Elektrikli Yalanlar – Zafer Köse

elektrikÖdediğimiz elektrik paralarının epeyce bir kısmı, atmosferi ısıtmaya yarıyor.

Üretildiği yerden tüketildiği yere ulaştırılana kadar elektriğin bir kısmı boşa harcanır. “Trafolarda indüksiyon” falan gibi teknik laflara girişmeden, kısaca ve kabaca, “yolda ısıya dönüşen enerji” diyelim.

Santrallerde üretilen enerjinin %6’sı iç kayıp ve iç tüketime harcanmakta. Bu oran Avrupa normlarının biraz üzerinde.

İletim hatlarındaki kayıp oranı, Avrupa ortalamasıyla neredeyse eşit: %3.

Ne var ki, dağıtım hatlarındaki kayıp-kaçak oranı Türkiye’de çok yüksek: %20-25 civarında. Dağıtım sistemindeki gerilim, üretim tesislerine ve iletim hatlarına göre daha düşüktür. Dolayısıyla akım daha yüksektir. Kayıp-kaçak oranında ise akım miktarı ve iletken kesiti başlıca belirleyiciler olduğu için, buralarda daha fazla kayıp meydana gelir.

Ne var ki, bu oran, Türkiye’de, dünya normlarının çok üzerindedir. Sonuçta, Türkiye’de üretilen toplam enerjinin %30’u kayıpları karşılıyor.

Ve elbette, kayıp-kaçak elektriğin maliyeti, yurttaşlar tarafından ödeniyor. Faturada ne adla belirtilirse belirtilsin, boşa giden elektrik, kullandığımız elektriğin maliyetini artıyor.

Bu arada, büyük bir fabrikadaki binlerce motordan sadece birinin, birçok ilçede harcanan toplam konut elektriğinden daha fazla elektrik tükettiğini bilmekte fayda var.

Dünyanın gelişmemiş ülkelerinde bu kadar çok elektrik harcanmıyor.

Bu kadar enerji kullanan ülkelerde ise, iletim ve dağıtım sistemleri bu kadar yeteriz değil.

Çünkü oralarda tahsil edilen elektrik paraları, yolsuzluğa kurban gitmiyor. Tıpkı, taşıt alım vergisi veya akaryakıt vergisi adı altında toplanan paralarla yeterli yol yapılması gibi.

Bu arada, sözünü ettiğimiz “kayıp-kaçak” kavramı, teknik bir ifadedir. Enerji iletimi ve dağıtımı ile ilgili. Yani bu terim, “kaçak elektrik” ile aynı anlama gelmez.

Burada konu biraz karmaşıklaşıyor. “Teknik olmayan kayıplar” işin içine giriyor. Faturalandırma hataları, ölçüm cihazı arızaları, tahsilat sorunları gibi onlarca madde üzerinde durulabilir.

Elbette ülkede epeyce elektriğin kaçak kullanıldığı da bir gerçek. Özellikle İstanbul’da ve öğrenci evlerinde.

Fakat devletin ve eskiden beri hükümetlerin Kürt düşmanlığı bu konuda da kendini gösteriyor. Aynı şekilde, AKP muhalifliğini milliyetçilik biçiminde ortaya koyan “kanaat önderleri” de konuyu “doğal olarak” yanlış anlıyorlar, yanlış anlatıyorlar.

Bunun sonucunda, toplanan vergilerin nasıl kullanıldığı gibi en temel konuda duyarsız birçok kişi, “Kürtlerin kullandığı kaçak elektriği benim faturama yansıtmayın” diye bağrışıp duruyor.

Oysa muhalif tavırların ancak örgütlenmeyle ortaya konabileceğini anlasak… Hukukun bağımsızlığına daha fazla önem versek… Tahsil edilen elektrik paralarının, elektrik sistemini iyileştirmeye neden yetmediğini, bu kaynağın nerelere harcandığını sorgulasak… İktidarların yarattığı düşmanlık tuzaklarına düşmesek…

Yani hırsızlığın iktidarına karşı dursak, elektriği “kaçak” kullananlara itirazımız da ne kadar anlamlı olurdu.

Zafer Köse
zaferxkose@gmail.com

*

Not 1:
Teknik bilgi için bakınız:
http://birimler.dpu.edu.tr/app/views/panel/ckfinder/userfiles/16/files/Dergiler/22/sayi2pdf.pdf

Not 2:
Enerji yolsuzlukları konusunda da ayrıntılı bilgilerin ve belgelerin verildiği, Aykut Erdoğdu’nun “Yağma Yılları” adlı kitabı, Siyah Beyaz Kitap tarafından yayıma hazırlanmaktadır. (Yukarıdaki kitap görseli, kapak tasarımının taslağıdır, değişebilir.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir