Ruhi Su’yu sesiyle, türküleriyle, müzik alanındaki etkinlikleriyle tanımak başka; kişi olarak, ödünsüz gerçek bir aydın, dünya görüşü ile yaşamını bütünleştirmiş çağdaş bir bilge olarak tanımak daha başka.
Bu kitapçık, birlikte sunulan ve özgün ses bantlarından seçilip düzenlenen CD’si ile birlikte, Ruhi Su’nun diğer plak kaset ve CD’leri ile yanyana konunca, onun kalıcı kimliğini zihinlerimizde bütünlememizi sağlamak amacıyla hazırlandı.
Ruhi Su sıradan bir halk müziği sanatçısı değil, yeteneğini eğitimiyle geliştirmiş ve bütünlemiş aydın ve çağdaş bir müzisyendi. Tek sözcükle: müzisyen. Bunu böylece bilmek için onun konserlerini, plaklarını dinlemiş olmak da yeterli elbet. Ama onu kaybettiğimiz yıllarda çok genç yaşta olanların, yeni yetişenlerin ve gelecek kuşakların, adanmış bir ömrün ne demek olduğunu daha derinden kavramaları için, bu çok değerli sanatçımızın nice badirelerle savaşarak sürdürdüğü örnek yaşamının kısa bir öyküsünü, sanat ve müziğe ilişkin özgün görüşlerini ve ülkemizin önde gelen aydınlarının, yazarlarının, sanatçılarının onunla ve sanatıyla ilgili görüşlerini biraraya getirerek sunmanın da önemli bir işlevi olacağına inanıyoruz.

Ruhi Su’yu yakından tanıma fırsatını bulmuş olmak, paha biçizmez bir kazançtı. Çağdaş bir bilge gibi sürdürdüğü yaşamına tanıklık etmek, yazdıklarını okumak, sohbetine katılmak insanı zenginleştirir, önüne aydınlık ufuklar açardı. Ülkemizin en seçkin düşünce adamlarından biri ve Ruhi Su’nun da dostu olan felsefeci Nusret Hızır hocamız hep şu düşüncenin altını çizerdi: “Felsefe, her insanın kendi kişisel etkinliğinin ne biçim bir etkinlik olduğunun bilincine varmasına yarar. İnsanı sürünün bir bireyi olmaktan çıkarır. Büyük topluluk olmak, el ele verip destekleşmeli, dayanışmalı düşünmek ve etkinlikle bulunmak başka şeydir; kalıplarla, eleştirilerek aydınlatılmamış kabullerle düşünmek başka şeydir. Sürüleşme tehlikesine karşı etkili bir araçtır felsefe. Felsefe her işin anlamının, işlevinin bilinçli bir biçimde belirlenmesine, işin temiz, ayrı yapılabilmesine yardım etmesi bakımından yararlı ve gereklidir. Entelektüelliğin özü ise, bana sorarsanız, işini ciddiye almaktır.” İşte bu söylenenleri Türk kültür ve sanat yaşamından adlarla örneklendirmek gerekirse, ilk akla gelecek kişilerden birinin Ruhi Su olacağını düşünürdüm hep. Ruhi Su sadece doğa vergisi sesi ve yeteneği ile, bu yeteneği geliştirme olanağı bulabilmiş olan bir sanatçı değil; aynı zamanda işinin felsefesini yapan bir düşünürdü de. Bu kitabı okuyanların, onun bu bütünsel kişiliğiyle tanışabilmesini amaçladık. (Sunuş’tan)
Editörün Notu: Kitap, Ruhi Su’nun “Gülüm Demişler” CD ekiyle okuyucuya sunulmuştur.

Zeynep Eşiyok ‘un 30 Mart 2002 Tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde Yayınlanan Yazısı
Ölümünün 16. yılında sanatçının hayatı, Füsun Akatlı’nın kaleminden bir kitap-CD’de toplandı
…. bir de Ruhi Su geçti…

Sazıyla, sesiyle türkülere can verdi Ruhi Su… Ve 73 yıllık yaşamı hep mücadelerle geçti. Ölümünden bugüne dek tam 16 yıldır da devam ediyor bu mücadele; ailesi, dostları, kendi adına kurulan vakıf ve tabii ki Ruhi Su Dostlar Korosu’yla. Yaşarken sesinden korkanlar, ölümüyle sevinemediler bir türlü. Çünkü hiç susmadı Ruhi Su, konserler, arka arkaya çıkan CD’ler ve etkinliklerle hep en istenilen yerdeydi. Yalnızca sesiyle, yalnızca türküleriyle değil, yaşamıyla bütünleştirdiği dünya görüşü ve sanatçı kimliğiyle de ölümünden sonra da her zaman toplumu aydınlatmaya devam etti; kendi deyimiyle “halkın sözcüsü” haline geldi. Ölümünden sonra eşi Sıdıka Su, mücadeleyi hiç bırakmadan Ruhi Su’nun sesini, yorumunu, sanat anlayışını, dünyayı yorumlama biçimini bugünlere taşıdı. Hiç vazgeçmedi, hiç bırakmadı, sanat adına, yaşam adına tüm değerlerini kaybetmiş bir topluma Ruhi Su gibi değeri anlatmaktan. Belki de sanata bunca emek verilmiş bir hayata duyduğu saygıydı onu böylesi güçlü kılan.

Vakıf 1997’de kuruldu
Sıdıka ve Ilgın Su, “Düşümüzü gerçeğe dönüştürdük” diyerek 1997 yılında Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı’nı kurdular ve sanatçının adını ölümsüzleştirdiler. Daha sonra çalışmalarını vakıfla birlikte sürdürdüler. Her yıl Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle yapılan geceler, çeşitli illerde Dostlar Korosu’nun verdiği konserler, birbirini izleyen CD’ler, söyleşiler ve sergilerle hep aynı şey amaçlandı; ‘Ruhi Su’yu unutturmamak.’ Peki, ya 1985 yılının 20 Eylül’ünde yaşı dolayısıyla Ruhi Su’nun ölüm acısını yüreğinde hissedemeyen bugünün genç kuşağına, Ruhi Su’yu nasıl anlatmalıydı? İşte bu düşünce harekete geçirdi Sıdıka ve Ilgın Su’yu. Genç kuşaklara Ruhi Su’nun yaşamını, müzik hakkındaki düşüncelerini anlatabilmek için bir kitap-CD hazırlanmasına karar verildi.

Kitabın yazarı, Su ailesinin yakın dostu, Sıdıka Su’nun deyimiyle “aileden biri” olan Füsun Akatlı olmalıydı. Yaşamın içersindeki kimi dostluklar çok önemliydi ve Ruhi Su’nun hayatı ir kitapta toplanacaksa, bunu mutlaka en yakını, sanatçının kişiliğine, düşüncelerine değer veren ve Ruhi Su’nun da saygı duyduğunu bildiği bir yapmalıydı. Sıdıka Su, bu düşüncelerle gitti Füsun Akatlı’ya….

Başlangıçta biraz ürktüğünü itiraf ediyor Akatlı “Ruhi Su, müzik alanında çok önemli bir kişi olmasının yanı sıra insan olarak olsun, dünya görüşüyle olsun, kişiliğinin bütünselliği ile de bizim hayatımızda o kadar önemli bir yeri olmuş, bizi o kadar derinden bir insandı ki, onun hakkında bir kitap oluşturmak, sanki benim başarabileceğim bir iş değilmiş gibi geldi” dese de Sıdıka Su’dan gelen herhangi bir arzuya olumsuz yanıt vermek, Ruhi Su’nun arkasından onun adına yapılacak bir işi ‘başkasına verin, başkasına bırakın’ şeklinde bir yanıt vermek de pek doğru gözükmedi ona. “Bir gönül borcu ve büyük bir onurdu benim için. Böylece korkumu yenerek bu işi yapmalıyım dedim ve kabul ettim” diyor Füsun Akatlı. Öncelikle amaçlanan Ruhi Su’yu çok kısa yoldan, hatta belki özetle, adeta çağımızın, günümüzün hızlı temposuna ayak uyduracak bir biçimde anlatmak olmuş. Akatlı bunu şöyle açıklıyor; “Ruhi Su hakkında çok hacimli bir kitap da yazılabilir ve orada derinlemesine anlatılabilecek pek çok başka şeyler de vardır mutlaka. Umarım bir gün o da uzman kişiler tarafından yapılır. Ancak bugün için ‘Bir de Ruhi Su Geçti’ kitabıyla bizim amaçladığımız, Ruhi Su’yu tanıma olanağını yaşı dolayısıyla bulamamış ve sürekli yayınlanmakta olan CD ve kasetleriyle tanışma ortamına girememiş genç kuşaklara onu tanıtmaktı. Kimdir Ruhi Su? Alıp bir kasedini dinlediği zaman, mutlaka onun büyüleyici sesi ve yorumuyla gencin ilgisi uyanacaktır; ama onun hakkında öğrenmesi gereken asgari bilgileri derli toplu bir şekilde verirsek, daha yakından tanımanın bir motivasyonunu oluşturmuş oluruz diye düşündük”

Ve böylece ‘Bir Ruhi Su Geçti’ kitabı için hazırlıklar başlamış.
Sanatçıyla ilgili bilgiler Sıdıka Su ve Füsun Akatlı’nın anılarından, belgeler ise Su ailesinin özel arşivinden toparlanmış. Dört bölümden oluşan kitapta Füsun Akatlı’nın sunuş yazısı, Ruhi Su’nun yaşam öyküsü, sanat ve müzik üzerine düşünceleri ve son olarak da sanat-kültür dünyasının ona getirdiği yorumlar yer alıyor. Yapıtı biraz daha canlı kılabilmek amacıyla mümkün olduğu kadar fotoğraf kullanılmış. Kitabın içinde ek olarak bir de Sıdıka Su tarafından hazırlanmış “Gülüm Dermişler” isimli bir CD yer alıyor, bu CD, Ruhi Su’nun dost evlerinde söylediği ve arşivinde bulunan çalışma ve ses bantlarından oluşturulmuş.

“Bir yandan bu CD aracılığıyla Ruhi Su’nun sesiyle tanışacak olan genç insanlar, öte yandan da onun nice badirelerle savaşarak sürdürdüğü örnek yaşamı ile ilgili bilgi edinecekler” diyor Füsun Akatlı ve ekliyor; “Bu türküleri yorumlayan, bunların bir kısmını besteleyen insan, türküleri yorumlayan, bunların bir kısmını besteleyen insan, türküler alanına nereden gelmiştir? Bu ses alışılagelinen seslerden değil. Bu ses nereden böyle çıkıyor? Niye böyle yorumlayan başkası yok? Bütün bu sorulara cevap verebilecek bilgiler bulunsun istedi bu kitapta ve Ruhi Su’nun köklü bir müzik eğitiminden geçmiş olması türkülere gönül vermesinin tarihini çocukluk ve gençlik yıllarına uzanıyor olması, dünya görüşü ve siyasi yönsemeleriyle de türküleri arasında bir bütünlük olması, onu tanımak isteyecek gencin kafasında bir ışık yakmalıydı.

Müzikle İlgili görüşleri
İkincisi; Ruhi Su’nun müzikle ilgili görüşleri çok önemliydi. Bunları en iyi anlatacak olan kişi de Ruhi Su’nun kendisiydi. Bu ikinci bölümde de, yaptığı işle ilgili yorumların, Türkiye’de müziğin algılanışına ilişkin, türkülere ilişkin düşüncelerini kendi ağzından verelim istedim. Sonra kamuoyunun Ruhi Su’yu tanımaya başladığı zamandan ölümüne kadar geçen süre içerisinde sanat ve kültür çevreleri Ruhi Su’yu nasıl algıladılar, değişik düşünce ve kişilikteki insanlar, onun için neler dediler, onu nasıl yorumladılar? Bugün Ruhi Su’yla tanışacak genç insanın bunları bilmesinden de mutlaka yarar olacaktı. Orada Cevat Memduh Altar gibi bir klasik müzik ustasından, Yaşar Kemal gibi bir yazara, Abidin Dino gibi Türkiye’nin en önemli kültür adamlarından biri olan bir ressamdan, çok daha genç kuşaklara uzandığınızda bir Onat Kutlar’a bir Zeynep Oral’a kadar pek çok aydının onun hakkında neler düşündüğü neler yazdığı var. Gerçekten Ruhi Su’nun yapıtlarına ve kişiliğine çeşitli yerlerden çok değişik spotlardan ışıklar düşürerek onu aydınlatmaya yardımcı olmak istedim. Bir yandan bu CD’yi dinleyip, bir yandan da bunları okumuş ve Ruhi Su hakkında bir şey öğrenmiş olup, bir yandan da kitabın içindeki resimlere baktığı zaman, tanıyacağına inandık genç kuşakların Ruhi Su’yu. Bilmiyorum, bu bizim kurduğumuz hayal miydi? Yoksa gerçekten genç kuşaklar Ruhi Su’yu bizim gözümüzle görebilecekler mi? Belki onu beklemek biraz fazla olur; ama bu dünyadan bir de Ruhi Su geçtiyse, bunun hiç farkına varmadan gelip geçecek kuşaklara yazık olur diye düşündük. Onun için, onlara yazık olmasın diye, bu kitabı hazırladık.”

31.03.2002 Tarihli Evrensel Gazetesi’nde Yayınlanan Haber: Ruhi Su için kitap ve CD
Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı ölümünün 16. yıldönümünde Ruhi Su anısına bir kitap CD hazırladı. Füsun Akatlı?nın kaleme aldığı ? … bir de Ruhi Su geçti …? kitabına, bugüne kadar dinleyiciye ulaşmamış türkülerin yer aldığı ?Gülüm Dermişler? isimli bir CD eşlik ediyor.
Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı 1997 yılından bu yana Ruhi Su?nun müziğini ve dünyayı yorumlama biçimini yeni kuşuklara aktarmak için çalışıyor. Vakıf müzik çalışmaları, resim sergisi konserlerle bugüne kadar sürdürdüğü çalışmalarına bir yenisini daha ekledi.
Ruhi Su?nun 16. ölüm yıldönümünde Kültür Bakanlığı?nın da katkılarıyla hazırlanan, Füsun Akatlı?nın kaleme aldığı ?…bir de Ruhi Su geçti? isimli kitaba; ilk kayıtları değişik zamanlarda dost meclislerinde yapılan ve şu ana kadar dinleyiciye ulaşmamış türkülerin yer aldığı ?Gülüm Dermişler? isimli CD?si eşlik ediyor.
Ruhi Su?nun yaşamöyküsü, özel albümünden fotoğraflar, el yazısı, nota çalışmaları ve çizdiği desenlerin yer aldığı bu kitap, tarihsel bir arşivleme çalışması. Ruhi Su?nun yaşamındaki değişik renkleri barındıran kitap, 1940?lı yıllardan 80?lere kadar kültür sanat hayatımıza damgasını vurmuş isimleri de biraraya getiriyor.
?Bir de Ruhi Su geçti? kitabı, Nezihe Araz, Abidin Dino, Vâlâ Nurettin, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, İlhan Selçuk, Hilmi Yavuz, Filiz Ali, Melih Cevdet Anday, Doğan Hızlan, Atilla Özkırımlı gibi pek çok ismin Ruhi Su?nun sanatına ilişkin düşünce ve değerlendirmelerine ev sahipliği yapıyor.
Kitapla birlikte sunulan CD? deki türkülerin ilk kayıtları, değişik zamanlarda Sabahattin Eyuboğlu, Arkeolog Halet Çambel, Mimar Nail Çakırhan, Gönül Erdoğan?ın evinde Müfit arıpekin ile Bertan Onaran tarafından gerçekleştirilmiş. Ruhi Su?nun dinleyicilere ulaşmamış yorumlarını kalıcı kılma çabasına ise ASM stüdyolarında Arif Sağ, Tolga Sağ, Göktürk Savrazlar, Yavuz İmre ile Sezen Aksu katkıda bulunmuş.
Kitap ve CD?ye ilişkin daha detaylı bilgi için Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı?nın (0212) 245 40 32 numaralı telefonundan edinilebilir.

Kitabın Künyesi
…Bir de Ruhi Su Geçti… – Füsun Akatlı
Ruhi Su Kültür Sanat Vakfı Yayınları
Danışman : Sıdıka Su, Ilgın Su
Basım Yılı: 2001
120 sayfa

Previous Story

İlk psikolojik roman, Eylül – Mehmet Rauf

Next Story

Yürek-lerin kulak-ları sağır… Hava kurşun gibi ağır… Nazım Hikmet (seslendiren: Grup Munzur)

Latest from Biyografi Kitapları

Sait Faik’in Dünyası – Afşar Timuçin

Edebiyatımızın yapı taşlarını düşündüğümüzde ilk akla gelen kişilerden biri de Sait Faik’dir. Öykü sanatının bu büyük ustası gerçek bir insancı ve kılı kırk yaran

Deniz Gezmiş’i Anlatan 5 Kitap

Bizim Deniz – Mare Nostrum En uzun koşuysa elbet Türkiye’de de Devrim O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez luverin namlusundan fırlayarak
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ