Celal İlhan?ın ikinci öykü kitabı, Dokunan – Murat Erol

Celal İlhan, yirmi dört yılı aşan sanayi işçiliğinden sonra, 1999 yılında yayımladığı ?Anadolu?da Bir Nokta?, adlı araştırma kitabıyla, elli yedinci baharında edebiyat dünyasına ?merhaba? demiş bir yazar.
O yaşta biri için uzun sayılmayacak bir aradan sonra, ikinci kitabını, buram buran emek ve alınteri kokan ?Ateşle Dans? adlı öykü kitabını yayımlıyor.
?Ateşle Dans? dosyasıyla, 2003?te Sağlık Emekçileri Sendikası, Kültür ve Sanat özendirme ödülünü alırken, kitabın içinde yer alan bir öyküsüyle de (Altmış Beş Metre?de) Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri yarışmasında birincilik ödülünü alıyor.
?Dokunan?, ilhan?ın ikinci öykü kitabıdır.
Ürün Yayınları?ndan çıkan 128 Sayfalık kitapta 15 öykü yer alıyor.
?Emeğe, sevgiye ve babama? gibi naif ve dokunan bir ithafla açılıyor Celal İlhan?ın kitabı.
Kitaptaki öyküleri bu üç izlekte takip etmek, anlamlandırmak ve yerli yerine oturtmak mümkün.
?Şaşı Bunların Hepsi?, ?Bin Yıl Anılmak?, ? Hastanede?, ?Eski Dost?, ?Hamide Nine?, ?Ben Olmasam da? ve Hep O Yıllar bölümünde yayınlanan öykülerin tümünü ?babama? adlı bir bölüm açarak değerlendirmek mümkün.
Elbette Tümü, baba?ya dair öyküler değil bunlar ama baba?ların önemsendiği bir zamanın kokusunun, özleminin duyulduğu, geçmiş zamanın şimdiki zaman içinde sevgiyle anıldığı, geçmişe sığınma, geçmişe yürüme gibi bir çok halin okur karşısına çıkarıldığı öyküler bunlar. Yazarın, önceki (Ateşle Dans) öykü kitabında yakaladığı toplumcu/insancı damarı bu kitabında geliştirerek ve derinleştirerek sürdürdüğü görülüyor. İlhan?ın öykülerinde yerel kültür, o kültürden kaynaklanan bir takım biçimsel ilişkiler, göç ve şehirleşmenin bireyin ruh hali üzerindeki etkileri gibi temalar dikkati çeker. Yazarın, karakterini etkileyen coğrafya ve toprakla bağını sürdürmede ısrarcı olduğu görülürken, yine düşünce iklimini oluşturan kültürel dokuları bu kitabında daha da içselleştirdiği dikkati çekiyor. Kültürel bir takım inanış, duyuş veya hissedişler, öykülerin kurgusunda doğal bir hal olarak yer almış. Bu kitapta, bahsedilen hallere her hangi bir farklı anlam yükleme çabası da görülmüyor ki bu da yazarın artık kendi ruh ve düşünce evreni ile öykü kurguları arasındaki geçiş aralığının kısalarak problemlerden arındığı, okurun beynine bir mesaj yerine gönlüne bir mesaja yaklaştığı izlenimi veriyor. Yazarın, öykü evrenini biçimlendiren bir yönün de sözlü hikâye kültürü olduğu bir kanaat olarak uyanıyor. Öyküler, farkında olarak veya olmayarak masalsı bir havaya bürünürken, masal öğeleri modernleşerek öykü evreninde yerini alıyor.
Sınıflandırmamızın ikinci alt başlığı, ?emek? kısmına gelirsek: Celal İlhan, sendikacı kökenli bir öykücü olması hasebiyle işçi-işveren ve bunlar arasındaki ilişkileri, sıkıntıları yakından biliyor. İlk öykü kitabında fazlaca yer alan bu konular, ?Dokunan? da, yalnızca ?Sıfır Vardiyasında? adlı öyküde ele alınmış. Ancak burada da yazar, farklı bir tercihe doğru hızla yol alıyor bence. Konuları doğrudan öyküleme yerine, ana konusunu başka temaların oluşturduğu öykülerde işçilik ve emek vurgusunu doğal bir şekilde işleyerek bu bahsin hakkını vermiş.
?Şaşı Bunların Hepsi? adlı öykü, yaşlı bir kunduracıyı anlatıyor. Kundura almak için yola çıkıp her defasında hiçbirini beğenmeden gerisin geri dönen yaşlı usta, şimdi yapılan işlerde bir emek, ciddiyet ve göz nuru olmadığı düşüncesindedir. Bu öykü, emek vurgusunun, usta bir biçimde vefa ve sevgi ile birleşiminin anlatıldığı bir öykü.
?Yine Bin Yıl Anılmak? adlı öyküde eski zaman yaşlı derviş tiplemelerini anlatıyor ki burada da içselleşmiş ve dolaylı hale getirilmiş bir emek vurgusu var. Yaşlı derviş, yaptığı şifa otları karşılığında aldığı bedelin, kızının dilencilik olarak sıfatlandırmasına karşın, net bir şekilde emek olduğu inancındadır.
Üçüncü başlığın teması ise, ?sevgi.? Bu kategoride, ?Yatakta Hesaplaşma?, ?Ölümsüz Aşk?, ?İçmelerde? öyküleri ele alınabilir. Bunlardan ?Ölümsüz Aşk? adlı öykü, içinde yoğun ironi barındırıyor. Öykü kahramanı şair, şiire başlamasına vesile olan ortaokul aşkının peşine elli altmış yıl sonra düşer. Bir şekilde karşılaşmayı sağlar ama karşısındaki yaşlı kadın ne kendisini tanır, ne de şairliğe vesile olan aşkı anımsar.
Emek, sevgi ve baba sınıflandırmamız, benim oluşturduğum yapay bir zihinsel kurgu sonuçta.
Nereden bakarsanız bakın, öykülerin tümünde bu üç tema alabildiğine ustalıkla işlenmiş, hiçbir yapaylığa, zorlamaya düşülmeden sindirilmiştir.
Celal İlhan, okurunda beklentileri büyüten bir yazar.

? Dokunan? Ürün Yayınları, 2007

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir