Edebiyat ve psikanaliz arasındaki çok yönlü ilişki Freud’la başlar – Yıldız Ecevit

Edebiyat ve psikanaliz arasındaki çok yönlü ilişki geçtiğimiz yüzyıl dönümünde Freud’la başlar. Freud bilinçaltıyla ilgili kuramını oluştururken, onu en çok ilgilendiren konulardan biri de ‘yaratıcılık’ edimiydi; sanatçının, çoğunlukla da edebiyat sanatçısının nasıl yarattığı, ilham denen olguyla bilinçaltının kesiştiği noktaların neler olduğu, araştırmalarında öncelikli bir konumdaydı.
Bilinçaltı kuramıyla ilgili kimi önemli önermelerini de yine edebiyat sanatçılarına ve onların kurmaca kahramanlarına doğrulattı; antik tragedyalardan Shakespeare’e, oradan Dostoyevski’ye uzanan bir alanda, kendine kurmaca dünyadan bir tanıklar ordusu oluşturdu.

Sophokles’in kahramanı Kral Oidipus, kuramının önemli önermelerinden birine isim babalığı yaptı; Hamlet’in, babasının öcünü almayı sürekli ertelemesini ya da “Karamazov Kardeşler”deki baba cinayetini, söz konusu önermesini doğrulatmak için kullandı. Doğası gereği insan ruhunun derinliklerine kulaç atan edebiyat ve onu üreten sanatçı, Freud’un araştırma objesi olduğu kadar koltuk değneğiydi de.
Öte yandan, Freud-edebiyat etkileşimine edebiyat cephesinden baktığımızda, onun bilinçaltı kuramının edebiyat tarihindeki en büyük paradigma değişikliğine ivme veren etmenlerden biri olduğunu görürüz. Başlangıcından bu yana -özellikle anlatı dalında- zihnin bilinçli olduğu alanı, dış dünyayı / biyografik olanı aktaran edebiyat, bilinçaltındaki etkinliğin insanın gerçeğine giden en emin yol olduğunu Freud’dan öğrendikten sonra, gerek konusal, gerek biçimsel düzlemlerde köktenci bir dönüşümün içine girdi; dünyayı ve insanı, görüngüsel gerçeklik düzleminden öykülerle yansıtmaktan vazgeçti; bilincin içindeki dünyayı anlatmak, onun daha alt katmanlarına ulaşıp, oradaki soyut gerçekliği kurgulayabilmek için yeni teknikler geliştirdi.
Ortaya çıkan, tıpkı bilincin ve bilinçaltının işleyişini andıran karmaşık / heterojen bir metinsel doku oldu. Kuşkusuz 20. yüzyıl edebiyatındaki devrimci estetik gelişmenin tek nedeni Freud’un kuramı değildir. Ama onun etkisi, en az kuantum fiziğinin geleneksel gerçeklik anlayışını olasılık / belirsizlik gibi renklerle flulaştırması ya da dünyanın teknolojinin boyunduruğu altına girmesi kadar önemlidir.
17 Haziran 2006, Milliyet Kitap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir