Hani şu üç maymun vardır, çoğunuz bilirsiniz, Doğulu kayıtsızlığının ve vurdumduymazlığının mistik anlamdaki simgesi olarak yan yana dururlar, birbirlerine bitişik. Biri gözlerini kapatmıştır elleriyle, her ne ise işte onu görmemek için. Çünkü görmek sorumluluktur ne de olsa. Edilgen bir katılımdır olup bitene ve başa bela bir tanıklıktır sonuç olarak. Bundan karmak isteyen birinci maymun kurtuluşu gözlerini kapatmakta bulmuştur elleriyle. Kim bilir belki de parmaklarının arasından bakı yordur merakını yenemeyip. Bunu bilemeyiz, ama olup biten hakkında bir şey sorulduğunda dünden hazırdır cevabı. “Görmedim” diyecektir kurnazlıkla. Tereyağından kıl çeker gibi sıyrılacaktır işin içinden. Eh, görmeyenden neyin hesabını soracaksınız? Çok yaşa sen görmeyen maymun!

Maymunlardan İkincisi kulaklarını kapatmıştır elleriyle, her ne ise işte onu duymamak için. Bu maymun bilir ki, duymak da bir sorumluluktur. “Duydun da neden söylemedin?”, “Neden uyarmadın?’” ya da “Neden karşı çıkmadın?” derler adama. Böyle bir durumda pirincin taşını ayıklamak istemeyen maymunumuz, tedbiri elden bırakmamış ve kulaklarını kapatmıştır elleriyle, sorumluluktan kaçmak için. Mutlu bir çehreyle durur öylece ayaklısının üstünde sessizce. Sonunda bu maymun da kurtarmıştır kendini özel bir bilgelikle. Başı sıkıştığında onun da dünden hazırdır cevabı. “Duymadım” diyecektir rahatlıkla. Eh, duymayandan neyin hesabını soracaksınız? Çok yaşa sen, duymayan maymun!

Üçüncü maymunumuz ağzım kapatmıştır elleriyle. Hiçbir söz söylemediğini vurgular böylece ve diğer iki maymunu tamamlar. Görmedim, duymadımın yanına, söylemedimi koyar. Çünkü söz bir sorumluluktur; döner dolaşır sahibini bağlar ve başına olmadık dertler açar söyleyenin. Bu maymuna göre riske girmenin bir gereği yoktur. Aslına bakarsanız söylemek, görmek ve duymaktan daha tehlikelidir. Çünkü görmek ve duymanın edilgen olmasına karşılık, söylemek etkin bir eylemdir. Bunun için daha büyük bir tehlike içerir. İşte üçüncü maymunumuz ağzını kapatmakla bu tehlikeyi de bertaraf etmiştir. Eh, söylemeyenden neyin hesabını soracaksınız? Çok yaşa sen söylemeyen maymun!

Ve böylece maymunlarımızın hiçbir zarar gelmez dinginliklerine. Bu üç bilge maymun bir yaşam dersi verirler bize. Aslında bu maymunların üçü birdir. Bir yaşam görüşünü üç evrede açıklamak için bilerek ayrılmışlardır birbirlerinden. Tavırlarından da anlaşılacağı gibi bu görüş, “Mutluluk için görme, duyma, söyleme!” üçlemesine dayalıdır. Katılın ya da katılmayın, bu görsel öğütten çıkaracağımız bir gerçek var. Bu üç maymun mutluluk adına olup bitenden kendilerini koruma gereği duymaktadır. Bu durum onların yaşadıkları ortamdan rahatsız olduklarını gösterir. Onlar çevresel etkilerin tedirginliğinden kurtulmak için savunma gereği böyle bir yol seçmişlerdir. Kendimizi biraz zorlarsak bunun da bir çeşit duyarlılık ve erdem olduğunu söyleyebiliriz. Ama biz toplum olarak bu üç maymuna öyle bir dördüncü maymun ekledik ki, işte onu özürlü görmeye hiç olanak yoktur.

Önce şunu belirteyim, bu dördüncü maymunun gözü de, kulağı da, ağzı da açıktır. Çünkü yaşadığımız dünyada ve yurdumuzda olup biten hiçbir şey onun keyfini kaçıramaz. Dahası olup biteni özel yaşamını zenginleştiren bir malzeme olarak kullanır. Acılı olayları bile sinsi bir keyifle karşılar. Aslında yeteneksiz ve kıskançtır. Ama bunu ustaca gizlemesini bilir. Çevresindekileri küçümsemeyi âdet haline getirmiştir. Hiçbir işin ucundan tutmaya yanaşmaz. Her fırsatta kültürünü sergilemeye bayılır. Konuşurken bildiği yabancı dile başvurur sık sık. Son olarak şunu söyleyebilirim; bir zamanlar yapısalcıydı, şimdi postmodern. Eh, böylesinden neyin hesabını soracaksınız? Çok yaşa sen dördüncü maymun!

28 HAZİRAN 1993 (AYDINLIK)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Aylak Adam’ın nihilizme uzayan arayışı – Berivan Kaya

Next Story

Tanıl Bora: Linç cihazının idmanlı tutulmasına Uygur Türkleri vesile oldu

Latest from Makaleler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van

George Orwell’a ilham veren kitap: Biz

George Orwell‘ın 1984’ünü neden sevdiyseniz, Yevgeni Zamyatin‘in Biz‘ini sevmeniz için en az 1984 kadar nedeniniz var. Üstelik Biz, 1984’ten çok daha önce, 1920 yılında
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ