Edgar Allan Poe: “Bayım, not: Fakirim.”

“Gerçekten çok ihtiyacım var. Dün sabahtan beri bir şey yemedim. Gidecek yerim de yok. Sokaklarda dolanıyorum.” Edgar Allan Poe (babasına yazdığı mektuptan)

Poe’nun korku(nç) ekonomisi
Poe, şiirlerini kurgulardı. En ince ayrıntısını, sesi, terimleri, isimleri çalışırdı. Tekrarlar, dener, siler ve son halini verirdi. Bu yanıyla bilinç akışı, otomatik yazım gibi konulara oldukça uzaktı. “Kuzgun“da, ölen Lenore isimli sevgilisini düşünürken uykuya dalmak üzere koltukta oturan bir adamın, aniden duyduğu seslerle ürpermesini, bir “ortam” oluşturarak yavaş yavaş anlatır. Adam karanlıkta fısıldar: “Lenore?” Cevap yoktur. Kapıyı kontrol eder ve kapar. Sonrasında, “çirkin, kasvetli, lanetli bir kuş” belirir odasında. Sesin kaynağı olan kuş sadece tek bir ses çıkarır: “Bir daha asla.” Poe, bu söylenenle hem bir filmin başlangıcı olan, nokta sahne gibi şiiri başlatır, hem de modern bir pop şarkısı gibi, her stanza sonunda kelimeyi tekrarlarken, bir ritüelde vecd haline yaklaşır gibi huşuyla kelimeyi vurgular: “Bir daha asla.”

Oysa konu, Poe’nun tüm hayatını, kitaplarını etkileyen ekonomi olduğunda ise, Poe’nun her ayrıntıyı kurgulayan tavırdan gayet uzak olduğunu görürürüz.

Poe, ilk şiirlerini yazmaya çalıştığı dönemde, ilk karalama kağıtlarının üzerinde, (üvey) babası Allan’ın borç hesaplaması yaptığı toplamalar, çıkarmalar da bulunuyordu.

Poe, yazar olarak verimli dönemini yaşayacakken, 1819 ve 1837 ekonomik krizlerinin de etkisiyle, hep borç içinde yaşadı. Öldüğü 1849 yılı için de, “Açlığın 1840’ları” derlerdi.

1826 gibi, Poe on yedi yaşındayken, üniversiteye girer. Orada bol bol sarhoş olur, arada kumar da oynar. Borçları 2.000 dolara çıkınca Allan’dan (üvey babası) yardım ister. Allan reddeder. Poe parayı ödememek için kaçar. Bir süre sonra tekrar ortaya çıkıp umutsuzca Allan’dan yine para ister:

“Gerçekten çok ihtiyacım var. Dün sabahtan beri bir şey yemedim. Gidecek yerim de yok. Sokaklarda dolanıyorum.” Allan yine oralı olmaz. Poe çözüm olarak, orduya yazılır ve iki yıl boyunca “Edgar A. Perry” takma adıyla orduda yer alır.

Bankalar ve Poe

Poe’nun banka hesabı olmadı, diye biliniyor. En azından üvey babasının ölümü sonrasında Maria Clemm’in evine sığındığında durum böyleydi. Baltimore kütüphanelerine dadanıp, deliler gibi kitap okuyordu. Ona göre, sermayesi beyniydi. “Sadece tüm belgeleri tutan değil, onları aynı zamanda ortak bir kazançla koruyan zekalar vardır.” diye yazmıştı. Ancak, dahi beynini şaşırtan bir gelişmeyle, karşısına hızlı çözüm bulması gereken bir durum çıktı.

İlk şiir kitabı nihayet yayınlandığında -ki yayıncı, kitabı, zarar ederse bunu Poe’nun karşılaması şartıyla basmıştır- eline geçen para kocaman bir hiçti. Sıfır.

Poe’nun para kazanma yöntemi: Köle tüccarlığı

Poe, çözüm olarak, halası Maria Clemm’in kölelerinden birini sattı. Kendisine borç para vermiş arkadaşlarından birine yazdığı mektupta, “Bay A’dan senin paranı çıkarabilmeyi defalarca denedim ama her seferinde kıvırdı.” diye yazar. Sonunda Bay A’yı elden çıkardığında ise, kendisini mi yoksa karşısındakini mi rahatlatmak istediği belirsiz biçimde “Zaten pek ayık gezmezdi.” diye ekler. Poe yine yalan söylemektedir…

Poe’nun en büyük yalanlarından biri de, bir mektubunda söylediği “Her zaman doğruyu söyleme bağımlılılığım var.” yalanıdır.

Poe ilk öyküsünü yayınladığında, doğru düzgün ilk parasını da kazanır: 50 dolar. Baltimore dergisinin editörü Poe’yu bulduğunda açlıktan ölmek üzere olduğunu anlatır çevresine. Poe’nun yayınlanan ikinci öyküsü Berenice’de, ölü kızın sevgilisi onu mezarından çıkarırken, yazarı olan Poe, gerçek hayatta, gerçekten açlık çekmektedir.

Üvey babası John Allan, 1834’deki ölümünden yıllar önce, kendisinden 18 yaş küçük bir kadınla evlenip çocuk yapınca, zaten Poe ile görüşmeyi tamamen kesmiştir. Zengin bir adam olarak ölen Allan, karısı ve üç çocuğuna bol para ve o zaman için önemli bir sermaye sayılan 230 köle bırakırken, Poe’ye tek kuruş bırakmamıştır.

Poe’nun başarısız sermaye yönetimi

Poe, ölümünden bir yıl önce, yaşamını, kara bir romantizm, sefillik olarak nitelemişti. Ekonomi çökmüş, ABD’de işsizlik artmıştı. İnsanlar, yazı çizi işlerine, kültüre pek önem vermiyordu. 200. doğum yılında, 2009’da, bir Poe laneti gibi, bu sefer sadece ABD değil, tüm dünya ekonomik sıkıntı, eşitsizlik ve adaletsiz gelir dağılımıyla cebelleşiyordu. İnsanlar yine umutsuzdu.

Poe bir mektubunun sonunda şöyle bir not düşmüştü, “Bayım, not: Fakirim.”

Evlat edinildiği Allan ailesi de bir dönem oldukça borca girmişti. Poe’nun ilk şiirlerini o dönemlerde yazmaya başladığı söylenir. Askeri okuldan atılmasının ardından da Allan ailesinden maddi destek görmeyen Poe, Baltimore’a yerleşir. Orada yazıları, öyküleri ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başlamıştır ancak dergi editörleri parasını vermez. Onlara sayısız mektup yazar, ancak parasını yine de alamaz. Poe o dönemde bu editörler için haklı olarak ağzını bozar, parasını iyice alamaz duruma düşer. Poe, Southern Literary Messenger isimli bir dergiye editör olarak işe alındığında ayda altmış dolar alıyordu ki, bu rakama bayram etmişti.

Poe mükemmel bir yazar ve mükemmel bir yalancıydı. Kuzeni Virginia 13, kendisi 27 yaşındayken, kendisinin 21 yaşına olduğunu söylüyordu, hatta Annabel Lee’de kendisine de çocuk diyordu!

“I was a child and she was a child, / In this kingdom by the sea; / But we loved with a love that was more than love— / I and my Annabel Lee.” – “O çocuk ben çocuk, memleketimiz /O deniz ülkesiydi, / Aşktan da öte bir aşkla sevdik / Ben ve Annabel Lee.”

Poe ve dergiler, dergiler ve para, o zaman neyse, bugün de öyle

Messenger isimli dergide sadece 16 ay çalıştı. Derginin satışı 700 iken 5500’e çıkmıştı. Ancak son yıllarda bir Poe araştırmacısı olan Terence Whalen’ın ortaya çıkardığı gibi, bu da bir yalandı. Dergi Poe geldiğinde 3.000 abonesi varken, Poe bıraktığında abone sayısı 1.800’dü. Hiçbir zaman “kalabalıkların adamı” olamayan Poe için şaşırtıcı olmayan bir sonuç.

Poe’nun dergi tirajında çarpık rakamlar vermesinin en önemli nedeni ise, zamanının ekonomik krizi ve o dönem oldukça dar olan yayıncılık sektöründe kariyer yapabilme şansını azaltmak istememesiydi. Messenger yayıncısıyla tartışıp ayrılan Poe, haftalık The New Yorker’da çalışmak üzere New York’a taşındığında ise, 2008’dekine oldukça benzeyen 1837’deki banka kriziyle karşılaştı. Şehir neredeyse tamamen işsizdi. Romanı “Arthur Gordon Pym’ın Maceraları” başarısız olunca Philadelphia’ya taşındı ve ekonomik krizin etkisinin sürdüğü yedi yıl boyunca orada şiir ve kısa öykü yazarak zaman geçirdi.

Poe, kısa öyküleri kimi zaman reddedilse de -öykülerindeki karakterler özellikle sonlara doğru bol ünlemli bağırarak konuştuklarından çok “gürültülü” bulunurdu- yaşamı boyunca istediği tek bir şeydi, 1839 tarihli bir mektubunda şöyle anlatıyordu:

“Kader izin verirse, sadece bana ait bir dergiye sahip olup tozu dumana katacağım.”

Ancak elde edebildiği, Burton’s Gentleman’s Magazine dergisinde “yardımcı editörlük” oldu. Burton’ın dergisinde, dergilerin kalitesinin katılımcı yazarların kalitesiyle artıp, yayınların yaşamlarını sürdürebileceklerini yazarken, yine dönemin ekonomik krizinin etkisiyle yaşam savaşı vermeye başlayan dergilerin zorlanması sonucunda, yazarlara “Bay Burton’un artık katılımcılara, ülkedeki her yayıncı gibi, para ödeyemeyeceğini” aktaran mektupları yazmak da, ne yazık ki editör Poe’ya düşmüştü. Çok geçmeden, 1840 yılında, devamlı içip Burton ile kavga eden Poe, bu dergiden de kovuldu.

Poe, yakın bir arkadaşından bin dolar istedi. Amacı “The Penn Magazine” isimli bir dergi çıkarmaktı. Ama ekonomik şartlar nedeniyle bu parayı borç olarak alamayınca Graham’s Magazine isimli dergide kitap eleştirisi editörü olarak işe başladı. Bay Graham, yazarlarına 2-20 dolar arası bir skalada ödeme yapıyordu. Poe için dört (4) dolar vermeyi uygun görmüştü. Bunun nedeni olarak, “Poe’nun aklı, çok geniş bir talebi olacak şekilde değil” minvalinde yazmıştı.

“Poe-lemical” isimli köşesindeki eleştirileriyle hem dikkat hem de öfke çeken Poe için, edebiyat din gibiydi. Gözü kimseyi görmüyordu.

Poe Philadelphia’dan ayrıldığında, planladığı derginin adını da The Stylus‘a çevirmişti. Hatta, kapağını da kendi tasarlamıştı. Kapakta kalem tutan elin altındaki Latince sözde ise, yaklaşık olarak “Bazen altından bir kalem, bazen demirden bir kalem” yazıyordu. The Stylus hiçbir zaman gün yüzüne çıkamadı. (Planlama aşamasında yıllık aboneliği 5 dolardan olmak üzere 500 abone ile başlanabileceğini tahmin ediyordu. İkinci yılın sonunda ise bu rakamın 5.000’e çıkacağını düşünüyordu.) The Stylus’un kendi açısından önemini Poe şöyle anlatıyordu: “Edebi yaşamımın en önemli amaçlarından biri. Ölmez de sağ kalırsam, gerçekleştireceğim…”

Poe, dergiyi bir türlü yayınlayamayınca, “Dergiler Hapishanesinde” zorla çalıştırılan bir mahkum gibi hissetmeye başlamıştı.

Sonunda, Poe, dergilerde tutunamadığından olsa, kriptocu olarak işe girdi. Okuyucular arasında özel bir zekaya sahip olanlar dışında kimsenin anlamayacağı şifreli metinler yazmaktan müthiş bir keyif aldığını fark etti. Hazırladığı bir metni sadece bir okuyucu çözdüğünde, çözene yazdığı cevapta “100.000 okuyucu arasında bunu başarabilen sadece siz ve ben olduk.” diyordu.

İlerleyen yıllarda, Poe “Altın Böcek” ile ilk ödülünü; 100 dolar, kazanabildi. Takip eden öyküleri de çeşitli ödüller aldı. Ancak 1843 yılına gelindiğine, arkadaşları karısı ve karısının annesi Maria Clemm’in beş parasız kaldığını duyup 15 dolar gönderdiler. 1844 yılında Poe’nun tüm parası dört buçuk dolardı. (4,5 dolar).

1844’de sonunda The Broadway Journal isimli haftalık dergiye önce editör sonra patron oldu. Ancak sivri dili nedeniyle bol düşman edindi. 1846’da dergi parasızlıktan kapandı. 1847’ye girerken Virginia’nın hastalığı iyice ilerlemişti. Poe o dönem için, “Ne kadar çok ve ne kadar sık içtiğimi sadece Tanrı bilir.” diyordu. 1847 Ocak ayında Virginia öldü.

Poe, yaşamının son iki yılında iyice kendini kaybetti, son günlerine yaklaşırken onu içeri attıklarında, “Buraya daha önce sadece bir kez, o da sarhoş olduğum için kondum. Ama bu sefer, Virginia için buradayım…”

Ekim 1849’da hayatını kaybeden Poe, Baltimore’a gömüldü. Ardından yakın bir arkadaşı şöyle dedi: “Poe’nun ölümü birçok insanı irkiltecektir, ama çok azı arkasından yas tutacaktır.”

Tek bir söz söyledi o dingin büstteki kuzgun
Taştı sanki bütün ruhu o tek kelimeden
Ne bir söz ekledi, ne bir tüyü kımıldadı
Acıyla mırıldandım: “Diğerleri uçup gittiler,
Sabah o da terkedecek beni, umutlarım gibi”
Dedi kuş “Hiçbir zaman”

İrkildim tam yerinde söylenen bu sözle,
“Şüphesiz” dedim “bu söz, tek sermayesi,
Üzgün bir sahipten miras, zalim belaların
Şarkıları tek bir nakarata düşünceye dek kovaladığı
Umutsuz ve hüzünlü bir ağıt gibi tekrarlanan
“Asla—hiçbir zaman”

Tıpkı Kuzgun gibi, tek sermayesi sözleri olan Poe, belki başarılı bir yayıncı olarak hayat süremedi. Yaşamını, devamlı üç kuruşun hesabını yapmak ve döneminin ağır ekonomik krizleriyle cebelleşmekle geçirdi, ancak hiç unutulmayacak bir yazar olarak kalbimizde yer etti. Kim bilir, belki 2008’den bu yana yaşanan kriz de, şu an farkında olmadığımız ancak unutulmayacak yazarları, sanatçıları yetiştirmektedir. Yine de, kuzgunun sesiyle, insanı fakirleştiren düzene söylenecek tek şey: “Bir daha asla!“

Ömer Naci
03/2010 futuristika.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir