“Edebiyat sözcüğünün anlamını bilmek onu tanımlamakla olmaz. Bir adamın önüne iki yüz kitap koysanız; bunların içinde fizik, coğrafya, roman, kimya, şiir, felsefe, hukuk, tiyatro oyunları, matematik, sosyoloji kitapları bulunsa ve bu adama “edebiyat kitaplarını bir tarafa ayır” deseniz, adam edebiyatı tanımlayamasa da bu işi pekala yapar. Belki ‘deneme’ nevinden bazı kitaplarda tereddüde düşer ama, esasta bir zorluk çekmez. Aynı adama kuramlardan birinin tanımın vererek ‘gerçekliği yansıtan’ veya ‘organik birliği’ olan kitapları ayır deseniz bocalamaya başlayacaktır. Dikkat edilirse ‘edebiyat’ sözcüğünün burada iki ayrı kullanışı var: Birincisi betimleyici anlamda kullanışı, ikincisi değerlendirici (evaluative) anlamda. Betimleyici anlamda kullandık mıydı bütün şiirler, romanlar, hikayeler, oyunlar, iyisi kötüsü, tümü edebiyattır. Bir kütüphaneci edebiyat eserlerine ayrılan bölüme bütün bu çeşit eserleri koyacaktır. Değerlendirici anlamda kullandık mıydı, o zaman kullanana göre eserler arasında bir ayıklama başlar. Bazıları Mehmet Emin Yurdakul’un eserleri şiir değildir der, bazıları Orhan Veli’yi şair saymaz. ‘Edebiyat’ sözcüğünün bu iki kullanışını ayırmak gerek.
(…) Wittgenstein ise bir kavramın anlamını bilmenin, kavramın işaret ettiği bütün şeylerin sahip olduğu ortak özelliği (tanımını) bilmek demek olmadığını, kavramı yerinde kullanmak ve işaret ettiği şeyleri tanımak demek olduğunu söylemişti. Kendisi ‘oyun’u örnek olarak veriyor. Türkçeye daha elverişli gördüğüm için biz ‘spor’a uygulayalım bunu. ‘Spor nedir?’ sorusuna geleneksel yoldan bir cevap ararsak bütün spor kollarının ortak özelliğini bulmaya çalışırız. Güreş, futbol, tenis, yüzme, boks, yürüyüş, atletizim, kayak vb. arasında gerçekten ortak bir özellik var mı? Tenis, futbol, sutopu, voleybol gibi oyunlar bir topla oynanır ama güreş, boks ve kayakta bu özellik yoktur; atletizmde, yüzmede ve diğer birçoklarında bir yarışma özelliği vardır, ama tek başına yürüyüş yapan adamı alırsak bu özellik yoktur. Oysa onunkine de spor diyoruz. Bazıları keyif için, bazıları sıhhatli olmak için spor yaparlar, bazıları ise para kazanmak için. Dikkat edilirse görülür ki bütün sporlar arasında ortak bir özellik yoktur; bunlar arasında Wittgenstein’in ‘aile benzerliği’ dediği benzerlikler vardır. Bazılarında mevcut bir benzerlik diğerlerinde yoktur, başka benzerlikler vardır. Bu benzerliklere dayanarak bunlara spor deriz; yoksa bunların ortak özünü bildiğimiz için değil. Spor kavramının anlamını bilmek değil, Onun doğru tanımını yapmak ya da bilmek değil, bu sözcüğü yerinde kullanmak ve nelere işaret ettiğini bilmektir. Edebiyat için de durum aynıdır.
(…) Edebiyat tanımını yapmaya kalkışanlar bütün edebiyat eserlerinin ortak özelliğini bulmak iddiasındadırlar ve deminki ‘spor’ örneğinde olduğu gibi bunda bir imkansızlık vardır. Zira ortak özellik yok, eserlerin bazıları arasında benzerlik vardır sadece.
Berna Moran, Edebiyat Kuramları ve Eleştiri, iletişim yayınları, 1. baskı, 1999, sayfa 302

Previous Story

Edebiyat Türleri

Next Story

Oğuz Atay’ın nikahından ilk kez yayınlanan fotoğraf!

Latest from Edebiyat Haberleri

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ