Beynelmilel / Politik Film Senaryoları 1 – Sırrı Süreyya Önder. “Erdemsiz güç kıyıcıdır”

Sırrı Süreyya Önder, beğeniyle karşılanan filmi ?Beynelmilel?in hem senaryosunu yazdı hem de filmi, Muharrem Gülmez?le birlikte yönetti. Önder senaryosunda, isimlerini Kürtçe?de düğün anlamına gelen ?govend?ten alan gevendelerin, bir gecede ?bando? olunması fermanını almaları ve bunun ertesinde yaşadıklarını anlatıyor. Önder?in eseri, 12 Eylül?ün ülkenin her tarafına sinmiş faşizan mantığını gözler önüne sermesiyle dikkat çekiyor. Senaryonun yer aldığı kitapta, Barış Pirhasan?ın ?Beynelmilel? üzerine kaleme aldığı bir yazısı ile, Önder?le yapılmış bir söyleşi de yer alıyor.
(*) “Benim filmim bir taşra kasabasında müzisyenler ve onların etrafındaki halkı merkeze koyarak, kasaba insanlarının darbe ortamındaki hayatı nasıl yaşayıp karşıladıklarını anlatmayı öngörür. Bu kapsamıyla “Beynelmilel” taşra ölçeğinde, iktidarın hedeflediği dünyaya dönük uygulamalar bakımından sıradan insanın, o “küçük insan”ın bu değirmene su taşımaya nasıl gönüllü davrandığının, ya da bu sürecin nasıl gerçekleştirildiğinin, bu başarının salt havuç-sopa politikalarıyla uygulanamayacak kadar çeşitli ve ince ince yönyemlerinin bulunduğunun resmidir.
” “Beynelmile” neredeyse tümden allegori ile gündelik hayat öğelerinin iç içe geçmiş halini oluşturmuştur; bizim allegoriye başvurmaktaki ölçümüz, cuntacıların gündelik hayata müdahil oluş biçimleridir. Bu yolla darbeyi gerçekleştirenlerin ufuklarının “dar kışla mantığı”ndan öte bir boyut ve derinlik taşımadığını kavrama imkanı buluruz. “Beynelmilel” sonuç olarak, “erdemsiz güç kıyıcıdır” sözünün ne kadar doğru olduğunu gösterir seyirciye…” (*) Tantım Yazısı

Kitabın Künyesi
Beynelmilel
Sırrı Süreyya Önder,
Agora Kitaplığı,
senaryo,
Eylül 2009,
150 sayfa

Sırrı Süreyya Önder ‘in Hayatı
(d. 1962, Adıyaman) Yönetmen, sinema oyuncusu, senarist.
Yıl 1978, Adıyaman Lisesi’nde öğrenciyken Maraş Katliamı’nı protesto ettiği için hapse giren Önder, çıktığında ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni kazanarak başkente yollandı. 12 Eylül’ü de burada karşıladı. Darbe olduğu zaman ilk tutuklama furyasında içeri girdi. Uzunca bir yargılama süreci yaşadı. Sonra 12 yıl hapse mahkûm edildi. Cezaevlerinde açlık grevleri, infaz yakmalar sonucu yedi yıl yattı. 12 Eylül’ün bütün hışmını öncesiyle sonrasıyla yaşadı. Babasını kaybeden ve ailesine bakan Önderi?n bu süreçte ailesi fazlasıyla mağdur oldu. Önder, Beynelmilel isimli filmin senaryosuna, BKM Film’de yeşil ışık yanınca ilk yönetmenliğini yaptı. müzik yapımcısı.

Yönetmen
* Beynelmilel (2006)
* Taş Yok Mu Taş? (Kısa Film)

Senaryo yazarı
* Beynelmilel (2006)
* O… Çocukları (2008)

Müzik yapımcısı
* Beynelmilel (2006)

Oyuncu
* Sis ve Gece (2007)
* Beynelmilel (2006) – Servet

Aldığı ödüller
* 14. Altın Koza Film Festivali, “En İyi Film” Ödülü, Beynelmilel
* 14. Altın Koza Film Festivali, Halk Jürisi “En İyi Film” Ödülü, Beynelmilel
* 14. Altın Koza Film Festivali, “En İyi Senaryo” Ödülü, Beynelmilel
* 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Uzun Film Yarışması, “En İyi Film” Ödülü, Beynelmilel
* 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Uzun Film Yarışması, Onat Kutlar “En İyi Senaryo” Ödülü, Beynelmilel

Beynelmilel (film)
Beynelmilel, Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez’in yönettiği sinema filmi. 2006 yılında Tarsus’ta çekilen film, gösterime Ocak 2007’de girdi. Filmde 12 Eylül 1980 sonrası sıkıyönetiminin, doğuda yerel halk ve çalgıcı sınıfı (gevende) üzerine etkileri trajikomik bir şekilde anlatılır.

Hikaye
1982 yılında Adıyaman’da bir grup yerel müzisyen (gevende), o yıllarda uygulanmakta olan sokağa çıkma yasağından dolayı geçim sıkıntısına düşerler. Geçinebilmek için buldukları çözüm hepsinin tutuklanmasına yol açar. Yörenin sıkıyönetim komutanı, bu yerel müzisyenleri çağdaş bir orkestraya dönüştürmek isteyince olaylar gelişmeye başlar.

Yöresel orkestradan, kenti ziyaret edecek olan Konsey üyelerinin karşılama töreninde çalmaları istenir. Fakat bu konseyi karşılamayı sadece müzisyenler değil, şehrin genç aktivistleri de büyük bir sabırsızlıkla beklemektedir.

Siyasal bilimler öğrencisi Haydar (Umut Kurt); “Biz çalgıcı adamız. Çalgıcıdan hiç devrimci olur mu, komünist olur mu?” diyen abisi Servet’e (Sırrı Süreyya Önder) kulak asmamakta, Konsey üyelerini karşılamak için bir protesto eylemi hazırlamayı düşünmektedir. Ve bu eylemi gerçekleştirmek için de çağdaş orkestranın şefi Abuzer’in (Cezmi Baskın) kızı, aşklarını birbirlerinden bile gizli tuttukları, Gülendam’dan (Özgü Namal) yardım almaktadır.

Bir yandan sıkıyönetim birimleri ve yöresel orkestra, bir yandan da devrimci gençler tarafından birbirinden habersiz olarak yürütülen bu karşılama hazırlıklarının karışması sonucunda herkesi şaşırtacak olaylar gelişecektir.

Yapım notları
Filmin tamamı Tarsus’ta çekilmiştir.

Oyuncular
* Abuzer Yayladalı – Cezmi Baskın
* Gülendam Yayladalı – Özgü Namal
* Haydar Arıkan – Umut Kurt
* Tekin Yayladalı – Nazmi Kırık
* Mahmut Yayladalı – Bahri Beyat
* Aydeniz Derya – Meral Okay
* Arzum Çilem – Dilber Ay
* Binbaşı – Oktay Kaynarca
* Yöresel sanatçı – Kahtalı Mıçı

Ödüller
* 18. Ankara Uluslararası Film Festivali 2007, Ulusal Uzun Film Yarışması “En İyi Film” ödülü
* 18. Ankara Uluslararası Film Festivali 2007, Ulusal Uzun Film Yarışması Onat Kutlar “En İyi Senaryo” ödülü – Sırrı Süreyya Önder
* 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali 2007, Ulusal Yarışma “Jüri Özel” ödülü
* 26. Uluslararası İstanbul Film Festivali 2007, Ulusal Yarışma “En İyi Kadın Oyuncu” ödülü – Özgü Namal
* 14. Altın Koza Film Festivali 2007, Ulusal yarışma “En İyi Film” ödülü
* 14. Altın Koza Film Festivali 2007, Ulusal yarışma “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü – Cezmi Baskın
* 14. Altın Koza Film Festivali 2007, Halk Jürisi “En İyi Film” ödülü
* 14. Altın Koza Film Festivali 2007, Ulusal yarışma “En İyi Senaryo” ödülü – Sırrı Süreyya Önder
* 14. Altın Koza Film Festivali 2007, Ulusal yarışma “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödülü – Gökhan Atılmış
* 14. Altın Koza Film Festivali 2007, Ulusal yarışma “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” ödülü – Meral Okay ve Dilber Ay
* 6.Pune Uluslararası Film Festivali (Hindistan) 2008, “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü – Cezmi Baskın
* 7.Karachi Uluslararası Film Festivali (Pakistan) 2009, “En İyi Başrol Oyuncusu” ödülü – Cezmi Baskın ve “En iyi Yönetmen” Ödülü – Sırrı Süreyya Önder ve Muharrem Gülmez

Beynelmilel / Emine Gürbüz
DüşLE Edebiyat Kültür Dergisi / 65.Sayı

Beynelmilel bir hikâyeydi aslında direnişimi kıran, bildiklerimi uzun zamandır unutmaya çalışıyorum. Değiştiremeyeceğim şeylerden korkum çocukluğumdan kalma, yine değiştiremeyeceklerimden, geçmişimden? Gevendeleriyse düğünlerde eğlenceli ezgileriyle huzurlu uykulara dalışlarımdan anımsıyorum. İlk kez uykumu mu kaçırışlarıysa Cezmi Baskın?ın mükemmel oyunculuğuyla başladı; onun hayatımda bir anlam kazanması da ?Beynelmilel? filmindeki Abuzer karakteriyle oldu:

?Kentin en meşhur kemancısıydı. O keman çalarken bülbüller susardı. Askeri orkestraya seçildiğinde Eskişehir Marşını pavyon havası gibi çalınca orkestranın şefi oldu. Diğerleri o kadar bile çalamıyorlardı çünkü!?

Yönetmenliğini Muharrem Gülmez ve Sırrı Süreyya Önder?in yaptığı filmin senaryosunda yine Sırrı Süreyya Yılmaz?ın imzası var. 12 Eylül Dönemi?ni bizzat yaşamız olan Sırrı Süreyya Önder, yaşadıklarını bambaşka bir üslupla kurgulayarak kendinden bağımsızlaştırmayı, ama kendinde yitirmeden bağımsızlaştırmayı başarabilmiş. Cezmi Baskın?ın yanında Özgü Namal, Nazmi Kırık, Meral Okay, Bahri Berat, Dilber Ay, Oktay Kaynarca, Umut Kurt?un da rol aldığı film ülkemizde artık neredeyse ?sıradanlaştırılmaya çalışılan? askeri darbelerden bir kesit anlatılıyor. Üslupsa hayli farklı…

Bir televizyon kanalında ?Türk gençliği devrim filmine gider mi?? sorusuyla tanıtılan filmi büyük bir merak ve beklentiyle izledim. Devrimle kastedilen şeyin ne olduğunu hâlâ anlayamamış olmam gördüğüm filmin başarısını gölgeleyemese de ilk aklıma gelendi! Yakın çağ tarihinde bu darbe, bu sıkıntılar… 1982 yılında Adıyaman?da geçen film, askeri baskılar altında müzisyenlik yapan Abuzer ile üniversiteye hazırlanan kızı Gülendam?ın öyküsünü anlatıyor. Abuzer sokağa çıkma yasağının olduğu saatlerde genelev olarak düzenlenmiş bir kamyonda müzisyenlik yapmaktadır, bir gece kamyona alınmayan bir muhbir tarafından ihbar edilirler ve kamyon askerler tarafından yakalanır. Müziğe meraklı olan komutan, gevendelerin askeri orkestra şeklinde düzenlenmesini emreder. Hemen hemen bütün türkülerin yasaklandığı bu dönemde gevendelerden marş çalmaları istenir, üstelik bu marşlardan biri yakın zamanda kasabaya gelecek olan bir askeri komitenin karşılanmasında kullanılacaktır. Ama nota bilmeyen halk müzisyenleri bir çıkmaza düşer… Çözüm bulunacaktır elbette, öylesine bir marş vardır mutlaka.

Gülendam ise annesi onu doğururken ölmüş üniversiteye hazırlanan bir genç kızdır. Kaymakam olmak isteyen Gülendam?ın tek sevdası bu değildir, üniversitede Kamu Yönetimi okuyan devrimci arkadaşı Haydar?a duyduğu aşk, ona yaşamından silemeyeceği hatıralar armağan edecektir. Haydar, askeri darbeye tepki duyan ve bu tepkisini kasabaya gelecek komiteye ?Komünist Enternasyonal Marşı?nı dinleterek ifade etmeyi planlayan bir gençtir. Bu planını uygulamaya geçirebilmesi için marşı kasete aktarması gerekmektedir ve bu kayıt işlemini gerçekleştirmesi için Gülendam?dan ricada bulunur. Gülendam, sevdiği gencin isteğini yerine getirirken onu anlamak ve hissettiklerini hissedebilmek için marşı kaydetmekle birlikte tekrar tekrar dinler. Müzisyen babasının dinlediğinin ne olduğu sorusuyla telaşa kapılan Gülendam, babasını marşın beynelmilel bir Batı müziği, baharı davet eden bir şarkı olduğuna ikna ederek bu krizi atlattığını düşünür. Babasıysa bu melodiyi kullanarak komutanın marş krizini aşabileceğini düşünmektedir…

Film bir nakış gibi ince ince işlenen hicvi, anlatımdaki rahatlığı ve doğallığıyla, olaylara yaklaşımındaki keskin ifadeleriyle natüralist öğelerle realist öğeleri bütün sanatsallığıyla birleştirmiş. Toplumsal sorumluluğu hisseden ve bu hissedişi sözünü sakınmadan ifade eden yapım, geçmişin izlerini hâlâ üzerinden atamamış bir ülkenin aydınları olduğunu unutmayan sanatçıların ortak yapımı olmuş âdeta. Bu çerçeve içinde ustaca kullanılan mizahi üslup durması gerektiği yeri bilen, bir komedyen gibi sizi gülücüklere boğacak. Öyle ki benim son dönemlerde en çok güldüğüm film olduğunu ayrıca belirtmek isterim. Sonuyla en çok da hüzünlendirenlerin arasında olduğunu da söylemem gerek. Uzun zamandır beni tepkisizliğe sürükleyen bir iç çatışma yaşıyor oluşumun da filmin beni bu denli etkilemesinde katkısı olduğundan şüphem yok. Kendime direnişimi kıran bu film, artık beynelmilel bir olay olarak anımsadığımız yakın tarihimizdeki cunta dönemini anlatan beynelmilel hikâyesidir. Bildiklerimi unutmanın değil, hatırlayarak yürümenin gerekliliği konusunda beni ikna eden ?Beynelmilel? filminin hepimize anlatacağı bir şeyler olduğuna inanıyorum. Filmin sonunda Milliyet Gazetesi yazarı Ece Temelkuran?ın hoş sürprizi de dikkate değer gerçekten. Solcu bir gazeteciyi canlandıran Ece Temelkuran, dostlarının ricasıyla bu filmde yer aldığını ve dönemi yansıttığı için ufak da olsa katkıda bulunmayı kabul ettiğini söylüyor, iyi de yapmış.

Senaryosuyla, iç ve dış mekânlarıyla, oyuncularıyla, konusuyla Türk Sineması?na yeni bir soluk ve hareket getiren bu filmin yaratacağı etkinin uzağında kalmamanızı diliyorum. Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM) son sürat yoluna devam ediyor ve yaklaşımı doğru filmlere yaptığı yatırımlar sayesinde kendine bir gelenek oluşturuyor. Filmin Tarsus?ta çekilmiş olması ve mekânların canlılığı, BKM?nin çekim kalitesiyle birleşince çok başarılı kareler çıkmış ortaya. Tarsus?un seçilmesinin sebebi, hikâyenin geçtiği Adıyaman?ın çekimler için elverişli mekânlara sahip olmaması ve Tarsus?un dönemsel benzerlikleri halen taşıyor olmasıyla açıklanıyor.

Son olarak filmin adına değinelim. ?Beyn-el-milel? Arapça kökenli bir sözcük, Türkçe?de bir dönem sıkça kullanıldı. Ancak daha sonraları Fransızca?dan neredeyse tüm dünya dillerine geçmiş olan ?international? sözcüğü ?enternasyonal? şeklinde Türkçe?ye yerleşti. ?Uluslararası? olarak Türkçeleştirilebilecek ?enternasyonal? aynı zamanda film için düşünülen ilk isimdi. Sanıyorum ki ?beynelmilel?in sıradan, alelade, kabul edilebilir gibi halk arasında kullanılan şekliyle daha iyi bir adaptasyon sağlanacağı düşünüldüğü için filme bu isim verilmiş.

Kaliteli bir dönem filmi seyretmek, yığınla hüzün yerine, dozu çok iyi ayarlanmış bir eğlenceyle ağlamak istiyorsanız bu filmi kaçırmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir