Teneke Trampet’i nasıl okuyacağız?
Bugün Günter Grass’ın kitapçılarda neredeyse hiçbir kitabı yok. Teneke Trampet’in bile 2000 yılından sonra yeni baskısı yapılmamış. Oysa Grass, Türkiye ile çok ilgili ve burada da tanınan bir yazardı.

Günter Grass tipik bir 20. yüzyıl aydınıydı. Yaşadığı çağın çalkantılarına, tarihsel olaylarına şahitlik etmiş, bunu yaratıcı çabasının bir parçası kılıp büyük bir edebiyata dönüştürmüş ve politik tavır almaktan hiç çekinmemiş bir yazar. Kendi ülkesinin geçmişiyle yüzleşmesi için çabalamakla kalmamış, evrensel bir entelektüel olarak dünyanın pek çok yerindeki adaletsizliklere karşı da sesini yükseltmişti. Türkiye’yle de çok ilgiliydi ve çok kereler bu konuda inisiyatif aldı.

Bence Grass’ın en önemli özelliklerinden biri de politik tavrını, aktivizme dönüştürmesi ve üstelik bunu bir kitle partisinde gerçekleştirmesiydi. Alman Sosyal Demokrat Partisi’nde siyasete girdi. Kitle siyasetinin bir entelektüel için yıpratıcı olabileceği gerçeğini göze almaktan çekinmedi. Ve tabii SPD de bir süre sonra kendisini çok sert eleştirip ayrılacak bir yazarla birlikte olmaktan hiç gocunmadı…

Yaşar Kemal ondan “dostum” diye sık sık söz ederdi. Garip bir tesadüf, iki yazar sadece birkaç ay arayla bu dünyadan göçüp gittiler. Orhan Pamuk, Grass’ın ardından yayımladığı mesajda “Sıcak içten bir arkadaştı” dedi… Grass sadece Yaşar Kemal, Orhan Pamuk gibi ünlü, büyük ödüller almış yazarların dostu olmakla kalmadı, Türkiye’nin tümüyle ilgilendi. 1990’larda Kürtleri gündeme getirmişti. Alman silahlarının Türkiye’de kullanılmasına karşı çıkan açıklamalarıyla gündeme gelmişti. 2010’daki Türkiye seyahatinde ise gündeminde Ermeniler vardı. Evet, şu sıralar felaketin 100. yılı dolayısıyla bütün dünyanın konuştuğu Ermeniler… Yaşar Kemal’in de katıldığı bir basın toplantısı düzenleyip Türkiye’yi geçmişiyle yüzleşmeye davet etmişti: “Türkiye, 1915-1916’da Ermeni toplumuna yapılanlarla ne zaman yüzleşecek? Türkiye’nin de bunlarla yüzleşmesini ve Avrupa toplumuna ait olmasını istiyorum. Tabuların üzerine gitmek lazım. Nerede bir tabu varsa bunun üzerine gitmek lazım. Biz bunu yaptık, Türkiye de yapmalı.” O günlerde ben de Goethe Enstitüsü’nün unutulmaz müdürü Claudia Hahn-Raabe sayesinde Grass’la tanışıp bir söyleşi yapma fırsatı bulmuştum. Söyleşide de Kemalizm Gras’tan payını almıştı…

Eleştirileri Günter Grass’ın Türkiye’yi tanıyan ve önemseyen bir yazar olmasından kaynaklanıyordu. Bu ünlü, Nobel ödüllü Alman yazar, biraz da hep gündem olan o açıklamaları sayesinde Türkiye’de de tanınan bir isimdi. Ama okunan bir isim hiç olmadı.

Bugün Günter Grass’ın Türkiye’de halen satışta olan neredeyse hiç kitabı yok. Evet, mesela o ünlü romanı Teneke Trampet’i okumadıysanız ve Grass’ın ölümü üstüne merak edip almaya karar verdiyseniz hiç heveslenmeyin. Teneke Trampet’i okumak için bir kütüphanenin yolunu tutmalısınız. Çünkü en son 2000 yılında Gendaş Yayınları’ndan çıkan bu kitabın bir daha yeni baskısı yapılmamış. Şanslıysanız belki sahaflarda bulursunuz. Kitap Türkçede hiç satmamış ki, daha sonra bir başka yayınevi de basmaya cesaret edememiş. Tıpkı diğer ünlü romanları Yengeç Yürüyüşü ya da Yüzyılım gibi. Hatta savaş sonrası Almanya’yı ve bir büyük yazarın yetişmesini çok güzel anlatan, üstelik yayımlandığında büyük sansasyonlar yaratmış anı kitabı Soğan Soyarken de yok! İlknur Özdemir’in çevirdiği kitap dört baskı yapmış, sonuncusu 2008’de… Bir daha basan eden olmamış. Konuyla ilgili aynı zamanda yayıncı da olan, Kırmızı Kedi’nin yayın yönetmeni İlknur Özdemir’i aradım. “Evet, ne yazık ki Türkiye’de Günter Grass okunmuyor” diye durumu özetledi.
Türkçede Grass’ın sekiz kitabı var. İçlerinde sadece en eskisi olan Dişi Fare’nin yeni baskısı mevcut. O da artık pek faal olmayan, eski kitaplarının yeni baskılarını yapan Cem Yayınları’ndan çıkmış. Neyse ki Cem Yayınları kitabın telifini almış, 2013’de yeni baskısını yapmış da bugün Türkiyeli okurlar numunelik de olsa okuyacak bir Günter Gras bulabiliyor. Onun dışında, Günter Grass Türkiye’de çoktan unutulmuş bir yazarmış meğer.

Umarım birileri şimdi harekete geçip, Grass’ın Türkçede tekrar basılmasını sağlar. Belki bir kahraman yayıncı, belki bir kurum, belki bizzat Almanlar; mesela Goethe Enstitüsü… Kim olursa olsun, Günter Grass Türkçede olsun; çünkü bunu her açıdan hak ediyor.

Cem Erciyes
17.04.2015 http://kitap.radikal.com.tr/

Previous Story

“Ben sizin için çıldırıyorum, siz bana aldırış bile etmiyorsunuz” Nazım Hikmet

Next Story

Alman Türk silah arkadaşlığı ve Ermeniler

Latest from Biyografiler

Van Gogh’un kitap tutkusu

Geçtiğimiz haftalarda Paris’in izlenimci koleksiyonuyla ünlü Musée d’Orsay, Antonin Artaud’un Van Gogh: Toplumun İntihar Ettirdiği kitabından yola çıkarak yazar ile ressamı, Artaud ile Van
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ