Bir Gönül Borcu İfadesi – Nikolay Çernişevski

(Nikolay Aleksandroviç Dobrolyubov devrimci bir gazeteci, eleştirmen ve şairdir. 1856’da Çernişevski ve o dönem Sovremennik (Çağdaş) dergisinin yayıncısı Nekrasov’la tanışmış, bu sayede dergide yazıları yayınlanmaya başlanmış, 1857’de de derginin kadrosuna eleştiri bölümünün başı olarak girmiştir. 4 sene bu dergide çalışmaya devam etmiş, birçok önemli edebi eleştiriye imza atmıştır.

1860 senesinde yakalandığı tüberküloz hastalığının tedavisi için yurt dışına gitmiş, bir sene sonra geri döndüğü Rusya’da, 25 yaşında ölmüştür.

Çernişevski, Okuma Kitaplığı çalışanı Efim Fedoroviç Zarin’in, Dobrolyubov’un ölümünün ardından, hakkında yazdığı makaleye karşılık olarak Sovremennik dergisinin 1862 senesi 2. sayısında aşağıdaki makaleyi yazmıştır.)

“Okuma Kitaplığı”nın Ocak sayısında yer alan makalenizi okuduktan sonra bayım, bu makalenizde yaptığınız tuhaflık hakkında sizinle özel olarak görüşebilmek için bir randevu talep ettim. Fakat çok geçmeden fikrimi değiştirdim; siz alenen bir hareketlenmeye sebep oldunuz; o halde size, bir hareketlenmeye sebep olduğunuzu göstermek de alenen gerekli oldu.

Dobrolyubov’un duruşuyla alakalı olarak bizimkinden farklı bir bakış açınız var; yine de bu bakış açısı sizinle münazara etmek için benim açımdan yeterli değil: görüşlerinizin benim için birinin dikkatini çekmeye değecek çok bir önemi yok. Fakat makalenizde, benim Dobrolyubov’la şahsi ilişkimi tanımlayan, övgüye değer bazı satırlar var. Edebiyat tarihi adına benim için çok onur verici bir durumu test etmek istiyorsunuz: eğer sizi karşılıksız bırakırsam sözlerinizi itiraz etmeden kabul ediyormuşum gibi görünebilir. Böyle bir role giremem.

Makalenizin 38. ve 39. sayfalarında, Dobrolyubov’un mensup olduğu edebiyat çevresinde Dobrolyubov’un öğretmeni olarak nitelendirdiğiniz bir kişiden ve bu kişinin enerjisinin Dobrolyubov’unkinden çok daha yüksek olduğundan bahsediyorsunuz. 34. sayfada yine aynı kişiden bahsettiğiniz görülüyor: ” “Ölü-bova’nın bazı arkadaşlarına katiyen samimi bir şekilde saygı duymaktayız, özellikle tarafımızdan sevimsiz bir eleştirmen olarak görülen ve ölçüyü kaçıran bir tanesine”. Makalenizin burasında benden bahsettiğiniz oldukça açık. Dobrolyubov’un tüm yeteneğini ve enerjisini göz ardı ederek, onun hocası sıfatı altında açıkça beni anlatıyorsunuz. Bu da beni Dobrolyubov?un görüşlerinin gelişimi doğrultusunda onunla olan ilişkimi, enerji seviyesinde benim gücümle onun gücü arasındaki etkileşimi, var olan asıl farkımızı açıklamak zorunda bırakıyor.

Dobrolyubov’un öğretmeni ben olamam, öncelikle Rusça yazanlar arasında hiç kimse onun öğretmeni değildir. Edebiyat dünyasından ve Belinsky’nin makalelerinden çokça yararlandığı olmuştur ama ana görüşleri, onların etkileşimiyle biçimlenmemiştir. 1853 yazında girdiği Öğretmen Okulu’nda Fransızca kitaplar okumuştur, hatta bu enstitüye henüz kabul edilmemişken bile Almanca kitaplar okumaktadır. Eğer yetenekli biri Batı edebiyatı kitaplarını, Rusça yazılmış kitapları ve makaleleri senelerce kararlı bir biçimde okursa bu takdir edilecek bir durumdur (tıpkı Dobrolyubov’un Rusça yazılmış bir takım eserleri takdir ettiği gibi), yine de bu eserler bilginin ve konseptlerin ana kaynağı olamazlar. Benim makalelerimin Dobrolyubov’a etkisi ise Belinsky eserlerinin ondaki etki derecesiyle kıyaslanamaz bile. Benim o dönemler edebiyat üzerinde önemli bir etkim yoktu. Buna örnek olarak “Çağdaş” dergisinin 1855 ve 1856 senelerinde çıkan sayılarını gösterebilirim. Derginin o yıllarını ele alacak olursak benim makalelerimde anlamsızlık ve önemsizlik vardı. Bu, Dobrolyubov’un varlığının edebiyatta bu denli kabul edilebilir bir ses olmasından önceydi. Ne de olsa Dobrolyubov’un makaleleri “Çağdaş” dergisinde 1856 senesinin ikinci yarısından sonra yer almaya başladı.

“Çağdaş” dergisinin içerik bölümünde, keskin bir insanın makaleleri, o zamandan beri italik yazıyla ana başlık olarak yayınlanacak içeriğe sahiptir. Fakat sizin için, bayım, belki ana başlık olarak yayınlanması gerekenlerin içeriğe sahip olmasına ihtiyaç yoktur. Belki sizin için çiğnenmiş sonuçlar gereklidir. Dobrolyubov ile benim ilişkimle alakalı bilgileri herkesten duyabilirsiniz. Düzgün bir edebi çevrenin içinde yer alan bu insanların sayısı ise oldukça azdır. Sizin buna tamamen yabancı olduğunuz veya bu çevrelerde konuşulanları anlayamadığınız sonucuna varıyorum. Dobrolyubov?un öğretmeni olan benim tarafımdan, basında yer alan imajınızı reddeden bir sertifika edindiniz.

G. Pjatkovski bastığı ?Kitap Bülteni?nde, Dobrolyubov?un ölümü üzerine, Dobrolyubov hakkındaki biyografik bilginin tarafımdan edinildiğine dair bir söz söyledi. Burada Pjatkovski, Dobrolyubov?un benimle tanışmadan önce fikirlerinin neredeyse oturmuş olduğundan bahseder; buna göre benim onun üzerinde herhangi bir etkim olmuş olamaz. Böylece, bayım, Pjatkovski’nin benim onayımla hareket ettiği açıktır.

Sizin gibi bir hayal kafası için, Dobrolyubov’un öğretmeni ben olsaydım bile onun görüşlerinin zaten farklı olmayacağı gerçeği, anlaşılması mümkün olmayan bir durumdur. Fakat siz birtakım özel durumları anlayamayacak kadar cahilsiniz ve benim yeteneklerimle Dobrolyubov’un yetenekleri arasındaki ilişkiyi sadece hayal ediyorsunuz. 1855-1856 Çağdaş dergisi sayılarını incelemediniz, Dobrolyubov’un ölümü üzerine yazılanları okumadınız, “Anayurt Notları”, “Zaman”, “Çağdaş” gibi düzgün bir edebiyat çevresi içinde bulunmadınız; ne de olsa sadece Dobrolyubov’un veya benim herhangi bir makalemi okudunuz. Yine de pek çoğunu okuduğunuzdan bahsediyorsunuz. Benim yazdıklarımın onun yazdıklarının ötesinde olduğunu söylemenin ne kadar gülünç olduğunu nasıl fark etmezsiniz?

Dobrolyubov’un yurt dışına çıkmadan önce yazdığı konularla alakalı herhangi bir şey yazmadım. Onun yazdıklarıyla yakın ilişkide olabilecek herhangi bir kitabı önermedim. Ayrıca Dobrolyubov’un makaleleriyle benim makalelerimin kıyaslanması benim için oldukça karsız bir durum olurdu. Bu nedenle yazdığım her şeyi de eleştiri ve kaynakça kısımları için yazmamaya çalıştım ve Dobrolyubov bana bu kısımları dolduracak zamanının olmadığını ve makalelerimin onlara lazım olduğunu söyleyince, ben de onun işlerinin çerçevesine girmeyecek konuları ele aldım,-örneğin Çiçerin’in kitabı üzerine Fransa ve İngiltere veya Muraveva’nın tezi hakkında yazdım.

Geçen senenin ilk yarısında bile, Dobrolyubov yurt dışındayken, yeni Rusça kitap yayınlanmamış olmasına ve eleştiri bölümünde yazı yazmak benim için bir ihtiyaç haline gelmesine rağmen kurgu kitaplar hakkında yazı yazmamaya veya onun daha önce değindiği edebi konulara değinmemeye, çalıştım. Onun iyileşmesi ve bize geri dönmesini umarken aynı zamanda kendim için de karlı olmayacak bir kıyastan kaçınmak istedim.

Herkes bilir ki kalıcı işbirliğimizin başlangıcından bir yıl ya da daha az bir süre önce, 1858 yazında veya biraz öncesinde, Dobrolyubov?un dergi üzerinde hakim bir etkisi vardı. Öğretmeni olarak ben de dergide yer alıyorsam bu nasıl olabilir? Onun üstünlüğü dışında açıklayacak başka bir biçim bulamıyorum. Tanrıya şükür, benzer durumları bilinçli olarak ele alabiliyorum.

Eğer benim hükmüm size yeterli gelmiyorsa bayım, aynısını ?Çağdaş? dergisi hakkında hiçbir şey bilmeyen ama aptal olmayan insanlardan da öğrenebilirsiniz. Size şunları anlatacaklardır: Dobrolyubov ?Çağdaş? dergisinde yazmaya başlamıştır, makaleleri bana atfedilmiştir, sayıları gittikçe artmıştır ve hiçbiri de benim gururumu okşamamıştır. ?Sizin kitabınızdaki makaleler şu noktalarda başarı edinmiştir? şeklindeki cümleleri bana atfedilmiştir, makalelerimin ve Dobrolyubov?un adı belirtilmez. Fakat Dobrolyubov?la benim makalelerin karıştırılması kısa bir zaman alır. 1858?in sonu 1859?un başında düzgün bir edebi çevrede yer alan her insan Dobrolyubov?un ?Çağdaş? dergisinde yazan en güçlü yetenek olduğu konusunda hemfikirdir. Bizim çevremiz bunu çok daha öncesinden bilmektedir. Bundan da anlayabileceğiniz gibi bayım, ?kardeşliğin en küçüğü, edebi çevrenin en önemsizi? şeklindeki sözleriniz, ?ölü-bovanın arkadaşları bile yaşamında da ölümünde de onu ne birinci, ne ikinci ne de üçüncü kişi olarak düşünüyorlardı? şeklindeki sözleriniz gibi gerçek dışıdır. Evet düşünmüyorduk bayım, bizler o kadar aptal değiliz. Fakat buna inanmayabilirsiniz. Sizi iki olay hakkında bilgilendireceğim. İlki 1858 senesinin sonuyla alakalı. Dobrolyubov?un sonradan çok sevildiği, Kavelin?lerin evinde oturuyordum. ?Tuhaf şey? dedi Kavelin bana. ? Dobrolyubov?la barışçıl bir anlaşma biçimi bulamıyorum, sizinle bulamadığım gibi. Neden? Belli ki insanların size bakış biçimleri aynı. O gösterişli bir insan, benim onun kalbi ve karakteri hakkındaki hislerim ise oğluma duyduğum hislerle aynı. Fakat bir baba gibi hissetmek bana tamamen yabancı bir durum, bu arada örneğin siz de sonuç itibariyle yabancı değil misiniz?? Ben de dedim ki: ?Bunun sebebi Dobrolyubov?un düşüncede ve karakterde zayıf bir insan olmaması. Bu da size ihtiyaçlarınız doğrultusunda benim bakış açım ve hareketlerim hakkında bir fikir veriyor. Onun bakış açısı daha sabit ve net, bu sebeple benim görüşlerimin ne olduğuyla alakalı da gerçek bir kanıya varabiliyorsunuz?. ??Evet, – dedi. Siz daha ileri gitmesi gereken bir nesle aitsiniz, Dobrolyubov?un nesli de sizinle aynı ilişkide olmalı. Bizimle sizin aranızda bir iletişim var. Fakat bizimle onlar arasında açıkça hiçbir iletişim yok. Ne yapmalı? Bizim için üzücü ama gelişim için gerekli bir durum?.

1860 senesinin başında Turgenyev ile buna benzer bir konuşma yaptım. ?İhtiyaç duyulan yazarlar ve bilim adamları topluluğu? nun ilk edebiyat okumasıydı. Bu topluluğun okumaya katılan komite adamları ve diğer insanlar, okumanın yapıldığı pasajın koridorlarındaki galerilere yığılmışlardı. Aralarında benim ve Turgenyev?in bulunduğu üç-dört kişilik bir grup olarak orada yer alıyorduk. Turgenyev, Dobrolyubov?un makalelerinden memnun kalmamıştı ve beni sorgulamaktaydı: ?Seni hala transfer edebilirim ama Dobrolyubov?u edemem?. ??Çünkü, -dedim,- Dobrolyubov daha akıllı ve olaylara bakış açısı daha net ve sabit?. ??Evet, -dedi, son derece etkileyici bir latifelikle, -evet sen basit bir yılansın ama Dobrolyubov bir kobra?. İşte size, bayım, benimle Dobrolyubov?un ilişkisinin nasıl anlaşıldığını tanımlayan iki olay.

Burada, bayım, sizin için yaptığım açıklamalar sona eriyor. Makalemin son kısmına başlamam gerekiyor, yani yazdıklarınızla ilgili hislerimi ifade etmeye.

Beni, edebi hareketlerimi ve kişiliğimi maruz bıraktığınız aptalca sebeplerinizi çürütmeye zorladınız ki bundan hiç mutlu değilim. Zayıflıkları ve eksiklikleri çürütmeye zorladığınız kişi bunu zorlayan kişiden son derece rahatsızlık duymakta.

Benim makalelerimden çok daha iyi olan Dobrolyubov?un makalelerine basmakalıp sözlerle cevap veren siz, bana iltifatlar yağdırdınız. Bundan dolayı bende nasıl bir his uyanması gerekiyordu? ?Burada iyiyi takdir etmekten çok uzak bir beyefendi benim makalelerimi övüyor. Bu ne demektir? Gogol?den hazzetmeyen iyi insanlar vardır, bu iyi insanlar Solloruva?nın öykülerini ve Lvova?nın komedilerini methederler: benim makalelerim de aynı özelliklere mi sahiptir?? Bu cümleler benim için sizin makalenizin ne denli kırıcı olduğunun zorunlu bir ifadesidir.

Sonuç olarak beni kırmak istemediğiniz aşikar,-tam tersi bundan çok mutlu olmamı beklediniz. Beni nasıl bir pozisyona soktuğunuzu düşünemediniz. Sizin entelektüel zayıflığınıza anlayış gösteriyorum.

Fakat bu anlayış kızgınlıkla karışık bir anlayış,-şu keskin sözümü mazur görün,- mide bulandırıcılığı da içeriyor. Ölüye küfretmek, yaşayanı methetmek! Evet, lakin öyle olsa bile bunu anladınız mı acaba?

NİKOLAY GAVRİLOVİÇ ÇERNİŞEVSKİ
(Rusça aslından çeviren: Pınar Dinlemez)
Kaynak: http://www.gundogusu.net/n.g.-cernisevski/bir-gonul-borcu-ifadesi.html

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir