Türkiye bir diller mozaiğidir. Resmi dil Türkçe dışında, Anadolu’da Kürtçe, Arapça, ve daha bir sürü dil konuşulmaktadır. Ama, tüm bu dil zenginliğine karşılık, Türkiye’de ne yazıkki ki, “dil”, “anadil”, “ikili dilli” veya “birden fazla dilli” olmanın önemi üzerine pek fazla durulmamış, bu alanda ciddi denecek pedagojik çalışmalar yapılmamıştır. Üzücüdür. Oysa bir ifade tarzı olan dilin, insan gelişim tarihinde çok büyük fonksiyonlara sahip olduğu açıktır. Zira, dil bir kültürdür. Birden fazla dilli olmak, bir kültürel zenginliktir.

Yine üzülerek belirteyim. Türkiye de herşey birbirine karıştırılmış, anadil nedir? Resmi dil nedir? İki dillik nedir? gibi kavramlar, pek doğru bir şekilde tanımlanmamıştır. Zamanıdır, artık, doğru bir tanımla (definition), bu alandaki yanlış kavram veya kavram karışıklığını gidermenin, zamanıdır.

Dil

Dil, enbaşta, komünikasyon (iletişim) içindir. Veya bir iletişim tavrıdır. İletişim karşılıklı bir proses (process), bir süreç bir durum olarak, daima iki yönlüdür.

Birincisi; başkalarının ne söylediğini anlamak,

İkincisi; kendimizi ifade etmek içindir.

Dil, düşüncelerimizi ifade etmek için kullanılan bir araçtır.

Dilin birinci rolü, mesaj iletmektir.

Düşüncelerimizi ve kendimizi ifade etmek için dili kullanırız.

Başkalarıyla olan ilişkilerimizi ve hiç kuşkusuz, kültürümüzü iletmek için, dili kullanırız.

Biz insanlar, ihtiyacımızı; duygu ve dünya görüşümüzü belirtmek için, dili kullanırız.

“Yazılı dili” ile “konuşma dili” arasında fark olduğu açıktır. Konuşma, somut bir fonksiyondur. Bu da dilsesini kullanarak somutlaşıyor. Böylece dilsesi, konuşma organlarımızla, belirli bir sistemle gerçekleşiyor. Bu, birinci noktadır.

İkincisi şu; dil, yanlızca bir “yazı dili” ile “konuşma dili” değildir. Zira dil, insanların topyekun iletişim imkanlarını içerir. Bu iletişim içinde: İşaretdili, vücutdili, resimdili, müzik ve dansdili gibi diller de var.

Anadili

Anadili, aileden ve yakın aile üyelerinden öğrenilen ilk dil oluyor. İnsanlar, anadili aracılığıyla çevresini anlar ve duygularını ifade eder. Bu dille, kimliğini geliştirir. Onun için, en önemli dil, anadilidir. Resmidil ile, anadili arasında fark olduğu açıktır. Ama en önemlisi, ilk öğrenilen dildir. Yani, anadilidir. Duygularımızı, kendi anadilimizle değilde, bir başka dille, ikinci dille, ifade etmeğe kalkıştığımız zaman, ne yazık ki, aynı duyguları tam olarak, ifade etmiş olmuyoruz. Zira duyguları, başka bir dille, ikinci bir dille, örnek olsun, Türksen Arapçayla, Arapsan Türkçeyle veya Kürtçeyle, ifade etmek zor. İmkansızdır.

Çünkü insanlar, ilk öğrenilen dille, yani anadiliyle, düşünür. Bu dille rüya görür. Bu dille hesap eder. Bu dille kendini, kısacası kimliğini ifade eder. Kimlik, kim olduğunu, kime ait olduğunu bilmek demektir.

Vücutdilini, ela alalım. Vucutdili, anadilimizle, yani öğrendiğimiz ilk dille, doğrudan bir ilişkisi vardır. Nasıl selam vereceğim? Yanlız el mi, uzatayım? Yanaklarından mı öpeyim? vb. hepsi anadille, ilk öğrendiğimiz dille ilişkilidir. Zira, kültür, gelenek ve göreneklerimiz, ilk öğrenilen dille, bizlere ulaşır, bizlerde başkalarına iletiriz.

En önemli dil anadilidir.

Anadili, duygularını dili oluyor.

İki dilli olmak

Bir insan, yaşadığı ülkede, iki dilli, birden fazla dilli olabilir. Birden fazla dilli olmak, hem adanilini, hem de yaşadığı devletin resmi dilini tam bilmek demektir. Resmi dil, yaşadığımız toplumun temel dillidir. Yarım dil diye, bir dil yoktur. Onun için, öğrenilen anadili yanında, resmi dili de, zorluk çekmeden kullanabilmek gerekiyor. Zorluk çekmeden, hem anadili, hemde resmi dil ile iletişim yapabilme gücüne sahip olmak gerekiyor. Bu zorunludur; toplumsal, sosyal bir zorunluluktur.

Sonuç

Dil, düşüncelerimizi ifade edebilmek içindir. Ne düşündüğümüzü; başkaları hakkında ne hissetiğimize, dil aracılık eder. İşte bu araçla, düşünce ve bilgimiz gelişir; bu araçla, başkalarının bilgi seviyesini öğrenmiş oluruz. Buda, yeni düşünce ve bilginin üretilmesi demektir. Zenginlik demektir.

Dil, bir kültürdür.

Dil, hem kültürümüzün, hem de kimliğimizin bir parçasıdır.

Birden fazla dilli olmak, kazançtır.

Hem anadilini, hem de yaşadığı devletin resmi dilini öğrenmek, kültürel zenginliktir.

Dil, zenginliktir.
———–
(*) Evrensel Gazetesi, 30.06.2005
http://www.evrensel.net/v1/05/06/30/kose.html#8

2 Comments

  1. Dil;Bir ülkenin Geleceğine aktaracağı en etkili yerde edebiyattır..
    Torbasında Bir çok kelimeyi barındıran ve İçinden topbala halinde çekilen bir şey değidlir..
    Yapısı, kökesin, Amacı, işlevi, varlığını sürdürdüğü en etkili yer edebiyatır..
    Edebiyata dokunulmasın, kitap yasaklarıyla…

  2. Evet, “kitap yasaklariyla”, fikir özgürlügüne genelde kitaplara ve kisacasi edebiyata dokunulmasin! Sana katiliyor, selamlarimi iletiyorum.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Post-Yapısalcılık Nedir? – Serkan Fırtına

Next Story

Düşmanlık Onurunu Korumak – Zafer Köse

Latest from Faiz Cebiroğlu

Hoşça kal, büyük şair Semih El-Kasım…

Hoşça kal, büyük Filistinli, devrimci, direnşçi şair: Semih El-Kasım. Aramızdan fiziki olarak ayrıldın ama Filistin için yazdığın direniş şiirlerin yaşıyor, halklaşıyor… Şiirlerin, şu anda,
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ