Ermenistan’ın ‘Drakula’sı: Dakhanavar

Von Haxthausen’in 1854’te basılan ‘Transkafkasya’ kitabında Yerevan yakınlarında bir vampir hikâyesinden bahsediliyor. 1968’de Montague Summers’ın ABD’de basılan ‘Avrupa’da Vampir’ kitabında da referans verilen anlatıda yer alan ‘dakhanavar’ kelimesinin Farsça ‘canavar’a benzemesi tesadüf mü bilinmez ama Haxthausen’ın Ermenistan vampiri mitine neden olduğu kesin.

2000’li yıllarda popülerleşen vampir hikâyeleri İrlandalı yazar Bram Stoker’ın 1897’de yazdığı ‘Dracula’nın izinden beyazperdeye aktarılmaya devam ediyor. Son film ‘Dracula Untold’ yani ‘Anlatılmayan Dracula’, Türkiye’de ‘Dracula Başlangıç’ adıyla 3 Ekim’de vizyona girdi. Film, ‘Dracula’ adını alan Eflak valisi III. Vlad’ın doğaüstü güçlerin de yardımıyla Fatih Sultan Mehmet’in başını çektiği Türk ordusuna karşı topraklarını savunmasının hikâyesini anlatıyor.
Halbuki Stoker’ın hikayesi Transilvanya sınırlarındaki Karpat dağlarındaki ‘Dracula’nın halkı tarafından yok edilmeye çalışmasını konu alıyor. Bram Stoker’ın vampirini Transilvanyalı yapma nedeniyse yazar Emily Gerard’ın bölge folklorunu incelediği yazılarından etkilenmesi. Zira, 19. yüzyıl gezi yazılarında Batı Avrupalı seyyahlar için “gizemli doğu” bölgelerinde ‘vampir’ hikâyesi aramak popüler uğraşlardandı. Bu yerlerden biri de ‘Avrupa’nın Asya ile sınırı’ olarak tanımlanan Ermenistan’dı.
Mitin doğuşu
Bölgeyi ziyaret eden Alman Baron August Von Haxthausen’in 1854’te Londra’da basılan ‘Transkafkasya’ kitabında Yerevan yakınlarında bir vampir hikâyesinden bahsediliyor. 1968’de Montague Summers’ın ABD’de basılan ‘Avrupa’da Vampir’ kitabında da referans verilen anlatıda yer alan ‘dakhanavar’ kelimesinin Farsça ‘canavar’a benzemesi tesadüf mü bilinmez ama kesin olan tek şey, Von Haxthausen’in kayıtlarda yer alan ve ilerideki yıllarda ‘Ermenistan vampiri’ olarak anılan bir mitin doğmasına neden olduğu.
Baron Von Haxthausen, Tiflis üzerinden Yerevan’a geçişini şöyle anlatıyor: “Ararat yarısından fazlası sonsuz bir karla kaplı ve şimdi parlak sabah ışığı altında farklı renklere bürünüyor: Koyu kırmızı, turuncu ve mor. Efsane, Nuh’un gemisinin onun doruklarında olduğunu söylüyor.”
366 vadi
Alman yazar ardındansa Ermeni efsanelerine dayandırdığını ifade ettiği anlatısında yer alan vampirini okuyucularıyla paylaşıyor: “Sağ tarafımızda Allagas buzulu var ve Yerevan’ın iki mil uzağında Ultmish Altötem dağları başlıyor ve 40-50 verst boyunca uzanıyor. Ermeni efsanelerine göre 366 vadi olduğu söyleniyor. Bu ülkede bir mağarada Dakhanavar isminde bir vampir yaşarmış. Bu dağlara çıkan ya da vadileri sayan kimseye tahammül edemezmiş. Buna kalkışan herkes vampir tarafından ayak tabanından ölene kadar emilmiş bir vaziyette kanlar içinde bulunurmuş. Bununla birlikte vampiri iki kişi zekâlarıyla yenmiş: Vadileri saymaya başlamışlar, gece olduğunda uyumaya çekildiklerindeyse birinin ayağının bir diğerinin başına gelecek şekilde uzanmasına dikkat etmişler. Gece canavar gelmiş her zamanki gibi bir baş bulmuş. Sonra aşağıda bir baş daha bulmuş ve bağırmış “Bu dağların 366 vadisi içinde insanların kanını emdim ama hiç iki başlı ayaksız birini bulmamıştım bugüne kadar.” Böylece koşarak kaçmış bir daha da bu ülkede görülmemiş, insanlar da 366 vadi olduğunu bu sayede öğrenmişler.”

SERDAR KORUCU
10 Ekim 2014, http://www.agos.com.tr/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir