Cemal-Sureyaİspanya İç Savaşı sırasında ve ondan bugüne dek geçen süre içinde bu ülke şairlerinin hayatlarına bir göz atalım:

Büyük şair Federico Garcia Lorca iç savaş sırasında fa­şistler tarafından katledildi (1936). Federicâ Garcia Lorca halk kaynağından fışkıran en önemli şairlerden biriydi. Şiire en somut kaynağı bulduran şair. Belki de yüzyılımızın en katkısız sesi.

Şiiri bütünüyle Ispanyol gerçeğinde köklenmiş Antonio Machado 1939’da Franco düzeninden kaçmak için sınırı geçmeyi başardı. Ama sürgün hayatını bile tadamadan, birkaç gün içinde Cailloure’da öldü. Bugün genç İspanyol şairlerinin izinden gittikleri bir sanatçı Machado.

Su, düzlük ve güneş… Bu, üç öğeyle açıklıyorlar Juan Ramon Jimenez’in şiirini. Aristokrat bir şiir anlayışı vardı bu şairin, halk sanatını kabul etmez gibi görünüyordu. Ama bugün bakıldığında, bu büyük gelenekten en çok yararlanmış olanlardan birinin o olduğu da görülüyor. Genç İspanyol şiiri ona çok şey borçludur. Jimenez 1956’da Nobel Odülü’nü de almış­tı. O da, Porto Rico’da, sürgünde öldü (1958).

Lorca ve Alberti kuşağının en büyük şairlerinden biri olan Miguel Hernandez de 1942’de Micante mapusanesinde öldü. Franco düzeni onu ölüm cezasına çarptırmıştı, sonra bu ceza otuz yıl hapse dönüştürüldü. Miguel Hernandez mapushanede veremden öldü. O sırada 32 yaşındaydı. Bakımsızlıktan öldü.

Manuel de Falla sürgünde öldü (1946).
Pedro Salinas var bir de. Temel değerlerin şairiydi, bir aşk şairiydi Pedro Salinas. Tensel değerlerle düşünsel değerler arasında ilginç bir ilişki kurmuştu. Çağdaş birçok şair ondan yararlanmıştır. 1951’de sürgünde öldü.

Jorge Guillen, Valéry sevgisiyle dolu bir sanatçıydı. Şiiri kapalı bir şiirdi. Kapalıydı da, bir yandan da geleneksel halk biçimlerini, geleneksel ölçüleri en büyük ustalıkla kullanıyordu. Serbest veznin de en büyük dizecisi olarak biliniyordu. Valéry’nin “Deniz Mezarlığı” adlı şiirini dünyada en güzel onun çevirdiğini söylüyorlar. Sürgünde öldü.

Şairliği dışında, denemeciliği, felsefe yazılarıyla da kendine önemli bir yer yapmış olan Jose Bergamin de hayatının büyük bir kısmım Latin Amerika’da, sürgünde geçirdi, iç Savaş sırasında ortadan kaybolduktan sonra bir ara adının unutulduğu, şiirlerine de hakkı olan değerin verilmediği söyleniyor.

Manuel Antolaguirre? Sürgünde!
Marcos Ana: 1905’te doğdu, 18 yaşında mapusa girdi, kırk yaşına kadar zindan hayatı yaşadı.

Gabriel Pradal Rodriguez genç bir İspanyol şairiydi. Lirizm içinde kişisel yollar arayan, yine de dış dünyaya açık bir şair. Genç yaşında sürgün edildi. Sürgün yerinde öldüğü zaman 36 yaşındaydı.

Bunlar şairler. Romancılar? Romancılar için daha büyük bir yıkıntı söz konusu olmuştu. Öyle ki, İç Savaş’tan sonra Ispanya’nın romancısız kaldığım söyleyebiliriz. Birçok yazar İç Savaş sırasında’ ölmüş ya da öldürülmüştü. Kimi yazarlar da soluğu İspanya dışında almışlardı. Kaçmayan yazarların bir bölüğü de mapusanelere atılmış bulunuyordu. Bu yüzden 1942 yılına kadar İspanyol romanında tam bir durgunluk vardır. 1942’den sonra Camilo José Cela’mn, Carmen Laforet’nin öncülüğünde yeni bir gelişim başlamıştır. Bu gelişim içinde iyice beliren 1920 kuşağının yapıtlarında İç Savaş’ın yıkıntıları, eziklikleri anlatılır. Bu kuşak yazarlarının en önemlilerinden biri olan Ana Maria Matute şöyle diyor:

“İç Savaş sırasında sekiz on yaşlarında bir çocuktum. Ama belli ki, İç Savaş sırasındaki olaylar yapıtlarımda iyice yankılanmış. Yalnız benimkilerde değil, bizim kuşak yazarlarının hepsinin yapıtlarında var bu. İspanyol sürgün edebiyatının yüksek düzeyde bir edebiyat olduğu kanısındayım. Hatta daha ileri giderek şöyle diyece­ğim: Bir iki değerli adı ayn tutarsak, İspanya dışındaki İspanyol edebiyatı, İspanya ‘daki edebiyattan daha değerli, daha önemlidir. Buna şaşmamak gerek; savaş öncesi yıllarının en iyi yazarları sürgündedir bugün. Yurt özlemi, acı, umutsuzluk, bir yerde sanat yapıtını geciktirebiliyor, hatta kısıntıya uğratabiliyor, ama onun değerini yok edemiyor.”

Cemal Süreya
Uzat Saçlarını Frigya
Yön Yayınları – 1992

“Uzat Saçlarını Frigya” Cemal Süreya’nın 70’li yıllarda günlük bir gazetede yayımladığı kültür-sanat yazılarından oluşuyor.

Previous Story

Cemal Süreya: Şairler ve Nobel

Next Story

Cemal Süreya: Karnemde sevinç sıfır, aşk iki.

Latest from Cemal Süreya

Toynbee Üstüne – Cemal Süreya

Toynbee Üstüne Bir süre önce Melih Cevdet Anday’ın Cumhuriyet gazetesinde “Sosyalist Bir Dünya” başlıklı bir yazısı çıktı. Arnold Toynbee’nin Türkçede yeni yayımlanan Tarih Bilinci
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ