirleri: 1990, ö.s; YKY 1995)

Düzyazı
Şapkam Dolu Çiçekle (1976) Günübirlik (1982) Onüç Günün Mektupları (1990, ö.s.; YKY 1998) 99 Yüz (1991; YKY 2004) 999. Gün / Üstü Kalsın (1991) Folklor Şiire Düşman (1992) Uzat Saçlarını Frigya (Günübirlik?in yeni basımı: 1992) Aydınlık Yazıları / Paçal (1992) Oluşum?da Cemal Süreya (1992) Papirüs?ten Başyazılar (1992) Günler (999. Gün?ün genişletilmiş basımı: YKY 1996) Güvercin Curnatası (Cemal Süreya ile konuşmalar: haz. Nursel Duruel, YKY 1997; genişletilmiş basımı: YKY, 2002) Toplu Yazılar I: Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar (YKY 2000)

Antoloji ve çevirileri
Cemal Süreya iki antoloji (Mülkiyeli Şairler ve 100 Aşk Şiiri) hazırladı; Simone de Beauvoir?dan Sade?ı Yakmalı mı? (1966; YKY 1997), Gustave Flaubert?den Gönül ki Yetişmekte (Duygusal Eğitim) ve Antoine de Saint-Exupéry?den Küçük Prens (Tomris Uyar?la birlikte) başta olmak üzere, pek çok çeviri yaptı. Çeviri şiirleri (Yürek ki Paramparça, haz. Eray Canberk, YKY 1995) ve Çocukça dergisi için yazdığı yazılar (Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi, haz. Necati Güngör, 1993; YKY 1996) derlendi.

Previous Story

Madımak Çığlığı – Zeki Büyüktanır “Madımak Çığlığı Dinmedi, Sürüyor…”

Next Story

Onlar Çocuk Kalacak Üzerine – Müslüm Kabadayı

Latest from Cemal Süreya

Toynbee Üstüne – Cemal Süreya

Toynbee Üstüne Bir süre önce Melih Cevdet Anday’ın Cumhuriyet gazetesinde “Sosyalist Bir Dünya” başlıklı bir yazısı çıktı. Arnold Toynbee’nin Türkçede yeni yayımlanan Tarih Bilinci
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ