İşinin Ustası

– Sayın Ülgenay, ilk defa değişik bir soruyla başlamak istiyorum. Çocukluğunuzdan bugüne, şimdiye kadar hiç kimseyle paylaşmadığınız, sizi içten içe etkileyen ya da etkisi altında kaldığınız bir şey oldu mu hiç hayatınızda?

– 01.08.1947 doğumluyum. Artık atmış beş yaşındayım. Kendimle ilgili olan hatıralarım iki yaşıma kadar iner, yirmi yaşıma gelene kadar geçirdiğim her ateşli hastalıkta gece rüyalarım da anneme hiç benzemeyen bir kadının sevgisine sığınırdım. Rüyam da bir bahçedeyken bahçenin tahta parmaklıklarını acar toprak dar bir patikadan geçerek karşıdaki eve doğru koşardım. O evden uzun boylu sarışın bir kadın çıkarak beni bağrına basardı. Sonra bana yemek yedirdiğini görürdüm. Ben o kadını o zaman ki hayat tecrübemle bundan evvelki hayatımdaki annem olduğunu zannederdim. Bir gün annemle bu olayı paylaştım. O zaman iki yaşında olduğumu gördüğüm yerin, Gelibolu olduğunu öyle bir evde oturduğumuzu, karşıdaki evde bir balıkçı ailesinin yaşadığını beni bağrına basan kadının gelinleri olduğunu beni çok sevdiğini, evlerinde balık piştiği zaman bana seslendiğini, ben ona koşunca da beni bağrına basarak evlerine götürdüğünü ve bana balık yedirdiğini anlattı. O zaman insan hayatında sevginin ne büyük yeri olduğunu anladım. Şimdi bile o kadının ismini bilmesem bile ben onu hala ikinci annem olarak kabul ederim. Bana gösterdiği sevgiyi her zaman anımsarım. İnsanları çok sevmemde onun etkisi olduğu kanısındayım.

– İnsan beyninin ilginç bir kayıtı olmalı bu anlattıklarınız. Daha sonra çocukluğunuz?aileniz ve yetiştiğiniz kültür?

– Çocukluk anılarım içersinde önemli yer tutanlardan bir tanesi de, babamın asker oluşundan dolayı beş yaşında iken Erzurum?un Dumlu köyünü tanımış olmam. Toprak yolun biraz ilersinde ahırdan bozma subay aileleri için yapılmış bir evimiz var. Ahırın bir köşesine babam çok büyük olmayan dört köşe bir beton döktürdü annem orada yemeği yapıyor. Elimizi yüzümüzü orada yıkıyoruz ve yıkanıyoruz. Cumartesi günleri bütün subay aileleri arabalarla Erzurum?a gidiyor, haftalık alışverişini yapıyor; akşamı da ordu evinin salonun da, o zaman çok lüks olan sinemayı seyrediyoruz. Oynatılan Filimler orda görev yapan Amerikalılardan alınma, filimler genellikle İngilizce kimsenin bir şey anladığı yok yine de herkes seyrediyor. Oynatılan filimler Western türü, filimler de her zaman Kızılderililer mağlup, yine böyle bir filmin sabahında evimizin önünden geçen toprak yolun yan tarafındaki hendeğe elimde taşlarla yattım karşıdan gelen Amerikalılara ait cipin gelmesini bekledim. Cip yeteri kadar yaklaşınca yolun ortasına fırlayarak elimdeki taşı cipin camına attım çok zor durdular. Meğer içinde Amerikalı bir general varmış, hayatım boyunca babamdan yediğim iki dayaktan birini yedim.
Babamın tayini Gaziantep?e çıktı. İlkokul bire Kayacık İlkokulu?nda başladım. Hocamızın ismi Cevat Tekeli çok genç, bize istiklal savaşlarını da anlatıyor. Genellikle İsmet İnönü?nün ne kadar büyük bir adam olduğunu belirtmesiyle ders bitiyor, devir Demokrat Parti devri yine böyle bir dersin sonunda benimle beraber birkaç çocuk daha sıraların üzerine çıkarak ?Yaşasın İsmet İnönü!? diye bağırdık. Kız kardeşim de aynı okulun beşinci sınıfında ikimiz de ertesi gün okulda toplanan bir kurul tarafından sorguya çekildik. Bu olayı öğrenen babam sadece güldü. Okula gidip olayı sormadı bile. Daha sonraları lisedeyken tesadüfen dosyama baktığımda tehlikeli olduğum hareketlerimin denetlenmesi gerektiği yazıyordu. Sevgili Babam yirmi senelik askerlik yaşantısında yirmi altı yere tayin edildi 1960 ihtilalinde emekliliğini istedi de kurtuldu. Ben devrimci oldum. Devlet memuru olmayı da hiç düşünmedim.
Annem her zaman tahsil hayatımla ilgilenmiştir. Babam hiçbir zaman sıkmamıştır beni, onun bana güvenmesi hayatımla ilgili aldığım bütün kararlarda etkili oldu, o bir devrimciydi beni de öyle yetiştirdi. Biliyorsun benimde iki kızım var ve onları çok seviyorum. Onların da İyi yetiştikleri kanısındayım.

– Sanatın birçok dalında bulundunuz, emek verdiniz. Ayhan Hüseyin Ülgenay ve sanat?

– Ben kendimi bildim bileli sanatla uğraşırım sanatın her türünü severim. Tiyatroyu tercih etmem tesadüflere bağlıdır. Bir arkadaş toplantısında Cüneyt Gökçer?in kız kardeşinin oğlu Doğan Bengü ile tanışmam beni çok uzun seneler sürecek zorlu bir serüvene soktu. Türkiye?nin yetiştirdiği en iyi sanatçıları tanımak ve onlarla çalışma fırsatı buldum. Kendi adıma bir çocuk tiyatrosunu işlettim. 1976 yılında evlendim ve tiyatroyu bıraktım. Devlet Tiyatrosu?nun Anadolu?ya açılmak için yaptığı mücadelede de İzmir Tiyatrosu kadrosunda çalışmak için davet edildim ama gitmedim.
Antikayı severim. Kitapları severim. Güzel şiirleri severim. Dostlukları severim. İnsanları severim.
Rüzgârlı sokağa 13 yaşımda gittim. Eniştem Necdet Topuz (Tolga) gazete muhasebecisiydi ortaokul üçüncü sınıfında zaten iyi gitmeyen tahsil hayatımdan vazgeçerek eniştemin yanında çalışmaya başladım. Rüzgârlı sokağı ve gazetecileri tanıdım. Ahmet Arif, Kemal Çukurkavaklı, Cemal Süreya, Halil Soyuer, Rıfat Ilgaz, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Erdoğan Tokatlı gibi gazetecilerle tanışma şansına sahip oldum. Bu kararımın bütün hayatımı etkileyeceğini tahmin bile edemezdim Orta Okulu hariçten bitirdim. Lisede okurken tiyatroya devam ettim 1976 yılında evlenince gazeteciliğe geri döndüm.
Ben şair değilim şiir yazmak sadece hobilerimden bir tanesi. Lise yıllarında kız arkadaşlarımdan bir tanesinin çok güzel şiirler yazması beni de etkiledi ve bende yazmaya başladım. Edebiyat öğretmenim Cahide Hanım, ?Ayhan yaz. Niye yazmıyorsun?? sorularına her zaman öğretmenim ben şair değilim tiyatro oyuncusuyum diye karşılık verirdim. Cahide Hanım?ın gayretleri ile lise gazetesinde yayınlanan şiirlerimden ancak birkaç tanesini bulabildim. Gazetelerde çalıştığım süre içersinde de yazıp bir taraflara koyduğum şiirlerimi yayınlamak da hiç aklıma gelmedi. Ekin Sanat?ta yazmaya başladıktan sonra Turgut Koçak?ın desteğiyle şiirlerim yayınlandı ve tekrar yazmaya başladım. Biliyorsun yine onun çabası ile ilk şiir kitabım yayınlandı.
Ben toplumcu şairleri seviyorum. Benim şiirlerim de tiyatro sanatçısı olmamın etkileri var. İnsan tiplemeleri benim için önemli. Şiirlerim biraz da alaycı bir yapıya sahip sanırım. Türküleri çok sevdiğim için ezgilerin ve şive farklılıklarının da vurgusu var.

– Araştırmacı yazar olarak Ekin Sanat?ta size ait ?Hatırlananlar? başlıklı bir köşede yıllardır, her sayıda bir şairin biyografisini yazıyorsunuz. Doğru bilgiye ulaşmak için birçok zorlukla karşılaştığınızı biliyorum.

– Dört seneye yakın bir zamandır Ekin Sanat?ta ve kızımın çıkardığı ?Edu ve Art? dergisinde biyografi denemelerim var. Biyografilerini hazırladığım kişiler genellikle tanıdığım kişiler veya fikirleri bana yakın olanlar yahut şiir sanatına gerçekten katkı yapmış olan kişiler. Kişilerin özgeçmişlerini hazırlarken, bilginin kesin olabilmesi için nüfus kayıtlarına ve dosyalarındaki bilgilere bakarım. Bürokratik engeller fazla olsa da hazırlanan yazı yeterince iyi olursa keyfime diyecek olmaz.
Bundan sonra da çalışmalarıma devam edeceğim. Birçok ufak çalışmamın yanında üç adet de kitabım yayınlandı. Şimdilik on kitap olması hedeflerimin arasında dördü yayına hazır üçü de hazırlanmayı bekliyor. Kızımın çıkardığı ?Edu ve Art? dergisinde de bir müddet daha yazmaya devam edeceğim. Şiirlerimin yayınlanmasına da devam etmek gerekir diye düşünüyorum. İşte hepsi bu kadar söyleyecek söz bitmez devamı başka bir konuşmamıza kalsın artık.

Kitapları:
1923-2006 Türkiye?de Kurulan Siyasi Partiler Kurucular ve Amblemler.
Türk Siyasetinde Parti Amblemlerini Yansıtan Rozetler Anahtarlıklar Emeralar.
Konuşan Eşşek 1972(Tiyatro-çocuk oyunu)
Mintorofillo: ekinsanat 2012 (şiir)

Ayşe Kaygusuz
Düşe Yazanlar
Ekin yanyınları
Mart 2013

Previous Story

Savaşta Bir Yazar (Vasili Grossman Kızıl Ordu’yla 1941 – 1945) – Antony Beevor, Lyuba Vinogradova

Next Story

Sel Yayıncılık: ‘Evet, kızlı erkekli çalışıyoruz ve ayakkaplarımızla giriyoruz yayınevine’

Latest from Ayhan Hüseyin Ülgenay

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ