Kimi olaylar yaşanır romanlıktır. Kimi olaylara tanık olunur romanlıktır o da. Kimi olaylar dinlenir romanı yazılacak türdendir.

Ama roman yazmak zor iştir ve herkes roman yazamaz. Roman yazmak çok zaman ister herkes o kadar zamanı bulamaz. Benimki de o hesap. Hakiki bir insanlık gerçeğine tanık oluyorum, roman yazmasını bilseydim ve zamanım olsaydı roman yazardım. Roman yazamıyorum ama bu öykünün yitmesini, unutulmasını da istemem. Hani söz aramızda Nâzım Hikmet?in şiire « öykü » demesi de boşuna olmamalı. Ol nedenlerle bu öyküyü şiir biçiminde, yani geldiği gibi, en doğal ve en hakiki haliyle, sizlerle paylaşmasam ayıp olacak. Dahası bu şiir kabadayı şiir, uykumdan uyandırıp yazdırmıştır kendisini. Bu da az şey sayılmamalı.

İşte olduğu gibi.

doğumu
bebek
dünkü çocuk
aniden şaşarsınız sonra hemen
bu ince ve güzel bacaklar,
bu iki dirhem bir çekirdek kalçalar,
çekirdeksiz cennet üzümü memeler,
hipnotize eden gözler
ve bıçak darbesi ağız
ve esmer
ve bir gün sarışın iki gün kumral
sonra
kırk yıl geçer
kırk yıl kırk koca eder
çağdaş havvaların (pariziyen, hani unutulmasın sakın) not defterlerinde,
tarih düşülmez
zamana önem verilmez,
gençlik gençliktir
ve kalıcıdır (sanılır)
değişik evler, pencereler, kapılar,
kap kacak, masa sandalye
ve bilgisayar ya da bilgisaray
ve bilhassa farklı yataklar tanıklık edebilir
geçen zamana
geçen zamanın çetelesini tutmaya
gerekirse
ama gerekmez
kırk yıl kırk evlilik eder
neresinden bakılırsa bakılsın
evlenmeden asla
kırk koca eder
kırk evlilik yine de
zaman akar
çetele tutulmaz
sıfır
çocuk
başa bela
çağdaş havva
öneriyor ayva
elma yerine
« yersen ! »
birey
bireycilik
ben merkezcilik
benbenbenyinebenlik
akan zaman
duran zaman
bakarsınız dünkü çocuk
bugün aniden yaşlı bir kadın
yaşlı evet
çünkü kırkında ama kırkından yirmi fazlası var
sol göz yarı kapanık (bilgisayarlar çöp tenekesine atılmalı, benden yazması sonrası size kalıyor), parmaklar iri, bacaklar şişmiş, duruşu faul, vücudu sağa kaykık, giysileri dökülüyor,
kırkında
kırk kilo çekmez.
bakımsız
yalnız
kedisiz
köpeksiz
kimsesiz
üzülürsünüz.
Silgi gibi
« kendi erkeklerini »
silerken
kendini de silmiş
besbelli.
doğumu
bebek,
dünkü çocuk,
alımlı güzel
ve genç
şimdi yapayalnız.

paris, sabah zamanlarında, güneşsiz bir yedi şubat ikibinonüç. uykumu bölen kendini yazdıran şiire şapka.

Previous Story

Militarizm düzenli biçimde sulanan bir bitki – İpek İzci

Next Story

Sürgünde Bir Ressam: Jak İhmalyan – Mayda Saris

Latest from Şiirler

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ