wilhelm_reichWilhelm Reich’ın (1897 – 1957) Karakter Analizi adlı yapıtı okuyucuya ilk kez sunulduğunda, eleştirmenler tarafından o ana dek “psikoloji konusunda söylenmiş olanların en iyisi ve en köklü düşünülmüşü” olarak tanımlanmıştı. Kitap çok geçmeden Nazi Almanyası’nda yasaklandı. Karakter Analizi ancak 1945’de, ABD’de yeniden basılabildi. O günden bugüne, bu başyapıt psikoterapinin gelişimine büyük katkı yapmıştır. Değişiklikler yapılsa da, Reich’ın kitabında işlediği temel görüşler pek çok terapi yönteminde benimsenmiştir.

Reich, Freud’un yorum analizinin karşısına, beden dilinden yola çıkarak, bastırmanın çok çeşitli katmanlarına adım adım ilerleyen davranış analizini koyar. Kas gerginliklerinin çözülmesinin cinsel enerjiyi serbest bıraktığını, bunun da aykırı davranışları ortadan kaldırdığını saptamış, buradan yola çıkarak vejetatif akımlar anlayışını geliştirmiştir. Bu anlayış, Reich’ın daha sonra geliştirdiği orgon terapisine bağlı biyopsikiyatrinin temelini oluşturmuştur.
(Tanıtım Bülteninden)

“Führer İdeolojisi” – Yüksel Pazarkaya
(http://www.cumhuriyet.com.tr/, 10 Ocak 2014)
Wilhelm Reich, “Faşizmin Kitle Psikolojisi’nde, Almanya’da nasyonal sosyalizmin (yani Nazi hareketinin) ?Führer ideolojisi? üzerine kurulduğunu saptar. Bu hareketin büyümesinde somut gerekçeler ileri sürülmez. Dolayısıyla onun karşısına gerekçelerle (argümanlarla) çıkmak da bir şey getirmez ve bir şey değiştirmez.
Son kamuoyu araştırmasında, bütün yaşananlardan sonra, yolsuzluk ve hukuksuzluk, ancak ufak bir azınlık tarafından sorun olarak görülüyorsa ve bugün sandığa gidilse, AKP hâlâ yüzde 43 ile birinci parti çıkıyorsa, kitle yapısında derine inen bir sorun var demektir. Wilhelm Reich, kitle yapısını en iyi incelemiş ve çözümlemiş toplum bilimcilerden biri, belki de ilki.
Reich?a göre, nasyonal sosyalist toplantılardaki konuşmalar, kitle bireylerinin duygularıyla oynamak ve nesnel gerekçelerden mümkün olduğunca uzak durmak için, hüner gerektiriyordu. Hitler, Kavgam/Mein Kampf kitabının çeşitli yerlerinde, doğru kitlesel psikolojik taktiğin gerekçelerden vazgeçmek ve ?büyük son hedefi? durmaksızın kitlelerin gözünün içine sokmak gerektiğini vurgular. Bu son hedefin ne olduğu yaşanmış yakın tarihtir.
Bir ?Führer? ya da bir fikri temsil eden, ?görüşü, ideolojisi ya da programı kitle bireylerinin geniş bir kesiminin ortalama yapısına ses verirse? ancak o zaman başarılı olur.
Toplumun gerçek sorunlarını ve bunların çözümünü tasa etmeyen ?Führer? tipi bir önder, ki bu siyasi de olabilir, dinsel bir önder de, kitlenin bilgi, bilinç ve toplumsal sorumluluk düzeyini düşük tutacak bir düzen kuracak, bunu koruyacak ve uygulayacaktır
Ancak o zaman, ortaya sorun çıkınca, bunu örtmek için kolayca gündem değiştirebilir. Kitle zaten pek bilincine varmadığı sorundan uzaklaşır.
Reich, buna kitle psikolojisini, ?Führer fikirleri? metafiziğinden, toplumsal yaşam gerçeğine geçiş olarak tanımlar. Yani, toplumsal yaşam gerçeğini, gerçekten yaşananlar değil, ?Führer fikirleri ?oluşturur.
Hitler?in peşine takılan kitleler konusunda Reich?ın anahtar sorusu:
?Asıl önemli olan, kitleler niçin yanıltılmaya, ?gözleri boyanmaya? ve ?psikozotik duruma düşmeye teşneydiler?, bunun kavranmasıdır. Kitlelerin içi nasıl işliyor, bunun hakkında kesin bilgi sahibi olmadan, sorunu çözmek mümkün değildir.?
Bu sorun çözülmeden, bugün de, kamuoyu araştırmalarına bakarak şaşmak ve baş sallamak, hiçbir şeyi değiştirmez.
Bu sorunun çözümü orta ve uzun vadede çağdaş, demokratik eğitim süreçlerindedir. İvedi atılması gereken adım ise demokratik yöntemle ve geçici olarak seçilmiş bir yönetimle demokratik kadroların, kitlelerin bilgilenmesi ve sorumluluk üstlenmesi için seferber olmasıdır.

Kitabın Künyesi
Faşizmin Kitle Psikolojisi
Orjinal isim: Die Massenpsychologie des Faschismus
Wilhelm Reich
Cem Yayınevi / Cem Psikoloji Dizisi
Çeviri : Yüksel Pazarkaya
İstanbul, 2014
416 s.

Previous Story

Faşizmin 14 Temel Özelliği

Next Story

Suriyeli şair Adonis: ‘En kötüsü dini faşizm’

Latest from Politika

SLAVOJ ŽIŽEK: Tabiat zaten kaotiktir, en vahşi afetleri, anlamsız ve öngörülemez felaketleri yaratmaya eğilimlidir. Bizlerse onun hain kaprislerine acımasızca tabiyiz, bizleri kollayıp gözeten Tabiat Ana diye bir şey yok. Tabiatın dengesini bozuyor filan değiliz, sadece onu sürdürüyoruz.

Sakınmanın Yolları Peki, ekolojik tehditler gerçekten de o kadar başa çıkılamaz mı? Liberal kapitalizmin bazı müdafileri çevreci harekete “XXI. yüzyılın Komünizmi” diye dudak büküyor;
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ