Binbir Gece Masalları

Orta Çağ’da kaleme alınmış Orta Doğu kökenli edebi eserdir. Şehrazad’ın hükümdar kocasına anlattığı hikâyelerden oluşur. 8. yüzyılda Arap Abbasi Halifesi Harun Reşid zamanında Bağdat önemli bir kozmopolit şehirdi, İran, Çin, Hindistan, Afrika ve Avrupa’dan gelen tüccarlar ile dolup taşmaktaydı. Bu dönemde, şehrin kültürel yapısı da gelişmiş, Arap kültürü, özellikle diğer Doğu kültürleriyle harmanlanmıştı. Binbir Gece Masalları’ndaki hikâyeler işte bu dönemde, halk hikâyeleri olarak ortaya çıkmıştır. Sözle aktarılan bu hikâyeler sonunda tek bir eserde derlenmiştir. Hikâyelerin çekirdeğini eski bir Fars (İran) kitabı olan Hazâr Afsâna (‘Bin Efsane’) oluşturmuştur. 9. yüzyıl dolaylarında hikâyeleri derleyen ve Arapça’ya çevirenin masalcı Ebu Abdullah Muhammed el-Gahşigar olduğu söylenir. Eserdeki hikâyelerin çerçevesini oluşturan Şehrazad öyküsünün esere 14. yüzyıl dolaylarında katıldığı düşünülmektedir. Eser Fransızcaya 1704’te çevrilmiş, ilk modern Arapça derlemesi ise 1835’te Kahire’de yapılmıştır. Fransızca’ya 1704’te çevrilmişse de, eserin ve ihtiva ettiği hikâyelerin bir kısmının daha önceden Batı’ya geldiği düşünülmektedir.

Hikâyeye göre, Fars kralı Şehriyar “Hindistan ile Çin” arasındaki bir adada hüküm sürer (eserin daha sonraki biçimlerinde, Şehriyar’ın Hint ve Çin’de egemenlik sürdüğü yazar). Şehriyar, karısının kendisini aldattığını öğrenir ve öfkelenir, tüm kadınların sadakatsiz, nankör olduğuna inanmaya başlar. Önce karısını öldürtür, sonra da vezirine her gece kendisine yeni bir hanım bulmasını emreder. Her gece yeni bir gelin alan Şehriyar, geceyi geçirdikten sonra tan vakti kadınları idam ettirir. Bir süre bu böyle devam eder, daha sonra vezirin akıllı kızı Şehrazad bu kötü gidişata son vermek için bir plan kurar ve Şehriyar’ın bir sonraki eşi olmaya aday olur. Evlendikleri geceden başlayarak, kardeşi Dünyazad’ın da yardımıyla her gece Şehriyar’a çok güzel ve heyecanlı hikâyeler anlatır. Tam şafak vakti geldiğinde, hikâyenin en heyecanlı yerinde anlatmayı keser. Hikâyenin sonunu merak eden Şehriyar, ertesi gece devam edebilmesi için, o gecelik Şehrazad’ın idamını erteler. Kitabın sonuna kadar, Şehrazad’ın Şehriyar’a anlattığı hikayeler yer alır. Sona gelindiğinde, Şehrazad üç erkek çocuk doğurmuştur ve evlenmelerinin üzerinden uzunca bir süre geçmiştir. Kralın kadınlara olan öfkesi ve kötü düşünceleri dinmiş, Şehrazad’ın sadakatine inanmıştır. Böylece önceki emrini de kaldırır. ?Bize dönersen biz de döneriz.

Senin için de vefalı deriz.
Bizi bırakıp gidersen,
Ödeşmiş olur, bahtımıza küseriz.
Söyletme beni dert küpüyüm,
Şansım yok, zamanım bulut.
Ayrılınca nazlı yarimden,
Kalmadı içimde geleceğe dair bir umut.?

Eserde bulunan hikâyeler çeşitlidir; şiir, komedi, trajedi ve alaycı olanlarının yanında, aşk hikâyeleri, tarihi ve dini olanlar da mevcuttur. Eserdeki önemli bir nokta da bazılarındaki erotik motiflerdir. Bu bölümler, eserin çeşitli yerlerinin zaman zaman sansürlenmesine neden olmuştur. Eserde, hayalî veya mitik yer ve karakterlerin yanı sıra gerçek yer ve karakterler de yer alır, çoğu zaman hayalî ve gerçek kişiler, olaylar ve yerler harmanlanmıştır. Örneğin, eserdeki birçok hikâyede göze çarpan baş karakter Abbasi Halifesi Harun Reşid’dir.
Bazen Şehrazad’ın anlattığı bir hikâyede geçen bir kahramanın kendine has bir hikâyesi ve o hikâyenin de içinde farklı bir hikâye olabilir. Böylece eser zengin biçimde farklı tabakalardan oluşur.
Popüler kültürü de etkileyen eser, bir bütün olarak ya da içerdiği hikâyeler tek tek filme alınmış, benzer edebi eserlerin yazılmasına ilham kaynağı olmuştur.
Rus bestecisi Nikolai Rimsky-Korsakov ise, 1888’de Şehrazad adlı eserini tamamlamıştır. Parça dört masaldan esinlenmiştir: “Deniz ve Sinbad’in Gemisi”, “Kalender Prens”, “Genç Prens ve Prenses” ve “Bağdat’ta Şenlik”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir