Dünya edebiyatının fiili sorunları – Yücel Kayıran

Damrosch?a göre, dünya edebiyatının işleyişini anlamak için sanat eserinin ontolojisinden çok, bir fenomenolojiye ihtiyacımız vardır: ?Bir edebi eser, yurtdışında kendini evinde olduğundan farklı bir şekilde dışa vurur.?
Khaled Hosseini ile Franz Kafka arasında bir benzerlikten söz edilebilir mi? Kuşkusuz infial yaratmak istemem; edebi tür bakımından değil, dünya edebiyatı kavramı açısından soruyorum. Kafka, dünya edebiyatının klasiği durumunda; Eğer dünya edebiyatı olmaklığın bir fiili durumundan söz etmek mümkünse Hosseini, bu fiili durumu temsil etmektedir. Üçüncü romanı Ve Dağlar Yankılandı bugünlerde Türkçeye çevrilen Hosseini, ilk romanı Uçurtma Avcısı?yla doğrudan dünya edebiyatına girdi. Hosseini?nin ilk iki kitabının dünya çapındaki satışları toplamda 38 milyonu geçmiş durumda. Uçurtma Avcısı?nın başarısını, okura, bir başka dünyaya ilişkin, yani Afganistan?da modern yaşama biçiminin ne olduğuna ilişkin bir ?pencere? açmış olmasıyla açıklayabilir miyiz? Afganistanlı başka yazarlar bu türden bir pencere imkânı sundu ama başarılı olan Hosseini. Türkiye?nin 60?lı 70?li yıllarına benzer manzaralar etkileyicidir. Belki de Batı?da kalmamış bir çocukluk arkadaşlığının kurban ediliş biçimi etkileyicidir. Ama edebi bakımdan ilklik taşıyan ve romanın etkili olmasında belirleyici olan başka bir durum: Erkek çocuğa yönelik tecavüz, fiili livata.

Bu girizgâhı, David Damrosch?un, Dünya Edebiyatı Nedir??in sorunsalı için yaptım. Damrosch?un daha önce Dünya Edebiyatı Nasıl Okunmalı? adlı kitabı da yine İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafından basılmıştı. İkisi de birbirini bütünleyen kitaplar. Ama kuşkusuz şu sorunun yanıtını unutmayalım: Hangi kriterlerden dolayı, zor modernist metinlerin yazarı Kafka ile Hosseini, dünya edebiyatı kategorisi içinde değerlendirilebilir?

Damrosch?a göre, dünya edebiyatının işleme şeklini anlamak için sanat eserinin ontolojisinden çok, bir fenomenolojiye ihtiyacımız vardır: ?Bir edebi eser, yurtdışında kendini evinde olduğundan farklı bir şekilde dışa vurur.? Damrosch, nitekim soruna, bir teorisyen olarak değil bir edebiyatçı olarak yaklaşmakta ve kişisel bir dünya edebiyatı tanımı ve kriteri vermekten çok dünya edebiyatı kavramı ve fenomeniyle kastedilenin ne olduğuna bakmaktadır. Ona göre, ?dünya edebiyatı sonsuz, kavranamaz bir eserler kanonu değil, daha çok bir dolaşım ve okuma biçimi, tek tek eserler olduğu gibi, eser bütünlerine de uygulanabilen, oturmuş klasikler kadar yeni buluşları da okumaya elverişli bir biçim.? Ona göre, ?Dünya edebiyatı, sıklıkla üç şekilden birisi ya da aynı anda birkaçı olarak görülmüştür: 1) oturmuş bir klasikler topluluğu, 2) evrimleşen bir şaheserler kanonu, 3) dünyaya açılan çoklu pencereler. Bu son şıkta, yapıt, ?yabancı dünyalara açılan pencere görevi? konumuyla dünya edebiyatı içine girmektedir. ?Oturmuş klasikler topluluğu? ifadesiyle kastettiği ise, klasik kavramının ortaya çıktığı dönemle bağlantılı olarak sadece romanın ortaya çıkışıyla koşut Batı edebiyatına ilişkin yapıtlar değil, eski Mısır-İbrani ve Çin şiirinden günümüze gelen bir yapıtlar dolaşımıdır. Ama burada gözden kaçırılmaması gereken ?evrimleşen bir şaheserler kanonu? kavramıdır.

Damrosch?a göre, ?Pek az eser, sınırları belli olan daimi dünya şaheserleri topluluğunda kendisine hızlı ve kalıcı bir yeri garanti eder; pek çok eser ise zaman içerisinde yer değiştirir durur, dahası ?şaheser? kategorisine bir girer, bir çıkar.? Dolayısıyla bir dönem, şaheser olarak görülen birçok yabancı dile çevrilen bir roman, bir başka dönemde, bütün dünyada okur ilgisini yitirebilir veya yazarına ilişkin yeni bir algı ortaya çıkar. Damrosch, Kafka örneğini veriyor: Kafka, başlangıçta, ?kültürü aşan bir figür olarak? tanımlanırken, daha sonra bir azınlık figürü olarak ?Praglı bir Yahudi? biçiminde tanımlanmaya başlanır. Dolayısıyla dünya edebiyatının önde gelen niteliğini, onun değişkenliği oluşturmaktadır. Damrosch, her üç kriter bakımından bir dünya edebiyatı metnine, ?oturmuş klasiklerden?, Vergilius?un Aeneis?ni örnek veriyor. Ona göre, Aeneis, hem ebedi klasiğe ideal bir örnektir hem de kendi edebi türünde bir şaheserdir. Aeneis, aynı ölçüde, imparatorluk Roma?sı dünyasına açılan bir penceredir.

Bir yazarın kendisini bir dünya yazarı olarak kurması başka bir şey ama problemini ve hakikatini dünyaya anlatmak istemesi başka bir şeydir. Damrosch?a göre de, ?bir eser dünya edebiyatına iki aşamalı bir süreçle girmektedir: İlki, edebiyat olarak okunma; ikincisi, kendi dilsel ve kültürel kökeninin ötesindeki, daha geniş dünyaya dolaşımda bulunmadır.? Dolayısıyla Damrosch?a göre, dünya edebiyatının büyük bölümü, aslında bir çeviri edebiyatıdır ve çevirinin uzun bir zamandır kötü bir üne sahip olduğunu gözden yitirmemek gerekir. Çeviri sorunları ona göre, deşifre, gramer, söz dağarcığı ve kültürel çerçeve sorunlarından oluşmaktadır. Damrosch?a göre, çeviri sorunları da, dünya edebiyatı eleştirisinin hesaba katılması gereken ana temalarından biridir. ?Çünkü? demekte Damrosch, ?Batılı olmayan ya da taşralı yahut daha az önemdeki Batılı yazarların yapıtları daima editörlerin, çevirmenlerin ve yorumcuların anlık çıkarları ve gündemleri sonucu asimile edilmeye bilhassa maruz kalırlar.?

Dünya Edebiyatı Nedir??in klişe örneklerin irdelendiği bilinen yaklaşımların dışında bir kitap olduğunu özellikle belirtmek gerekir. Örneğin üçüncü bölümün ?Zehirli Kitap? başlıklı alt bölümünde, Damrosch, Türkçeye daha önce çevrilen, ilgi görmeyen ve üzerinde pek durulmayan Milorad Pavi??in Hazar Sözlüğü?nü irdelemektedir. Damrosch?ın, ayrıntılara, ince detaylara değinen, konusuna ve onun tarihine hâkim bir deneme dili var. ?Dünya Edebiyatı? kavramı, kitabın ?Giriş? bölümünde ayrıntılı bir biçimde irdelediği gibi Goethe?ye ait. Goethe, ?Artık Faust?umu Almancasından okumaktan hoşlanmıyorum? dermiş. Ona göre, ?Her edebiyat kendi başına bırakıldığında, yabancı bir edebiyatın ilgi ve katkılarıyla tazelenmediği sürece canlılığını kaybedecektir.? Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının İkinci Yeni sonrasına kadar gelen dönemine ilişkin, Goethe?nin tanımladığı anlamda, bir ?canlılık yitiminden? söz edilemez mi? Batılı yazarların, kendisini ideal ve model edinmiş edebiyatları merak etmeyişinden?

Bitirmeden önce; Dünya Edebiyatı Nedir??in, Erich Auerbach, ?Dünya Edebiyatının Filolojisi? başlıklı denemesi (Yabanın Tuzlu Ekmeği, Metis Yayınları) ile Pascale Casanova?nın Dünya Edebiyatı Cumhuriyeti (Varlık Yayınları) kitabıyla birlikte okunabilir.

Damrosch?aun, ?Çeviri? adlı ikinci bölümünün ?Ölüler Kentinde Aşk? kısmında, bütün çevirileri üzerinden irdelediği MÖ 12. yüzyıla ait bir Mısır şiiriyle bitiriyorum: ?Neden kalbine karşı durasın?/ Ona sarılmak tek arzum/ Amon yaşadıkça, sana geliyorum,/ Omzumda peştamalım.?

Yücel Kayıran
07.10.2013, http://kitap.radikal.com.tr/

DÜNYA EDEBİYATI NEDİR?
David Damrosch
Çeviren: Oğul Köseoğlu
İstanbul Bilgi Üniv.Yayınları
2013, 334 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir