Çatıdaki Pencere, Jose Saramago’nun yazarlığının erken döneminde yazdığı, ama ölümünden sonra yayımlanan romanı. Eşi Pilar del Rio’nun dediği gibi, Çatıdaki Pencere Saramago’ya giriş kapısıdır ve her okur için bir keşif olacaktır. Sanki mükemmel bir halka tamamlanıyormuş gibi. Sanki ölüm yokmuş gibi.

“Ölmek, varolmuş olmak ve artık olmamaktır,” derdi Jose Saramago. O öldü, artık yok, ama Çatıdaki Pencere Portekiz’de ve Brezilya’da, anadilinin vatanlarında basılır basılmaz insanlar yeni kitabı elden ele dolaştırdılar ve yepyeni bir heyecanla okuduklarını belirterek şaşkınlıklarını dile getirdiler. Saramago bir kitap daha yayımlamıştı, duyarlılıklarımıza nüfuz eden, hayret ve hayranlıkla kalakalmamıza neden olan taze ve aydınlık bir kitap; ve anladık, sonunda anladık ki bu artık kesinlikle varolmayan ama paylaşmaya devam etmek isteyen yazarın ardında bıraktığı bir armağandır. Bıktırana kadar şu cümle yinelendi: Bu kitap mücevher, Saramago nasıl oluyordu da o yaşında bu bilgeliğe sahip olabiliyordu, insanları böylesine incelikle, kusursuzca ve anlatıyı uzatmadan betimleyebiliyordu? Nasıl oluyordu da sıradan ve önemsiz ama bir o kadar da evrensel durumları dile getirebilecek, bu kadar dingin bir şiddetle köhne değer yargılarına karşı gelecek kapasiteye sahip olabiliyordu?” Pilar del Rio
(Arka Kapak)

Saramago?ya giriş kapısı – Sennur Sezer
(20.10.2012, Radikal Kitap Eki)
José Saramago, 1947 yılında ilk romanı Günah Ülkesi yayımladığında 1998?te Nobel alacağını düşünmüyordu kuşkusuz. 1969?da Portekiz Komünist Partisi?nin üyesi olduğunda da. İkinci romanı Çatıdaki Pencere?yi 1953?te bir yayınevine teslim etmiş ama yayınevinden bir yanıt alamamıştı. Otuz altı yıl sonra, 1989?da o yayınevi, başka bir binaya taşınması sırasında romanı bulduğunu belirterek yayımlamak için izin istedi. Yazar, bu izni vermedi. Gerekçesi akla yakındı: ?Kimse kimseyi sevmek zorunda değildir, ama hepimiz birbirimize saygı göstermek zorundayız.? Bunca yıl gizli bir kırgınlıkla, yayınevinden kitabı için bir yanıt hiç değilse reddedilme gerekçesi beklemişti. Hayatını kazandığı işten kalan zamanlardan kaçırılmış saatlerde yazdığı bu roman nazik bir ?yayın programımız dolu? cümlesini olsun hak ediyordu. Bu yüzden Çatıdaki Pencere?yi teslim ettikten sonra yirmi yıl kitap yazmamıştı. Edebiyata şiirle döndü.

Genç insanlar, özellikle yazarlık gibi insan ilişkileri geniş açılı meslekleri seçenler, saygıya gereksinirler. José Saramago, topraksız, okuma-yazmasız rençper çocuğu olmanın yanı sıra kekelemek ve alay konusu olmak, yarım bırakmak zorunda kaldığı eğitimini kendi bildiği biçimde tamamlamak ve işini teknik ressamlıktan redaktörlüğe, editörlüğe ve çevirmenliğe değiştirmek gücünü/hırsını vermiş olmalı.

1976?dan sonra kendini tümüyle kitaplarına verdi. Devlet sansürü bir gönüllü sürgünü hazırladı. 1993?te Kanarya Adaları?nda Lanzarote?ye yerleşti.

Saramago, Çatıdaki Pencere?de 40?lı yılların Lizbon?unu anlatıyor. ?Dingin bir şiddetle köhnemiş değer yargılarına karşı gelerek.? (Bu özellik kitabın sansüre takılmasına sebep olabilir miydi?) Biraz daha fazla para, biraz daha toplumsal saygınlık isteyen bir genç kadın portresi, yazarın başarılı çizimlerinden biridir. Bir işadamının metresi olduğu için yaşadığı apartmanda dışlanan Lidia?ya iş bulmak başvuran Maria Claudia, gençliğini işadamının dikkatini çekmek için kullanacaktır. Giyeceği elbiseyi seçişinin, yaptığı makyaj alttan alta ince bir alaycılıkla anlatılır…

Saramago; yoksulları, yoksullara özel mesleklerin dünyasında anlatır. Bu dünyanın düzeni eleştirmeyi engellemeyeceği inancının doğallığıyla, akıcılığıyla hemcinsler arasındaki gövde yakınlığını da anlatır. Bu gövde yakınlığı kadınlar arasındadır. Bu yakınlığın kendiliğindenmiş gibi görünüşü, belki de yalnız kadınların toplum içindeki durumlarından doğmaktadır.

Gri bir pus
Lizbon?un yaklaşık yüz kilometre kuzeydoğusunda, Almonda nehrinin sağ kıyısında Ribatejo ilinde küçük bir köyde Azinhaga?da topraksız bir köylü ailenin, çocuğu olarak doğan José Saramago, küçük yaşta ölen çocukları da (kendi kardeşi de 2 yaşında öldü) edebiyata özense de tamirci çırağı olarak çalışmak zorunda olanları da bilir. Romanlarında özellikle Çatıdaki Pencere?de insan ilişkilerinde gri bir pus varsa ilişkilerin köklerindeki zorunlulukların gölgesidir bu. Aşk ya da evlilik kimi zaman karşılıklı olarak birbirine katlanmayı deneyen insanların sığınağı olarak kullanılır. Ancak José Saramago?nun anlatılarında bu umut kırıcı durum uzaktan duyulan bir müzik gibi yer yer fark edilen, iyimserliği kışkırtan bir ayrıntıyla dengelenir.

Çatıdaki Pencere?de bu müzik Beethoven?in 9. Senfonisi?dir. Bir de kitabı noktalayan şu konuşma:
Sevgi üzerine inşa edilmeyen her şey nefret doğuracaktır!?
?Haklısınız, dostum. Ama belki de uzun bir süre daha böyle olması gereklidir… Sevgi üzerine bir şeyler inşa edebilmenin mümkün olacağı gün henüz gelmedi…?

Kitabın Künyesi
Çatıdaki Pencere
Jose Saramago
Kırmızı Kedi Yayınevi / Çağdaş Dünya Edebiyatı Dizisi
Yayın Yönetmeni: İlknur Özdemir
Redaksiyon: Serra Tüzün
Editör: İ. Utku Kavasoğlu
Çeviri: Pınar Savaş
İstanbul, Eylül 2012, 1. Basım
306 sayfa

Previous Story

Leda Mileva’nın Kiraz Fidanı ile Serçe adlı masalını dinlemek için tıklayınız (soL Radyo, Masal Kütüphanesi Programı)

Next Story

Hint-Avrupa dilleri Anadolu kökenli – Naz Kanıt

Latest from Jose Saramago

Saramago Okurları Yaşıyor – Zafer Köse

Olay örgüsü gelişirken Saramago ölüyor; bir roman kahramanı değil, bu kez yazar ölüyor. Kurgunun bir parçasına dönüşüyor bu ölüm. Toplantıda, yolculukta, komşulukta… Türlü ortamlardaki
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ