dostoyevskiBahtin için Dostoyevski, çok sesli romanın yaratıcısıdır: “Dostoyevski hakkındaki devasa literatürle ilk defa karşılaşan biri, romanlar, öyküler yazan tek bir yazar-sanatçıyla değil, birçok yazar-düşünürün –Raskolnikov, Mışkin, Stavrogin, İvan Karamazov, Büyük Engizisyoncu ve diğerlerinin– çeşitli felsefi açıklamalarıyla karşı karşıya olduğu hissine kapılır…

Romanlarının başlıca karakteristiği, bağımsız ve kaynaşmamış seslerin ve bilinçlerin çokluğu, tamamen meşru seslerin sahici bir çok sesliliğidir.” Lunaçarski de aynı görüştedir: “Dostoyevski, tutkuyla tir tir titreyen, tutuculuğun ateşiyle yanan, son derece bireyci ‘seslerin’ önüne birtakım önemli tartışma konularını bile bile sürmekte, bunun ardından kopan gürültülü tartışmalara kendisi seyirci kalmaktadır, bunca tartışmanın nereye varacağını merakla izleyen bir seyirci… Dostoyevski’nin romanlarında yazar bir öğüt verici olarak asla öne çıkmaz, bize asla ahlak dersi veren sesini duyurmaz.”

Girard’ın Dostoyevski’yi felsefi, siyasi, dinsel açılardan öne çıkarmaya çalışan yorumlara karşı duruşu nettir: “Dahi Dostoyevski, romancı bir Dostoyevski’dir… Dolayısıyla özgürlüğün anlamını onun kuramsal düşüncelerine değil, tam anlamıyla ve bütünüyle romansı olan metinlerine sormak gerekir. Bu özgürlük Sarte’ınki kadar köktendir, çünkü Dostoyevski evreni de Sartre evreni gibi nesnel değerlerden yoksundur. Ama Dostoyevski olgunluk çağında ve yaşlılığında, önce yalnız roman yaratısı düzeyinde, ardından dinsel dalınçta, ne romancı Sartre’ın ne de felsefeci Sartre’ın algılayamadığı bir şeyi algılamıştır: Böylesi bir evrende, temel seçim sessiz bir kendinde’yle değil, ana modelini bize ötekinin sağladığı, baştan anlam yüklü ve anlam yayıcı bir tutumla ilgilidir.”

Girard, Dostoyevski’nin kişiliği, yaşamı ile roman kahramanları arasında paralellik kurduğu, “yeraltı psikolojisi” adını verdiği bir kişilik çözümlemesi uygular. Gurur ve arzusuna özenilen Öteki’nin varlığı nedeniyle ikiye bölünmüş romantik bilincin bu bölünmüş yarıları Yeraltından Notlar’a kadar duygusal/dokunaklı yapıtlarla, grotesk yapıtlarda ayrı ayrı kişilikler olarak karşımıza çıkarlar. Yeraltının kahramanı bu dayanılmaz ikiliğin olanaksız bileşiminin değil, tek bir bireyde acı verici biçimde yan yana gelişini simgeler. Girard’a göre bu, Dostoyevski’nin hem kendi hem de roman kişiliklerini anlayışında yeni bir aşamadır. Raskolnikov karakteri ile ayrı ayrı duygusal veya grotesk kişiliğin yerini işte bu bölünmüşlüğün (“Raskol”un bölünmüşlük anlamına dikkat!) tek bir bireyde acı verici birlikteliğinin sonucu olan, kendisini yeraltından kurtarmak isteyen trajik eylemci alacaktır. Ancak bu trajik eyleme yol açan “gurur fazlalığı” da kahramanın yeraltından çıkışını olanaklı kılmaz. Soruya yanıt arayışı sırayla Budala ve Ecinniler’in kahramanlarında devam edecektir: “Kendine tapmak için Tanrı’ya başkaldıran kişi her zaman en sonunda Öteki’ye, Stavrogin’e tapmaya başlar. Yalın ama derin sezgi, Suç ve Ceza’da başlayan yeraltı psikolojisini doğaüstü bağlamında aşma işini tamamlar. Raskolnikov özünde öldürdüğü tanrının yerini almayı başaramayan adamdır, ama başarısızlığının anlamı saklı kalır; Cinler’in ortaya çıkardığı şey bu anlamdır. Stavrogin kesinlikle ne kendinde, ne de hatta kendi için tanrıdır; hiçbir değeri yoktur. Stavrogin Ötekiler için tanrıdır.”

Yeni adım attığımız 2016, Suç ve Ceza’nın yayınlanışının 150. yılı. Geçen bu sürede Raskolnikov, öykündüğü Napoléon kadar, ünlü bir karaktere dönüştü, kişiliği ve ortaya attığı soru güncelliğini hiç yitirmedi. Dünyanın dört bir yanında eleştirmenler hâlâ Suç ve Ceza’da yeni ipuçları arıyor, Raskolnikov en çok tanınan roman kahramanı tahtında oturmaya devam ediyor. Çoğu zaman sadece -belki de popülerliğini mümkün kılan- tek bir katmanı okunan bu önemli romanın tarihinde ve satır aralarında dolaşmaya çalıştık yerimiz elverdiğince. Dostoyevski’ye gelince… “‘Dostoyevski öldü,’ dedi kadın. ‘Protesto ediyorum!’ diye ateşli bir sesle haykırdı Behemoth. ‘Dostoyevski ölümsüzdür!’” (Usta ile Margarita)

Hayati Roman
24-02-2016 http://www.sabitfikir.com/

Previous Story

Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”nın başından sonuna kadar Raskolnikov’u pençesinde tutan ikilem

Next Story

Dostoyevski “Suç ve Ceza”yı hangi ekonomik psikolojik koşullarda yazdı?

Latest from İnceleme

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ