Cemal Süreya: Şairler ve Nobel

cemal süreyaNobel Ödülü ilk kez 1905’de bir şaire verilmişti: Fransız Sully Prudhomme. Ödülü ikinci kez bir Fransız Şairinin (Saint John Perse) alması için aradan altmış yıl geçmesi gerekti. Böylece Nobel almış Fransız şairlerinin sayısı ikiyi geçmiyor. Gerçi Frédéric Mistral, Maurice Maeterlinck de var. Ama Frédéric Mistral bir Provence şairidir, şürlerini hep Provence dilinde yazmıştır: Maurice Maeterlinck de Belçikalıdır. Yalnız şiir yazıp da Nobel alan öbür sanatçılar şunlar: Rabindranath Tagore (Hintli), Gabrielle Mistral (Şilili), T. S. Eliot (İngiliz), G. Seferis (Yunanlı), Juan Ramón Jimenez (Ispanyol), Salvadore Quasimodo (İtalyan), Boris Pasternak (Rus) (Sovyetler Birliği), Pablo Neruda (Şilili), ve Eugenio Móntale (İtalyan). 

iki Fransız, iki İtalyan, iki Şilili, bir Ingiliz, bir Belçikalı, bir Sovyetler Birliği yurttaşı, bir Hintli, bir Ispanyol, bir Yunanlı şair, bir de Provence’lı.
Nobel Seçici Kurulu’nun şiirde daha çok Avrupa kültü­rünün temsilcilerine yöneldiği, onları değerlendirdiği görülüyor. Yukarda adlarmı andığım şairlerin çoğu büyük sanat adamlan. Yalnız Sully Prudhomme’u bir kenara ayırmak gerek.
Bence çok yönüyle enez bir şair o. Onun dünya şiirinde bir varlık olduğu düşünülemez. Kendi ülkesinde de bir varlık olarak kabul edildiği söz götürür. Sully Prudhomme, Nobel Ö dülü’nü aldığı sırada Paul Valéry yaşıyordu. Ve Fransa’da daha birçok iyi şair vardı. Simgeci şiirin ağıntısında yetişmiş birçok büyük usta verimlilik noktasındaydı. Quasimodo’nun Nobel alışını sürpriz sayanlar da olmuştur. O sırada İtalyan şiirinde iki büyük şair olduğu (Guizeppo Ungaretti ve Eugenio Montale), ödülün bunlardan birine verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Bu arada G. Ungaretti ölmüş bulunuyor. Şimdi Nobel Seçici Kurulu’nun Eugenio Montale’yi ödüllendirerek, 1959’da Salvadore Quasimodo ile yaptığı yanlışı düzelttiğini söyleyenler var. Dünya çapmda düşünüldüğü zaman Şili’li Gabrielle Mistral’in de Nobel Ödülü alması sürpriz sayılabilir. Hatta Maurice Maeterlinck için de aynı şeyi söyleyebiliriz.
Bir de Nobel almamış büyük şairleri düşünelim: En başta Aragon geliyor akla. Büyük şair oluşu yanmda, romanları ve denemeleriyle kendi ülkesinin duyarlılığım en yüksek düzeyde temsil etmiş bu sanatçının ödüllendirilmeyişi sürekli bir sürpriz sayılmalıdır. Rafael Alberti, Nâzım Hikmet, Octavio Paz, Paul Eluard, Jacques Prévert, Henri Michaux, André Breton, René Char, Dylan Thomas, Mayakovski, Essenin, Antonin Artaud… Bu şairlerin kimisi ölmüş, kimisi yaşamakta.
Ama Nobel Seçici Kurulu bunları değerlendirmemiştir. Diyeceğim, Nobel Ödülü almış şairlerin yanı sıra en az onlar kadar değerli bir “Nobel verilmemiş şairler” dizisi anılabilir. Burdan şöyle bir sonuca varabiliriz: Nobel Ödülü verilen şairler genellikle kendi ülkelerinin en iyi sanatçılarından biri olmuş­tur; ödül verilirken bu konuda belli düzeyin altına pek düşülmemiştir:
Ama ödüllendirilenler de çoğunca en iyiler olmamıştır. Yine de şiirin Bah dünyasında başka türler karşısında bunalıma girdiği, biraz gölgede kaldığı düşünülürse, son çeyrek yüzyılda Nobel Ödülü’nün sık sık şairlere verilmiş olması kişide bazı çağrışımlar uyandırıyor.
Nobel’in bir yapıta değil de, yapıtlarının bütünü göz önünde bulundurularak yazara verildiği söylenir. Bir bakıma doğrudur bu. Ama son yıllarda iyice belirginlik kazanan bir gerçek de var: Ödül biraz da ülkelere verilmiş olmuyor mu?
Ülkelere veriliyor.

Cemal Süreya
Uzat Saçlarını Frigya
Yön Yayınları – 1992

”Uzat Saçlarını Frigya” Cemal Süreya’nın 70’li yıllarda günlük bir gazetede yayımladığı kültür-sanat yazılarından oluşuyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir