Efsanevi Kürt Şairi Evdale ZeynikeKürt sözlü edebiyatının eksenini oluşturan aşık (halk ozanı) geleneğinin son iki yüzyıldaki en önemli ismi Evdalê Zeynıkê’dir. Ahmed Aras’ın kaleme aldığı aynı isimli kitap, Evdalê Zeynıkê’nin Kürtlerin Homeros’u olduğunu kanıtlayan bilgi, belge ve anlatımlarla dolu. İlyada ve Odessa yazarı olduğu söylenen antik Yunan şairi Homeros, Akdeniz kıyılarını dolaşarak sanatını icra eder, hünerini gösterir, marifetlerini ortaya dökermiş. Evdalê Zeynıkê ise ‘serhat’ diye bilinen Ağrı, Kars, Iğdır, Muş, Erzurum, Van illerini dolaşmakla kalmamış; aynı zamanda İran’a, Rusya’ya geçip aşıklararası atışmalara katılmış. Bey divanlarındaki yarışmalarda hep üstün gelmiş. Adana’daki Kozanoğlu isyanı sırasında refakat ettiği Bey’in, Sürmeli Mehmet Paşa’nın safında yer alarak ünlü ‘Dadaloğlu ve Avşar illeri’nin derin tasvirlerini aktarabilmiş. Dönemin egzotik yöresi Dersim’e övgüler dizmiş; devrin merkez ili Diyarbakır’a türküler yakmıştır.
Yaşar Kemal, Yer Demir Gök Bakır adlı romanında Kürtlerin Homeros’u için bakın neler yazmış: “Abdale Zeyniki derler bir er kişi. İki gözden de yoksun büyük bir aşık kişi. Dağa taşa, kurda kuşa türkü söyler. O, başka aşıklara benzemez. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar durmadan türkü söyler. Uzun söyler. Bir türkü söyler ki, kırk gün kırk gece söyler de gene bitmez. Türkülerini Kürtçe söyler. Kürtçe söyler ama Türkü de, Acemi de Rusu, İngiliz de ne dediğini anlar. Bu bir sırrı hikmettir kimse bilemez.” Faik Bulut

Faik Bulut’un 04/02/2005 Tarihli Radikal Kitap Eki’nde Yayınlanan “İlim cevherinin sedefli kutusu” Adlı Yazısı
1970’lerin başına kadar hemen bütün Kürtler, sözlü edebiyatları ve geleneklerine organik bağlarla bağlıydılar. Her ev, her aile, bir ‘kültür ocağı’ gibiydi. Kırsal alanda geleneksel büyük aile yapısında toplumsal işbölümü ve hiyerarşi vardı. Bir ‘halkevi’nin prototipini oluşturan büyük ailede sadece kültürün ana öğesi olan dil değil; ibadet, büyü, sihir, batıl inanç, dinsel inanç, ata-dede tapınması, ocak kutsanması, müneccimlik, şeytan kovuculuk, toplu dua, ayin, zikir gibi kültür öğeleri icra edilirdi. Yerine göre şölen yapılır ya da yas tutulurdu.
En yakın kan bağından başlanarak ‘aile ocağından gelip geçmişlerin’ kahramanlık hikâyeleri, menkıbeleri ve destanları anlatılırdı. Kavim, kabile ve aşiret konfederasyonun yiğitliklerine, savaşcılıklarına ek olarak, onların soykütükleri de gündeme getirilirdi. Üstün ve zayıf yanları, çeşitli adlandırma ve nitelemelerle ifade edilirdi. Bu soykütük saptamaları, bu şecere okumaları, çoğunlukla başka aşiret, kabile, millet ve halklarınkiyle etkin biçimde karşılaştırılırdı: Kavga, döğüş, çatışma, çapul savaşları, intikam geleneği, töre, göç, kaçakçılık, tehcir, kıtlık-kıran, vesile edilerek, bir bakıma ‘tarih’ anlatılırdı. Üretim faaliyeti içindeki günlük akışın değerlendirildiği yer, gene büyük aile idi. Büyük tarihi olaylar (Osmanlı-Rus savaşları, ’93 Harbi, Ermeni komitecilerin faaliyetleri, Ermeni-Müslüman (Türk-Kürt-Çerkes) boğazlaşması ve Kürt ayaklanmaları da aileiçi gündeminde yer alırdı.
Kürt sözlü edebiyatının önemli öğelerinden ‘çirok’lar (masal), öncelikle aile içinde anlatılırdı. Burada toplumsal işbölümü ve geleneksel hiyerarşinin önemi büyüktü. Her durumda masal, hikâye, destan, menkıbe, vs tek ya da üç beş çocuğa anlatılmazdı. Kural gereği değil; ailenin gayet kalabalık oluşundan ileri gelen doğal bir dinleyici topluluğu daima hazır ve nazır idi. Zikir ayini yapılır gibi, resmi olmayan merasim düzenlenir gibi bir yol yordam izlenirdi.
Kadın olsun, erkek olsun, meclisi toplayanın mekânı, masal öncesinde ve sonrasında tam bir kültürevi işlevi görürdü: Günün siyaseti, dedikodu ve olayları, büyükler arasında değerlendirilirdi. Genel gidişatı, mahalli havadisler izlerdi: Kim öldü, kim kaldı derken, yakın çevreden başlanarak ‘tarihçeî hayat’ anlatılırdı. Bu arada evde gelinlik genç kızların, delikanlıların ahvali konuşulur; ‘gönül işleri’ fısıltılarla dillendirilirdi. Yapılan çeyizler, dokunan halı-kilimler, işlenen işlemeler/kanaviçeler, duvarlara asılan el emeği göz nuru Şahmaran ve Tavus Kuşu tasvirleri kültür boyutuna sanat ve estetik boyut katardı.

Kürtlerin Homeros’u
Masal başlayıp bittiğinde, topluluk ruhu yekvücut olurdu. Sayısız beden, tek ruhta temsil edilirdi. Bu ruhani ve rahmani zirve, bir yanıyla kolektif bir meditasyondu: Dünya işlerinden uzaklaşmanın; halvet olup deruni bir tefekküre dalmanın, vicdanıyla baş başa kalmak suretiyle toplumsal vicdanla bütünleşmenin vakti zamanıydı o an. Serbest düşüncenin, binbir fikrin özgür kanatlarına binerek semaya yükselmenin, miraçlamanın büyüsel vaktiydi. Aslında vakit diye bir şey de olmazdı. Vakitsizliğin vaktiydi demek daha doğrudur. Göksel bir aşkınlık haliydi bu.
Genelde aşiret reisi, ağa veya köyün zengini tarafından kurulan erkekler meclisinde masal, menkıbe, destan anlatıp türkü söyleyen kişiye Kürtçe stranbej (halk ozanı, halk aşığı) denilirdi. Stranbej, bu meclislerde birçok işlevi bir arada yürütürdü: Dengbejlik yapar; başkalarından duyduğu türküleri söylerdi. Stranbejlik yapar; kendine ait olan türküleri doğaçlama söyler ya da tekrar ederdi. Menkıbe ve destan anlatır; ağıt yakar, koçaklama yapar, över veya yererdi. Günümüzde stand-up show göstericileri gibi davranabilir, elinden bir çeşit meddahlık da gelirdi. Stranbej’in hünerini gösterdiği mecliste hemen herkes eşitlenir; kutsal bir ayindeymiş gibi, dünyevi üstünlüğünü unutur giderdi.
Kürt sözlü edebiyatının eksenini oluşturan aşık (halk ozanı) geleneğinin son iki yüzyıldaki en önemli ismi Evdalê Zeynıkê’dir. Ahmed Aras’ın kaleme aldığı aynı isimli kitap, Evdalê Zeynıkê’nin Kürtlerin Homeros’u olduğunu kanıtlayan bilgi, belge ve anlatımlarla dolu. İlyada ve Odessa yazarı olduğu söylenen antik Yunan şairi Homeros, Akdeniz kıyılarını dolaşarak sanatını icra eder, hünerini gösterir, marifetlerini ortaya dökermiş. Evdalê Zeynıkê ise ‘serhat’ diye bilinen Ağrı, Kars, Iğdır, Muş, Erzurum, Van illerini dolaşmakla kalmamış; aynı zamanda İran’a, Rusya’ya geçip aşıklararası atışmalara katılmış. Bey divanlarındaki yarışmalarda hep üstün gelmiş. Adana’daki Kozanoğlu isyanı sırasında refakat ettiği Bey’in, Sürmeli Mehmet Paşa’nın safında yer alarak ünlü ‘Dadaloğlu ve Avşar illeri’nin derin tasvirlerini aktarabilmiş. Dönemin egzotik yöresi Dersim’e övgüler dizmiş; devrin merkez ili Diyarbakır’a türküler yakmıştır.
Yaşar Kemal, Yer Demir Gök Bakır adlı romanında Kürtlerin Homeros’u için bakın neler yazmış: “Abdale Zeyniki derler bir er kişi. İki gözden de yoksun büyük bir aşık kişi. Dağa taşa, kurda kuşa türkü söyler. O, başka aşıklara benzemez. Sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar durmadan türkü söyler. Uzun söyler. Bir türkü söyler ki, kırk gün kırk gece söyler de gene bitmez. Türkülerini Kürtçe söyler. Kürtçe söyler ama Türkü de, Acemi de Rusu, İngiliz de ne dediğini anlar. Bu bir sırrı hikmettir kimse bilemez.”

Bir Sırrı Hikmettir ki…
İşin sırrı hikmeti nerede diye sorulursa, naçizane şöyle kelam eyleriz: “Son iki yüz yıllık Kürt halk ozanlığı geleneğine damgasını vurup bir ekol yaratan Evdalê Zeynıkê, halkın değerlerine sadakatin simgesidir. O, yirmi altı medeniyetin resmi geçidine tanık olmuş Anadolu’nun doğu Serhat kapısındaki tüm olaylara tanık olmanın, kültür hazinesinden nasiplenmenin ayrıcalığını iyi korumuştur. Bölgenin yerleşikleri Kürtlerin kültürü dünün ve bugünün değil, çağlar boyunca biriktirilmiş bir hazinenin ürünüdür. Bu birikim, olağanüstü dönemlerde billurlaşmayı bekler durur. Yeter ki yeniden keşfedile ve kadri biline! Ol nedenle, doğal ortamında yetişen her Kürt insanı, halkının kültür öğelerine nakşolunan efsanevi kahramanlardan Rısteme Zal (Zaloğlu Rustem) kadar savaşçı; Meme Alan gibi özverili; Siyabend derekesinde agit (yiğit); şair Evdalê Zeynıkê gibi şaşmaz bir hafızaya sahip ve destansı Boze Rewan (Kırat) gibi hızlı olmayı düşler.”
Evdalê Zeynıkê kitabını okurken 19. yüzyıl başlarından I. Dünya Savaşı’na kadar olan yüzyıllık bir tarihe tanık oluyoruz: Kürtlerin yaşadığı coğrafyadaki tüm gelişmeler, doğal ortam, insan ilişkileri, topluluklar arasındaki etkileşimler, bey kuralları ile halk töreleri… Sözgelimi Kürt şairi, çağrılı olsun olmasın, gittiği her düğünde kadınların, kızların elinden tutarak govend (halay) oynar. Kızlar, ozanımıza gönül kaptırdıklarını rahatlıkla söylerler. Halk, ozanı dinlemek için uzak yerlerden gelir. Bey divanlarında Ermeni kızları, halk aşığı olarak türkü söyler, yarışmalara katılırlar. Düğün ve şenlikler herkese açıktır; din ve ırk ayrımı yoktur.
Dilan’da (Düğün) her dilden türkü söylenir. Her ozan, birlikte yaşadığı diğer topluluğun dilini (Kürtçe, Türkçe, Ermenice, Farsça) bilmekle kalmaz; bunu şiirlerine döker. Ol nedenle, tarihi Kürt şairi Ehmede Xani’nin dediği gibi; “Kalbim ilim cevherinin sedefli kutusudur/okuyan, yorumlayan anlamazsa, mana ne yapsın?” Kürtler arasından da Dedem Korkutlar, Homeros ve Nâzım Hikmet gibi isimler çıkmıştır. Yeter ki, bu kardeş kültürü inceleyip, sedef kutusundaki cevheri keşfedebilelim.
Kitabın çevirisine ilişkin kısa bir not: Evdalê Zeynıkê’nin ana dilinden Türkçeye çevrilen şiirler anlam değil ama estetik kaybına uğramış, Çünkü her şiir, kendi dilinde güzeldir. İlk sayfa dipnotundaki çirokbej (kaval çalan) ile bilurvan (masalcı, hikâye anlatan) sözcükleri yer değişmeliydi. Kılam (türkü) sözcüğü için, ‘Arapça kökenli olup şarkı anlamındadır’ deniliyor. Bundan emin değilim; ayrıca, Arapça şarkı/türkü diye bir ayrım bulunmuyor.

Tanıtım Yazısı
Yasaklarla dolu bir halkın edebiyatının ağırlıklı olarak sözlü edebiyat olması kaçınılmazdır. Bu edebiyatın taşıyıcılarının halkın içinden çıkmış, halkın kültürünü özümsemiş ve bununla yoğrulmuş ozanlar olmasından daha doğal bir şey olamaz. Bunun Kürt edebiyatındaki temsilcileri dengbêjler, çirokbêjlerdir. Dengbêjler, büyük söz ustalarıydılar. Kürt halkının acılarını, sevinçlerini kendi sanatkârlıklarının süzgecinden geçirerek ve onları yeniden üreterek sonraki kuşaklara aktardılar. Yaşadıkları dönemin olaylarını destanlaştırarak, kılamlaştırarak geleceğe taşıdılar. Bu dengbêjlerden biri de Evdalê Zeynıkê?dir. Evdalê Zeynıkê 1800?lü yılların başlarında doğmuş, 1913 yılında ölmüştür.

Evdal, kendinden önce söylenen destanlara yeni tatlar katmış, onları kendi makamında, kendine özgü bir biçimde yeniden yorumlamıştır. Ayrıca döneminde yaşanan, tanıklık ettiği her olayı kılam biçiminde söyleyerek Kürt edebiyatında ayrı bir yer edinmiştir. Bu özellikleriyle Evdal kendinden sonra gelen dengbêjlere de esin kaynağı olmuştur.

Kitabın Yazarı Ahmet Aras’la Şahin Alpay ‘ın Yaptığı Söyleşi
(http://www.milliyet.com.tr/1997/01/15/entel/kurt.html)

Edebiyat araştırmacısı ve yazar Ahmet Aras’ın Şaire Kurda ye Efsanevi / Efsanevi Kürt şairi Evdale Zeynike adlı eseri. Kitap, geçen yüzyılın başlarında doğup, 1913’te, tahminen 110 yaşında ölen Kürt ozanı Evdale Zeynike’nin hayatı ve eserlerini konu alıyor.
Ahmet Aras, 1944’te Erzurum’un bir köyünde dünyaya geldi. Atatürk Ü. İşletme Fakültesi’ni bitirdi. 1971 askeri müdahelesinden sonra İsveç’e gitti. 1978’e kadar Stockholm’de Türkçe öğretmenliği yaptı. Yurda dönüşünden bu yana İzmir’de yaşıyor ve Kürt edebiyatı üzerine araştırmalar yapıyor. Aras ile Kürt edebiyatı üzerine konuştuk.

* Evdale Zeynike kimdir?
Evdal, bir Kürt ozanı. 1800’lerin başlarında doğmuş, 1913’te öldü; 110 yıl yaşadı. Kürt halk edebiyatı içinde çok önemli bir yere sahip. Tarihin değişik dönemlerindeki olaylar halk ozanları tarafından destan ve destansı türküler biçiminde söylenerek kuşaktan kuşağa aktarıldı. Bu sözlü edebiyat, bir nevi tarih arşivi gibidir.
Evdal, hem binlerce yıl önce yaratılmış olan destanları kendi üslubuyla söyledi, hem de yaşadığı dönemindeki pekçok olayı destanlaştırdı. Bu nedenle ona “Kürtlerin Homeros’u” deniyor.
Eskiden Tükler arasında olduğu gibi Kürtler arasında da halk ozanlarının seçkin bir yeri vardı. Dönemin beyleri ve paşaları hep nam salmış ozanları yanlarına aldı.
Anadolu’da binlerce bey gelip geçmiş, ama hiçbiri şimdi belleğimizde yok. Fakat Köroğlu vasıtasıyla Bolu Beyi ‘ni ve Dadaloğlu vasıtasıyla Kozanoğlu ‘nu çok iyi biliyoruz. Evdal da döneminin ünlü Kürt beyi Sürmeli Memed Paşa ‘nın ozanıymış, uzun zaman onun yanında kalmış.

* Sürmeli Memed Paşa kim?
Sürmeli Memed Paşa, Doğubayazıt ‘taki sarayın sahibi ünlü İshak Paşa ‘nın torunu. 1865 yılında Osmanlı yönetimi Adana yöresindeki Kozanoğlu isyanını bastırmak üzere büyük bir askeri güç gönderirken, Sürmeli Memed Paşa’dan da destek istemiş. Paşa 400 süvarisiyle Kozan üzerine giderken Evdal’ı da beraberinde götürmüş. İsyanın bastırılmasından sonra 50 binden fazla Türkmen yerlerinden sürülmüş ve pekçoğu kılıçtan geçirilmiş.
Savaşın hemen ardından kolera hastalığı çıkmış. Osmanlı Ordusu’nun çok sayıdaki askeriyle birlikte Memed Paşa’nın 300’den fazla süvarisi de ölmüş. Yani hem yenen, hem de yenilen tarafta büyük trajedi yaşanmış. Orada birbirlerinden habersiz olarak karşılaşan büyük Kürt ozanı Evdal ile ünlü Türk ozanı Dadaloğlu, bu trajik olayı destanlaştırmışlar.
Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, Evdale Zeynike’nin Kozan Destanı (Wey Xozane) bugün halk arasında hala canlılığını koruyor.

* Evdale Zeynike üzerine araştırmanızı nasıl gerçekleştirdiniz?
Evdal’ın adı üzerinde yaratılmış olan efsaneler herkes tarafından konuşuluyordu, ama kimse onun hayatı konusunda birşey bilmiyordu. Liseyi bitirdiğim 1961 yılında yaşlı bir adamla tanıştım. Ondan aldığım bilgilerle yola çıkıp, 1964 – 68 arasında pekçok yeri dolaşıp, çok sayıda kimseyle konuşarak Evdal’ın yaşam öyküsünü aydınlığa çıkardım. 1971 – 78 arasında yurt dışında kaldım. Dönüşte araştırmayı tamamladım.

* Kürt edebiyatının zengin olmadığı iddiaları konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kürtlerin zengin bir sözlü edebiyatları var. Kürtçe’nin uzun süre yasaklı olması nedeniyle yazılı edebiyatın fazla gelişmediği doğru. Ama zengin bir Kürt klasik edebiyatı mevcut. Eli Heriri, Melaye Cüzeyri, Fekye Teyran, Ehmede Hani, Melaye Bate, İsmaile Bazidi, Şerefxane Hekari gibi çok sayıda şari ve yazar, 12. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar birçok eser verdi.
Bunların çoğu, Kürt sözlü edebiyatından yararlandı. Xaris Bitlisi ‘nin Leyl u Mecnun, Fekye Teyran ‘ın Şexe Senan, Ehmede Xani ‘nin Mem u Zin, Ereb Şemo ‘nun Kela Dımdıme gibi eserleri bunlara örnek. Bundan 300 yıl önce, eski Kürt destanı Meme Alan ‘ın konusunu işleyerek Mem u Zin ‘i yazan Ehmede Xani, Avrupalı doğubilimcilerce Firdevsi ve Shakespeare ile mukayese ediliyor. Melaye Bate ‘nın yüzyıllardır halk arasında okunan Kürtçe Mevlid’i kendi türünün en iyi örneklerinden biri sayılmakta.

Kitabın Künyesi
Efsanevi Kürt Şairi Evdalê Zeynıkê
Ahmet Aras
Kürtçeden çeviren: Fehim Işık
Evrensel Basım Yayın
Basım Tarihi : 04 – 2004
Sayfa Sayısı : 176

3 Comments

  1. sayin ahmet aras gercekten sen cok büyük bir kürd edebiyatci ve yazar arastirmacisisin sana allahtan kolaylik ve basarilar dilerim

  2. Evdale zeynıkeler mem ile zin ve daha niceleri bizim güneş soframızda yer alacaklar

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Previous Story

Osmanlının Kanlı Tarihi – İsmail Metin

Next Story

Çikolatalı Pasta – Gülsüm Cengiz

Latest from Kürt Edebiyatı

Zazaca-Türkçe Sözlük – Mesut Özcan

Zaza dili ve kültürüne önemli bir katkı olan bu kitap, Mesut Özcan’ın hazırladığı sözlüğün yanı sıra, Mehmet Bedri Gültekin’in Zazaca grameri üzerine bir çalışmasını
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ