Edebiyatta Pati İzleri – Murat Serdar Arslantürk

Sokaklarında, bahçelerinde bu kadar kedinin dolaştığı ama diğer yandan da, kim bilir hangi aklı evvelin söylediği ?Kediler nankör olur? söylemine rağmen, evlerinde kedi besleyen başka bir millet daha var mı? Mesela dünyada en çok kedi seven ve evlerinde kedi besleyen ülke, biraz da tarihlerindeki mitler nedeniyle Mısır?dır. Takiben nüfuslarına oranla fazla kedi sever olduğunu söyleyebileceğimiz Belçika, Danimarka ve İsveç?i sayabiliriz. Peki, bu sevimli ev arkadaşlarımızın bizde ve dünya edebiyatındaki yerinin, pek de azımsanmayacak ölçüde önemli olduğuna ne dersiniz?
Kediler tahmin edemeyeceğiniz kadar entelektüel yaratıklardır. Kalem, kâğıt, gazete gibi yazma ve okumaya dair hemen her şeye ilgileri vardır. Kitaplıklar bu varlıklar için sıcak ve eğlenceli mekânlardır. Kitapların kendine has kokuları, deri ciltleri, kitaplıktaki raf aralıkları onları inanılmaz derecede cezbeden ayrıntılardır.
Pek çok yazar ve şair kedilerle ilgilidirler. Acaba yazar olmanın bir alamet-i farikası mıdır bilinmez ama tarihteki pek çok örnek, birçok kalem erbabının kedilerle iç içe olduğunu göstermektedir.
Kedilerin harfler ve yazı ile kendilerini ilk gösterdikleri yer; Mısır hiyeroglifleridir. Kedilere eziyet edilmemesi üzerine yazıldığı çözülen örneklemeler mevcuttur. Ve bu yazıtlara kadar, kedilerle ilgili ne diğer eski tabletlerde ve ne de mağara resimlerinde kedilerin varlığına rastlanmıştır.
Bizde Sadi ve Peyami Safa ile ilk kedi temalarını görürüz. Dünyada ise ilk örnekler Chateaubriand ve Hemingway ile başlar. Bir kedi ile dostluğunu, nankörlüğe değinmeden anlatan Hemingway?ın öyküsü, İngiliz edebiyatının güzel örneklerinden birini teşkil eder.
Fabllarda kullanılan diğer hayvanların aksine, kedilerin kendilerini masallarda göstermesi daha cüretli ve kalıcı olmuştur.1700?lü yıllarda Charles Perraut?un kaleme aldığı Çizmeli Kedi masalı, hala her çocuğun keyifle okuduğu ilk kitaplardan biridir. Bununla birlikte hepimizin bildiği Âlice Harikalar Diyarında adı geçen Chesire Kedisi, ana karakterlerden bir olarak dikkat çeker. Yine 1700?lü yıllarda İtalyan asıllı yazar Domenico Balisteri?nin ?Ölen Bir Kedi için Gözyaşları? isimli eseri (maalesef Türkçe hariç) pek çok dile çevrilmiştir.
Evrensel tarihin dönüm noktalarından en başta geleni sayılan Fransız İhtilalı?nın fikir babalarından ve Toplum Sözleşmesi?nin yazarı J.Jacques Rousseau da, Emile isimli yapıtında, algılar konusunu kedi ve çocuk merakını kıyaslayarak anlatmıştır. Meşhur Don Kişot?un tüm dünyaya meydan okuyan deliliğine rağmen, belli belirsiz olarak kedilerden ürkmesi de, Cervantes?in kedilere bakışını dile getirir. Aslında kedilerin gizeminden doğan korkunun edebiyata yansıması, pek de ender bir durum değildir. Mesela Pier Loti kedilerde dinsel bir gizem olduğuna inanmış ve Haliç sırtlarına bakıp bakıp kaleme aldığı küçük notlarında, kedilerden pati izlerini de ihmal edememiştir. Daha ötesine geçen şair Baudelaire ise, kedilerin madde ötesi her şeyi üzerlerinde toplayan garip yaratıklar olduğunu dile getirmiştir.

Yine Fransız şair Rimbaund ve diğer bir şair Paul Verlaine, kedileri şiirlerine taşıyan kalemlerdir.
Okuduğunuz bu misallerle birlikte, edebiyatta en kedici isim olarak Rudyard Kipling?in hakkını vermeliyiz. İngiliz şair ve yazarın 1902?de bir ev kedisinin ağzında aktarılan öyküleri, her çocuğun ve hatta yetişkinin okumasına değer güzelliktedir. Dahası, yazar yazmakla kalmamış ve kedileri çizmiştir. Belki de hepimizce malum çizgi film karakteri Slyvester?a ilham olan çizimlerdir bunlar?
Fransız edebiyatının mihenk taşlarından şair Chateaubriand?ın, kendisine Papa 12.Leo tarafından hediye edilen kedisini yazarak ölümsüzleştirmesi de, kedi edebiyatının ilginç örneklerinden biridir. Ve son olarak, korkulu ve güvensiz yazınına rağmen, ünlü yazar E.Allan Poe da, ölen karısına ithafen Annabel Lee isimli bir şiir yazmış ve ölen karısının yasına eşlik eden bir kediyi de mısralarına yerleştirmiştir.
Peki, biz kedileri yazdık mı? İstanbul Devlet Tiyatrosu dramaturgu Gökhan Akçura?nın derlediği Kedi Kitabı´na baktığımızda yüzümüz gülüyor. Heybeliada?nın simgesi haline gelen Hüseyin Rahmi Gürpınar?dan ve yine bir başka adalı Sait Faik Abasıyanık?a kadar pek çok kedici bulmak mümkün. Yakın zaman yazarlarımızdan Bilge Karasu, Tomris Uyar ve Cihat Burak da güzel örnekler.
Ben bir kedinin kendine has zarafetini, kıvraklığını ya da zekâsını kaleme almaktan öte merakını kayda değer buluyorum. Sizinle 2003 Mart ayında kaleme aldığım bir şiirimi paylaşıyorum. Ne de olsa ?Kediyi merak öldürür ?, değil mi?

Kedi

Camda bir miyavlama
telaşla açtım penceremi

Bir yavru kedi
düşüvermiş havalandırmaya

Üstü mazgallar
akşamüzeri serin Ankara

Hiç de işim olmazdı ama
kurtarmak istedim kediyi

Kolum uzanmadı ardına
ve bir kaç çizik ellerimin üzeri

Yetmedi onu oradan almaya
annemden kalma eski oklava

İnat ettim kediyi kurtarmaya
canımı sıktı onca miyavlama

Biraz düşüne biraz taşına
İnce bir sicimle uzandım boynuna

Epey uğraştım sonra
ilmiklendi tüylü kafa

Hafifçe çektim biraz olsun inatla
incecik patileri kazıdı toprağı

Çektim çektim biraz daha
ve ellerime aldım en sonunda

Ne kıpırtı ne bir mırıldama
soluğu kesilmiş meğer
bir yudum hürriyet uğruna

Üstü mazgallar
akşamüzeri serin Ankara
Özgür ve ölü bir kedi sesi kulağımda

Murat Serdar Arslantürk

Bir yorum

  1. Murat Serdar Arslantürk bey,
    Diğer sitelerde yer alan yazılarınızı da keyifle okuyorum ve beğeniyorum. Edebiyatımızda sizin gibi hoş kalemler olmasına ve insan okur sitesine teşekkür ederim.
    Saygılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir