Dünyanın her tarafında çocuklar, aynı şekilde, sesler çıkararak, mırıldanarak, dil öğrenirler. Daha bebek­ken, ses, mırıldanma gelişerek, anlam kazanıyor: dil oluyor.

Dil böyle oluşuyor, ama genelde çocuğun, özelde dilin gelişmesinde, olmazsa-olmaz ilke, hiç kuşkusuz, çocuğun ailesiyle olan yakın ilişkisidir. Anne ve baba, çocuğun topyekûn gelişmesinde olduğu gibi, dilde de, çocuklarına modeldirler.

Genelde, çocuğun gelişimi, özellikle katılımcı toplumlarda, karşılıklıdır. Gelişim, birincil sorumlular ile ikincil sorumlular arasındadır. Birincil sorumlular; anne, baba ve yakın aile çevresidir.

İkincil sorumlular; çocuğun belirli bir büyüme yaşından sonra, başlayacağı kreş, çocuk yuvaları ve daha sonra okul gibi eğitim ve gelişim kurumlarıdır. Ama çocuk bu aşamaya gelinceye kadar, çocuğa, dil konusunda destek olan, hiç kuşkusuz, ailedir; anne ve babadır. Unutmamak gerek; çocuğun dil öğrenmesi, önce evden başlıyor. Bebek, daha çok, insan yüzlerine odaklaşır; kendileri bakar, göz kontağı arar. Bu açıdan, bebekle konuşmak, önemlidir. Bebek, kelimeleri anlamaz, ama konuşulan dili dinliyor, dilin melodisini öğreniyor. Kaydediyor. Bebek, mırıldanarak dilsesini söylemenin alıştırmasını, denemesini yapar.

Çocuklar dil öğrenmek için, doğuştan yetenekleri vardır.

Göz Kontağı: Çocuklara birçok kelime, harf, hep gözle, görme duyusuyla iletiliyor. Bu yüzden çocuğun, yüzümüzü, mimik hareketlerimizi görmesi çok önemlidir. Zira dil öğrenmede iki önemli kanal, hem işitme, hemde görme duyusudur. Dikkat edilmesi gereken noktalar var:

Bir: Çocukla yüz-yüze konuşurken, çocuğun bizimle göz kontağı sağlaması önemlidir.

İki: Bu, hem çocukla olan karşılıklı ilişkiyi, hem de dili geliştirir.

Üç: Karşıklı konuşma esnasında çocuk, göz kontağı kurmak istemiyorsa, bizler, ne yapıp-edip, çocuğunbakışını yakalamak için uğraş vermeliyiz.

Herşeyin Adı Var:

Çocuk konuşmadan da bizlerle kontak kurar: vücut hareketleriyle, taklitçilik, çığlık, mırıldanma gibi yollarla. Konuşma aşamasına gelmemiş çocuk, almak istediği veya ilgi duyduğu her şeye işaret ederek bizimle komünike eder. Bu yüzden, bizlere düşen görev; çocuğun baktığı, işaret ettiği her şeyin, adını söyleyerek, çocukla konuşmaktır. Çocuk, bu yolla, sözleri, kelimeleri öğrenir, kaydeder.

Çocukların Kelime Hazineleri:

Çocukların dil gelişimi ve kelime hazineleri yaş aşamalarına göre değişir:

0 ile 6 aylık: Bebek bu yaşta a…o?ü? gibi vokal seslerini mırıldar. Bebek uzun süre mırıldanır, vokal seslerine sessiz ? sesler eklenir: ba-ba, da-da? gibi. Bebek sesin geldiği yere doğru başını çevirir.

6 aylık ile 1 yaş: Çocuk mırıldanmayı heceleme şeklinde sürdürür: ma-ma? Heceleme değişik vugulama tarzında olur: MAM-ma!/ ma-MA!

18 ? 21 aylık: Çocuğun kelime hazinesi: 100?dür.

21 ? 24 aylık: Çocuğun kelime hazinesi 150?dir. Bu yaşta çocuk (20 -22 aylık) artık küçük cümleler kurmaya başlar.

2 yaşında: Bu yaşta çocuğun kelime hazinesi: 300?dür. Çocuk iki ? üç kelimelik cümle kurma aşamasına gelmiştir.

Çocuk, ben, beni, sen gibi tekil şahıs zamirlerini kullanan; dinleyen, soran ve tekrarlayan aşamadadır.

3 ? 5 yaş: 3 yaşındaki çocuğun kelime hazinesi: 800 ile 1000 arasındadır. 4 yaşındaki çocuğun kelime hazinesi: 1500, 5 yaşındaki çocuğun kelime hazinesi ise, 1800?dür.

5? 6 yaş: Artık çocuğun, temel gelişim dili, oturmuştur. Yerini bulmuştur. Adını yazan, renkleri tanıyan, güzel anlatan bir aşamaya gelmiştir. Bu yaştaki çocukların kelime hazineleri: 2000 ile 2200 arasında değişmektedir.

Özetle; dil, deneyimle, ilgi, eğilim, kısacası; mo­ti­vas­yonla öğrenilir, geliştirilir. Çocuk, dili, yaşayarak, keş­federek, araştırarak öğrenir. Öğrenme, dilini geliş­tirme, karşılıklı bir süreçtir. Bu, çocukla olan aktif bir birlikteliği gerektirir. Çocukla birlikteliği sağlayan deği­şik yollar vadır; bu bazen, çocukla oyun oynayarak, bazen de, çocuğa yüksek sesle hikâye okuyarak sağlanır.

Değişik metodlar vardır. Hepsini kullanmak gerekiyor.

Ama burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta; çocuğun hangi yaşta olduğudur.

Han­gi yaşta ve nasıl bir komünikasyon? Bulunduğu yaşın dil seviyesi nasıl?
Bunları göz önünde bulun­durarak, çocuğun ihtiyaç duyduğu, ikinci en yakın dil gelişimi tespit edilir.

Bu doğrultuda ve bilinçle, çocukla komünikasyon ortamı yaratılarak, çocuğun dili, en uygun bir şekilde öğrenmesine destek verilir.

Evet; çocuğun dil öğrenmesi, önce evden başlar.

Bu yüzden; çocuklarımıza her alanda olduğu gibi, dilde de model olalım. Destekleyelim.

Faiz Cebiroğlu

5 Comments

  1. Sevgili Faiz Cebiroğlu;
    Paylaşımınız için teşekkür ederim.
    Çocuğun dil öğrenimi sürecinde radyo ve televizyonun önemine ilişkin olarak Türkçe Konuşmanın Püf Noktaları adlı kitabıma göz atmanızı öneririm.
    Esenlikle
    Rüştü Erata
    Spiker-Sunucu-Seslendirmen-Eğitmen-Yazar

  2. Teşekkür ediyorum, Rüştü Erata. Kitabınız en kısa zamanda elimde olur. Sizlere yazarım. Sevgiler, selamlar.

  3. Sevgili Faiz Merhaba,
    Daha önceki yazılarına dair de not düşemedim ama birkaç cümleyle özetlemeye çalışarak “dil-kültür ilişkisi”ne dair çocukluk döneminin önemine değinmek istiyorum.
    “Dünyamın sınırları, dilimin sınırlarıdır.” denir. Dil ediniminin anne karnındayken seslerin ritmik özellikleri üzerinden başladığı biliniyor. Genetik yolla annenin dil kodlamalarının da altyapı oluşturduğu üzerine çalışmalar var. Bu bir yana, bebeklikten çocukluğa, erinlikten genç yetişkinliğe kadar uzanan süreçte ise, aileden başlayarak çevredeki doğal ve kültürel dokunun görsellikle birlikte ses-imaj ilişkisiyle beyne kaydedildiği ortada. Dolayısıyla bir dille birlikte, o dilin taşıdığı kültürü de öğreniyor çocuklar. Dolayısıyla bu dönemde öğrenilenler kalıcı olarak hafızaya kaydedildiğinden “ana dili eğitimi”nin dünyanın her yerinde temel hak olarak bilimsel yöntemle kullanılmasını savunmak durumundayız. Yazılarında buna katkı var. Ancak, savunularımızı sitematik hale getirmek ve gerek kavramsal gerekse siyaset üretme düzleminde tutarlılıkla sürdürmekte yarar var. Özellikle “dil siyaseti” üzerine yazarken, birbiriyle sağlam bağlantılı ve geliştirici bir anlatımı seçmek gerekir.
    Çalışmalarında başarılar diliyorum. Selam ve sevgiler…
    Müslüm Kabadayı

  4. Sevgili Hocam, Müslüm Hocam,

    Güzel notunuz için teşekkür ediyorum.

    Geçen yaz-tatilinde Antakya?da buluştuk. Ama az ?konuştuk?.

    Bu yaz- tatilinde, yine Antakya?da buluşalım, ama uzun uzun konuşalım.

    Sevgiler, selamlar?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Zalimlerin, saltanat sahiplerinin korkulu rüyası; Hasan Sabbah ve Alamut / Nizari İsmaili Devletinin Kurucusu, İsmail Kaygusuz

Next Story

Bilim Oyunları / Işık, Renk, Şekil ve Yerçekimi / Pratik Deneyler ve Etkinlikler

Latest from Eğitim

ÖDEV ve SORUMLULUK BİLİNCİ – Nejdet Evren

Ev ödevi olarak bilinen eğitim/öğretimin bir parçası haline gelmiş uygulamanın sorumluluk bilincine etkileri, çocukların kişisel ve psikolojik gelişmelerine ne denli katkı sağladığı, aynı öğrenimdeki
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ