‘Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak’ ve Tom Joad’un hayaleti

68 kuşağıyla -ve tabii THKO’yla- ilgili birçok anı ve tanıklık kitabı yazıldı. Ancak geçtiğimiz ay Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan “Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak” beni en çok etkileyenlerden oldu. Tuncer Sümer’in anlattığı hikaye, yazarlarının da belirttiği gibi, ‘kendinin de içinde olduğu bir ortak tarih’. O ortak tarihte yanılgılar, umut, dostluk ve cüret bir arada. “Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak”, daha güzel ve adil bir dünyanın mümkün olduğu inancının insanı her durumda.

Solcular, özellikle solcu gençler için Deniz, Yusuf, Hüseyin, Sinan gibi isimlerin ayrı bir anlamı vardır. Sola meyleden birçok genç en önce onların hikayesini öğrenmiştir. Önce “Şarkışla’ya düşürmesin oy/ Allah sevdiği kulunu oy/ Gemerek’te çevirmişler/ Deniz Gezmiş’in yolunu” ağıtını, sonra da “Nurhak”ı duymuşlardır. Demem o ki, bu tarihsel dönem kendini solda addeden herkes için ‘romantik’ bir anlam da taşır. Gençliğin cüretidir o…

THKO ve 68 kuşağı denince akla ilk gelenler kuşkusuz Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan’dır. Ve Sinan Cemgil, Kadir Manga, Alpaslan Özdoğan… ancak başka önemli isimleri de vardır bu hareketin. Bu isimlerden biri de hâlâ hayatta olan Ahmet Tuncer Sümer. Enis Rıza ve Ebru Şeremetli. İşte, Tuncer Sümer ile o günleri konuşmuşlar ve ortaya bir kitap çıkmış: “Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak”.

Hüseyin İnan’a sorarlarmış: “Ne zaman dağa çıkıyorsunuz?”. O da “Erikler çiçek açınca” dermiş. Kitap, adını işte buradan alıyor. Ve Tuncer Sümer’in Erzurum’da Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun (FKF) çalışmalarına katılmasıyla başlayan hikaye, Filistin’deki El-Fetih kamplarından geçip “erikler çiçek açtığı vakit” Türkiye dağlarına uzanıyor.

Öncelikle, Enis Rıza ve Ebru Şeremetli’yi kutlamak gerek. Oldukça başarılı bir çalışma yapmışlar. Önsözde “kendi sorularına yer vermediklerini” ve “kurgusal müdahalelerde bulunduklarını” söylemişler. İyi de etmişler. Bu bir “Tuncer Sümer ile söyleşi” kitabı da olabilirdi, ancak kesinlikle aynı etkileyicilikte olmazdı. Kitabın bence en önemli vasfı, tarihi “anlatması” değil, yeniden yaşatması. Zaten kendileri de olabildiğince yeniden yaşamaya çalışmışlar; yine önsöz kısmından (kitapta “Sözün Başı” başlığı ile verilmiş) kendileri anlatsın: “Toplamı on saati bulan bir sözlü tarih çalışmasının ardından çadırlarımı ve uyku tulumlarımızı sırtlayıp Tuncer Sümer rehberliğinde yola çıktık. Nurhak’la… O coğrafyayla, insanı ve iklimiyle tanıştık. Mağaralarda, evlerde anılar dinledik. Çobanlar efsanelerle yolumuzu kesti.”

“Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak”ın insanı en çok çeken yanı –devrimci gençler arasındaki- bireysel ilişkilere ve dayanışma duygusuna bolca yer vermesi. Tartışmaları, kavgaları, esprileri… hepsini Tuncer Sümer ile birlikte yaşıyoruz bu kitapta. O tekrar yaşıyor, biz ilk defa yaşıyoruz. Özellikle El-Fetih kamplarındaki anıları ve dağa çıkmalarından sonraki yaşamları insanı heyecanlandırıyor. El-Fetih kamplarında, daha sonra İsrail tarafından katledilecek olan ünlü Filistinli devrimci, Filistin direnişinin Yaser Arafat’tan sonraki ismi Ebu Cihed ile sık sık görüşüyor Hüseyin İnan, Tuncer Sümer ve arkadaşları. Ondan fikir alıyorlar. Tuncer Sümer, Ebu Cihed’in ölüm haberini aldığında babası ölmüş kadar üzüldüğünü belirtiyor. Dünyanın her yerinde, özgürlüğe inanan yürekler aynı çarpıyor. Tuncer Sümer’in anılarında, Steinbeck’in ünlü karakteri Tom Joad’un hayaleti dolaşıyor. Annesiyle vedalaşırken şöyle der Tom Joad: “Ben her yerde olacağım, her nereye bakarsan beni göreceksin. Nerede aç insanlar karınlarını doyurmak için savaşıyorsa, orada olacağım. Nerede polisler bir delikanlıyı dövüyorsa, orada olacağım.” Görüyoruz ki Tuncer Sümer ve arkadaşları Tom Joad’u yüreklerinde taşıyorlar. Bu yüzden Ebu Cihed, Tuncer Sümer’in babası gibi, bu yüzden Filistin’de silah tutuyorlar, bu yüzden yanılıyorlar, umut ediyorlar, dayanışıyorlar. Tom Joad’un hayaleti, “erikler çiçek açınca” yürümeye başlıyor.

68 kuşağıyla -ve tabii THKO’yla- ilgili birçok anı ve tanıklık kitabı yazıldı. Ancak “Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak” beni en çok etkileyenlerden oldu. Tuncer Sümer’in anlattığı hikaye, yazarlarının da belirttiği gibi, ‘kendinin de içinde olduğu bir ortak tarih’. O ortak tarihte yanılgılar, umut, dostluk ve cüret bir arada. “Erikler Çiçek Açınca: Nurhak’ı Hatırlamak”, daha güzel ve adil bir dünyanın mümkün olduğu inancının insanı her durumda güçlü kılabildiğini, ne zaman umutsuzluğa düşse elinden tutup kaldırdığını bir kere daha hatırlatan bir çalışma.

Onur Bayrakçeken
07-12-2014, http://ilerihaber.org/

KÜNYE: Erikler Çiçek Açınca (Nurhak’ı Hatırlamak A. Tuncer Sümer Kitabı), Enis Rıza, Ebru Şeremetli, Ayrıntı Yayınları, Kasım 2014, 208 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir