Ergani’de Bayram – M. Şehmus Güzel

DEĞERLİ ARADAŞLARIM, ŞİRİNLERİM, GÜZELLERİM, İKİ GÖZLERİM, SEVGİLİ KARDEŞLERİM, YEĞENLERİM, YAKINLARIM, OKUYUCULARIM TÜMÜNÜZE MERHABA. Geçmişe bir yolculuk yapalım dedim. Hep birlikte. Elele ve dayanışma içinde.

ERGANİ?DEYİZ. Ellili yılların sonunda, altmışlıların başında, umutlu, şirin, güzel ve mutlu günlerinde. Anam rahmetli Ganime Güzel, kız ve erkek çocuklarını pırıl pırıl, herkes için eşit ölçüde, ayrı gayrı olmaz bizde, ve en güzel Sümerbank kumaşından yapılmış giysilerle donatmış. Pabuçlar da Sümerbank?tan. Siyah iyi deriden. Rahmetli babam Hasan Güzel?in mübarek elleriyle diktiği yemeniler o gün giyilmeyecek. Ayaklarımızda ayakkabılarımız, bilhassa arkadan vursalar bile, ille Sümerbak ayakkabıları olacak. İlle! Bayram öncesi özel olarak ailecek Diyarbakır?a gidilmiş, önce o bildiğimiz Dörtyol?da, ünlü, pek ünlü ?Tatlıcı Şehmus?ta « kahvaüstü » (kahva-altı olunca kahva-üstü de olsun istedim) işi kayıntı yerine getirilmiş. Sonra hemen oracıktaki Sümerbank?a girilmiş ve alışveriş yapılmıştır… En zoru orada bitmez tükenmez kuyruklardır. Çocukluğumun kabuslarından. Takım elbiselerimiz Ergani?de yıllardır nazımızı çeken hemşeri ve dost terzilerde diktirilmiş, bu iş için terziye iki, üç, belki beş kez gidilmiştir… Bir gün önceden herkes tertemiz, baştan aşağıya yıkanmış, bayram sabahı herkes iyi, şık, şipşirin giysileri içinde tamamen yenilenmiştir… Sabahın bitimine doğru yemekler yenilmiştir : Meftune, yaz kış baba, yok artık burada baba diyemeyiz ana demeliyiz, ana yemektir, yanında içli pilav, köfteler, anam ?İzmir köftesine? bayıldığımı(zı) bildiği için ıkınmaz sıkınmaz hazırlardı ve bizi, ama bilhassa beni, her seferinde bayıltırdı, ellerine sağlık Ganime Güzel, ellerine sağlık kurban, su börekleri, salatalar, varsa çaçık, tatlılar, tek tek saymayayım, ağzımızın suyu akar, günaha gireriz diye korkaram. Eller öpülmüş. Bayramlıklar alınmış. Evden çıkılmıştır. Mahalenin bütün bebeleri biraraya toplanmış. Büyüklerimizde bizden fazla olan ne var? sorusu hep bir ağızdan, ama içimizden, sorulmuştur. Ve yanıtı da pat diye acele tarafından verilmiştir : Bir tek şey : Cigara. Aramızda en ?yaşlımız?, herkesten, bayram haçlıklarından birer paket ciğara parasını almış, gitmiş bakkala, ve çaktırmadan ?Abemedir? diyerek paketleri tek tek cebe atmıştır. Ve kazasız belasız dönmüştür. Mahallenin bebeleri, dayanışma ve birlik içinde, şık ve kısacık saçlarımız taralı, Ergani?nin ara sokaklarından çıkar, Piran yolunun arkasına düşen taraflardan dolanıp kasabanın epey dışına çıktığımıza kesin karar verdiğimiz bir bahçe çitine, ama dikkat mutlaka daldada olması şart, sırtımızı dayayarak, yan yana, ?it oturuşu? çömelmişiz. Çökmüşüz resmen. Bayram ritüeli başlayabilir. Herkes kendi cigara paketini dikkatlice açar, fiyakalı tarafından cigarasını yakardı. Bu konuda benim örneklerim rahmetli İhsan ve Tahsin Abelerimdir, hele Tahsin Abem cigara paketini Mayk Hammer (Bu kitapların birkaçını Kemal Tahir, takma adla yazmıştır, « adapte » etmiştir, iyi de etmiştir, geçerken anımsatayım) gibi açar, havalı bir biçimde çakmağı tek elle çakar ve yakardı cigarasını, odası o nedenle tütün, cigara ve roman kokardı. Evet ilk cigarayı çıkarır, abelere, babalara özenerek, iki dudak arasında, ama daha çok sola doğru, tutuşturulurdu, en bitirimlerimiz yelek cebinden (takım elbiselerimiz var dedik ya, bizde kardeşlerim takım elbise yeleksiz ve beyaz gömleksiz olmaz) çakmağını çıkarır ve çakar. Bir cigara, iki cigara, üç cigara, beş cigara… Orada tek tek bütün cigaraların ifadesini alır, akşamı ederiz. Akşamı ederiz evet ve eve dönüşte iz bırakmamak için paketi de bitiririz, bütün cigaraları içince de, ikramlarla çabucak bitebilir cigara paketiniz, ayağa kalktığımzda başımız biraz döner, ama erkekliğe yedirmeyiz, geldiğimiz biçimde, yan yana ve hep dayanışma içinde, mahalemize döneriz… O gün en önemli işi yapmışların mutluluğu içinde ve « adam olmaya » doğru önemli bir adım atmış olmanın verdiği sevinçle de. Biraz başımız dönüyormuş artık kimin umurunda… Mahalleye girince herkes evine, evi olmayan… Döneriz. Anamız bizi denetlemez. Cigara kokusu duyumsanmaz. Cigara kokusu tiril tiril beyaz gömleklerimize ve Sümerbank malı elbiselerimize sinmemiştir. Ergani havası çünkü bütün onları alıp alıp götürmüştür. Geldikleri yere. Eve dönen çocuklar, ana, baba, abla ve abilerinin yanında ve gözünde, aniden çocuk olarak kaldıklarını farkederler, ama o günün beyliğini de öyle kolay kolay unutmazlar. İşte ispatı.

Hepinize nice nice bayramlar. Mutlu, sağlık ve neşeli günler dolu yarınlar diliyorum kardeşlerim benim.

M. Şehmus Güzel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir