Direnlibido – Cemal Dindar

#direnlibido, despotizme karşı yaşamı savunmak için bireyleri direnişe geçiren ruhsal dinamikler üzerine bir inceleme.

Bu dinamiklerin Türkiye’nin uzak-yakın tarihi ile bağlarını kuruyor. ‘Bin yıllık’ tarihimizin dertlerine, 24 Ocak-12 Eylül Darbesi’nin yarattığı ruhsal iklime ve neoliberalizme karşı Gezi Direnişi’nin anlamını araştırıyor.

Bastırılmış olan döner. Bastırılan, olanca yaşama arzusunu kuşanarak, geri döndü.

Öyleyse?

#direnlibido
(Tanıtım Bülteninden)

Geçen yıl bu zamanlar? Ne oldu? – Göksel Aymaz
(31.05.2014,http://kitap.radikal.com.tr/)
Cemal Dindar?a göre, Gezi Direnişi ruhsallığı, ?Anadolu ruhsallığı?nın kaynaklık ettiği, AKP iktidarında kendi temsilini bulmuş olan ?Lider?in ruhsallığı?na karşı hayatın bir savunusudur.
Gezi Direnişi?nin yıldönümünde ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla ağız, dil, kalem, klavye konuşuyor onun hakkında. İhtiyaç duyduğundan çok daha fazla ve çoğunlukla da hiç ihtiyaç duymayacağı biçimde. Akademya?da bir sempozyum düzenleniyor mesela, şöyle bir iddia ile: ?Çokluğun Siyasetinin Gezi?yle Birlikte Almakta Olduğu Hâl Üzerine Kolektif Bir Düşünme Zemini?. Ve bir iki bildiri başlığı örneği: ?Uyuşmazlığın Siyaseti ve Ortaklaşmanın Mikropolitiği?; ?Gezi Sonrası Siyasette Antogonizma ve Queer?? Ama en güzeli şu (sıkı durun): ?Gezi Direnişinin Biyo-Mekânsal Stratejisine Dair Bir Okuma: Direnç-Mekân?ın Çoklu-Ölçeklerdeki Metastazı?. Bu jargonda malum parkın adı ?temellük edilmiş bir uzam?, malum isyan ?yatay direniş? oluyor hemen. Entelektüeli ahlaken sıradan insan mertebesine indirip sistem içinde kendi prestijinin peşine düşürmüş olan tahsilliler güruhu, bir kez daha, gerçeği ifşa edecek yerde kendi teorik uzmanlıklarını teşhir ediyor. Bu yüzden, teori gitgide daha çok aydınlar ve öğrencilerden oluşan dinleyici kitlesine yönelik bir performans haline gelmiştir.

FOTOĞRAF: MUHSİN AKGÜN

Cemal Dindar?ın #direnlibido kitabı bütün bunlar içinde farklı bir yerde duruyor. Tıbbiye mezunu bir psikiyatrist olan Cemal Dindar üretken bir yazar. Gazete ve dergi makalelerinin yanı sıra kitap boyutunda önemli çalışmalar da ortaya koydu, Bi?at ve Öfke: Recep Tayyip Erdoğan?ın Psikobiyografisi en bilinenlerinden. #direnlibido ise, Gezi Direnişi?ni hayata geçiren ruhsal dinamikler üzerine bir inceleme. Doktor Dindar, ortaya koyduğu çalışma da sokağa teori yetiştirme merakının değil, yaşadığı çağın olaylarından kendini sorumlu tutan bir entelektüel refleksin ürünü. Ama temkinli. Her toplumsal vaka gibi ne olduğunu ele vermek için zamanın akışına ihtiyaç duyan Gezi Direnişi hakkında Dindar?dan aceleci tespitler gelmesini bekleyemezdik, bizzat kendi deyimiyle, ?incelediği nesnenin kendisini sunmasına sabır gösterme konusunda bilimci sadakati en güçlü kuramcılardan biri? olmakla övdüğü Freud?a (s.41) aykırı bir işin peşinden koşacak değildi elbette. ?Bu metnin? diyor Dindar, kitabını kast ederek, ?belgesel bir metin olmasını engelleyecek kuramsal dert içerdiğinin ve bir kuramsal metinden beklenmeyecek denli de serbest yazıldığının farkındayım ve bu kararsızlığın Gezi?nin ruhuna ve arayışına uygun olduğunu düşünerek bir gönül rahatlığı yaşadığımı gizlemeyeceğim. O ruhun gereği olarak, ?Bu daha başlangıç? diyebilirim ve Gezi Direnişi ve sonrasına dair düşünmeye devam etme arzumu da belirtebilirim.?

Gezi Direnişi ruhsallığını ele alırken, Dindar?ın, aynı meslekten çoğu yorumcudan alışık olduğumuz üzere, Gezi?yi ?baba ve oğul? arasındaki çatışmaya indirgeyen kaba psikanalitik çözümlemelere başvurduğunu zannetmeyin (politik psikoloji ve anti-psikiyatri alanlarına yönelik kararlı itirazları olduğunu hatırlatmak isterim). Dr.Dindar, Gezi Direnişi ruhsallığını iki farklı ruhsallık temelinde açıklıyor: Buna göre, Gezi Direnişi ruhsallığı, bu topraklara ait sosyokültürel tarihin dipakıntılarını, çatışmalarını ve birliklerini ifade eden ?Anadolu ruhsallığı?nın kaynaklık ettiği, AKP iktidarında kendi temsilini bulmuş olan ?Lider?in ruhsallığı?na karşı hayatın bir savunusudur. Gezi Direnişi, otoriterleşen Lider tarafından bastırılmış olanın dönüşüdür, fakat ?bin yıllık tarihimizin gerilimleri?nin neoliberalizme karşı yeni bir direniş alanı yaratmış biçimde açığa çıkışı olarak dönüşüdür.

?Yol ver geçelim, Taksim?i ezelim?
Dünya, sistematik bir hakikattir. Dindar da hakikate layığı ile bakıyor. Savuşturulan ?tape?ler, atlatılan yolsuzluk soruşturmaları, beklenmeyen yerel seçim sonuçları ve kapatılan Soma ile uyandırdığı beklentileri geleceğe ertelemiş görünen Gezi Direnişi?ni, bir kez de toplumsal ruhsallığın peşinden giden bu çalışmayla anlamaya çalışın. Erdoğan yandaşı yaşlı bir kadının dilinden dökülen ?Biz Tayyip Erdoğan?ın g.tünün kılıyız? sözlerinin, ?beden atıklarından köken alan bir özdeşleşme örneği? olarak, grup üyelerinin kendi benlik değerlerini ?bunca değersizleştirerek? Lider?in en kıymetsiz beden imgesiyle eşitlemesinin analizini? ?Yol ver geçelim, Taksim?i ezelim? sloganı ile ?Yüzde elliyi zor tutuyorum? sözünde gözlenen, kitleyi niteliksizleştirip sayıya indirgeyen Lider ve Yüce Milleti arasındaki ?hipnoid bağ? ile sağın sandık fetişizmi arasındaki ilişkiyi vs? Psikanalizden tarihe, edebiyattan halk türkülerine dek zengin bilgi alanlarını kat eden bakış açısının gördükleriyle okuyun. Bu Millet ile Lider?i arasındaki bağı kurgulayan tarihi/toplumsal olgular yumağını orada bulacaksınız.

Yıldönümündeki ruh halimiz her nasılsa? Belki neşeli, belki melankolik? ?Neşemiz melankolimize ve her ikisi de yaşama hevesimize, Tiranların gölgesinin düştüğü yere, çöle ve elbette bunlar bastırıldıkça geri dönen yaşama arzusuna, psikanalizin diliyle libido?ya dâhildir.? Öyleyse: Diren libido!

Kitabın Künyesi
Direnlibido
Cemal Dindar
Telos Yayıncılık
İstanbul, 2013
340 s.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir