Bram Stoker?ın Kayıp Günlüğü, günlüklerden çıkan notlar ışığında; yazarın kişiliğine, hayatına, ilgi alanlarına ve hatta takıntılarına tutulan bir ayna gibi.
Yazar günlükleri her zaman heyecan verici değil midir? Eserlerini çok sevdiğiniz bir yazarın, yalnızca kendine yazdığı satırları okumak. Sanki gizlice onun çalışma odasına sızıp masasının üzerindeki notları karıştırıyormuşçasına hınzır bir heyecan! Neyle karşılaşacaksınız? Ne umuyorsunuz? Beklenti ne yönde olursa olsun, aldığı not bir alışveriş listesi bile olsa kalemi onun tuttuğunu bildiğiniz sürece aynı heyecanı yaşayabilirsiniz (en azından ben yaşarım). Bram Stoker?ın Kayıp Günlüğü ise kuşkusuz alışveriş listesinin çok ama çok üzerinde bir keyif yaşatıyor insana. Zira bilirsiniz ki Dracula?nın kendisi de günlükler ve mektuplar ekseninde anlatılır. Durum böyle olunca Stoker?ın not alma tutkusunun derinlerine mutlulukla inebiliyorsunuz.

Bram Stoker?ın torununun oğlu Noel Dobbs?un evinde bir kitaplıkta bulunuyor günlük. Büyük babası Noel Stoker?dan kalan kitapların arasında. Ona da Noel?in annesi Florence?dan kalır (Bram Stoker?ın eşinden). Bir süre tozların arasında heba olduktan sonra tekrar gün ışığına çıkacak ve şahane bir sunumla kitaplaşacaktır.

Bram Stoker?ın Kayıp Günlüğü yalnızca Stoker?ın notlarından değil aynı zamanda detaylı bir araştırmayla birlikte günlüklerden çıkan notlar ışığında; Stocker?ın kişiliğine, hayatına, ilgi alanlarına ve hatta takıntılarına tutulan bir ayna gibi.

Elbette bir Draculaseverin yapacağı ilk şey günlükteki kan izlerini aramak olacaktır. Stoker günlüğün son notlarını 1882?de yazmış, yani Dracula için not almaya başlamadan tam sekiz yıl önce. Ama umutsuzluğa kapılmayın zira günlükte o zamanlar da zihninde dolaşan şeyleri ucundan kıyısından yakalayabiliyorsunuz. Zaten günlüğü araştırmaya çeviren Elizabeth Miller ve Dacre Stoker da bunu göz ardı etmeden detaylara inmişler. Hatırlatıcı notlar silsilesi söylenene göre hayatının yoğun çalışma saatlerinde not almadığı takdirde unutmaktan korktuğu maddelerdir. Tıpkı kendine not alma saplantısı olan Jonathan Harker gibi. Şahsen en keyifli bulduklarımdan biri olan: ?Not: Mina için tarifini al? gibi… Günlüğü inceledikçe Stoker?la Harker?ın bariz benzerlikleri çıkıyor ortaya; Harker?ın avukat Stoker?ın katip olması gibi. Vampirlere hiç değinmemiş Stoker?ın gotik dünyaya olan hayranlığı Edgar Allan Poe?ya göndermelerinden anlaşılıyor.

Bütün günlüğü Dracula?yla özdeşleştirmek haksızlık olur elbette. Zira Stoker?ın belki şimdiye kadar akla hiç gelmemiş yönleri de kendi satırlarının arasında. Örneğin keskin bir komedi anlayışına sahip olması… Stoker uyumsuzlukları fark edip bunların içinden espri yaratmak konusunda da son derece kabiliyetlidir görünüşe göre. Ama kuşkusuz bu günlüğü onu en yakından tanımış olanların ya da en azından bilgisi olanların eşliğinde okumak bir ayrıcalık. Zira bu sayede Bram?in gizemli hastalığının belki de hayatına en çok müdahaleyi yapan ve onun Bram Stoker olmasına sebep olan şeyi de yakından görmüş oluyoruz. Bebekliğinde sürekli öleceği düşünülürken çocukken de zayıf bağışıklık sistemiyle boğuşur Stoker. Karalamalarının çoğunda çocukları, yalnızlığı ve terk edilmeyi düşündüğü söylenir.

Kendini arkadaşlarına adamış, çocukluğunda geçirdiği zayıflığa rağmen üniversitenin birçok spor kulübünde yer almış üstelik ödüllü bir yürüme yarışçısı, sağlam bir lider ve neredeyse işkolik bir çalışan, eğlenmekten hoşlanan, esprili, sağlam gözlemci, betimleme düşkünü, macera sevenlere karşı zaafı olan, tiyatrosever (uzun zaman devlet memuru işinin yanı sıra tiyatro eleştirmenliği de yapar)… Tüm bunlar günlüğü kitaplaştıran Dacre Stoker (Stoker?ın yazar akrabası) ve Transilvanya Dracula Derneği?nden Dr. Elizabet Miller?ın detaylı incelemelerinden çıkıyor. Çoksatar rafları vampir romantizminden geçilmeyedursun Stoker?ın Dracula?sının zamanının çok ötesinde bir yaratı ve bir edebiyat olduğunu bir defa daha hatırlamakta fayda var günlük dolayısıyla… Ve yine vesileyle Bram Stoker?ın Kayıp Günlüğü İthaki Yayınları?nın yeni başlayan serisi Kalem&Yaşam?ın ilk kitabı olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Akrostiş
Stoker şiirlerini kendine ayırmış belli ki.
Akrostiş günümüze bu vesileyle gelen en eski şiiri.

Biz karşılaşana değin düşünmedim aşkı
Elbet dışındaydı bunun, dizilmiş şiirler sevgiliye uyaklı
Sürüldüm aşağılara ölçü hatrına terk eyledim gökteki diyarı
Sürdürdüm işte böyle hayatımı ? düşünceye pek de mahal vermeden
Iraklaşmalı artık boş düşlerden
Ebediyetten uzak pür hayallerden
Lütfeylesin yaşam bana bundan böyle aşk, şan ve yokluğu
Emrediyor zira haşmet bunu aşkla mest ruhuma
Sürükleniyorum mey ile, bu çaresizliğin yolculuğu
Tabiatımda aşk, hissedebiliyorum şu anda
Rağbet göster yine bana tutku, sav tüm tehlikeyi
Ancak senin yanında benimdir zira yengi
Ne önemi kalır umut şarabının ödünç vereceği kaygının
Gayet olasıdır üstelik yok edişi beni cefanın
Ellerimle Gömdüğümden aşkı mezarına bir arkadaşın.
AS 2 Mart 1870
Çeviren Seda Ersavcı

Burcu Arman
(31.01.2014, http://kitap.radikal.com.tr/)

BRAM STOKER?IN KAYIP GÜNLÜĞÜ
Derleyen: Elizabeth Miller, Dacre Stoker
Çeviren: Uğur Ceyhan
İthaki Yayınları
2014, 360 sayfa,

Previous Story

Haw – Kemal Varol

Next Story

Suat Derviş?i artık gotik biliriz! – Oylum Yılmaz

Latest from Makaleler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van

George Orwell’a ilham veren kitap: Biz

George Orwell‘ın 1984’ünü neden sevdiyseniz, Yevgeni Zamyatin‘in Biz‘ini sevmeniz için en az 1984 kadar nedeniniz var. Üstelik Biz, 1984’ten çok daha önce, 1920 yılında
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ