Bir Gün Tek Başına – Vedat Türkali

( * ) Vedat Türkali’nin ilk romanı ”Bir Gün Tek Başına”, Milliyet Yayınları 1974 Roman Ödülünü kazandıktan sonra yayımlandığında büyük ilgi görmüş, ardından 1975 Orhan Kemal Roman Armağanını kazanmıştı. Aslında ödüllerin pek de önemi yok. Romanın önemi, Türk siyasi tarihinin dönüm noktalarından birisini, 27 Mayıs’ı yaratan koşulları edebi dilde ifade etmekte gerçekten başarılı olmasındandı.

“Küçük burjuva aydın” dramları
”Bir Gün Tek Başına”, 27 Mayıs askeri darbesinin siviller tarafındaki hikayesini anlatır; bir yandan devrimci öğrenciler, bir yandan küçük burjuva kesimden insan tipleri çıkar karşımıza. O dönemde yazar ve eleştirmenler arasında, küçük burjuva Kenan?ın olumlu bir tip mi yoksa bu toplumun başbelası mı olduğuna ilişkin tartışmayı hatırlayanlar çıkacaktır belki de. Tartışmaların nedeninin, fikir beyan edenlerin Kenan’a olan sınıfsal
yakınlıklarından mı yoksa Vedat Türkali’nin kullandığı bilinç akışı tekniğinin güç anlaşılırlığından mı kaynaklandığı da tartışmalıdır. Elbette, solcu kesimin sempati duyduğu üniversite öğrencisi Günseli ile yaşadığı aşk, Kenan?ı da sevimli kılmıştı biraz ama yazarın, onun özelinde, toplumsal olaylara tavır almakta isteksiz, ürkek, sinik küçük burjuva aydına yönelttiği eleştiri çok açıktı.
27 Mayıs’ı konu edinmekle birlikte yazıldığı yılların -1970?lerin- siyasi atmosferine göndermeleri de olan ”Bir Gün Tek Başına”, genel olanı vermek yerine bir roman kahramanının bireysel hayatına odaklanmıştı. Kişiliğinde çelişik eğilimler barındıran, duygu ve düşünceleriyle hayat pratiği arasındaki mesafeyi bir türlü kapatamayan Kenan?ın maddi pratiklerinden çok iç yaşantısı üzerine kurgulanan roman, bu iç yaşantının o dönemin küçük burjuva aydınının genel insani durumunu temsil edişiyle Kenan?a hem bir karakter hem de bir tip niteliği kazandırıyordu. Özetle söylersek, bir sınıfın politik ve edebi temsilcilerinin, temsil ettikleri sınıfla ilişkilerinin taşıyıcısıydı Kenan; tam da Marx?ın ”Louis Bonaparte?ın Onsekiz Brumaire?i”nde vurguladığı gibi, onu küçük burjuvaların temsilcisi yapan şey, küçük burjuvaların yaşayışlarında aşamadıkları sınırları onun da düşünüşlerinde aşamamasıydı; maddi çıkarların, toplumsal durumlarının küçük burjuvaları pratikte ittiği işlere ve çözümlere o da teoride itilmişti.
Ardalanını somut bir tarihsel döneme yaslayan edebi metinleri incelerken zorunlu olarak anlatının gerçeklikle olan ilişkisini de sorgularız. Sol hareketlerin cılızlıkları ve örgütsüzlükleriyle olayların gelişimine etkide bulunamadığı, yönetici sınıfın kendi iç çelişkilerinden doğan bir toplumsal hareket olan 27 Mayıs?ı, bu gerçeklikleriyle yakalayıp edebi bir dille yansıtmanın çok iyi üstesinden gelmişti Vedat Türkali. Üstelik Türk romanına bir klasik kazandırmıştı.
”Bir Gün Tek Başına”yı klasikleştiren sadece siyasi ve toplumsal tarihle ilişkisi değil elbette; roman biçimsel açıdan da övgüye değer. Mesela hikayesindeki hüzün hiç ağdalanmaz, melodrama kaçmaz; roman kahramanlarını asla yüceltmez Türkali, siyasi sözün hiçbir yerde edebi söylemi üzerine çıkmadığı roman, okuyucuya dönemin atmosferini dolaysızca yansıtacak bir görselliktedir. Sinema dilini çok iyi bilen yazarın görsel olanı dilsele, dilsel olanı görsele taşıyan zengin anlatımıyla sürükleyici temposunu hiç yitirmeyen bu 650 sayfalık romanda, roman kahramanları kendi kaderlerini kendileri tayin ederler sanki; onlar değişen sınıfsal koşullarla birlikte değişirler, kimi aydınlık bir yol seçer kendine, kimisi olumsuz yönlere savrulur. Anlatılan aşk da sahicisindendir. Karısı ve üniversiteli genç kız arasında kalan Kenan?ın iç sıkıntılarının iç monologlar ve bilinç akışıyla aktarıldığı bölümlerde, bir insanın yaşadığı ikileme duygudaşlık yapmakta hiç de zorlanmazsınız. 27 Mayıs?ın bir gün öncesine rast gelen mezarlıktaki son sahne ise simgesel bir anlam taşır.

( * ) Yazan: A. Ömer Türkeş
(10 Haziran 2004 tarihli Miiliyet Kitap)

Tanıtım Yazısı
27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam sürmektedir. Aslında mutsuzdur, içi ile barışık değildir. Bir meyhanede tanıştığı genç Günsel, içinde çürümemek için direnen ne varsa hepsini ateşleyiverir. Aşk, direniş, devrim günleri…Yaşam, Kenan’la kendini bir kez daha sınama olanağı verir…

Kitabın Künyesi
Bir Gün Tek Başına
Vedat Türkali
Everest Yayınları
İstanbul, 2009
744 sayfa

Bir yorum

  1. Ne çok Kenan var ortalıkta. Hepsine bir Günsel bulmaya çalışacak olursak işimiz zor gerçekten.
    Şaka bir yana da Vedat Türkali gerçekten değerli bir yazar. Ancak maalesef ülkemizdeki diğer tüm değerli insanlar gibi o da sistemden nasibini almış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir