Bertolt Brecht ve Epik Tiyatro – Özdemir Nutku

Çağdaş tiyatronun önde gelen ismi olan Bertolt Brecht, yalnızca 20. yüzyılın değil 21.yüzyıla da ışık tutacak kapsamda kültür tarihinin önemli bir yol göstericisi olacaktır.
Brecht’in bu güne değin yayınlanmış olan oyun, şiir, hikaye, düzyazı, deneme, inceleme, eleştiri ve kuramsal yazıları 10.000 sayfaya yakın, yirmi iki ciltlik yer tutan zengin bir bilgi hazinesidir.
“Eleştirel toplumcu gerçekçi tiyatro olarak epik tiyatroyu kuramsal ve uygulamalı olarak temellendirmiş olan B. Brecht, asıl olarak Meyerhold ve Piscator deneyimlerini özümseyerek, yepyeni bir tiyatro deneyiminin ufuklarını açmıştır.
Aristotelesçi olmayan tiyatro ve dramaturgi anlayışını temellendirmiş, kurumsallaştırmış ve yöntemleştirmiş olan Brecht, bu bağlamda, öğretisel oyun kavramını getirdiği kadar, epik sahneleme, epik sahne tasarımı, epik müzik ve epik dramaturginin ilkelerini de koymuş; epik tiyatro ile Aristotelesçi tiyatro arasındaki karşıtları kuramsal olarak gerçekleştirmiş, sahneyi değiştirebilirliğinin ortamı olarak almıştır.” Özdemir Nutku
BERTOLT BRECHT VE EPİK TİYATRO
Bertolt Brecht (Eugen Bertolt Friedrich Brecht) 10 şubat 1889 14 ağustos 1956 tarihleri arasında yaşamış epik diyalektik tiyatro kuramının kurucusu, 32 oyun ve 6 uyarlama ile bu kuramı uygulayan ve yetkinleştiren Alman tiyatro adamıdır.
Brecht?ten sadece bir tiyatro kuramcısı olarak bahsetmek doğru olmaz. Brecht kuramsal yazılarını ve uygulamada getirdiği yeniliklerini oyunlarıyla desteklemiştir. Tiyatro anlayışı oyunlarıyla paralel bir gelişim gösterir. Bu yüzden Brecht?i ve tiyatro anlayışını incelerken öncelikle onun hangi dönemlerde nasıl oyunlar yazdığını araştırmalıyız.Oyunlarındaki arayışları üzerinden Brecht?i dönemselleştirmek istersek, Brechtyen bir tiyatronun gelişimi şöyle aşamalandırılabilir:
1- Gençlik yılları, ilk yazılar, ilk oyunlar, ilk girişimler (1898-1930)
2- Didaktik oyunlar ve ilk sürgün yılları (1930-1938)
3- Büyük oyunlar, Amerika sürgünü, sürgünden dönüş ve Berliner Ensemble?nin kuruluşu (1938-1956)
Gençlik dönemi ilk yazılar ilk oyunlar ilk girişimler
Brecht?in dışavurumculuğun etkisi altında olduğu ilk evresinde yazdığı oyunlardaki kişiler her şeye kayıtsız,kendi denetiminin dışında sürüklenip giden, içgüdülerinin esiri olmuş, uyurgezer, toplumdışı varlıklardır.Yazarın bu yapıtlarında insanlığın çaresizliği ve çevresindeki dünyaya ilgisiz kalması sık sık önümüze çıkar. Burjuva yaşam biçimine son derece sert bir eleştiri vardır. Durumları rezil ve iğrenç olarak gösterilir. Ancak bu ilk oyunlarında henüz olgunlaşmamış bir sanat anlayışı ve dünyaya bakış hakimdir.Saldırgan olan bu tutum henüz bilimsel bir temele oturtulmamıştır.Kabuğunu kırmaya çalışan,sınırlarını zorlayan genç bir asi görürüz ilk dönem yapıtlarına baktığımızda.Brecht ilk dönem yapıtlarını kendi deyimiyle polemik olarak nitelendirir.
Brecht ilk oyunu Baal i 1918 yılında yazar. Oyunda bir burjuva kahramanının deşarj olmaya yönelik yaşam öyküsünü ele alır. Ayyaş serseri bir şair olan ve bir orman bekçisinin kulübesinde son nefesini veren Baal?in yaşam öyküsüdür bu.Oyun arada şarkılarla bölünmüştür. Artarda dizilmiş sahneleri ve genelde ağır basan lirik üslubuyla daha çok balad türüne yaklaşıyordu.
1922 yılında ikinci oyunu olan GECE ÇALAN TROMPETLER i yazar.Bu oyun ona Almanya?da umut vadeden genç yazarlara verilen kleist ödülünün verilmesini sağlar.Gece çalan trompetlerde yazar Alman küçük burjuvazisinin rahatsız edici derecede yozlaşmış ve bayağılaşmış görüntüsünü çizer. Baş oyun kişisi asker Kragler oyunun sonunda kendisini aldatan nişanlısıyla yatabilmek için kenti ele geçirmek amacıyla savaşan Spartaküs devrimci hareketine katılmayı reddeder.İhtilal uğruna savaşmaktansa sevgilisini yanında kalmayı tercih eder. ?Henüz yaşıyorum,temiz bir gömlek giyerim, çizmelerimi parlatırım. Bu haykırmalar yarın sabaha kadar biter. Ben o zamana kadar kadınımla sevişirim ölmezsem tabi!?Kragler bu konuşmasıyla içgüdülerinin kölesi olduğunu gösterir.
Gece çalan trompetler klasik bir oyun tekniğinin çok uzağında değildir ancak bu öykü ondan bağımsız ikinci bir olay tarafından kuşatıldığında klasik çerçevenin dışına çıkılır. Geceyi tehdit eden bir başka olay da kentteki politik bir ayaklanmadır.Bu ayaklanmanın kendisini oyunun akışına eşlik eden davul sesleriyle ifade eder. Gece çalan davulların asıl çarpıcılığı sahnelenmesindedir. Plastik bir kullanım hakimdir.Eski sevgili korkutucu bir makyaj içerisinde sergilenir.Salonun girişindeki sahne önündeki pankartlarda ?burası bir sahne sizlerde izleyicisiniz? yazısı vardır.
Daha sonra Brecht spor tiyatrosu kavramını geliştirir ve bir boks maçı metaforuna başvurur.Seyirci bütün kuralları,teknikleri stilleri bilir.Bu metafor Brecht?in yeni tiyatro modelidir.Bu modelin ilk ve tek oyunu bir laboratuar çalışması olan KENTLERİN FUNDALIĞINDA dır. Oyunda 2 gangster arasındaki mücadele sergilenir.Birbirinden nefret eden iki kişinin karşılıklı kinlerine ve birbirlerine karşı oynadıkları acımasız oyunlarına rağmen suç ve ahlaksızlığın hakim sürdüğü büyük kentin ilgisizliğini anlatır oyun.Brecht bu dram karşısında seyirciye şunları önerir. ?Kavga motifleri üzerine kafa yormayın,hikayenin insancıl yanıyla ilgilenin.Taraf tutmaksızın savaşçıların talihleri üzerine düşüncenizi söyleyin sonuca göre çıkarınızın nerde bulunduğunu hesaplayın.? Oyunda mücadelenin gelişimi sergilenirken nedeni üzerinde durulmaz.Brecht sonraki yıllarında bu tarz bir oyuna pek yer vermeyecektir.
Brecht 1924 yılında kendisinin olmayan bir oyun üzerine çalışır. Marlow?un tarihi oyunlarından Edward 2 yi uyarlar. Bu oyun ayrıca Brecht?in ilk yönetmenlik denemesidir. Brecht 2.Edward?ı uyarlarken kahramanlar yaratma yönündeki popüler söyleme tavır alarak kralı eşcinsel tutkularına yenik düşmüş bir karakter olarak sahneye aktarır.Ayrıca bu oyunda Brecht?in ilk defa sahne başlıklarını kullandığını görürüz.Seyirciye bir sonraki sahnede ne olacağını anlatan bu teknik,seyircinin dikkatini olayın sonundan,gelişimine kaydırmayı hedefliyordu.Artık seyirci ne olduğunu değil nasıl olduğunu merak edecek ve pasif bir seyirciden aktif bir seyirci konumuna gelebilecektir.Brecht bu yönteme daha sonraki oyunlarında da sıkça başvurur.
1925?lerde politik tiyatronun kurucusu Piscator ile ilişkileri gelişir.Kadrosunda Dramaturg olarak çalışır.Adam adamdır adlı ilk Marksist oyununu yazar. Oyun hamal Galy Gay?in bir gece içerisinde nasıl emperyalist bir askere dönüştüğünü anlatır. Oyunun teması olan bireyin söndürülmesi,yok edilmesi;kitlenin bir parçası haline gelmesi,yaklaşan Hitler dönemine dair bir eleştiridir adeta. Adam adamdır bir tezin doğrulanmasını amaçlayan öğretici bir oyundur.Burada Brecht?in adam adamdır yoluyla ele aldığı tez bir insanın sistem tarafından bambaşka bir insan haline getirilebilir olduğu ve bireyin, yığının bir parçası haline gelebileceği düşüncesidir.
Bu oyundan sonra Brecht?in epik tiyatro düşüncesi yavaş yavaş belirlenmeye başlar. Piscator tiyatrosuyla en ciddi deneyimi ve sonrasında yol ayrılıklarının oluştuğu ASLAN ASKER SVAYK prodüksiyonuna başlarlar.Bu oyunla fabrikalarda kullanılan yürüyen şeridi sahnede kullanılır duruma getirir. Bu yürüyen şerit Svayk?ın bir yerden bir yere gitmesine yarıyordu.Bu şerdin arkasında da Georg Grozs?un karikatürleri yer alıyor böylece hem yer hem de zaman geçişleri belirtilmiş oluyordu.
Ancak bu tiyatrodaki tiyatro anlayışının tiyatronun önünü açma işlevini gerçekleştiremediğini fark eder. Piscator doğrudan politikanın hizmetine girmiştir,propaganda amacına yönelmiş tiyatronun çağın tiyatrosu olamayacağını düşünür.(Hitler?in başa geçtiği dönemde bu görüşünden bir süreliğine vazgeçmek durumunda kalacaktır.) Brecht hem öğreticilik hem de eğlendirme misyonlarını birarada gerçekleştirebilecek yeni bir estetik anlayışı ve yeni bir tiyatro oluşturulması gerektiğini söyler.Önerdiği ilk biçim montaj tekniğidir.Bu teknik,öğretici öğeler ile eğlendirici öğelerin çatışması türü bir yapı içerir.Bu teknik ile yazılmış ilk oyun 3 KURUŞLUK OPERA dır.
3 kuruşluk opera 18.yy.da yazılmış bir dilenciler operasından esinlenerek oluşturulmuş bir oyundur. Oyun insanlara dilencilik yaptırarak onların sırtından geçinen Bay Peachum?un temsil ettiği burjuva girişimciliği ve büyük burjuvazi ile aşk,yükselme,heyecan,eğlence gibi kavramların hala kendisine yer bulabildiği haydutlar dünyasını temsil eden sustalı Mackie?nin karşılaşmasını ele alır. Bu savaşı en azılı haydut olan Mackie?den bile güçlü olan Bay Peachum kazanır.
Balad operasının temel karakteri olan akışın sık sık baladlar ve şarkılarla kesilme prensibi görülür oyunda.Brecht şarkı sözleri için sık sık kendi şiirlerine başvurmuştur.
3 kuruşluk operadan sonra yazdığı MAHAGONNY KENTİNİN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ operasında da Brecht aynı şekilde burjuva yaşam biçimini ve değerlerini haydutlar dünyasına taşır.Bu iki oyunda da müziğin ilk defa Brecht oyunlarında bu kadar etkin bir şekilde kullanıldığını görürüz.Bu oyunlarda müziği bir yabancılaştırma öğesi olarak kullanır Brecht,epik müzik kavramından bahseder.
Bu iki oyundan sonra Brecht?in arayışları farklılaşacaktır.Buraya kadar olan ilkel bir epik tiyatronun gelişimidir.Şimdilik Brecht?in hanesinde sadece özdeşleşme yerine yabancılaştırma tekniği sloganı vardır.Bu teknik oyun yazılımındaki bütün değişikliklerin anahtarıdır.Sahnelemede ise,ışıkların dekor değişikliklerinin gizlenmemesi,sahne başlıklarının kullanılması,müziğin yadırgatıcı etkisi gibi buluşlar yabancılaştırmaya hizmet eder.Diğer dönemlerinde bu tanımlar değişmeye başlar. Sahneleme buluşları kadar oyuncunun tutumu üzerinde de durulur.

DİDAKTİK OYUNLAR VE İLK SÜRGÜN YILLARI
Epik tiyatro kavramını oluşturduğu bu dönem sonrasında Brecht farklı bir yönelime girerek öğreti oyunları yazmaya koyulur.Liselerde,fabrikalarda sıradan insanların oynayabileceği didaktik oyunlar yazar.Bu oyunlarda kuru kışkırtıcı,akılcı bir üslubu benimser,soyut bir dil kullanır.Bunlar iyilik,vatanseverlik,dindarlık temalarını içeren kısa oyunlardır.Oyuncular sürekli rol değiştirerek oynar.Oyuncular olayın tanığı seyirciler ise yargıya varacak insanlardır.Brecht sonradan,bu oyunları politika ile tiyatronun arasındaki ilişkinin nasıl olabileceğine ilişkin birtakım egzersizler olarak değerlendirir.
1930 da yazdığı KURALLA KURAL DIŞI nda hamal,onu döven,ezen sonra da susayan tüccara matarasını çıkarıp su vermek ister. Nefret edildiğinin bilincinde olan tüccar,hamalın matarasını taş gibi görür ve hamalın ona büyük bir taşla saldırdığını sanarak tabancasıyla onu öldürür. Yargıç mahkemede,nefret ettiği birine su vermenin akıl dışı olduğunu kabul ederek tüccarı beraat ettirir. Öyleyse hamalın yaptığı hareket ne kadar insancıl olursa olsun duygularıyla hareket ettiği için hamal ölümü haketmiştir.
Diğer bir öğreti oyunu japon masalından etkilenerek yazdığı EVET DİYEN oyunudur.Brecht daha sonra bu oyun üzerinde değişiklik yaparak EVET DİYEN HAYIR DİYEN OYUNUNU yazar.
Brecht?in didaktisizmi ilk kez estetik bir form içinde kurgulamaya çalıştığı oyun MEZBAHALARIN JOHANNASI dır ( 1932). Odöneme kadar yazdığı en uzun oyundur.Oyunda Johanna adlı iyiliksever dindar bir kadın tasvir edilir.Yoksulların şiddet içeren eylemlerine karşı Hristiyanlık inancını, yumuşaklığı ve insan sevgisini önerir.Son nefesini verirken bu tavrıyla yöneticilerin yoksullar üzerinde baskı kurmasına katkıda bulunduğunu fark eder.Vicdan azabı içinde ölürken şiddeti savunur. Dini bir iyiliğe,dürüstlüğe ve inanışa karşı takınılan bu siyasal tavır,Brecht?in diğer oyunlarında da sıkça yer alır ama hiçbir oyunda bu oyundaki gibi başlı başına konu edilmez.
1932 de benzer bir oyun girişiminde daha bulunur.Bir Gorki uyarlaması olan ANA üzerinde çalışmalar yapar. Annenin içindeki Johanna oyun boyunca dönüşür ve bir devrimci haline gelir. Oyunun gösterimi Naziler iktidara gelince yasaklanır.Bu dönem Almanya?da tüm devrimci çevreler üzerinde baskıların arttığı yoğun bir ırksal ve siyasal temizleme hareketinin yürütüldüğü bir dönemdir.1933 deki parlamento yangınından hemen sonra Brecht ailesi ve birkaç arkadaşıyla birlikte Almanya?dan ayrılmak zorunda kalır.2. dünya savaşı boyunca çeşitli ülkelerde dolaşır.Brecht bu dönem boyunca ağırlıklı olarak anti-faşist oyunlarla uğraşır.
Amerika?ya gidene kadar iki önemli denemede bulunur.Bunlardan birincisi anti faşist bir oyun ikincisi Aristotelyan bir oyun.1936 da Danimarka?da sahnelenebilen YUVARLAK KAFALAR SİVRİ KAFALAR Brecht?in ilk anti faşist oyunudur.Oyun Shakespeare?in kıssasa kıssas oyunundan uyarlanma faşizmin uygulamalarının hicvedildiği bir güldürüdür.Hitler benzeri ırkçı bir dük insanları yuvarlak ve sivri kafalar ikiye ayırır.
CARRAR ANANIN SİLAHLARI İspanya iç savaşında savaşan İspanya halkına adanmış doğrudan Aristotelyan estetiğin uygulandığı tek oyundur.
1941 de tamamlayacağı ancak faşizm karşıtı oyunları arasında değerlendirilebilecek olan ARTURO Uİ NİN ENGELLENEBİLİR YÜKSELİŞİ bu dönem oyunlarının en niteliklisidir.Dramatik bir kurgu oluşturulur ve faşizan eğilimin yükselişi kaçınılmaz bir durum olarak değil tarihsel olarak engellenebilir bir gelişim olarak gösterilir.
Bu oyunlar bize tarihsel olarak söyledikleriyle çelişmek uğruna bir yazarın toplumsal sorunlarla ilgilenme oranının ne düzeyde olabileceğinin göstergesidir.Brecht bu dönemde bazı estetik kaygılarını bir yana bırakır.

BÜYÜK OYUNLAR,AMERİKA SÜRGÜNÜ SÜRGÜNDEN DÖNÜŞ VE BERLİNER ENSEMBLE?NİN KURULUŞU
Brecht?in Avrupa?daki son yılları,epik diyalektik bir tiyatronun olanaklarını arttırmaya yönelik çabalarla geçer. Politika ile doğrudan ilişkisi olmayan ama arayışlarının yolunu açan büyük oyunları yazmaya başlar. İlki GALİLE?NİN YAŞAMI dır.
Galile?ni yaşamı Brecht?in iki defa ele aldığı ve bilim adamının, içinde yaşadığımız toplumsal yaşam karşısındaki sorumluluğunu irdelediği önemli bir oyundur.
Brecht bu dönemde yabancılaştırmayı yeniden tanımlar: ?insanlara toplumsal ilişkilerin değişebilirliğini ima eden bir yaklaşımdır,oyunun yapısına nüfuz etmediğinde bütün çabalar boşunadır.?Oyunun yapısına nasıl nüfuz eder?
Konu ettiği öyküyü kendi şizofrenisi içinde kurgulayarak.Brecht, bunu kendi oyunlarında iki yoldan gerçekleştirir.Birincisi,merkeze alınan bir karakteri bölünmüşlük içinde sergileyerek: BAY PUNTİLLA VE UŞAĞI MATTİ (1941) SEZUAN?IN İYİ İNSANI(1941)
Bir Fin halk öyküsünden yola çıkılarak yazılan Bay Puntilla ve uşağı Matti oyununda Bay Puntilla bir toprak ağasıdır.Sarhoşken dünya iyisi bir insan olan Puntilla ayıkken ise lanet bir insan olur ve tam bir toprak ağası gibi davranır.Brecht bu oyunda karakterin bölünmüşlüğü tekniğini kullanarak iyilik,kötülük kavramlarını tartışır.Hangi durum onun için zararlı bir tutumdur ya da hangi yönü onun için hayırlıdır?Yanıtı belirsiz bırakır.Brecht öyle bir dünyayı ima eder ki,insani değerlerden yoksunluk bir girişimciliktir,ama insani değerlere bireysel bir dönüş,bir tür ?Johanna olma arzusu? bu girişimcilik karşısında alternatif iyilikten yararlanma eğilimleri bir tür yağmalamadır.
Puntilla rolünü oynayan Steckel Zürih?teki gösterimde hemen hemen hiç makyajsız çıkmıştır sahneye.Bu yüzden seyircide Puntilla?nın kötü davranışlarının içkinin sebep olduğu baş ağrısından kaynaklandığı ve Puntilla?nın genel olarak sevimli bir insan olduğu izlenimi uyanmıştır.Bundan ders alan Steckel Berlin?deki gösterime saçlarını kazıtmış ve yüz çizgilerini ortaya çıkaran bir makyajla çıkmıştır.Ancak o zaman sarhoş şirinliğindeki tehlike boyutu,dost görünen yaklaşımlardaki timsahlık etkisini göstermiştir.
Bu oyuna benzer bir tema daha belirgin bir şekilde,Sezuan?ın iyi insanında işlenir.Bu oyunda oyunun merkezinde yer alan Shen Te Shui Ta karakterinin bölünmüşlüğü aracılığıyla Brecht günümüz dünyasında iyi insan olmanın mümkün olup olmadığını sorgular.Kendi çıkarlarına ters düşmek uğruna çevresine iyilik saçan Shen Te ile onun acımasız bir kapitalist olan,kimsenin gözünün yaşına bakmayan Shui Ta görünümünün çözümsüzlüğünü ele alarak seyircinin farklı bir davranış örgütlemesini bekler.
Brecht?in yararlandığı ikinci yol,olayın kendisinin bir tür şizofreni içerdiği oyunlar kurgulamaktır.

CESARET ANA VE ÇOCUKLARI (1939), SİMONE MACHARD?IN DÜŞLERİ (1942), KAFKAS TEBEŞİR DAİRESİ (1944)
Cesaret ana ve çocukları bu dönemin en ustalıklı oyunlarındandır. Küçük bir insanın savaştan kar etme arzusu hikaye edilir.Cesaret ana çocuklarını kaptırmadan savaştan payına düşeni ister.Ama çocuklarını teker teker yitirir. ?felaketler hiçbir zaman öğretici olmamıştır ve küçük insanlar asla büyüklerin çorbasından içememiştir.? Bir savaştan çıkıp koşa koşa diğerine giden cesaret anaların eleştirisidir bu oyun.Cesaret ana yanılsama içinde davrandıkça,onu yanılsamasına tanık olan seyircinin farklı bir davranışı tasarlayabilmesi beklenir. Kaçınılmaz olarak empatiden de yararlanılır.Çünkü seyirci oturduğu koltukta dahi aynı yanılsamayı paylaşmaktadır. Ancak, tanık olmanın verdiği konumsal farklılık sayesinde empatisi yer yer bir kızgınlığa,cesaret ana ile beraber davranmaya değil,ama onu yola getirmeye tahrik eden bir ortaklığa dönüşebilir.
?Kafkas tebeşir dairesi? ne gelince Brecht oyunu broadway canlılığı ile sergilenen ama broadway karşıtı bir dramaturji anlayışı içeren bir oyun olarak niteler. Revülerden, müzikallerden, stilizasyonlardan yararlanılabileceğini, zaten oyununda bu havada yazıldığını,ancak asla bir broadway prodüksiyonuna dönüşmemesi gerektiğini savunur.Kafkas tebeşir dairesi Brecht?in en uzun oyunudur ve asıl öyküden farklı bir çok öyküyü içerir. Oyun ön-oyunda ortaya atılan bir erdemin,tarihsel ve imgesel bir düzenleme içerisinde olabilirliğini hatta evrimini sergiler.Hiçbir şey kanıtlama derdinde değildir.Seyirciler öyküde geçen herhangi bir insan olabilirler.Bütünlüklü dünyaları,değerlerinin çelişik karşılıklar bulduğu episodik bir dünyada çözülmeye terk edilir.Artık ne ?epik tiyatro? tanımından bahsedilebilir ne de ?bilim çağı tiyatrosu? tanımından.Tiyatro diyalektik olmak zorundadır.
Brecht,1949 da Doğu Berlin?e yerleşir ve eşi Helena Weigel ile birlikte sosyalist yönetimin finanse ettiği kendi tiyatrosunu açar.Açılış Bay Puntilla ile uşağı Matti ile gerçekleşir.Berliner Ensemble ,sırasıyla Ana,Shakespeare?den Coriloanus,Kafkas tebeşir dairesi,Cesaret ana oyunlarını sergiler ve turnelere çıkar.14 ağustos 1956 da hem iki yeni oyun projesi hem de İngiltere turnesi için Cesaret ana reprodüksiyonu üzerinde çalışırken, Brecht bir kalp krizi geçirir ve ölür.

EPİK TİYATRO
Brecht tiyatronun tanımını şöyle yapar: ?Tiyatro insanlar arasında geçip dünden bugüne aktarılmış,ya da kafada tasarlanmış olayların canlı görüntüleriyle yansıtılması ve bunun eğlence amacına yönelik gerçekleştirilmesidir.?
Bu tanımda epik tiyatronun temelini oluşturan 3 önemli faktörün öne çıktığını rahatlıkla görebiliriz.Bunlardan birincisi tiyatronun konusunu toplumsal yaşamdan almasıdır.Tiyatro toplumun önemli gerçeklerini,işsizlik,açlık ekonomik çöküntü,savaş gibi sorunları ele almalıdır.Siyasal bir yapıya sahip olmasına rağmen seyirciye siyasi bir görüşü benimsetmeyi hedeflemez.Brecht?in vurguladığı diğer bir önemli nokta tiyatrodaki tarihselleştirmedir. Tiyatro dünden bugüne aktarılan olayları bugünün koşullarında tarihsel süreciyle birlikte inceler.Sahne üzerindeki olay ve kişiler tarihseldir yani kalıcılıktan uzaktır ve değişir.Brecht?in tiyatro tanımında vurguladığı son nokta ise tiyatronun eğlendirme işlevidir.Tiyatronun bir gösteri sanatı olduğunu ve ne anlatırsa anlatsın ilk başta izlenebilir olmayı hedeflemesi gerektiğini söyler.Bu yüzden sahne bir ahlak panayırına dönüştürülmemeli tiyatro öğreticilik ve eğlendirme işlevlerini birarada gerçekleştirebilmelidir. Peki bu nasıl mümkün olur?
Bu soruyu yanıtlamak için tiyatronun öğreticilik işlevinin neler olabileceği sorusunu yanıtlamalıyız.
Brecht epik tiyatronun ahlak dersi vermek gibi bir çabası olmadığını söyler.Epik tiyatro kalıplaşmış değer yargılarını ezberletmeye çalışmaz.Çalışma alanı insan ve insan ilişkileridir.Öncelikle,seyircinin insanın değişebileceğini ve çevresini değiştirebileceğini fark etmesini ister.Bunun yolunun da dünyaya eleştirel gözle bakmaktan geçtiğini söyler.Bilim çağının insanlarına hitap eden tiyatro bilim çağının tiyatrosu olmalıdır.Yani eleştiren,araştıran ve değiştiren bir tiyatro.Bunu başarabilmek için öncelikle yapılması gereken şey seyirciyi hipnoz durumuna sokan sahnedeki karakterle özdeşleşmesini kırmaktır der Brecht.

Seyircinin sahne ile özdeşleşmesi kırıldığı takdirde, yani seyirci sahnedeki karakterle ya da olayla yabancılaştığı takdirde gerçeğin yeni bir yüzünü görme fırsatına sahip olur.Bu yeni
gerçek üzerine düşünmesini,onu iyice tanımasını,kavramasını ve yeni bir bilince varmasını sağlamaya çalışır.Gerçeği tanıyan seyirci eskiyi eleştirecek ve onu bilinçli bir şekilde etkilemeye çalışacaktır.Peki sahne ile oyuncunun özdeşleşmesi nasıl kırılır? Bu noktada epik tiyatroda önemli yer tutan yabancılaştırma kavramından söz etmek istiyorum.

YABANCILAŞTIRMA
Kelime anlamı olarak yabancılaştırma;bir nesnenin bir davranışın ya da bir olayın kendi doğal kimliğinden sıyrılarak değişik bir kimliğe büründürülmesidir.Brecht yabancılaştırmayı ?anlaşılması amaçlanan olgunun alışıldık,bildik olandan soyutlanarak şaşırtıcı,beklenilmedik olana dönüştürülmesi?olarak açıklar.
Yabancılaştırma birçoklarının sandığı gibi,yalnızca seyirci ile oyuncu,oyuncu ile rol arasına bir uzaklık koyma sorunu değildir.Yabancılaştırmayla anlaşılmazın üst üste yığılması,daha çok gerçek bir anlamanın sağlanması amacına yöneliktir.Yani tümüyle yabancılaştırma olayı,bildiğimiz 3 adım modeline göre tezden antiteze atlayan,oradan da senteze ulaşan diyalektik bir süreçtir.Nesneler bize yabancı değildir diye açıklar Brecht,öyleyken biz onları yarıbuçuk anlarız(tez);ancak zorla bize yabancı kılındıkları zamandır ki(antitez), tümüyle kavrayabiliriz onları (sentez).Bunu Brecht şu şekilde dile getirir: ?Bir anlama olarak yabancılaştırma (anlama-anlamama-anlama),olumsuzlanmanın olumsuzlanması.?Böylece gerek deneylere yaslanan doğabilimcinin yöntemi,gerek yabancılaştırma estetiği,Marksist-Hegelist kavramlara bürünür. ?Bize aşina olan şey bize aşina olduğu için bilinip tanınamaz? der Hegel. Ve Marks?a göre,toplumun gelişimi de yine diyalektiğin 3 adım yasasına göre gerçekleşir.
Yani yabancılaştırma herşeyden önce bir bakış açısı,politik bir estetik anlayışının ürünü sanatsal bir biçimdir.
Yabancılaştırma kavramını,Brecht?in oyunlarında nasıl uyguladığına baktığımızda ilk olarak gözümüze çarpan yabancılaştırma efektleridir.Çin tiyatrosundaki yabancılaştırma efektlerinden etkilenmiştir.Yabancılaştırma efektleri Brechtyen tiyatronun en fazla göze batan aynı zamanda diğer özelliklerine göre daha az önemli bir yönüdür.Yabancılaştırma kavramı ve yabancılaştırma efektleri aynıymış gibi gelen ama biribirinden farklı iki kavramdır.Mesela Sezauan?ın iyi insanında Shen Te ?Shuı Ta bölünmüşlüğü yabancılaştırma kavramına dair örnek olarak sunulabilir.Bunun yanından Pankartla eylemin daha önceden gösterilmesi,ya da sahnenin görünür ışıklarla aydınlatılması bir yabancılaştırma efektidir.
Yabancılaştırma kavramını tanımladıktan sonra Brecht?in tiyatrosundan epik tiyatro diye bahsetmek doğru olmaz.1930 lu yıllarda Brecht?de artık epik değil epik diyalektik bir tiyatrodan bahseder.
Şimdi de epik diyalektik tiyatro önemli kavramlardan biri olan gestus kavramını açıklayalım
GESTUS KAVRAMI
Almanca gestus sözcüğünün anlamı:sözle veya hareketle ifade edilen bir tavır ya da tavrın yönü. ?Jest, toplumsal jest,toplumsal davranış şeklinde de çevirebiliriz dilimize.Epik diyalektik tiyatroda karakterlerin birbirini etkilemesi temel bir olgudur.Toplumsal ilişkiler arasında da oluşan bu temel ilişki onların birbirlerine karşı tavırlarını belirginleştirir.İşte bu temel tutumlar gestusu oluşturur.Gestus;toplumsal ilişkilerin dışlaşan,göze görülen tüm belirtilerini,bir insanın bir başkası karşısındaki tutumunun düşünülebilecek tüm ayrıntılarını kapsar.Ses tonu,yüzündeki ifade,bedeninin konumu,bir başkası önünde konuşma ve duruş biçimi,ona gösterdiği tepkiler bunların tümü gestusu oluşturan öğelerdir.
Cesaret ana ve çocukları oyununda cesaret ananın tüccar kimliği onun bütün hareketlerini,tutumunu,duruşunu başkalarıyla olan ilişkilerini etkileyen toplumsal bir gestustur.

EPİK TİYATRODA DEKOR
Epik tiyatroda dekoratöre düşen görev dünyayı göstermektir.Diğer sahne araçlarında olduğu gibi dekorda ilizyondan uzaklaştırılmıştır.Bu tür dekor çalışmasında ne yaşam gerçeği olduğu gibi sahneye getirilir,ne de simgelerden yararlanılır.Oyunda rolü olmayan hiçbir şeye sahnede yer verilmez.Olabildiğince az dekor kullanılır bu sayede sahnenin sahne olduğu bir de dekorla verilir seyirciye.Sahne üzerinde tamamen simgelerle dolu bir dekora karşı çıkar Brecht.Nesnenin kendisi varken onu simgeleyen herhangi bir şeyin sahneye çıkarılmasını anlamsız bulur.Bunun yanında taşınabilirliği kolay olmayan nesnelerin de sahneye konulmasına karşı çıkar.Brecht?in dekor anlayışında bütünün olayı en iyi anlatan parçaları sahneye konur. Örneğin bir yıkıntıdan söküp alınmış bir kapı toplumsal yönü içeren bir nesnedir.Kendine özgü bir yaşam öyküsü vardır.salt insanların bir yerden içeri girişlerini tanımlamaz.
Dekorlara yalnızca oyuncuların pratik gereksinmeleri düşünülerek yer verilmez.Oyunun anlamına ve birbirlerine karşı konumlarına dikkat edilir.
Klasik oyunlarda ilk sahneden son sahneye kadar aynı mekan kullanılır.Oyuncuların hiçbir hareketi ilgili mekanı değiştiremez.Bu insanların dış dünyayı değiştiremeyeceği izlenimini uyandırır ki bu da epik diyalektik anlayışa tamamen terstir. Epik oyunlarda mekan değişimi vardır. Her türlü ilizyonun yasak olduğu tiyatroda sahne hilesi de yasaktır; dekor,seyircinin gözü önünde değiştirilir.
Brecht oyunlarında projeksiyon ekranı kullanmış,bu ekran aracılığıyla yazılar,açıklamalar,resimler yansıtmıştır.
Epik tiyatro da kostüm ve makyaj da çok önemlidir.Brecht Kurt Palm?ın kostüm anlayışını ve kostümlerini beğenir. Palm?ın kostümlerinin tümü tarihsel kostümlerdir,çağdaş kostümleri de yine tarihsel nitelik taşır. Geçmiş dönemler bakımında kostüm alanındaki deri bilgisi,içinde yaşadığı dönemde ise tipik olanı algılama gücü,Palm?a çalışmalarında kılavuzluk eder. ?Kişiler arasındaki toplumsal ayrımları ortaya çıkarmak, kostümcünün üstesinden gelmesi gereken çetin bir ödevdir? der Brecht.

EPİK MÜZİK

Eğitim görmüş bir müzisyen olmamasına rağmen Brecht yazarlık yaşamının başlangıcında yazdıkları için müzikler tasarlamaya başlamıştır.Buna ilk örnek ölü erin öyküsü adlı şiirdir.Bundan sonra ilk oyunlarının müzikleri üzerine de çalışmalar yapar.Baal,gece çalan trompetler, adam adamdır adlı oyunlarındaki hatta 3 kuruşluk opera da ki bazı şiirleri kendi besteledi. Oyun müziği konusundaki görüşlerini netleştirdikten sonra Edmund Meisel, Kurt Weil gibi bestecilerle çalışmaya başladı ve büyük başarılar elde etti.Kendi yapmak istediğini kavrayan bu yetenekli bestecilerle yaşamının sonuna dek çalışmıştır.
Brecht?in oyunlarındaki müzik, başta halk ezgileri olmak üzere, caz müziğinden, panayırlarda çalınan sokak ezgilerinden ve yığınların ağzından düşürmediği melodilerden oluşur.Wagner?in dramatik müziğine karşı çıkar ve bunun karşısına göstermeci epik müziği koyar.Wagner müziği halk ezgilerinden oluşur ancak entelektüel yönelimlidir. Tamda bu nokta Brecht?in karşı çıkış nedenlerinden birini oluşturur.
Brecht,1928?de ilk kez oynanan üç kuruşluk operanın müziğini epik tiyatro açısından ilk başarılı beste olarak tanımlar.Aynı zamana Brecht, bestecilerin artık yeni bir dünya için beste yapmaları gerektiğini öne sürer ve bu müziğin Piscator?un seyircileri gibi topluluklar için yapılmasını önerir.

Brecht ?kaberede ve operette bulunan ve genelde ?ucuz müzik? diye adlandırılan türbir açıdan gestik müziktir.Öbür yanda ?ciddi müzik? denilen tür ise liriktir ve bireyleri duygulandırmaya yöneliktir? diye yazar.
Brecht Mahogonny kentinin yükselişi ve düşüşü adlı müzikli oyunu üzerine yazdığı yazıda, epik tiyatro müziğini, Wagner anlayışındaki dramatik müzikle şöyle karşılaştırır.

DRAMATİK MÜZİK / EPİK MÜZİK
Müzik hizmet eder / Müzik ileticidir
Müzik metni pekiştirir / Müzik metni yorumlar
Müzik metni anlamlandırır ve doğrular / Müzik metni varsayar karşı durur
Müzik ruhsal durumları verir / Müzik tavrı getirir

3 kuruşlu operadaki müzik ilk kez oyunun diğer öğelerini açıklayıcı nitelikte gelişiyordu.Yabancılaştırma etmenini sağlamak için 7-8 kişilik bir orkestra seyircilere görünür bir biçimde yerleştirilmiştir.Ezgiler söylendiğinde orkestra aydınlatılmış ezgilerin adları projeksiyonla beyaz perdeye yansıtılmıştı. Böylece müzik yoluyla da oyunun göstermeci niteliğinin bir kez daha altı çizilmişti.Müzik bir çeşit sahne noktalaması olarak kullanılıyordu.Sözleri vurguluyor hareketleri açıklıyordu ama bunları destekler nitelikte değildi. Anlamı belirginleştirmek, inceleme konusu yapılan konuyu açımlamak içindi müzik.

Kaynaklar:
Epik tiyatro (Bertolt Brecht)
Oyunculuk sanatı ve dekor (Bertolt Brecht)
Sanat üzerine yazılar (Bertolt Brecht)
Dünden bugüne tiyatro düşüncesi (Sevda Şener)
Dünya tiyatro tarihi 2 (Özdemir Nutku)

Bertolt Brecht ve Epik Tiyatro
Özdemir Nutku, Özgür Yayıncılık
416 sayfa, Baskı Tarihi: Nisan 2007

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir