Gerçekçi Yazın ve Maksim Gorki – A.Kadir Şahin

20 yüzyıl edebiyatının başlıca sorunu kitlelerin köleleştirildiği, toplumsal adaletsizliğin arttığı bir dönemde insanın ne olduğu, nasıl yaşadığı ve nasıl yaşaması gerektiğidir. Feodal köleliğe karşı mücadele ederken burjuvazi insanlığa vaat ettiği özgürlük, kardeşlik, eşitlik ilkelerini burjuva devriminden sonra unutmuştu. Bu durum kitlelerde var olan düzene karşı kuşku ve güvensizliğin artmasına neden olmuştur. Burjuva eleştirel gerçekçi yazarlar da buna duyarsız kalamamıştır. Yeni düzenin insanı, doğayı hiçleştiren bunları birer metaya indirgeyen yönlerini eleştiren gerçekçi yapıtlar yazmışlardır. Yalnız, içinde bulundukları öznel boğucu havayı dağıtacak yeni sınıfı tanıma imkânları olmamıştır. Burjuva dünyasını insanlığın son durağı olarak görmüş, nihilist ve saçmanın içinde insanlığın mutlak çöküşünü anlatan karanlık bir yazın oluşumuna girmişlerdir. Ernst Ficher, sosyalizmi “Tanrının insanlara sunduğu son şans” olarak değerlendiren Robert Musil için ?en büyük eksikliği onun işçi sınıfını tanımamış olması? demiştir. Thomas Mann, Kafka, Beckett gibi kapitalist dünyanın yıkıntılarını derinden hisseden birçok yazarı buna dâhil etmek zor olmayacaktır.

20 yüzyılda toplumsal huzursuzluğun yeni dünyaya en büyük katkısı üretici güçlerin var olan düzene karşı harekete geçmeleridir. Yüzyıllardır kaynayan bir volkan gibi derinden gelen bu ?lanetliler ordusu?, Rusya da, başka bir dünyanın mümkün olduğunu, hayata geçirecek hamleyi yapmakta gecikmektedir. Toplumsal üretici güçlerin dünyayı yeniden inşasındaki moral, birçok edebiyatçının dikkatini bu yeni dünyaya çevirmiştir.

Her dönemin kendine özgü koşulları, kendi edebi sözcülerini de doğurmuştur. Rusya, kurulmakta olan toplumcu yaşamın sözcülerini halkçı devriminin bağrından çıkarmıştır. Bunların en büyüklerinden biridir:

Maksim GORKİ
Gerçekçi yapıtlar ancak bireyler ve olaylar arasında kurulmuş birçok ilişkiyi gören, karşılaştırmalar yapan, bireysel ilişkilerin toplumsal ve kişisel nedenlerini ortaya çıkarabilecek, deneyim açısından zengin bir yaşantıya sahip yazarlarca yaratılabilir.?Yazarın yaşamı ne kadar zenginse bu tür yakınlıkları bulup çıkarabileceği derinlik de o kadar büyüktür; verilen tipteki kişisel ve toplumsal öğelerin birliğini kucaklayan çevre ne kadar genişse, karakter de o kadar sahici ve o kadar ilginç olacaktır.?(1) Gorki?nin özgeçmişi ile yarattığı karakterleri okuduğumuzda zengin bir hayat deneyiminin nasıl derinlikli, gerçekçi edebiyata dönüştüğüne tanık oluruz.

İnsanlara inanmamı öğretmişti okuduğum kitaplar diye yazar anılarında Gorki. Tüm yaşamı okuyucuya, insana inanmayı sağlayacak yapıtlar yazmakla geçti. Yapıtları olgunlaşmakta olan devrim öncesi tüm çelişkileri, devrim süreci ve devamında da aynı duyarlılıkla yansıtmaya devam etti. Ekim devriminin kendinden önceki devrimlerin mirasına sahip çıkıp onları ileriye taşıması gibi Gorki de Rus klasik edebiyatının bir mirasçısı olarak gerçekliği yeni bir boyuta, toplumsal, ilerici bir yola kavuşturmuştur. Gorki?nin en büyük başarısı gelişmekte olan güçlerin bir üyesi olarak yaşamı ve eserleriyle devrim sürecinin aynası olmasıdır. O, yazdığı baldırıçıplak, kalpazan, hırsız, öğrenci, aç, devrimcilerden biri olarak yaşamın tüm farklılıklarını aynı karede usta bir diyalektik bakış ile birleştirmeyi başarmıştır. Onun gücü yalnız devrimin itici gücü halkı anlatmasıyla sınırlı değildi. Tarihi gerçeklerle uyumlu olarak dağılmakta olan burjuvazinin kalıntıları olan küçük burjuvaları da aynı duyarlılıkla yazmıştı.? Klim Samgin? romanında devrim sürecindeki burjuva aydınının devrim karşısındaki konumunu tüm süreciyle gösterir.

Feodalizmden modern kapitalizme geçiş sürecinde, feodal birikimin zenginleri yeni düzenin doğasına ayak uydurmak için çabalarken, zayıflar da şaşkınlık içinde kimi zaman bireysel ani patlamalar yaşar, kimi zaman bağnaz bir dindarlığa sarılır kimi zaman da korku dolu bir bekleyiş içinde kaderlerine razı olurlar. Bu kafa karışıklılığı eski köleci sistemin yeni düzenle uyumlanması üzerine kitlelerde nefret, kızgınlık ve geri çekilme biçiminde kendini gösterir. Ancak Gorki işçi sınıfını tanımaya başlamasıyla gözünü sanayi işçileri ve yoksul köylülerin devrimci hareketine çevirmişti. Ondaki diyalektik birbirine karşıt gibi görünen olayların birleştirici yönlerini ustaca açığa çıkarmıştır. Kaderci sınıf anlayışına karşı diyalektik sınıf bakışını geliştirmiştir eserlerinde. Bu bakış ki işçi sınıfını kaderleri olarak görülen köleliğe karşı kaderlerini değiştirme savaşında görürüz. Kimi zaman ise burjuva aileden birilerini işçi sınıfı saflarında görürüz. Artamonovlardan İlya babasına ?öldürdüğünüz bir tane değil ki,? Fabrikanızın öldürdüğü bir mezar dolusu insan??(2)derken sınıfsal kadere karşı diyalektik işleyişin en güzel örneklerinden birini sergiler. Gorki?nin karakterlerinin oluşumu hiçbir zaman toplumsallıktan yalıtılmış, kaderci bir sınıfsal ahlaka indirgenmez. Geleceğin yaratıcısı olacak birey çektiği acıların bilincinde geleceğe olan inancıyla kendini yeniden kurar. İnsanı insan yapan temel etmenleri göstermek, insanın gizilgüçlerini kendi pratiği içinde gerçekleştirecek yetenekleri ortaya koymak toplumcu edebiyatın kuramcısı Gorki?nin, yeni yazına olan öncülüğüdür. Burjuva hümanizminin çok ötesine geçen bu bakış edebiyatta devrimci hümanizmin yeni yüzüdür. ?Gerçekten büyük edebiyat, dilsizlerin dillerini çözer, körlerin gözlerini açar? İnsanlar bir kez gerçekten kendi bilinçlerine varmasınlar, hemen insanlığın büyük kurtuluşuna doğru yola-kuşkusuz, önünde sonunda tek tek bireysel durumlarda değil-çıkacaklarına inanmıştır o.?(3)

Gorki?nin Tüm yapıtlarının ortak teması, insanın artık eskisi gibi yaşayamayacağı, yaşamak istemediği, yeni bir dünyanın kurulması gerektiğidir.

1. Avrupa Gerçekçiliği,György LUKACS,Payel Yay.Çev:Mehmet H:DOĞAN,Ocak 1977 İstanbul
2.Artamonov?lar, Maksim GORKİ, Altın Kitaplar, Çev: Nihal Yalaza Taluy,1969 İSTANBUL
3.a.g.e 1

Bu yazı İnsancıl dergisi Temmuz 2013 sayısında yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir