Ece Temelkuran ‘ın Hayatı

“İnsanın bir duruşu olmalı, yaşama ve yaşanılanlara karşı… Hayata nerden ve nasıl bakacağını kendi belirlemeli ve sakınmadan rengini belli etmeli.
(…) Bazen en uzak halk kendimizinkidir bize. Okyanus aşırı bir memlekettir bazen Türkiye. Bu toprağın yeniden bizim toprağımız olmasını istiyorsak eğer yeniden birleştirmemiz gerekiyor tepelerimizin hikâyelerini. Söküldüğümüz yerlerden, ?çilemizi? çözüp çözüp yeniden örmemiz gerekiyor kendimizi. Yoksulluğun vahşetiyle sertleşen hikâyeleri neresinde bıraktıysak o sahneye dönüp yeniden takip etmemiz gerekiyor film şeridini. Korkup gözümüzü kapattığımız sahnelere dönüp bu kez gözlerimizi dört açıp bakmamız gerekiyor.
(…) Sen bir rota çizmiş olsan da kesinkes, yolun hep bir planı vardır senin hakkında. Yolları yolculuk, yola çıkanı yolcu yapan budur. Aldanmazsan, kapılmaz ve yanılmazsan varamazsın yolun gideceği yere. Yolculuğun gizi budur: Kaybetmezsen yolunu bulamazsın aslında.
(…) Bir soru?n olmalı mutlaka. O soruyu sormalısın, kimsenin anlamadığı bir dilde konuşan ve hep aynı cümleyi tekrar eden bir derviş gibi döne döne aynı soruyu sormalısın. Cevap, başlangıçta tahmin ettiğinden ne kadar uzakta ise gerçeğe o kadar yakındır. Sarsılmamışsan, soru?nu kaybetmekten korkmuşsan, hiçbir yere gitmemişsindir aslında.
Düzenin bozulmalı. Evden çıkmak budur aslında. Yolculuk, bir düşmek ve kalkmak meselesidir. Eve yaralarla dönülmüyorsa hiç gidilmemiştir?
Sadece uzaklardan gelenler bilirler evlerinin kokusunu. Yollara, evlerimizi anlamak için çıkılır. Fakat yolda bulduğun cevaplar eve geldiğinde, yakalanmış kelebeğin renklerinin sönmesi gibi parça parça dağılır. Yola ait cümleler, yazıktır ki hep yolda kalır. Onlar, yolun cevaplarıdır. Döndüğünde anlatacağın hep biraz renksiz hikayedir. Cevaplar, suyun altında çok renkli görünen ama sudan çıkarıp kuruduğunda renkleri sönen çakıl taşları gibidir. Bu, sana böyle gelir. Oysa yeni çocukların yeni yollara çıkması için o çakıl taşlarını getirmek, sözün büyülü suyuyla yeniden ıslatmak, renklerini yeniden canlandırmak gerekir.
Göz doyar mı? Ne kadar görse, doyar? Bazı gözlerin ne görse öğüten bir bakışı vardır; doymaz kapanana kadar. Akıl kaç soruyu cevapladığında soru sormaz artık? Belki akıl, cevapladıkça çoğaltır soruları. Kaç yüz gördüğünde görmüş olursun bütün yüzleri? Kaç tanışma sona erdirir şaşırmayı? Göğüs ne zaman sonuna kadar dolmuş olur aldığı nefeslerden? Son nefesini verdiğinde mi?…
Bazısı insanların, durulmadan ölür. Kimisi yosun tutmaz hiç. Dünya ve insanlık, o insanların hayalleriyle iyileşir.”

Ece Temelkuran’ın Yaşam Öyküsü
1973, İzmir doğumlu. Bornova Anadolu Lisesi?ni 1991?de, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi?ni 1995?te bitirdi. İlk yazıları Patika dergisinde yayınlandı. 1993?te, Cumhuriyet?te gazeteciliğe başladı. Kadın hareketi, siyasi tutuklu ve hükümlüler, Güneydoğu sorunu üzerine çalıştı, röportajlar yaptı. Bütün Kadınların Kafası Karışıktır adlı kitabı 1996?da yayınlandı. Aynı yıl Alman hükümeti tarafından yılın gazetecisi seçildi ve Almanya?da kadın hareketi üzerine bir araştırma yaptı. 1997 yılında Oğlum Kızım Devletim ? Evlerden Sokaklara Tutuklu Anneleri adlı araştırma kitabı yayınlandı. Ardından avukatlık ruhsatnamesini aldı ve bu mesleği ?henüz- hiç icra etmedi. Cumhuriyet Dergi için yazdığı ?Bekaret Testi Suçtur? adlı yazısıyla Tabipler Odası Yılın Araştırma Yazısı ödülünü aldı. Yurtiçinde ve dışında çeşitli dergilerde yazılar yazdı, CNN Türk?te muhabirlik yaptı. Daha sonra şiir-metin(poem&prose) türündeki İç Kitabı(Everest,2002) yayınlandı. Eylül 2002?de şiir-metin türündeki üçüncü kitabı Kıyı Kitabı?nı yazdı. Milliyet?teki köşe yazıları sebebiyle BAL Vakfı tarafından Beyaz Yorum Ödülü?ne layık görüldü. Dünya Sosyal Forum sürecini izlemek için 2003?te Brezilya?ya, 2004?te Hindistan?a gitti. Arjantin?de ekonomik krizden sonra oluşan halk hareketini inceledi. Bu harekete ilişkin yazıları ?Buenos Aires?te Son Tango? adı altında yazı dizisi olarak Milliyet?te yayınlandı. 2004 yılında İçeriden ve Dışarıdan adlı gazete yazılarından oluşan kitapları Everest Yayınları tarafından yayınlandı. Savaş karşıtı yazıları sebebiyle Çağdaş Gazeteciler Derneği?nden Barış Kalemi Ödülü?nü aldı. Milliyet gazetesinde ? Kıyıdan? adlı ?köşesinde? yazmaya devam ediyor. Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita! Adlı kitabıyla Türk Tabibler Birliği?nin Düşünce ve Demokrasi Ödülü?nü kazanmıştır. Son kitabı Ne Anlatayım Ben Sana ise dört günde dört baskı yaparak büyük bir başarıya imza atmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir