“Daha güzel bir toplumda, ilerde
Bir başkası tıpkı bana benzeyen
Çıkar kuşkusuz, yaşar özgürce”

Neredeyse üç kuşağın okuduğu, Kavafis?in “Barbarları Beklerken” adlı seçme şiirler toplamının 10. basımını, yeni çeviriler eklenmiş, gözden geçirilmiş biçimiyle, “Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer” adıyla yayımlamaktan kıvanç duyuyoruz. Fenerli bir aileden gelen, çocukluğunun bir bölümü Yeniköy ve Kadıköy?de geçiren; dizelerini İskenderiye?nin yanı sıra, Edessa?dan İzmir?e, Antakya?dan Amisos?a, eski Anadolu uygarlıklarının mekânlarında dolaştıran Kavafis?in Türkiyeli şiir severlere böylesine cazip gelmesi doğal olmalı. ?Şiirin feneriyle? tarihin karanlık mahzenlerine giren bu eşsiz şairin dizeleri, geleceğe ışık tutuyor.

Pakize Barışta ‘nın 28.02.2010 Tarihinde Taraf Gazetesi’nde Yayınlanan “Kavafis?in nefesinde Anadolu uygarlıkları var” Adlı Yazısı
Edebiyat, insanın bakış açısını değiştirir; kendine bakmasını sağlar.
Şiir, insanı bir halden başka bir hale geçirerek, duygusunda ve düşüncesinde derin etkiler bırakır.
Bir yazar ya da şair, hangi edebî yolu seçerse seçsin, önünde sonunda ifadesini aşkın yeniden tanımlanmasında bulur; çünkü insanı değiştiren en güçlü duygu aşk olmuştur daima.
Şair ?kendi misyonu içinde- hayalini kurduğu aşka ulaşmak için, insanın karşısına çıkarılan engelleri edebiyatıyla yok eder.
Dünyevi ve uhrevi olarak üretilmiş mitlerin yerine kendi mitini yerleştirir.
İskenderiyeli Konstantinos Kavafis, böyle bir şair işte.
Kavafis, insanın tarihinin içine nüfuz ettikçe, bu tarihi şiirleştiriyor.
Bir şiir-tarih dramı mısralıyor: ?Pek çok şair yalnız şairdir. Ben şair-tarihçiyim. Hiçbir zaman roman ya da oyun yazamazdım, oysa içimde tarih yazabileceğimi söyleyen yüz yirmi beş ses hissediyorum. Ama artık zaman yok.?
Tarihselleştirilmiş şiir, şiirleştirilmiş tarih, aşkın en manalı, aynı zamanda en zor kavranacak hali.. Kavafis?in özelinde, şiirinin edebî arkeolojisine girildiğinde, karşımıza bu damıtılmış aşk çıkıyor.
Bu aşk, şairin kendi inşa ettiği kültürel ve poetik mitin bir ifadesi.
Kavafis, zamanla içselleştirdiği ve ne yazık ki ölümü nedeniyle tamamlayamadığı bu sürece yine kendi entelektüel triolojisiyle; duygunun ve erotizmin coştuğu şehir, antik İskenderiye ve Helenizm evreniyle varıyor.
Şairi besleyen ve şiirini adeta biçimlendiren bir başka trioloji de (ki, birincisiyle bağlantılı ve iç içedir) heteroseksüellik karşıtlığı, milliyet(çilik) karşıtlığı ve Hıristiyanlık karşıtlığıdır.

?Hıristiyan rahipler, yüksek sesle / gencin ruhu için yakarıyorlardı.- / Pür dikkat kesilmiş, / büyük bir ilgiyle izliyordum ki / dini vecibelerini yerine getirişlerini / Hıristiyan cenaze töreni için yaptıkları hazırlıkları, / birden tuhaf bir duygu / kapladı içimi. Anlatılmaz bir biçimde / Miris?in benden koptuğunu hissettim, / bir Hıristiyan?dı o, kendi toplumuyla / birleşiyordu şimdi, bense yabancı / tamamen yabancı oluyordum giderek. Bir kuşku / düşmüştü içime, tutkularım aldatmıştı / belki de beni, her zaman bir yabancıydım onun için.- / Kendimi dar attım korkunç evlerinden / Miris?in anısı alıp götürülmeden, başkalaşmadan / Hıristiyanlıklarıyla çabucak uzaklaştım oradan.?

Konstantinos Kavafis?in, Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer adıyla (yeni eklenen yayınlanmamış şiirleriyle) yeniden yayınlanan şiir kitabında yer alan MİRİS: İSKENDERİYE, MS 340 adlı şiirin bu son mısraları, şairin aşk ve inançla ilgili duygusal ve entelektüel insanlık görüşünü oldukça net bir biçimde anlatıyor.
Kavafis?in şiirleri İstanbul kokuyor.. mısralarında İskenderiye?nin kadim derinlikleri heceleniyor.
Kavafis?in sesinde, nefesinde, Anadolu uygarlıklarının durakları da var; İzmir, Urfa (Edessa), Antakya, Amasya gibi manalı duraklar bunlar.

Ailesi, İstanbul Fenerli olan, çocukluğunun bir bölümünde Kadıköy ve Yeniköy?de yaşayan şair için İskenderiye çok özel bir yere sahip; ?Ama ılık ve şiirli bir gün bu, / gökyüzü arık ve mavi. / İskenderiye Stadyumu / eşsiz bir sanat eseri, / çarpıcı görkemi saraylıların / Kesarion?un incelik ve güzelliği / (Kleopatra?nın oğlu, Lagideslerin kanından.) / Bu yüzden İskenderiyeliler koşuyor Stadyum?a, / coşuyorlar, çığlık atıyorlar / Yunanca, Mısırca, kimisi İbranice, / göz kamaştırıcı görüntüyle büyülenmiş- / bu krallıkların boş sözler olduğunu / olan bitenin iç yüzünü bile bile.?

Kavafis, modern Yunan şiirinin kurucularından biri olarak bu dilin iki önemli kaynağından da yararlanıyor; birincisi, geleneksel edebî Yunanca, ikincisi ise demotikos denilen halk dili. Şair demotikosu İstanbul?da yaşarken öğrenmiş ve şiirlerinde de ağırlıklı olarak bu Yunancayı kullanıyor; daha anlaşılır, daha samimi ve yalın olduğu için.

Kavafis, yeni yayımlanan bir şiirinde (GİZLİ ŞEYLER 1908) kendi varlığıyla ilgili hayattan şikâyetini ve umudunu şöyle ifade ediyor:
?Daha güzel bir toplumda, ileride / Bir başkası tıpkı bana benzeyen / Çıkar kuşkusuz, yaşar özgürce.?
Konstantinos Kavafis?in şiiri her bakımdan aykırı, isyankâr ve devrimci şiir bence.

Kitabın Künyesi
Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer
Konstantinos Kavafis
Çeviren: Erdal Alova, Barış Pirhasan
Can Yayınları
Sayfa sayısı: 176
Yayın tarihi: 2010

Konstantinos Kavafis Hayatı
(17 Nisan 1863- 29 Nisan 1933)
Yunan şiir geleneğinin dışında kendine özgü bir şiir yaratan Yunanlı şair Konstantinos Kavafis 17 Nisan 1863’te İskenderiye’de doğdu, 29 Nisan 1933’te yine aynı kentte öldü. Tam adı Konstantinos Pétrou Kaváfis’tir.
1850 yılında Mısır`a yerleşen İstanbul-Yeniköy kökenli Pedros Kavafis ile Harikleya Fotiyadi?nin dokuzuncu çocuğuydu. Kavafis 7 yaşındayken babasını kaybetti (1870). Babası arkasında eski sıhhatli günlerine nazaran pek bir şey bırakmadı. Aile 2 yıl sonra 1872`de İngiltere`ye gitti. Konstantinos, eğitimini burada sürdürdü. Babadan kalan şirket 1876 bunalımı sonrasında, erkek kardeşlerin de tecrübesizliğinin etkisiyle batınca aile 1880 yılında İskenderiye`ye geri döndü. Kavafis İstanbul’da yaşadığı 1882?1885 yıllarında, Bizans ve Helen tarihini inceledi, demotiki olarak bilinen halk dilini burada tanıdı.
İskenderiye’ye döndükten sonra Su İşleri Bakanlığı’nda uzun yıllar kâtiplik yapmış, İskenderiye Borsası’nda simsar olarak çalışmıştır. Ömrünün son yıllarında gırtlak kanserine yakalanan Kavafis 29 Nisan 1933’de İskenderiye’de yalnızlık içinde ölmüştür.
İlk şiirleri 1903’te Yunanistan’da yayımlandı. Bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı. 1907’de Nea Zoi (Yeni Hayat) adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910’da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı. 1911’den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan Kavafis’in 154 şiiri toplu olarak 1935’te yayımlanabildi. Bütün şiirleri 1963’te gün yüzü görebildi.

Türkçede Kavafis
Seçme Şiirler – Konstantinos Kavafis, Çevirenler: Erdal Alova – Barış Pirhasan – Marianna Yerasimos,Yön Yayınları, İstanbul, 1992
Barbarları Beklerken, Konstantinos Kavafis, Çevirenler : Erdal Alova – Barış Pirhasan, İmge Kitabevi Yayıncılık, Ankara, 1997
Konstantinos Kavafis Bütün Şiirleri, Çevirenler: Herkül Millas- Özdemir İnce,Varlık Yayınları, İstanbul,1998
Tensel Haz, Konstantinos Kavafis, Çevirenler: Erdal Alova – Barış Pirhasan, Boyut Yayın Grubu, İstanbul, 2000
Bir Başka Deniz Bulamazsın, Konstantinos Kavafis, Adam Yayıncılık, İstanbul, 2003
Bütün Şiirleri, Konstantinos Kavafis, Çevirenler: Herkül Millas, Özdemir İnce, Varlık Yayınları, İstanbul, 2005

Previous Story

Eugenie Grandet – Honore de Balzac

Next Story

Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi – Cemal Süreya

Latest from Şiir Kitapları

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ