Praglı Franz Kafka denilince akla her şeyden önce Max Brod adı gelmelidir. Zira onun bu arkadaşı olmadan ne edebiyatçılar ne de koca dünya böyle bir yazarın varlığından haberdar olurdu. Kafka´nın 1924´de Viyana´da bir sanatoryumda kırkbir yaşında vefatından sonra Max Brod isimli yirmi yıldır arkadaşı kendisine imha edilmeleri için verilen yazılarının hemen hepsini yayınlatma kararı verir. Şato bu emanet verilen şaheserlerinden biridir.

Roman aslında o dönem Çekoslovakya?da var olan onbinden fazla şatonun vesilesiyle bürokrasiyle, idarecilerle dalga geçmek, bol bol ders vermek ama bunu yaparken o denli üstüruplu bir dil kullanmak ki her okuyan her dediğini anlamasın diye sanki özel bir çaba gösterilmiş ölümsüz bir eserdir.

Kahramanımız Kadastrocu K. bir gece ansızın Kont Westwest´in şatosunun bulunduğu bir bölgede oteli dahi olan bir yerleşim bölgesine gelir. Buraya kadastrocu olarak atanmıştır. Fazla sürmez K. bu köye yerleşir. Hemen akabinde kendisinin neden buraya atandığının, bunu kimlerin istediğinin izini sürmeye başlar. Aradan günler geçmesine rağmen kendisine herhangi bir görev verilmez. Olayı aydınlatmak için köyün muhtarına gider ve şatoyla bağlantı kurup yardımcı olunmasını ister. Tuhaflıklar ve gariplikler birbirini izler.

K. şatoya bir yanlış anlaşılma neticesinde atanmıştır. Yine de şato tarafından görevlendirilen iki yardımcı devreye girerler. Ama Arthur ve Jeremias isimli bu yardımcılar K.´ya yardımdan öte onu kontrol eden, bir türlü rahat vermeyen tiplerdir. İlerleyen sayfalarda K.´nın şefiyle beraber olan Frieda devreye girer. K. Frieda´ya tez elden aşık olur hatta bir süre sonra onunla nişanlanır. Frieda´nın annesi bu beraberliğe sürekli karşı çıkar. Eskiden onunda K.´nın şefiyle berberliği olduğunu öğreniriz. Birlikte olduktan bir süre sonra ikili otelden kovulurlar. Zira Frieda´nın annesi otelin sahibinin eşidir ve kovulmalarında önemli rol oynar.

Frieda ile K. bir okulda hizmetli olarak göreve başlayan kadastrocunun yeni mesleği sayesinde görev yaptığı bu okula taşınırlar. Burada yatıp kalkar, temizlikten sorumlu olurlar. Bu arada annesinin gazına ve dolduruşuna gelen Frieda bir süre sonra böylesi bir berbat koşullardaki yaşam için olsa gerek K.´dan ruhen uzaklaşır. K.´nın artık bir tek amacı vardır, şatoya gitmek. Kafasında bir tek bu düşünce olan K. karısını ihmal eder, o da sanki bu fırsatı bekliyormuş gibi bir başkasıyla onu aldatır. K.´nın çetrefilli ve bahtsız kaderi şatoya girmesi için kararlaştırılan randevuyu uyuyakaldığı için kaçırmasıyla dikkatimizi çeker.

Evliliğin yazmasını engelleyeceğinden korkan yazar evlenmez. Kökü kendisiyle kuruyanlardandır yani. İlk dünya savaşında çelimsiz ve zayıf yapısı nedeniyle askere alınmaz. Kafka bir yabancıdır, çevresine, dünyasına, dışlandığı kendi insanına, olaylara bir bütün olarak bu yaşama. Eserlerini Almanca yazan Kafka aynı zamanda doktorasını yapmış bir hukukçudur. Kafka modern Alman edebiyatında büyük bir yaratıcı kalemdir. Hayranları ondan daha çok çağdaş bir peygamber, hatta bazıları ise onun Tanrı bir yazar olduğundan bahseder. Bizim gibi henüz Tanrı yazarı olmayan bir toplumda Kafka henüz okunup anlaşılmış değildir.

Yazan: Süleyman Deveci
Yazarın web adresi: http://www.criticus.eu/

Previous Story

Tarımsal Yapılar ve Kapitalizm – Korkut Boratav

Next Story

Kentimi Okuyorum… / Çocuk Edebiyatında ?Tür? Yayıncılığı(?) – Hikmet Temel Akarsu

Latest from Franz Kafka

Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ